Paylaş
Bursaspor, camia olarak önemli bir dönüm noktasını yaşıyor.
Mevcut lige doğru düşüş sürecini dikkate aldığımız önceki sezonlarda öne çıkan problemler vardı.
Ekonomik hamlelerin günü kurtarma düşüncesiyle gerçekleşmesi, kulübü mali açıdan ciddi bir erozyona doğru götürürken; sahada ise süre gelen istikrarsızlık, teknik heyetlerin değişikliği, genç oyuncuların potansiyellerine güvenilmemesi, Bursaspor’u arzuladığı Süper Lig’in dışında bıraktı.
Özellikle genç oyuncularına güvenilmemesinin önemle altını çizmek gerekiyor.
Zira; baktığımızda bu yıla yeni bir teknik heyet ile başlayan takım, sezonu bir başka teknik heyet ile noktalarken, bu birliktelik de uzun sürmedi.
Bu süreçlerde; performanslar kağıt üzerinde değerlendirilerek, Vakıfköy’den gelenlerin ayak seslerine kulak asılmadı.
Bursaspor’u, TFF 1’inci Lig’e götüren sebeplerden biri ‘aidiyet’ hissiyatı ve ‘takımdaşlık’ ruhunun yakalanamamasıydı, aynı sebepler takımın Play-Off ilk turunda umutlarını bu sezona ertelemesine neden oldu.
Kağıt üzerindeki kalitesini sahaya yansıtamayan, birliğini oluşturamayan Bursaspor, sezon sonu itibariyle bir kez daha bu ligin konuğu oldu.
Yönetim değişti, teknik heyet değişti, pek çok oyuncu ile yollar ayrıldı, transfer engeli bu kez kaldırılamadı ve yeni bir dünya görüşü ile Bursaspor, yılın ikinci yarısında sahne almaya başladı.
Mali sebeplerin de, bir uzantısı olarak genç oyunculara sarılma zamanıydı.
Aslında; Bursaspor’un, yıllardan beridir genç oyuncularına verdiği önem herkesin takdirinde, dahası yetiştirdiği isimler, bugün hala ay yıldızlı formanın vazgeçilmezleri arasında yer alıyor.
Fakat, 2020’nin ilk yarısının özelinde gençler kulübede şans beklerken, nice deneyimlilere de inanılmaz şanslar, fırsatlar tanındı.
‘Bu kez kalitesini gösterecek’ umuduyla, deneyimli isimler tam süreler alırken, formaya ve mücadeleye aç isimler ise, kulübede 10 dakikayı, 15 dakikayı kovaladı.
Sorun da tam da buydu…
Bursaspor, geleceğini mi şekillendirecekti, yoksa tamamen başarı odaklı tercihiyle tek kurşununu mu atacaktı?
Ne yazık ki, son yıllara baktığımızda ikinci seçeneğin tercih edildiğini gördük.
Her ne kadar Süper Lig’de de Bursaspor, en fazla genç oyuncularına şans veren ekiplerin başında gelmesine karşın; problemi ne kadar süre aldığı değil, gençlere nasıl bir oyun ortamının hazırlandığıydı…
Geçtiğimiz sezonun özelinde de, son çeyrek dilimde oyuna giren altyapı oyuncularından bir anda sihirli değneğe bürünmeleri, direkt olarak kahramanlığa soyunmaları beklendi.
Olmadı.
Hayal kırıklığının ağırlıkta olduğu bu dönem geride kalırken, yılın ikinci yarısında Bursaspor bahsettiğimiz değişimle yeni bir kimlik kazanmaya başladı.
Genç oyuncularına uygun oyun ortamını sağlayan, verimlerini en üst seviyede alacak süreleri veren, en önemlisi de onlara duyduğu güvenin her fırsatta altını çizen bir teknik heyet, bir anda camiayı bütünleştirici rol oynadı.
Her ne kadar bu sezonun ilk 2 aylık sürecinde de bir takım sıkıntılar meydana gelse de; bunun da geçmiş yıllarla bağlantılı olduğunu vurgulamakta fayda var.
Şöyle ki; sezonun ilk haftaları geride kaldığında, Bursaspor’un genç oyuncularının birkaçı dışında hemen hemen 10 maç bile oynamadığını görmüştük.
Bu oyuncular her ne kadar altyaş gruplarında birlikte oynasa da, bu seviyedeki birlikteliğin yükü ve çok daha sorumluluğu ağır.
İşte umudun aşılandığı dönem de burada başladı.
Teknik heyet, ‘akıllı oyun’ stratejisini ortaya koyarken; bir anda ‘takımdaşlık’ tohumlarının ekilmesiyle, bireysel performanslar da öne çıktı.
Bursaspor, bir bütünü oynamaya başladı.
Gençler de, 10 haftayı geride bırakırken lige adapte oldukça, her maç yeni bir Vakıfköy kahramanından bahsetmeye başladık.
Bursaspor belki zorunluluktan, yıllardır yapması gerekeni yaparak kendi kabuğuna çekildi ve kendi yetiştirdiği oyuncularıyla geleceğini şekillendirmeye başladı.
Yeri geldi, 18 yaşındaki gençler, kendilerinden kat be kat deneyimli isimlerin formasını alarak, ağabeylerini kulübeye oturttu.
Ağabeyler de, deneyimleriyle gençlerin önünü açarak, hiçbir zaman egonun peşine kapılmadı.
Her iki yönüyle de, ortaya konan bu birliktelik, takımı da bir üst seviyeye doğru taşıdı.
Tam da taraftarın istediği gibi…
Zira, belki bu yıl da TFF 1’inci Lig’de Bursaspor konuk olmaya devam edebilir ancak ortaya konulan bu direnç, mücadele, azim ve istek taraftarın da gönlünde taht kuruyor.
Dolayısıyla, umutla başladığı bir yılı Bursaspor, bu kez daha sağlam temellere dayalı umutlar ile bitiriyor.
Paylaş