Merhaba Güzin abla, ben 18 yaşında bir genç kızım. Annem ve babam ayrı, ailemden kimseyle görüşmüyorum. Doktora gittiğimde bu yüzden büyük bir sevgi açığım olduğunu söylemişti.
Annemle yaşıyorum ve gerçekten tüm sevgimi anneme veren biriyim. Beni sevsin, beraber vakit geçirelim istiyorum ama o zamanında birçok şeyi yaşadığı için artık sıkılmış. Sürekli bağırıp çağırıyor, küfür ediyor. “Benimle biraz ilgilen lütfen” dediğim de “Aman ne ilgileneceğim seninle” diyor.
Benden 16 yaş büyük bir ablam var, iki de çocuğu var. O bana bağıran çağıran kadın torunlarına karşı melek gibi davranıyor. Kötü olduğumu, takıntılarımı ona söylediğimde önemsememişti. Şimdi bunların önüne geçemiyorum. Hatta korkularım yüzünden okulu bıraktım. Annem bir kere “ben senin yanındayım kızım” demedi. Kendimi dışlanmış hissediyorum.
5-6 ay önce bir kedi sahiplendim, bana iyi geleceğini düşündüm. Ama annem ve ablamın çocukları da kediye zarar veriyor. Bir odaya kapatıyorlar onu. Onlara itiraz ettiğimde ise beni dinlemiyorlar. Bu bana işkenceye dönüşmeye başladı. Kedimi bu yüzden vermek de istemiyorum, o bana çok iyi geliyor, ilacım oluyor. Ne yapacağımı bilemiyorum.
Çok kötü bir yerde oturuyoruz, sürekli taşınmaya çalışıyoruz olmuyor. Hapishane gibi bir yer. Sürekli çocuk muhabbetinden, annemin arkadaşlarından ve ablamdan sıkıldım.
Bana bir öneride bulunur musunuz, ben ne yapmalıyım?
* Rumuz: Ne yapmam lazım
Sokak hayvanları denilen ve anlamını çözemediğim o kavramı bize dayatanlar, “doğal ortamlarında yaşamaları gerek” diyerek o canları sokaklarda ölüme terk ediyor.
Hayvan dernekleri bakanlığa sık sık barınakların ölüm yuvası olduğunu vurgulayarak bu konuda mücadele veriyor. Hayvanlar doğal ortam denilen yerde, yağmurda çamurda, kötü insanların saldırısı altında yaşamaya çalışıyor.
Millet ve devlet olarak o zavallılara gereken yaşam alanları sunulmalı.
Barınakların açık alan haline getirilip, hayvanseverlerce kontrolünün sağlanması gibi bir düşünce niye yok?
İstanbul Belediyesi Veterinerlik Hizmetleri de ilaçlama, kısırlaştırma yapıp onları sokağa salıyor.
Köpek dövüştürenler, sokak hayvanları doğal ortamında yaşamalı diyerek onları ölüme terk edenler, göstermelik barınaklar yapıp günü kurtaranlarla bir yere varılmayacak.
Neval K.
YANIT
Sevgili Güzin Ablacığım, umarım bana da cevap verir ve bir yol gösterirsin.
Ben 27 yaşında, Fransa’da doğup büyümüş bir kadınım.
Bundan 1 sene önce internetten biriyle tanıştım. Benden 8 yaş büyüktü.
İlk başta kendisini bekar olarak tanıttı. Aradan 1 hafta geçtikten sonra bana şöyle dedi:
“Sana dürüst davranacağım, gerçeği söylemem lazım. Belki bunu öğrendikten sonra benimle bir daha görüşmek istemezsin. Ben evliyim ve iki çocuğum var. Eşimle 1 seneden fazladır ayrı yaşıyoruz ama resmi olarak hâlâ evliyiz.”
Ayrılma sebepleri çok klişe: Eşinin kendisine karşı ilgisiz olması, cinsel anlamda artık hiçbir şey hissetmemesi. Evlilikleri zaten aile zoruyla olmuş, çok genç yaşta halasının kızıyla evlendirmişler onu...
Ben bu gerçekleri bilmeme rağmen kendisiyle konuşmaya devam ettim, “Arkadaş kalırız” dedim.
Merhaba Güzin Abla... Ben 30 yaşında, iki çocuk annesi evli bir kadınım. Üniversite mezunuyum ve çalışıyorum.
İstanbul’da yaşıyorum. Çok şükür etrafımdaki birçok insana göre ailevi problemim yok denecek kadar az...
İki çocuğumun arasında 1 yaş var. İkinci çocuğum sürpriz geldi. Kayınvalidem de başka bir şehirde olmasına rağmen ikinci çocuktan sonra bizim eve yerleşti, çocuklarıma bakmaya başladı. Onun yaptığı fedakarlığı ömrüm boyunca unutamam. Çünkü sayesinde işime geri dönebildim. Ben kadının ne olursa olsun çalışmasından yanayım.
İzinlerim bittikten sonra işime döndüm. Ancak kısa süre sonra zorunlu rotasyon nedeniyle bölümümü değiştirdiler. Nasıl üzüldüğümü anlatamam. Çünkü uzun süredir oradaydım, sevdiğim insanlarla sevdiğim işi yapıyordum. Evimizden fazla çalıştığımız yerde vakit geçiriyoruz, o yüzden huzurlu ve mutlu bir ortamda çalışmak en büyük servet.
