Ne mutlu bize ki, bugünleri görebildik...
Ülkemizin bağımsızlığını kazandıran, bizleri bugünlere taşıyan başta Atatürk olmak üzere tüm kahramanlarımıza rahmet diler, sonsuz şükranlarımızı sunarken, bir okurumun yolladığı bu anıyı sizlerle paylaşmak istedim.
Atamıza hazırlanan suikastı ben ilk kez öğreniyorum.
Daha önce bu konuda haberler çıkmış ama bu önemli günlerde bir kez daha hatırlatmakta fayda var.
Bir kişinin dikkati olmasaydı, belki de biz bugünleri göremeyecektik.
Bu vesileyle bu önemli yazıyı bana gönderen sevgili okurum Jülide Doğu’ya da teşekkür ediyorum.
Ankara Tacettin Dergahı’ndaki tarihi sır neydi
Ankara’da Tacettin Mahallesi’ndeki ev, 30 Ekim 1949’da müzeye çevrildi.
Çocuklarla muhabbet etmeye önem verin
Merhaba Güzin Abla, 15 yaşındaki kızına tahammül edemeyen anneye seslenmek istedim. Ben iki kız çocuğu annesiyim... Kızınızın sürekli yalan söylediğinden yakınıyorsunuz, çocuklar bizim aynamızdır.
Siz çocuğunuza ya da çocuğunuz yanınızdayken hiç başkasına yalan söyleyip söylemediğinizi bir hatırlamaya çalışın.
Ben de kızlarımın yalanlarını yakaladım ama sen ‘yalancısın’ diye hiç yüzlerine vurmadım. Günlüklerini ara sıra okurum, benim için yazdıkları olumsuz ifadeleri gördüğüm zaman hiç yüzlerine çarpmadım, hata bende ise düzeltmeye çalıştım.
Bana güvenebileceklerini öğrettim. Öyle olunca artık yalan söylemiyorlar... Çocuklar olmayacak bir şey talep ettiklerinde gerekçeleriyle “hayır” dersiniz ikna olurlar.
Eve geç geldiklerinde kızacağınıza, evladınızı sevdiğinizi söyleyip, sizin için çok değerli olduğunu belirtip böyle geç kaldığında, nerede olduğunu bilmediğinizde onun için endişelendiğinizi üzüldüğünüzün işaretidir, diye açıklayın, daha iyi sonuç alınır. Çocuklarla muhabbet etmeye önem verin. Sağlıklı huzurlu nesiller yetiştirebilmek ümidiyle, çünkü insan yetiştirmenin müsveddesi yok. ◊ Rumuz: Z.F.
YANIT
Okurum bana yazarken kızından yakınmıştı: “Moralim çok bozuk sana içimi dökmek istiyorum; çünkü artık 15 yaşındaki kızıma tahammül edemiyorum, çok yoruldum. İlkokuldan beri yalanını yakalamaktan bıktım. Şu an 10’uncu sınıfta ve muhtemelen sınıfta kalacak” demişti.
Amatör ve profesyonel şeflerin yarıştığı, usta şefin seçildiği bu reality şov programında, yemeklerin yapılışı ve püf noktaları da anlatılıyor.
Gençlerin mutfağa ve gastronomi sanatlarına olan ilgisinin artmasında önemli bir payı olduğuna inandığım bu program, aynı zamanda aşçı/şef olmanın değerini, popülaritesini de yükseltiyor.
Aşçılığın bir meslek olarak kabul edilmesi, gelişmesi ve yükselmesi uzun bir tarihsel süreçten geçmiş.
En basit anlatımla, yiyecekleri çeşitli yöntemlerle yemeye hazır hale getiren aşçılık, şimdi dünyanın en popüler mesleklerinden biri haline geldi.
Özellikle pandemi döneminde dünya yüzündeki her evde en az bir kişi, hiç yapmadığı kadar çok yemek pişirdi ve mutfakla tanıştı.
Pandemi sürecinde yemek pişirenlerin videoları sosyal medyada rekorlar kırdı ve bir numaraya yerleşti. İşte MasterChef gibi yemek programlarına bu sürecin de çok katkısı oldu.
Sevgili Güzin Abla, hayvanlarla ilgili ne kadar hassas davrandığınızı ve gerek hayvanlara, gerekse hayvanseverlere her zaman destek olduğunuzu sizi uzun yıllardır takip ettiğim için, çok iyi biliyorum.
Ben yıllardır kendini hayvanlara adamış, gerek evinde gerekse sokaklarda ve barınaklarda sürekli hayvanları besleyen bir kadınım...
Ancak tahmin edebileceğiniz gibi bu süreçte başıma gelmeyen kalmadı.
Sokaklarda beni kovalayan apartman görevlilerinden tutun, barınaklarda tehdit edenlere kadar... Öyle şeyler yaşadım ki, kedi köpek besliyorum diye kaldırımlarda mı sürüklenmedim, nefret içindeki insanlar tarafından darp mı edilmedim, yüzüm gözüm yara içinde hastanelere mi taşınmadım...
Ev sahibine yapılan şikâyetler nedeniyle sık sık ev değiştirmek zorunda kaldım...
Komşu-larımın şikâyetleri nedeniyle, hemen hemen ortalama her iki yılda bir evimden oldum.
