Annenizin döneminden beri Güzin Abla köşesini sürekli takip ederim.
Kimi zaman katılırım, kimi zaman katılmam; ki çok normaldir. Genelde de toplumun kurallarına göre ve kişiye zarar getirmeyecek şekilde yönlendirme yapıyorsunuz. Fakat anlamadığım bir şey var, daha doğrusu ya sizin görmediğiniz ya da görmezlikten geldiğiniz bir şey. Yasak aşkın kahramanı olan kadına hayret ediyorsunuz; evli erkeğin o kadınla ciddi bir beraberlik düşünmeyeceğini, düşünse bile ilerde aynı şeylerin o kadının da başına gelebileceğini yazıyorsunuz. Kadın tarafından hiç bakmıyorsunuz konuya. Artık kadınlar da her zaman ciddi bir ilişki peşinde değil. Kadın da gününü gün ediyor, doyasıya cinselliğini yaşıyor ve başka hiçbir beklentisi de olmayabiliyor. Doğruluğu veya yanlışlığı tabii ki tartışılabilir. Aldatmak da, aldatılmak da kötü. Ama kadın da artık sadece gönlünü eğlendiriyor; belki de eşiyle yaşayamadığı cinselliğin tadını çıkarıyor, eski heyecanları hatırlıyor.
Ayrıca bu kadınla bu erkeğin evlendiklerini düşünelim... Kadının da tekrar aldatmayacağını nereden biliyorsunuz? Onun da bir daha yapmayacağının garantisi var mı? Tabii bir de erkek açısından böyle bir kadına, ilerleyen dönemlerde ne kadar güvenilebileceği de aynı şekilde tartışılmalı. Dediklerinizin hepsine katılıyorum, ama artık günümüzde kadınlar erkeklere daha çok benziyorlar. Sadece seks için, duygusallık içermeyen bir cinsellik yaşayabiliyor; evdeki kocasını gönül rahatlığıyla aldatabiliyor. Bazen duyduğu tutkudan ve aşktan o kadar başı dönmüş durumda ki, ibret-i alem bahanesi ile aslında bütün dünyaya duyurmak istiyor deli dolu yaşadığı aşkı. O da sonunu düşünmüyor; evini, çocuğunu, çocuğunun babasını bırakmayı da hiç düşünmüyor aslında. Kadınlar da artık erkekler gibi davranıyorlar Feyza Hanımcığım.
RUMUZ: İPEK
Ne demeli sevgili okurum, eden bulur mu demeli bu işe? Ya da benim düşünceme göre, kadınlara aldatmayı erkekler mi öğretti? Yani aldatıla aldatıla, kadın da mı öğrendi bunu? Ya da yıllardır erkeklerin aldatmasının neredeyse doğal karşılandığını gördükçe, "Ben de aldatsam ne çıkar" diye mi düşünmeye başladı. Ama ben yine de kadının bu tür ilişkilerde ruhunun yıpranacağını, bunalıma girebileceğini, hiç de mutlu olmayacağını düşünüyorum. Kadının nahif yapısı toplumdaki yeri ve annelik görevi nedeniyle, sonuçta bu ona acı verecektir.
Her insan bir şekilde kendiyle baş başa kaldığında, yaşamındaki olayları manevi süzgecinden geçirir. Hayatına giren her erkek, onun ruhunda derin izler bırakır. Belki de ben biraz geri kafalıyım, ama böyle mutlu olabilecek kadın düşünemiyorum. Bir an gelir, her şey film şeridi gibi gözlerinin önünden geçer. Kendi kendine hesap vermekse en zor şeydir.
Oğlumu mastürbasyon yaparken gördüm
Sevgili Güzin Abla, ben 49 yaşında bir erkeğim; nerdeyse her gün 12 yaşındaki oğlumu gizlice mastürbasyon yaparken görüyorum. Tabii gördüğümü belli etmiyorum. Sizce bunun bir sakıncası var mıdır?
RUMUZ: BİR BABA
Sanırım günümüzde çocuklar, evet çocuklar demem lazım, erken uyanıyorlar sevgili okurum. 12 yaşında bir çocuğun mastürbasyon yapması gerçekten biraz düşündürücü. Normalde erkek çocuğun buluğ çağına girmesi 14-16 yaşlarını bulur. Eskiden ortalama yaş 16 idi ama, bu biraz daha geriye çekildi şimdi. Çünkü gençler günümüzde her an uyarıcı sahnelerle karşı karşıyalar. Televizyonlar, filmler, klipler, bazı çizgi romanlar, arkadaş sohbetleri hep bu yönde. Bir de buna aldıkları çok yüksek vitaminli, proteinli gıdaları eklersek... Durmadan hamburgerlerle beslenen çocukları düşünürsek...
Geçenlerde bir başka baba bana, ana okulundaki kızını hani neredeyse taciz derecesinde rahatsız eden küçük bir erkek çocuktan yakınıyordu. Yine de küçük oğlunuzu karşınıza alıp, onu gördüğünüzü belli etmeden, ona bazı cinsel bilgiler verme zamanı gelmiş demek ki. Ancak mastürbasyon tıbben zararlı görülmese de, bu yaşta ve bu sıklıkta olması sakıncalı denebilir.
Bizi bırakırsanız umutlarımız söner
Sevgili Güzin Abla, yazılarınızı merakla okuyorum.Ne kadar dertli insan varmış hayret ediyorum. Sizin gibi kolaylıkla cevap bulamıyorum onlara. Benim elimden sadece dua etmek geliyor. İyi ki varsınız, sizi tebrik ederim. Bazen kendi derdimizin ne kadar büyük olduğunu düşünüp üzülüyoruz. Ben bunlardan biriyim. Ama sorunları okuyunca, demek ki kötünün kötüsü de varmış diyorum.
Geçen gün baldızıyla ilişkisi olan bir avukat beye çok kızmış, "Bu gidişle artık yazmayacağım" diyordunuz. Aman sakın bırakmayın, çünkü size derdini anlatmak isteyenler o kadar çok ki! Bizim insanımız can kulağıyla dinlenmeyi sever, her şeyde bir umut payı arar. Ben hastanede psikiyatri bölümünde çalışıyorum. Ondan biliyorum. Siz de insanlara ışık oluyorsunuz, umut oluyorsunuz. Aman bırakmayın yoksa umutlar söner.
Belki bir gün ben de dertlenir, size sığınırım. İçinizdeki o ışığın sönmemesi dileğiyle...
RUMUZ: ŞİMDİLİK DERTSİZ
Sevgili okurum, hakkımdaki güzel düşüncelerine çok teşekkür ederim. Gerçekten zaman zaman karşılaştığım sorunlar hem benim, hem de farkındayım okurlarımın moralini bozuyor. Hani insana "Artık bu kadar da olmaz" dedirten olaylarla sıklıkla karşılaşır oldum. Yine de var gücümle bu zor görevi yürütmeye çalışıyorsam, sizin gibi beni destekleyen ve çok iyi anlayan okurlarım sayesindedir. Umarım hiçbir zaman dertlenip, bana ihtiyaç duymazsın.