Günler, haftalar, aylar göz açıp kapayıncaya kadar geçip gidiyor. Ne zaman geçti bunca ay, bunca yıl...
Daha birkaç ay olmadı mı torunum doğalı? Üç buçuk yaşına mı girdi, yok canım! Peki ya annem öleli? 11 yıl mı oldu, oysa daha dün gibi...
Ama gerçek bu, inanamıyor insan yılların hızla geçişine...
Bir korku sarıyor yürekleri. Zamanı durduramıyorsak, bizim için pek hoş değil bu hızlı gidiş.
Yaşlar gelip geçiyor. Ruhumuz genç kalsa da, onu sarıp sarmalayan beden giderek çöküyor.
Geçen sene daha az uykuyla yetiniyordum, bu sene daha bir çabuk yoruluyorum. Zaman çok değerli, çok kısa.
Her yıl gibi bu yıl da geçmişe sünger çekip, geleceğe bakacağız. Geçmişte kalan acıları, üzüntüleri unutmaya çalışacağız.
Güzin Abla, merhaba. Ben 23 yaşındayım. Geçen yıl uzun süredir beraber olduğum 27 yaşındaki erkek arkadaşımla evlendim.
Aslında evlenmeyi düşünmüyor, hatta ayrılmak istiyordum ama evlilik teklifinde bulununca kıramadım. “Onunla evlilik ne kadar kötü olabilir ki” deyip kabul ettim.
Daha ilk yılda sıkıntılar başladı. Beni çok kısıtlıyor ama bana göz açtırmazken kendisi bir yerlere gittiğimizde çevredeki kadınlara bakıyor.
İster istemez bunu sorun ediyorum, o zaman da tartışıyoruz. Bazen ayrılıp genç kızlık hayallerimi gerçekleştirmeyi düşünüyorum, bazen de ona bir şey olursa yaşayamazmışım gibi geliyor. Bazen onu hiç sevmiyorum ama bir şey olduğu zaman da küslüğü devam ettiremeyip hemen barışıyorum.
Haliyle el kaldırdığı zaman da tavrımı koyamıyorum.
Öfkelendiği zaman evdeki eşyalara zarar veriyor, o anlarda çekip gitmek istiyorum. Ama onu kaybedeceğim korkusuyla vazgeçiyorum. “Acaba aklında biri veya birileri var mı?” diye düşünüyor, bu yüzden sürekli kabuslar görüyorum.
Rüyalarımda beni aldatıyor. Ona söylediğimde bunun asla olmayacağını, beni çok sevdiğini söylüyor. Bazen çok romantik davranıyor, ama başka kadınların yanında bana karşı çok da ilgili değil.
Sevgili Güzin Abla, aslında bu ilk mektubum değil sana... Sorunumun bir kısmını önceden de yazmış ve tavsiyelerine uymaya çalışmıştım ama olmuyor abla, artık son noktadayım. O nedenle sorunumu biraz daha geniş kapsamlı anlatmaya çalışacağım.
6 yıllık uzatmalı, gitgelli bir ilişkim vardı. “Vardı” diyorum çünkü artık yok! Erkek arkadaşım artık hissizleştiğini ve ben de dahil kimseyi sevmediğini söyleyip ayrılmak istedi. Bense onu hâlâ çok seviyorum.
Onun geçen 6 yıl içindeki ayrılıp barışmalarımızdan çok etkilendiğini, hatta içtiğini biliyorum. Zaten o tatsızlıklardan dolayı hissizleştiğini iddia ediyor. Diğer yandan hâlâ benden haber almaya çalışıyor, mesaj atıyor ya da sosyal medyadan takibe alıyor. Tahmin edersin ki bu durum benim için daha da üzücü.
Konuştuğumuz zaman da eski günlerimizi çok özlediğini söylüyor, hatta “Şimdiki aklım olsa hiç bu şekilde olmazdık, asla seni yanımdan ayırmazdım.
Çok yıprandık, ben seni de yıprattım” diyor. Abla bu çocuk ne yapmaya çalışıyor?
Bir de bana kıdemli asker olup şehir dışına gideceğini söylüyor. Acaba gerçekten uzak kalsak bizim için daha mı iyi olur? En son canıma tak etti ve “Bundan sonra bir şeyler olmasını istiyorsan dön, yoksa asla dönme” dedim.
