Anneme göre, zengin birini bulmam şart

Sevgili Güzin Ablacığım; ben 18 yaşında bir genç kızım.

Geçen yaz 22 yaşında bir gençle tanıştım. Bana evlenme teklif etti ve beni çok sevdiğini söyledi. Beni ömür boyu bekleyebileceğini de ekledi. Ben henüz evlilik yaşında olmadığım için bu teklifini pek ciddiye almadım. Bu arada annem bu konuyu öğrendi ve bana çok kızdı. "Sende bu güzellik varken, zengin birini bul kızım, bu parasız pulsuz gencin seninle ne işi var!" gibi sözlerle onu küçümsedi.

Tüm aileme de durumu açınca, tatili yarıda kestiler. Zaten kız arkadaşıma da anlattığımda, bana aynı şeyleri söylemişti. "Sen kimlere láyıksın..." gibi sözlerle benim aklımı karıştırıyorlar. Aslında o gence karşı evlenmeyi düşünecek kadar bir ilgim yoktu. Ama, bu sözler de hiç hoşuma gitmiyor. Zaten o genci sevip sevmediğimi bile bilmiyorum. Kafam karmakarışık. Aslında çok çekingen ve içine kapanık biriyim. Bu yüzden sana yazdım, çünkü derdimi kimseye açamıyorum. Bana lütfen akıl ver. Bu düşünceler benim karakterime hiç uymuyor, ben evliliği maddi açıdan rahat etmek için yapacak biri değilim ki...

RUMUZ: BEN BU DEĞİLİM

Sevgili kızım, senin kısacık bir yaz aşkını herkes çok fazla büyütmüş, abartmış ve iş buralara kadar gelmiş. Aslında bu genç de olayı abartmış. Senin gibi henüz 18 yaşındaki bir genç kızla hemen evliliği düşünmesi, bu kadar kısa bir zamanda seni evlenmeye ikna etmeye çalışması tabii ki doğru değil. Ama belki de sana gerçekten aşık olmuş olabilir. Sonuçta o da gençlik heyecanı içinde; duygusal biridir belki.

Zengin biriyle evlenmen için ailenin sana uyguladığı manevi baskı da çok yanlış. Sakın sen bu baskılara kapılma kızım. Para yaşam için gerekli bir araçtır. Ama her zaman da mutluluk getirmez. Önemli olan senin birini sevmen ve onunla yuva kurmayı düşünebilmen. Sen zaten bu gençle bunu düşünecek düzeye gelmemişsin. Ama ailenin bu kadar paniğe kapılmasına bir anlam veremedim. Evlenmeden önce, hoşlanabileceğin, arkadaşlık yapacağın birileri de olabilir tabii. Henüz evlilik için yaşın çok genç. Ama, "Sen çok güzelsin, seni kimler almaz! Ne zengin kocalar bulabilirsin, bir elin yağda, bir elin balda yaşarsın" gibi düşünceler, genç kızları çok kötü etkiler. Bu, ailelerin yaptığı en büyük yanlışlardan biridir. Üstelik bu düşünceler hiç de bugünkü gerçek yaşama uymuyor, bunu unutma... Bugün artık kadınlar zengin bir eşten çok kendi eğitimlerine mesleklerine güveniyorlar. Servete sonsuza kadar güvenilmeyeceğini çok iyi biliyorlar. Sen akıllı bir genç kızsın; tamam bu genç olmasın, ama ilerde kendine en uygun insanı seçeceğine inanıyorum.