Komşularımla sürekli tartışma halindeyim. Ev sahiplerim bu şikâyet ve tartışmalar nedeniyle beni evden çıkmaya zorluyordu.
Merhaba Güzin Abla, artık 15 yaşındaki kızıma tahammül edemiyorum, çok yoruldum. Sürekli yalan söylüyor, ilkokuldan beri yalanını yakalamaktan bıktım.
Şu an 10’uncu sınıfta ve muhtemelen sınıfta kalacak, hep kırık not aldı, derslerle hiç ilgisi yok, aklı fikri makyaj, giyim kuşam, 17 saat TikTok izlese odasından hiç çıkmaz, yatağını bile ben toplarım, giysilerini her gün toplarım.
Babası her gün bir ihtiyacın var mı kızım der cebine fazlasıyla harçlığını koyar. Alışveriş merkezlerinde yemek yesin gezsin, diye parasız bırakmaz.
Böyleyken sürekli arkadaşlarına bizi kötüler, bizden nefret ettiğini söyler yüzüme karşı sürekli ruh hastası der, bir gün öldürecek beni artık dayanamıyorum...
Hayatından hiç memnun olmaz tek istediğim onun iyi yerlerde ve güvende olması. Onun için dışarıdayken takip ediyorum, takip programı indirdim çünkü korkuyorum sürekli yalan söylüyor bize.
Yalanını yakalayınca da siz izin vermiyorsunuz ne yapayım deyip üste çıkıyor. Sürekli arıyorum o dışarıdayken ‘erken gel eve’ diyorum inadına telefonu kapatıyor, merak edeyim diye.
Eve gelince bu sefer evden kaçmaya çalışıyor, kapıyı kilitledim geçenlerde... “Gidemezsin” dedim, “her yer buradan iyidir” diyor, bizi hiç sevmiyor...
Merhaba Güzin Abla, ben 29 yaşında bir kızım. 3 yıl sevgililik ve 6 ay nişanlılık süreci yaşadım.
Çok seviyordum, gözüm ondan başkasını hiç görmedi.
Üniversitemi bir kenara bırakarak onunla bir yola girdim.
Gittikçe kendimi ona teslim ettim, göremedim, anlayamadım...
Onunla bazı çok özel şeyler yaşadık. Ben öyle şeyler yapmak istemediğimi söyledikçe, o beni ikna etti...
Ben de her yaşadığım olaydan sonra utancımdan kendime olan öz saygımı kaybettim.
Ayrılma konusuna gelince evlendikten sonra ailesiyle birlikte oturmamı istedi ve kabul etmedim.
Aslında ben de istiyorum ama yaptığım şey yanlış olur mu diye kara kara da düşünüyorum.
Sevgilim benim için çok değerli o olmasa çok mutsuzum ama o 30 yaşında ve ailem bu yaş farkı yüzünden ilişkimize karşı çıkacak biliyorum.
Hayatımda ilk defa böyle hissediyorum, o da beni çok seviyor...
Bana, “Benim erkeksi ihtiyaçlarım oluyor. Ben seninle olmak, birlikte yaşamak istiyorum” dedi. İlk başlarda kabul etmedim ama ona çok güveniyorum, asla yalan söyleyecek, beni yarı yolda bırakacak biri değil ama “bazen de aşığım diye böyle hissediyorum” diyorum.
O benimle evlenmeyi çok istiyor, yarın evlenelim desem, hemen evleniriz.
Beraber olursak da biliyorum, ben de o da çok mutlu oluruz, daha çok birbirimize bağlanırız.
Ama yine de tereddütteyim.
◊
Merhaba abla, kendimi yalnız hissediyorum anlatmazsam da içimde kalacak ve böylesi daha kötü... Ben 20 yaşındayım, bu yıl üniversiteyi kazandım. Birkaç güne kadar okula başlayacağım. Biz iki kardeşiz, bir de ablam var. O 24 yaşında.
Ablam 4 yıllık evli ve şu an da hamile, doğumuna da çok az kaldı, tam benim üniversiteye gitmeme denk geldi doğumu... Benim sana anlatmak istediğim, ablam sürekli bana ters davranıyor...
Sen bir iş yapmıyorsun, yazın çalışmadın, anne baba parası yiyorsun gibi ithamlarda bulunuyor. Annem yevmiyeci, arada tarlaya gider çalışır. Babam da emekli oldu, çalışmıyor artık.
Babam bize hiç bakmaz, bütün desteği, maddi manevi annem karşılıyor. Demem o ki annem her ikimize de eşit para veriyor. Markete, pazara gitsin, hep annem alır ihtiyaçlarımızı, ablam ise hep “bende para yok” diyor.
Benim de üniversite için ihtiyaçlarım çok, bana da para lazım. Evlendiğinden beri annem hep ona para verir alır, yedirir, içirir. Ama sanki ben evliyim de, annemin parasını yiyormuşum gibi hissediyorum. Çünkü öyle hissettiriyorlar. Ben bekar bir kızım ve ablam beni kendiyle kıyaslıyor.
Oysa ablam evli şimdi de doğum yapacak, özelde doğum parasını ve şimdi de annemden istiyorlar, altın küpe falan da istiyorlar.
Sanki annem çok zengin de... Babam zaten yardım etmiyor ama ben anlam veremiyorum, evlendiği halde hep “param yok” demesine.