24 yaşındayım ve ona 6 yılımı verdim, yazık değil mi bana? Bunların o da farkında ama “Yapamıyorum” diyor. Durumu kabullensem de bir başkasını sevemiyorum.
Merhaba Güzin Abla, ben 41 yaşındayım. Yaklaşık altı ay önce 20 yaşında bir genç kızla tanıştım.
Görünüş olarak yaşını gösteriyor ama düşünceleri çok olgun. Ben de genç gösteren biriyim. Zaman içinde ben bu kıza iyice tutuldum ama yaş farkından dolayı sürekli endişeliydim. Onun yaşayamadıkları ve ileride yaşamak istedikleri, çevrenin tepkisi... Çok güzel, çok genç, çok neşeli ve eminim benden daha iyisini de bulabilir.
İleride ona yetmeyebilirim. Beni bırakıp gidecek diye korkuyordum. O ise bunları saçma buluyor ve beni böyle bir şeyin olmayacağına ikna etmeye çalışıyordu.
Bir gün onunla restoranda yemek yerken yakın arkadaşlarımdan biriyle karşılaştık.
Haliyle yanımdaki kişiyi arkadaşıma tanıtmam gerekti ve ben onun sevgilim olduğunu söyleyemedim. Arkadaşımın kızı diye tanıttım. Doğal olarak sevgilim de çok kırıldı, birkaç dakika sonra izin isteyip gitti.
Haftalardır telefonlarıma cevap vermiyor, evine gittiğimde kapıyı açmıyor.
Endişelerim var ama onu da çok seviyorum. Şimdi ne yapmalıyım, gönlünü nasıl almalıyım? Bu ilişkiye devam etmek ikimize de zarar verir mi?
Sevgili Güzin Hanım, benim 2 sene 6 ay süren bir ilişkim oldu. İlişkimde çok kaprisliydim. Asla alttan almıyor, olabildiğince kırıcı konuşuyordum.
Önemsiz konulardan kavgalar çıkartıyordum. Çünkü karşımdaki alttan alan biriydi. Haklı olsa bile özür diler, inat etsem bile saatlerce yalvarırdı.
Zamanla bu beni çok şımarttı. Sevgilim ilişkimize çok büyük emek verdi. Kıskançlığımdan dolayı hiçbir arkadaşıyla konuşmazdı.
Çocukluk arkadaşlarıyla bile bağını ben istemiyorum diye kopardı.
Ben ise telefonunu 10 saniye geç açsa kavga çıkarır, “ayrıldık” der, yalvarmasını dinler, kapris yapardım.
2 sene 6 ay boyunca sayılamayacak kadar çok ayrıldık.
Her seferinde de yalvardı. Aynı zamanda ilişkimizin dışında en yakın arkadaştık.
Merhaba, kedimiz Benjamin, 5 senedir yaşadığımız Beşiktaş’taki sitede kayboldu. 16 Kasım’dan beri onu bulamıyoruz. 2 aylıkken sokakta bulup bir sene yaşatmak için uğraşmıştım. Sonra isteyenler olmasına rağmen hastalığı tekrarlar diye verememiştim. Kısırlaştırıldı ve bugüne kadar bir kere bile gece dışarıda kalmadı.
Hep birkaç saat içinde eve geri gelirdi.
9 yaşında, 9 senedir bizimle yaşıyordu. Bu evimizden önceki evimizde de dışarı çıkar ama çok kısa bir süre sonra eve gelirdi.
Hatta parmak şıklatma sesini öğretmiştik ve parmağımızı şıklattığımız zaman hemen yanımıza koşardı.
Sizden ricam kedimin fotoğrafını gazetede yayınlamanız.
Her ihtimali düşündük, her yeri aradık ama bulamadık.
Güvenlik kameraları ile izlenen ve tel örgü ile çevrili bir sitede yaşıyoruz. Maalesef sitede kedileri sevenler olduğu gibi istemeyenler de var. Kedimin kaybolmasından bir hafta önce sitenin mail grubunda kedilerle ilgili şikayet yazıları okumuştum.
