"Ağlayan erkek" rumuzlu mektup sanki bizi anlatıyor
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Sevgili Güzin Abla, 20 Mart tarihli köşenizde rumuzu "Ağlayan erkek" olan ve "Karım bana düşman gibi davranıyor" başlıklı mektubu okuyunca bir an, acaba kocam bazı şeyleri değiştirip bizi mi yazmış diye düşündüm.
O kadar benziyor ki durumumuz. Şunu baştan söylemek isterim ki matematikçiler mantıklı, realist insanlardır. Sözü edilen hanım da bir zamanlar öyle olmalı. Ama mektubu yazan bey ki, kişisel olarak kocama benzediğine yüzde 100 eminim, o hanımı canından bezdirmiş, yaşattığı sorunlarla ve artık mantıklı düşünemez hale getirmiş. Beyefendi kendi kişiliğinden hiç bahsetmemiş, sadece çamaşır, bulaşık vs. yıkadığını yazmış ama esas önemli olanları yazmamış. Bu kadın durup dururken bu hale nasıl geldi düşünmüş mü acaba? Ben size bu beyin kişiliğini yazayım. Bu bey hayatı boyunca (evlenene kadar) hep birilerinin yönlendirmesiyle ve yönetmesiyle yaşamıştır. Bu birileri annesi, babası, ablası, kız kardeşi olabilir. Yönlendiren kişiler kesinlikle zayıf karakterli, kıskanç, cahil, dünyaya at gözlüğüyle bakan, paragöz ve bencildir. Bu nedenle de adam hayatın doğrularını ve gerçeklerini öğrenememiştir. Bu hanımda bir güzellik, bir zeka görmüş ve evlenmeye kalkmıştır. Sonra da sorunlar başlamıştır. Başta beyin ailesi bu kızı istememiş içten içe ama belli etmemiştir. Sonradan foyaları ortaya çıkmaya başlamış ama bu sefer de adam çelişkiye düşmüş doğru-yanlış dengesi kaybolmuştur. Bu arada eşi de adamın ailesini ve maddi sorunları çözmeye çalışmaktadır. Ama adam vurdumduymaz bir tutum içindedir ve ailesinin tarafında olmaya başlamıştır. Kadıncağız yalnız kalmıştır. İnandığı ve sevdiği insan ona arkasını dönmüştür ve bu arada annesi de hastalanmıştır. Sonunda depresyona girer. Ama adam hálá görmüyordur yaptıklarını, çünkü zaten kendisi de daha önce yaşadığı çelişkiler sonucu ortaya çıkan depresyonun ağırlaşmış halindedir. Aslında bir şeylerin yanlış olduğunu hissetmekte ama anlayamamaktadır. Çözümü ben de gerçekten bilmiyorum. Çünkü şu anda bu çiftle aynı aşamadayız. Biz doktora gidiyoruz. Yüzde bir ilerleme var gibi görünüyor. Ama şunu söylemeliyim ki doktor benden çok kocamla konuşuyor. Çünkü çözüm onda...
RUMUZ: ADALET SAVAŞÇISI
Sevgili okurum, sanırım dertli bir erkeğin yazdığı bu mektubu ve anlattıklarını kendi durumunuza benzetmiş ve kendi sorunlarınızla bütünleştirerek, içinizi dökmüşsünüz. Bu gibi durumlara köşemde sıkça rastlanabiliyor. Köşeyi okuyan insanlar, burada kendi sorunlarıyla karşılaşabiliyorlar. Bu bazen gerçek de olabiliyor ama çoğunlukla sadece bir benzerlik olmaktan öteye gidemiyor.
Mektup sahibi ya da eşiniz ki sanırım ikisi de aynı durumdalar, sizin bu yazdıklarınızdan kendilerine bir pay çıkarabilirler elbette. Bir de olayı yaşayan kadının ağzından ailevi sorunlarını dinlemek, elbette ki çok önemli... Tek taraflı yorum yapmak çok daha zor. Ama sonuçta birbirinizi sevdiğinize göre, her şeye bir çözüm getirilebilir. Yuvaları yıkan, bitiren sevgi eksikliğidir, bana kalırsa. Bu nedenle terapiye devam etmenizde fayda görüyorum.
