Normalde söylemeyeceği, yapmayacağı şeyleri söylüyor ya da yapıyor...
İkimiz de üniversite mezunu, düzgün insanlarız. 40’lı yaşlarda evlendik.
Ben kocamın ikinci eşiyim. Benimse ilk evliliğim...
Bir yaşında oğlumuz var. Görücü usulüyle evlendik.
Evlenmeden önce sormuştum, alkol sorunu olmadığını söylemişti.
İşin içinde tanıdıklar olunca daha çabuk güvendim ve 3 ay içinde evlendik.
Bu acele karar, elbette en büyük hatamdı.
Pek çok farklılığımızın farkındaydım ve tolere edebileceğimden emindim.
Merhaba Güzin Abla... 10 yıllık bir evliliğimiz var eşimle. Karımdan şimdiye kadar tek bir kez bile “Seni seviyorum” sözünü duyamadım. Soruyorum ama “Söyleyemiyorum işte” diye cevap veriyor.
Daha önce benim de eşimin de başka birlikteliği olmadı. Üstelik eşim sadece “Seni seviyorum” değil, beni hoş tutacak başka güzel konuşmalar da yapamıyor. Hayatım, bir tanem, aşkım gibi şeyler örneğin... Hiçbiri yok...
Benim ismimi bile zorla söylüyor sanki. Ben de “Neyse sen demesen de ben seni seviyorum” veya başka güzel sözler söylemeye çalışıyordum.
Ama karımdan hiç güzel sözler duymayınca benim de içimden güzel sözler söylemek gelmiyor.
“Bana hiç çiçek almıyorsun” diyor. Çiçek alıyorum, bu defa “Ne gereği vardı, almasan da olurdu” diyor. Bazen “Bana niye soğuk davranıyorsun?” diyor. Ama ne yapayım, her şey tek taraflı olunca eve bile zorlanarak gidiyorum.
Benim eşimden başka sevdiğim hiç olmadı. Üniversitede okurken bile arkadaşlık yapmak isteyen kızlar vardı çevremde, o zaman evleneceğim kıza ihanet edemem diye karşı çıkardım sürekli. Ama daha mutlu bir hayat istiyordum.
Bazen düşünüyorum artık yeter desem mi diye. Ama eşim üzülür diye söyleyemiyorum.
Sevgili Güzin Ablam, sizi takip eden, yurtdışında yaşayan bir kadınım.
Üç evladım var, ikisi evli. İki de torunum var. Ev hanımıyım.
Genç yaşlarda sağlık sorunlarım başladı. Şeker hastası oldum. Tansiyon da var ve artık 50 yaşına merdiven dayadım.
İstediğim tek şey huzur ve mutluluk. Sıkıntı strese gelemiyorum.
Yıllar yılı eşimden eziyet ve ihanet gördüm. Hayat beni erkenden yordu yıprattı...
Uzun lafın kısası eşimin telefonunda bir uygulama gördüm; bu burada ne geziyor diye düşünürken, bir gireyim dedim. Ama keşke girmeseydim...
Uygulamayı anlamadığım için bir odaya düştüm. Orada tanıştığım bir gençle ilişkim var şu an. Tabii bu zamanla oldu, aniden değil. Şimdi bu adam Türkiye’de, ben yurtdışındayım. Ona bağlandım, onu seviyorum. Benden 14 yaş küçük. Hayvancılıkla uğraşıyor. Ben yanına gitmek zorunda kaldım. Önce kendi memleketime gittim. Türkiye’de teyzem ve kardeşim yaşıyor. Onun yanına gitmek kolay olmadı, çevremdeki herkes hesap sordu. Özellikle de çocuklarım...
Merhaba Güzin Abla, 38 yaşında, 17 yıllık evli, çalışan ve bir çocuğu olan anneyim. Eşim evliliğimizin ilk yıllarından beri beni sürekli aldattı.
İlk olay evde ikinci bir telefon bulmamla başladı. ‘İş telefonu ama ortak kullanım olduğu için saçma sapan yazışmalar var, yanlış anlayacaksın’ dedi, o dönem yeni doğum yapmıştım, konuyu uzatmadım.
Birkaç yıl sonra cüzdanında başka bir sim kart buldum, yine inkâr etti, ‘iş hattım’ dedi. İnanmadım ama çocuğum küçük diye yine sineye çektim.
