Paylaş
Güzin Abla, annem, daha henüz 17 yaşındayken babamla görücü usulü ile evlenmiş. Babam annemi hiç sevmedi. Annem ise kurban olduğunu bile bilmeyecek kadar saf bir genç kadındı.
Toplum, sana kadına göre bir egemenlik vermiş, bari onu doğru kullan değil mi? Sevmiyorsan neden evlenirsin, çocuk sahibi olursun? Karşındaki, hiçbir şeyden haberi olmayan kadının ne suçu var? Bizim ne suçumuz var?
Ben henüz çok küçük yaşlardaydım, babam annemi aldattı. Daha sonra başkaları olduğunu da öğrendik ama son yaptığı ailemizi paramparça etti. Yaprak dökümü yaşadık...
Babam yalnızca annemi aldatmakla kalmayıp bizi terk etti. Sefil bir halde ortada kalakaldık. Bütün mal varlığını bir kadın yüzünden kaybetti.
Evimizi bile kaybettik. İyi kötü geleneksel bir Türk ailesiydik.
Bu parçalanma, maddi ve manevi olarak ailemizi yok etti.
Dedem felç geçirdi ve yaşamını yitirdi. Kardeşim ve ağabeyim ruhsal olarak çıkmaza girdi.
Biri şizofreni hastası oldu. Diğer kardeşim de psikolojik sorunlar yaşıyor. Tabii benim de kız evlat olarak ayrı sorunlarım oldu.
Sevgili ablam, 25 yaşındayım hayatımda hiç erkek arkadaşım olmadı. Neden olarak da hep babamı görüyorum.
Erkeklere güvenmiyorum.
Annemi aşağılayan, hor gören, ondan nefret eden bir babanın kızı olarak, kendimi hep değersiz, çirkin buluyorum.
Doktora öğrencisiyim, çalışmıyorum. Maddi olarak anneme bağımlıyım. Akademik olarak başarılı bir kızdım ama sosyal hayatım berbat durumda.
Bazen neden yaşadığımı bile anlamıyorum. Hep sorguluyorum, ‘ben ne yapıyorum’ diye. Babama olan nefretim beni bu hale getirdi.
Bütün bunlar kimin içindi, ne için yaşandı, sarışın ve mavi gözlü bir yabancı kadın için.
Kendi güzelliğini kullanıp insanları kandıran kadınlardan nefret ediyorum. Şimdi, babam hiçbir şey olmamış gibi annemle barıştı. Hayatını mahvettiği oğlunu her gün hastaneye götürüyor.
Neden Türkiye’de hep kadınlar acı çekiyor, dövülüyor, aldatılıyor, hizmetçi gibi kullanılıyor?
Hep suçlu oluyor, hor görülüyor. Bu dünya bana dar geliyor.
◊ Rumuz: Tek suçlu babam
YANIT
Sevgili kızım, birçok okurum gibi sen de bana yazarken ruhunun rahatlayacağını düşünmüşsün, bu bir bakıma doğru. İnsan sorunlarını biriyle paylaştığında az da olsa rahatlar.
Annenin ve bütün ailenin yaşadıklarının sorumlusu olarak babanı görüyorsun.
Elbette babanın size yaşattıkları affedilecek gibi değil. Ama her şeye rağmen bak annen onu affetmiş.
Bazen ben bile kadınları anlayamıyorum. Ama sanırım annen bir erkeğin güdümünde yaşamaya ve erkeği üstün görmeye o kadar alışmış ki...
Ne yazık ki bir kadın olarak kendi değerini bilememiş hiçbir zaman. Öyle ya, kocasının kendisini aldatmasına bile katlanmış. Senin şu sözün de beni çok rahatsız etti,
“Toplum, sana kadına göre bir egemenlik vermiş bari onu doğru kullan” diyorsun babana.
Sen bile toplumun erkeğe daha fazla ayrıcalık tanıdığını kabul ediyorsun.
İsyan etsen bile...
Oysa bunu kabul etmek bile bir eziklik, bir boyun eğiş işaretidir. Bunu asla yapma.
Öncelikle annenle kendini özdeşleştirmekten vazgeçmelisin. Annenin başına gelenlerin senin de başına gelmesi şart değil elbette.
Sen eğitimli, olgun bir kızsın.
Babanı da tüm erkeklerle bir tutmamalısın. Ben “erkektir aldatır” diyen insanlara da çok kızarım. Bence haksızlık bu.
Sen de haksızlık etmemelisin.
Paylaş