Babam ilişkimi öğrendiğinde káküllerimi dibinden kesti
Güzin Ablacığım, ben 16 yaşında bir genç kızım. Sevgilim ise 18 yaşında. Onu uğrunda ölecek kadar çok seviyorum, o da beni seviyor, biliyorum. Benim için ne gerekirse yapmaya hazır. Ben de öyle. Ama şu birkaç günden beri arkadaşlarım ayrılmam gerektiğini söylüyorlar. Bunun nedeni ise sevgilimle birlikte gezerken mahalledeki kadınların bizi görüp yengeme söylemiş olmaları. Yengem bu konuyu arkadaşlarımla konuşmuş, "Ailesine söyleyeceğim" demiş. Hem de benimle hiç konuşmadan! Bu benim yaşadığım ikinci ilişkim ve diğerinden çok farklı. Ailem ilk ilişkimi öğrendiği zaman babam kalp krizi geçiriyordu neredeyse. Ceza olarak kaküllerimi dibinden kesti ve ben bu yüzden 1 yıl saç bandı takmak zorunda kalmıştım. Üstelik beni çok kötü dövdü. İşin fiziksel boyutu bir yana psikolojimi çok etkiledi. Zaten babam hemen en küçük bir olayda şiddet uyguluyor. Bu yüzden onu sevmiyorum! Anladığınız gibi bu yeni ilişkimi öğrenmeleri hiç iyi olmaz, kesinlikle anlayış göstermezler. Eğer öğrenirlerse babam önce beni sonra da kendini öldürür; hiç abartmıyorum. Sevdiğimle ayrılmayı düşünemem; onu çok seviyorum asla vazgeçmem o da benden vazgeçmez. Eğer hiçbir yol kalmazsa önümde, onsuz kalmaktansa ölmeyi tercih ederim. Beni anlayabilen bir yetişkinin tavsiyesine ihtiyacım var. Zor durumda olmasam yazmazdım size. Bir genç kızın hayatı söz konusu. Size gelen diğer hikayelerden daha basit gelebilir bu anlattıklarım ama yaşım genç ve ne ben bunun üstesinden gelecek kadar güçlüyüm, ne de ne yapmam gerektiğini bilecek kadar tecrübeliyim. Geleceğim çok açık, karartmasınlar ne olur?
RUMUZ: SADECE BİR YOL
Sevgili yavrum, babanın bu sert tepkileri elbette ki seni çok yaralamıştır. Dayak zaten affedilecek gibi bir davranış değil ama sanırım, geçen yıl dediğine göre, 15 yaşındaki küçük kızını korumaya çalışırken, abartmış ve yapılmaması gerekenleri yapmış. Bir ebeveyn olarak onu da anlamaya çalışıyorum. Babaların kızlarına aşırı düşkün olduğunu ve bir erkek olarak, onlara erkek dünyasını iyi tanımalarından kaynaklanan bazı katı tutumlar sergilediklerini iyi bilirim. Bir de üstelik burada yaşı oldukça küçük ve tecrübesiz bir kız söz konusu. Babanı sevmediğini söylemen çok acı... Ama davranışlarının haşin ve saldırgan olduğunu kabul etmeliyiz. Bazı insanlar öfkelerini ve üzüntülerini bu şekilde belli ederler. Ama babanın seni öldürebileceğini asla düşünmüyorum. Senin de ölümü düşünmen beni öfkelendiriyor
Bence yengenle konuş, ondan yardım iste. Babanın bu sert tutumunu ve bu gençle ciddi bir ilişki içinde olduğunu, onu ailene tanıştıracağını anlat. Ama yaşının da bu tür ilişkiler için çok erken olduğunu kabul etmelisin sen de...
İçimde sürekli olarak şişmanlama korkusu var
Merhaba ablacığım. Bu sana ikinci yazışım. 14 yaşındayım ve 49-50 kiloyum. Ben şişmanlamaktan çok korkuyorum bu yüzden giderek daha az yiyorum. Ama Allah’a şükür ki şişmanlamıyorum, aksine zayıflıyorum. Ama yine de bir şey yerken korkuyorum. Bana yardım ederseniz sevinirim.
RUMUZ: ŞİŞMANLIK
Sevgili kızım, bu şekilde devam edersen "Anoreksiya nevroza" adlı bir ruhsal hastalığa yakalanırsın ve bu da insanı giderek ölüme kadar sürükleyen bir hastalıktır. Yemekten kaçınmak, korkmak, kendini hep şişman olarak görmek sürecinde tümüyle yemeyi içmeyi kesersin. Eğer bu sorunla yakınlarınla ve kendi başına mücadele edemiyorsan mutlaka bir psikiyatri uzmanıyla görüşmelisin.