Çok değerli bir kitap: Atatürk ve Tıbbiyeliler

Mustafa Kemal Atatürk’ün genç subaylık döneminden ölümüne kadar arkadaşlık yaptığı, cephelerde birlikte çalıştığı, görev verdiği ve çeşitli nedenlerle karşılaştığı tıbbiyeliler, hem Atatürk’ün sağlık sorunlarını gidermeye çalışmış hem de ülkenin bağımsızlığı için çeşitli cephelerde mücadele vermişler. Tıbbiye, bağrından çıkan vatansever öğrenci ve hekimler sayesinde ulusal direnişin en güzel örneklerini vermiş. İşte değerli hekim-yazar Prof. Dr. Metin Özata’nın "Atatürk ve Tıbbiyeliler" kitabı... Sayın Turgut Özakman’ın önsözüyle, gerçekten bu dönemi daha iyi anlamamız için inanılmaz bir kitap. Kitapta şimdiye kadar pek yazılmamış bir pencereden Mustafa Kemal’in yaşam mücadelesini, arkadaşlık ettiği, sırlarını paylaştığı, Çanakkale ve İstiklal Savaşı’na katılmış; onunla savaşmış genç tıbbiyelilerin gerçek öyküsünü bulacaksınız.

O üniversite, ben lise mezunuyum

Merhaba Güzin Abla; bu yakınlarda biriyle tanıştım, çıkmaya başladık. Birbirimizden çok hoşlandık. Ama tek sorun onun üniversite okumuş olması benim ise lise mezunu olmam. Aslında kendisi o kadar önem vermiyor ama çevresi ve babası çok istiyor üniversiteli birisiyle evlenmesini. Daha önce üniversite mezunu pek çok kişiyle görüştüğünü ama bir türlü anlaşamadığını söyledi. Ne düşüneceğimi bilmiyorum; kafam çok karışık.

Herşeye rağmen "Ailene uygun, üniversite okumuş birisiyle evlenirsen daha iyi olmaz mı?" diyorum. "Her şey diploma değil" diyor. "Daha önemlisi aile terbiyesi, görgü kuralları ve kişinin kendisini yetiştirmesidir" diyor. Henüz ailelerimiz tanışmadı ama tanışınca neler olacağını düşünüp, çok korkuyorum. Çünkü babası, oğlunu yurtdışında okutmuş, meslek sahibi yapmış. Elbette oğlunun üniversiteli bir kızla evlenmesini bekler. Ona da hak veriyorum. Ama iki insanın sevgisi ve mutluluğu söz konusu. Beni ailesiyle tanıştırırsa ve onlar beni istemezlerse ne yapayım; onu bırakacağım. Ne dersin, doğru mu yaparım? Senin fikirlerine ihtiyacım var.

RUMUZ: ÇARESİZ KALP

Canım kızım, bu sorunun bana yazan birçok genç kızı ilgilendiren türden. Gerçekten eğitim farkı kişiler arasında uçurumlar yaratabilir. Üniversite tahsili yapmış, meslek sahibi bir genç, eğer kendini iyi yetiştirmedinse, ortaokul ya da lise düzeyinde kaldınsa, seninle anlaşamaz, uyum sağlayamaz. Ancak bazen öyle kişiler vardır ki son derece uyanık, zeki, gözlemci, her şeye karşı meraklı ve öğrenme heyecanı içindedirler. İşte bu insanlar sürekli okuyarak güncel konuları, kültürel yayınları, çağdaş yazarları izleyerek eğitim düzeylerinin çok üstüne çıkmayı başarır, kendilerini çok iyi yetiştirirler.

Yüksek öğrenim görmüş kişilerle rahatlıkla arkadaşlık edebilirler. Sen akıllı bir genç kızsın, tahsilsizim diye olduğun yerde kalmamalısın. Bu sorun her zaman karşına çıkabilir. Bu yüzden bol bol kitap oku, gazete ve dergileri izle, bana kalırsa kendine uygun bir dalda kursa git, lisan öğren. Olduğun yerde kalma. Kendini geliştir. Kültür düzeyini yükselt. Böylece, hoşlandığın gencin ve ailesinin karşısında eziklik duymazsın. Bu arada o gencin ailesinin de bu evliliğe karşı çıkabileceğini unutma. Sen de bunun farkındasın. Ama bu olay sana bir yön versin. Mutlaka kendine bir eğitim alanı bul ve kendini yetiştir.
Yazarın Tüm Yazıları