Paylaş
Bu yüzden bu sevgili ve eşsiz varlık henüz yanınızdaysa, lütfen onu kırmadan, üzmeden önce bir kez daha düşünün. Onun değerini bilin ki yarın öbür gün pişmanlıklar duymayın. Onun size tecrübelerini aktarmak istediği ve sizi uyarmak istediğinde daha söze başlarken ağzına tıkmayın laflarını...
Ona “öff anne” demeden önce bir düşünün... Çünkü o mutlaka sizin iyiliğiniz için çırpınıyordur...
Anneniz hayattayken onun değerini bilmelisiniz.
Anneniz aradığında “Aman anne şimdi konuşamam, daha sonra seni ararım” diye onunla konuşmayı ertelemeyin.
Bu belki de onunla yapacağınız son konuşmadır...
Ya da onu son görüşünüzdür, lütfen bunu aklınızdan çıkarmayın...
Unutmayın ki annenin yeri asla doldurulamaz. Evlat olarak annemizi başımızda taşısak hakkını ödeyemeyiz.
Ne mutlu annelerini başlarında taşıyıp o sağken onun değerini bilenlere...
Çünkü onu kaybettikten sonra ne kadar hatırlasanız da boş.
Bu nedenle anneleri senenin bir günü hatırlamak yeterli olabilir mi?
Onlara sevdiğimizi söyleyelim, henüz yanımızdalarsa sık sık onlarla vakit geçirelim onları mutlu edelim...
Hâlâ anneme anlatmak istediğim o kadar çok şey birikiyor ki...
Hâlâ ona söylemek istediğim o kadar çok şey geçiyor ki içimden.
Her an özlem duyuyorum, hele yaşım ilerledikçe. Her an ona anlatmak istediğim bir sevincim ya da bir üzüntüm var. Ama sesim havada kalıyor... “Anne bak bugün ne oldu” demek isterken, gözlerim yaşlarla doluyor.
Hâlâ yokluğuna alışamadım. Seni seviyorum anne, seni seviyor ve çok özlüyorum...
Bir okurumdan gelen aşağıdaki bu satırlar bana annemi ve onunla sohbetlerimizi bir kez daha hatırlattı.
Bu nedenle bu güzel yazıyı sizlerle paylaşmak istedim...
Bu vesileyle tüm annelerin ve anne olmaya hazırlananların Anneler Günü’nü kutluyorum.
Güzin Ablanız...
Meğer ölümüne bir kara sevdaymış analık
“Analık nedir” diye sorduğumda anacığıma, “Ben ol da bil” derdi Mevlânaca....
Ben ol da bil!
“Sen” oldum annem bak!..“Sen” oldum ve bildim neymiş bu işin yürekçesi.
Hani “Köpekler bile ana olmasın” derdin ya hep, o ıstıraplı yüreğinle, o engin şefkatinle...
Anlamazdık o zaman biz zamaneler...
“Zor kızım, çok zor analık” derdin ardından derin bir iç çekişle...
Zormuş anam...
Ana olmak ‘hiçken ‘hep’ olmakmış meğer.
Çoğalmakmış durmadan... Dünyaya meydan okumak, mazi ve istikbâli sırtlamak, pervasız bir gözü karalıkmış...
Zormuş annem.
Olduk, gördük, bildik bak.
Ana olmak meğer, kor ateşlerde üşümesi, kara kışlarda buz kesmesiymiş yüreğin...
Hep, “ben!” derken, Artık; “o”, “illâ o” demekmiş.
Hiç varmayacağı kapıları çalması, hiç ederek ömrünü adamasıymış.
Hiç kızmaması yüreğin, almayı hiç düşünmeden hep vermesiymiş.
Hep sarıp-sarmalaması, hiç hesap sormadan, hep dost, hep yâr olmasıymış...
Zormuş anam...
Meğer ölümüne bir kara sevdaymış analık...
Paylaş