Paylaş
Kulübün her noktasında yönetiminden oyuncularına dek uzanan yelpazede sürekli olarak bir değişim görülürken, istikrar ve sabır yerini paniğe bırakmış durumda.
Zira; şampiyonluk hedefiyle çıkılan yolda, gün geçtikçe eriyen takım şu sıralarda küme düşmenin en büyük adaylarından bir tanesi.
Bu süreçlere nasıl gelindiği çokça yazılıp çizdi, herkes birer fikir sahibi oldu.
Önemli olansa bundan sonra ne olacağı?
Radikal bir değişim kaçınılmazken, biraz geç de olsa teknik heyette ilk tesirini gösterdi.
Tamer Tuna’nın saygın vedasıyla birlikte, herkesin gönlünde taht kuran Mustafa Er bir kez daha, kulübün en ihtiyaç duyduğu anda takımın başına geçti.
Bu durum elbette olumsuz ve karanlık bulutlarla dolu atmosferi bir anda değiştirecektir.
Nitekim ilk yansımalara da bakıldığında camia nezdinde bu tercihin ne denli yüksek bir kabul gördüğüne şahitlik ettik.
MÜCADELE ÖN PLANINDAYDI
Şimdi ise yeni ve diken dolu bir yola giriliyor.
Hem kulüp adına, hem de Mustafa Er için.
Geç gelen iade-i itibar ile birlikte genç teknik direktör, bir konuda bizlerin yüreğine su serpiyor; kalan haftalarda bu takım mücadele edecek!
Övgü ile bahsettiğimiz geçtiğimiz sezona da baktığımızda yetenekleri oldukça kısıtlı bir kadroda mücadele, teknik heyetin sunduğu ortam ve atmosfer sayesinde gerçekleşmişti.
Şu an nispeten daha zor, daha takımdaşlıktan uzak bir hava var.
Artık, süslü cümleleri de geride bırakmak gerekiyor zira Bolu deplasmanı öncesinde de duyduklarımız takımdaşlığın ne kadar üst düzeyde olduğu ve herkesin canını dişine takarak mücadele vereceğine yönelikti, öyle olmadı.
Genç teknik adamın hırsı, azmi ve kulübe aidiyetliği ile birlikte Bursaspor’un ihtiyaç duyduğu nefes olabileceği aşikar.
Ancak yalnızca takımın mücadelesinden de işler oluşmuyor.
Bursaspor artık şunu net bir şekilde görebilmeli; her ne kadar sezona ‘en değerli’ sıfatındaki kadro ile başlasa da tüm bu özellikler kağıt üzerinde kalmış durumda.
Oyuncular formsuz, saha içi iletişimsizliğin getirdiği kopukluk ve inançsızlık takımı bugünkü konumuna getiren en önemli faktörlerden.
Dolayısıyla yalnızca mücadele de bundan sonraki karşılaşmalarda yeterli olamayacak.
TARİH NOTLARINDA YERİNİ ALACAK
Oldukça kısa bir süre kaldı ve telafisi artık mümkün olmayacak haftalara da giriyoruz.
Bu bir felaket tellallığı değil aksine durumun ciddiyetinin farkında olmamızı gerektiren bir etken.
Kalan haftalar da baz alındığında Bursaspor kendi kaderini yine kendisi çizecek.
Bunun için de öncelikle mücadele ile birlikte oyun şemasının, düzeninin de oturması gerekiyor.
Mustafa Er, şapkadan tavşan çıkarabilecek sihirli dokunuşları yapabilecek mi bunu göreceğiz fakat bunun da ziyadesinde ilk olarak takımın mevcut durumunun, toparlanmaya şu anki görünümünde müsait olmadığının da altını çizmek gerekiyor.
Yani yine baktığımızda Mustafa hocaya verilen görev, yine takımın krizlerle boğuştuğu bir dönemde geldi.
Herhangi bir teknik direktör için bu durum kariyer planlamasında risk barındırsa da hocanın kulübe olan aidiyetinden ötürü bu vefası da, tarih notlarında yerini alacaktır.
DEĞİŞİM GEREKLİYDİ
Peki şimdi bizleri neler bekliyor?
Bursaspor, sakat oyuncularının da etkisiyle sezon boyunca ideal kadrosuna ulaşamadığı gibi, ideale yakın anlarda da oyuncuların formsuzluğundan çok çekti.
Oyuncuların taktiksel ve fiziksel olarak direnç kazanması, oyuna bağlı olacaktır.
Bu da oyunsal bazda değişimlerin gerekliliğini beraberinde getiriyor.
Zira bu sezon baktığımızda oldukça farklı isimler takımın başına geçti ancak oyunsal bazda pek bir değişimin yaşanmadığını gördük.
Kazanılan maçlarda dahi 3 puanın rehaveti herkesi sararken, kimse ‘kazandık ama’ ile başlayan cümlelere girişmedi.
Haliyle bu durumda, mevcut haftalarda karşımıza kaçınılmaz bir gerçek olarak çıktı.
Bursaspor oyun kimliğini değiştirip mücadele unsurunu daha fazla ön plana atmadığı sürece, başarılı beklemek biraz hayalcilik olacaktır.
Eyüpspor mücadelesi bu kapsamda ölçü olur mu bilinmez ancak takımın artık isyan etmeye ihtiyacı var.
Olumsuz sonuçlarla, maç içerisinde yaşanacak olumsuz anlarla karşılaşıldığında dahi yalnızca birkaç kişinin değil, teknik heyetinden oyuncularına herkesin bir isyana ihtiyacı var.
Var ki; ‘biz burada savaşacağız’ mottosunun anlamı anlaşılsın.
Ne yazık ki şu güne kadar oynanan karşılaşmalarda o isyanı göremedik.
Mustafa Er’in dönüşü de bu kapsamda büyük öneme sahip.
Zira genç teknik adam, taktiksel ve oyunsal bazdaki dokunuşlardan ziyade isyanıyla, kulübün haklarını ne ölçüde savunabildiği ile bu camiada farklı bir yer edindi.
O isyanın kıvılcımını yakıp, bunu yüksek alevlere dönüştürecek olan da yine Mustafa Er’dir.
Umutlarımızın kökenini de bu durum oluşturuyor.
Şayet; o isyan bayrağı çekilir ve herkes de durumun ciddiyetinin farkına varırsa en azından o mücadeleyi göreceğiz sahada…
O mücadele, arzu ve istek de kalite ile birleştirilirse Bursaspor yeni adımlar atabilecektir.
Paylaş