Yöneticilere değişimin nedenini sorduğumda “Her işi öğrenmenizi istediğimiz için değiştirdik” diye yalan söylediler. Kabul etmek zorunda kaldım. İkinci doğum izninden yaklaşık 2 ay sonra bir rotasyona daha uğradım.
Sebep olarak bana yine aynı bahaneyi sundular. Ruhen daha toparlamadığımı anlattım, çünkü ikinci çocuğum tamamen plansızdı, üstelik çok zor bir hamilelik geçirmiştim.
Bu değişimi istemediğimi, sevdiğim bölümde kalmak istediğimi belirttim ama maalesef dinletemedim.
Merhaba Güzin Abla, ben 3 aylık evliyim. Eşimi çok seviyorum. Onun da beni sevdiğini düşünüyordum.
Bilgisayarda düğün fotoğraflarımıza bakarken yanlışlıkla bir fotoğrafı sildim.
Fotoğrafı çöp kutusundan çıkarmak, geri yüklemek isterken bir dosya buldum.
İçinde çıplak kadın fotoğrafları vardı. Eşim de çıplak fotoğraflarını gördüğüm kişiye kendi çıplak hallerini yollamış.
Fotoğraflar 4 yıl öncesinden kalmış ama daha yeni silinmiş. Görünce çok rahatsız oldum ve bilgisayarı karıştırmaya başladım.
Eşim aslında sosyal medyayı kullanmıyor. İnternet geçmişinde ocak ayında bir sosyal medya hesabı kapattığını ve en son o fotoğraftaki kadının profiline girdiğini gördüm. Bu beni çok üzdü.
Bunun üzerine eşim eve geldi ve ona o kadının kim olduğunu sordum, tanımadığını söyledi.
Merhaba Güzin abla... Ben 24 yaşındayım. İyi bir şirkette, iyi bir pozisyonda çalışıyorum. Çevremde çok insan var, saygı gören bir kadınım.
Ama gerçek şu ki çocukluğumdan beri sırrımı anlatabileceğim bir tane dostum bile olmadı.
Hayatımda doğru düzgün bir erkek de hiç olmadı. Çevremdeki adamları kaba ve zorba buluyorum. İlişkilerim hep yarım kaldı.
Ve yaklaşık bir yıldır kendimi bir ünlü kişiye kaptırdım. Her zaman mantığıyla hareket eden ben bile şaşırıyorum bu davranışıma.
Adam, Türk değil ve genel olarak dünya çapında tanınmış bir isim. İnanılmaz sevimli, kibar ve sıcakkanlı.
Türkiye’de çok hayranı var, özellikle küçük yaşlardaki kız çocukları kendisine bayılıyor.
Ona aşık olmayı saçmalık olarak görsem de kendimi çocuklarla bir tutmuyorum.
Çok sevdiğim, saydığım eşsiz insan Muazzez İlmiye Çığ, 103 yaşına basmış... Onu izleyince, konuşmalarını dinleyip yazılarını takip edince, bu olağanüstü kadının tükenmek bilmeyen enerjisine hayran kalmamak mümkün mü?
Bir zamanlar sevgili Hayrettin Karaca ile bir TV programında karşılıklı sohbetlerini izlemekten müthiş zevk alırdım.
Tabii pek çok güzel şey gibi bu program da yayından kaldırıldı.
Ancak Muazzez Hanım hâlâ üretmeye, yazmaya devam ediyor.
O inanılmaz zekası ve hafızasıyla yıllara meydan okuyor.
Geçenlerde elime geçen ve yazarı belli olmayan bir yazı gerçekten çok hoşuma gitmişti.
Muazzez İlmiye Çığ’ı hatırlattı bana...
Güzin Abla, 31 yaşında çalışan bir kadınım.
1 yaşında dünyalar tatlısı bir kızım var. Çok mutluyum, evliliğim de, işim de güzel gidiyor çok şükür. Benim sıkıntım annemle...
Kimseye olmadığı kadar açık olmak istiyorum sana. Uzun uzun anlatmak istiyorum dilim döndüğünce.
Anneler her zaman melek değil. Benim annem de oğlu ve benim aramda ayrım yapan bir insan. Yıllardır böyle oldu ama ben hiç bu cümleyi ona kurup duygularımı yansıtmadım. Çünkü ona yakıştıramıyordum bunu.
Ama sinyalleri ben daha küçükken vermiş, ben anlamamışım. Mesela bir akşam bisiklet almaya gitmiştik, kardeşime aldılar, babam bana da almak istese de annem aldırmadı. Durumumuz olduğu halde...
Servisle okula gidiyorum diye, kışın bile önü açık sandalet gibi ayakkabılar giyiyordum. Önemli olan ayağımın yere değmemesiymiş! Ama ben çok utanıyordum. Oysa erkek kardeşime bot alınıyordu sık sık...
Bu gibi ayırımları saymakla bitmez. Çok da kale almadığımı sanıyordum ama kendi kızım olduktan sonra durum çok değişti. Benim annem de çalışan bir kadındı ve ben kreşlerde büyüdüm.