5-6 yıl önce eşimde farklı haller gördüm, şüphelendim. Benimle aynı odada yatmıyor, o dönem telefonunu asla elinden bırakmıyor, duşa dahi telefonla giriyordu. Takip ettim ve şifresini öğrendim. Gördüm ki bir oyun uygulamasından evli ve 2 çocuklu bir kadınla belden aşağı görüşmeler yapmış.
Bunları beklemediği anda ona yolladım, şok oldu. Artık çocuğumuz büyümüştü, boşanmak istedim. Günlerce yalvardı, yakardı. En kutsal değerleri üzerine yeminler etti, abartmıyorum ayaklarıma kapandı. Beni ikna etti.
Ama unuttuğum bir nokta vardı, bir kere aldatan bir daha aldatırmış.
Bu yılın başında işyerindeydim kendisini aradım ama sürekli meşguldü. Aklıma evdeki güvenlik kamerasından bakmak geldi. Uygulamayı açtım ve “Aşkım” kelimesini duydum. Duyduğum ikinci cümle “Aşkım seni canımdan çok sevdiğimi biliyorsun” oldu...
İzin alıp hemen eve gittim. Beni karşısında görünce şok oldu. ‘Seni kameradan izledim ve kulaklarımla duydum beni aldatıyorsun’ dedim.
Benim de görevim yıllardır bu konularda sorunlarınızı dinleyip, size birkaç satırla becerebildiğim kadar yol gösterip, biraz olsun size umut vermek, yardımcı olmak.
Ancak dünyada her şey değiştiği gibi, ilişkiler de hızla değişiyor. Sevgi, aşk, arkadaşlık, şefkat hatta cinsellik kavramları bile yıllar içinde bambaşka bir şekil aldı. Her şey değersizleştiği gibi, aşkın, sevginin de tadı kalmadı sanki.
Ben yıllardır bu konuyla ilgilendiğim halde, bugünkü aşklara, ilişkilere baktığımda ne söyleyeceğimi bilemiyorum.
Açık söylemek gerekirse, şaşırıyorum.
İşte bu nedenle sizlere biraz nostalji yaşatmak, biraz da eski aşklardan örnek vererek, bu güzel duyguyu hatırlatmak için hepimizin çok iyi tanıdığı iki sanatçının hayatında önem kazanmış gerçek bir aşk hikâyesini ve bundan doğan yine hepimizin dudaklarında olan bir şarkının gerçek öyküsünü yazmak istedim.
Ben çok duygulandım. Umarım siz de beğenirsiniz.
YANIT
Faruk Nafiz Çamlıbel
Merhaba Güzin Abla, ben 28 yaşında evlendim. 3 yıl evli kaldım... Merhaba Güzin Abla, ben 28 yaşında evlendim. 3 yıl evli kaldım... Evlendikten iki ay sonra hamile olduğumu öğrendim. Hamileyken bile hem dayak yedim, hem hakaret işittim. Eşim bipolarmış, bunu bana 1 yıl sonra söyledi. Çok konuşan, her şeye karışan bir adamdı. Ailem eşimi istemedi ama hatrıma saygı duydular. Her tartışmamızda annemi arardı. Aileme yansıtırdı sorunlarımızı. Evlendikten 1 yıl sonra gemilerde çalışmaya gitti. 6 ay gelmediği olurdu, bu süre zarfında hep aileme muhtaç oldum... Ekonomik sıkıntı çektim. Sonra dayanamayıp ayrıldım, ayrıldığımda oğlum 3 yaşındaydı. Şu an 6 yaşında, yaşanılan sorunlardan kavgalardan oğlum çok etkilenmişti. Ayrıldığım ilk yıl çok agresifti. Şimdi düzeldi ama hiperaktif bir çocuk. Bazen çok yoruluyorum ama güçlü olmak zorundayım. Çok yoruldum, özellikle de annem en ufak bir gerginlikte “senin çocuğun tabii ki ilgileneceksin” diyor. Bu lafları çok zoruma gidiyor. Evliliğimizde güzel günlerimiz de oldu ama son zamanlarda çok kötü olaylar yaşandı. Şu an annem babamla yaşıyorum, kendimi bildim bileli sorunlarla mücadele ettim. Ailemde de huzur görmedim.Annem en ufak bir şeyde ağır laflar söylüyor. Ailem eski eşimle barışmama asla razı değil. Başkasıyla evlenmeyi de göze alamıyorum, evliliğin en ağırını yaşadım çünkü. Eski eşim ben barışmak istesem hemen barışır ama korkuyorum, cesaret edemiyorum. Bir yandan da oğlumu düşünüyorum, neden babasından ayrı yaşatıyorum, herkes bir şekilde evliliğini sürdürüyor diye... Ben de barışıp mücadele etsem mi diye çok düşündüm. Bir yaştan sonra bazı şeyler ağır geliyor. Özellikle de aileme muhtaç olmak... Ne olur bana akıl verin, ne yapsam oğlum ve benim için iyi olur? Eski eşimle barışmak mı, başkasıyla evlenip yeni bir hayat kurmak mı? ◊ Rumuz: Karmaşık duygular
YANIT
Sevgili kızım, hayatta zaman her şeyi unutturabiliyor. İyi ki de unutuyoruz yoksa hayat çekilmez olur. Ama işte sanırım sen de aradan yıllar geçtikten sonra, eşinden çektiklerini unutmuşsun.