Her yıl Pantene Altın Kelebek ödül törenine gelebilmek için çok önceden heyecanla hazırlıyorum. Kış aylarında yaşadığım Tuzla’dan taaa Mecidiyeköy’e, Zorlu PSM’ye kadar gelebilmek pek kolay değil artık, benim yaşımdaki biri için. Bir de o kalabalık var ya, güç kazanmam lazım...
Ancak beni bu konuda iteleyen, heveslendiren, belki de ödül alacak sanatçılarımız kadar heyecanlı biri var hayatımda; torunum Yasemin. Bu yıl 44. Pantene Altın Kelebek Ödül Töreni, onun da 4’üncü kez Altın Kelebek’e gelişi oluyor.
Yasemin 13.5 yaşında... 9 yaşında ilk kez geldiğinde şaşkın şaşkın bakakalmıştı bunca ünlüye, bunca şıklığa, bunca güzelliğe... Bunca şaşaaya...
Ama her sene o da büyüdü, serpildi, akıllandı, çok başarılı bir talebe oldu. Piyano çalıyor, voleybol oynuyor, at biniyor...
Pantene Altın Kelebek ödül töreninin onun için büyük bir anlamı var. Sevdiği, idol haline getirdiği sanatçıları yakından görebilmek, onların sahneye çıkıp ödül almalarını izleyebilmek, onlarla selfie çektirebilmek...
Bu yıl da onun idolü “Kalp Atışı” dizisinin başrol oyuncuları Öykü Karayel ve Gökhan Alkan’dı. Özellikle Öykü Karayel’in bu dizideki rolü torunumu o kadar etkiledi ki, doktor olmaya karar verdi. Bu yüzden derslerine daha çok çalışmaya yemin etti. Dizilerin gençleri böyle motive eden yanları olduğunu söylemeden edemeyeceğim.
Sonuçta o gece Yasemin hayal ettiği gibi Öykü Karayel ve Gökhan Alkan’la selfie çektirebildi. Heyecan ve mutluluktan havalara uçtu.
Merhaba, 20 yaşındayım ve 5 yıllık bir ilişkim var. Erkek arkadaşım her zaman çok ilgisiz gibi davranırdı. Bir sürü mesaj atardım, kısa kısa cevaplar verirdi. Kavga ettiğimizde, beni kırmamak daha fazla sinirlenip birbirimizi kırmamamız için cevap vermediğini ya da kısa yazdığını söylerdi.
Sorun şu ki, bu yıl üniversiteye başladım, okullar açıldığından beri her gün kavga ettik. Sevgilim 22 yaşında ama hâlâ olgunlaşmadı. Çok saçma şeylerden kavga çıkarıyor. Eski sevgilisi onu aldatmış, o günden beri kimseye güvenememiş. Sonrasında benimle tanıştı ama 5 yıldır güven problemini aşamadık.
Çok kavga ettiğimiz için artık sinirle “ara verelim” dedim. Normalde kabul etmezdi. Daha önce de söylemiştim, kendine çekidüzen vermişti ama şimdi kendini düzeltemiyor, daha da kötüye gidiyor. Psikolojisi bozuk gibi davranıyor.
Anneannesi hastanedeydi, ne yazık ki ölmüş. Ama annesi bunu sevgilimden saklıyormuş. Bana anlattı durumu ve ona bir şey söylemememi rica etti. Söylemedim tabii ki ama ayrı olduğumuz halde dayanamadım, mesaj attım.
Saçma bir muhabbet açarak yanında olduğumu hissetmesini istedim. Ama çok soğuk konuştuk. Artık beni sevmiyor mu, anlamıyorum. Kendisine sorduğumda sevdiğini söylüyor ama konuşmak istemiyormuş gibi davranıyor. Nedenini bilmiyorum.
Yakın bir arkadaşı “ailevi sorunları var” dedi. Beni yanında istemiyor mu? Kafam çok karışık, delirmek üzereyim. Kendimi derslerime veremiyorum. Bir de ondan saklamak zorunda olduğum bir sır var, annesine söz verdim. Anneannesinin öldüğünü öğrenince ne yapacak, hiç bilmiyorum. Sence ne yapmalıyım abla? Artık mesaj da atmıyorum. Senin tavsiyeni bekliyorum.
◊ Rumuz: Karşılıksız mesajlar
YANIT