En önemlisi de sana şiddet uygulamasını, hakaretlerini, seni maddi açıdan zorda bırakmasını, gemilere çalışmaya gittiğinde sana geçinecek kadar para göndermeyip, ailene muhtaç bırakmasını...
Bütün bunları unutmuşa benziyorsun.
Şimdi barışmalı mıyım, diye düşünürken, bütün bu yaşadıkların sana pek hafif geliyor sanki. Ailenin yanında, onların basksı altında, başa kaktıkları destekleri nedeniyle bütün bunları unutmuşa benziyorsun.
Ve çocuğumu babasız bırakmalı mıydım, herkes iyi kötü evliliğini yürütüyor, diye düşünmeye başlamışsın... Ama geçmişte dayak dahil çok kötü günler geçirmişsin...
Size kendini köpeklere adamış bir insanın öyküsünü anlatmak istiyorum Güzin Abla, umarım bu fedakâr insanı köşenizde tanıtırsınız...
Hayatta muhteşem insanlar vardır, işte Casper Barış da bunlardan biri. Barış, doğasever, hayvansever bir aktivist.
2010’dan beri ormanlarda ve kırsalda kısıtlı imkanlarıyla kurduğu barınaklarda yüzlerce canı doyuran, tedavi eden, yaralarını saran, onları her türlü kötü mevsim koşullarından ve kötü insanlardan koruyup kollayan bir hayvansever.
Onu tanıdıktan sonra yaşadığı bu inanılmaz fedakar hayatı gördükten sonra dayanamayıp sordum: “Nasıl başladı senin bu hikayen?”
O da bana yolunun bir gün ormana düştüğünde gördükleri karşısında, ormana atılmış o canların aç ve hasta hallerine çok üzülüp milyonluk arazisini hayvanlar için ayırdığını, ilk barınağını kurup ormanda bulduğu annesiz yavruları, yaralı, hasta canları, hatta uyutulmasına karar verilen saldırgan cinsleri, rehabilite etmek için burada toplamaya başladığını anlattı.
Ve çok acı bir sırrını da benimle paylaştı...
Sevgili Güzin Abla, ben 22 yaşında yeni evli bir genç kadınım. Eşim benden 7 yaş büyük ve benden önce bir evlilik yapmış. O evliliğinden 5 yaşında bir kız çocuğu var.
Çocuk annesiyle kalıyor ama arada sırada babasını görmek için bize de geliyor. Ben onu bağrıma basmaya hazırım. Ancak çocuk hem küçük olduğu için hem de belki annesinin etkisiyle bana karşı çok tepkili.
Ona yaklaşmak için denediğim tüm hamleler boşa çıkıyor. Sanki beni bir düşman gibi görüyor. Aldığım hediyeleri yere atıyor, bana bağırıyor.
Babasına karşı da tatsız davranışlar sergiliyor. Benim eşimle herhangi bir problemim yok, eski evliliği hakkında da bir yorum yapmıyorum.
Hatta eski eşiyle de çocuk nedeniyle zaman zaman karşılaşıp görüştük. Bir problem olmadı. Kadın bana karşı samimi davranıyor.
Ama sorun çocuğun beni kabullenmek istememesi.
Eşim ise çocuğuna çok düşkün, onunla vakit geçirmek istiyor hatta onunla tatile çıkmak istiyor.
Çocuğa karşı elimden geleni yaptığımı düşünüyorum. Ama çocuğun bana karşı önyargılı davrandığının farkındayım.