Paylaş
Bursaspor, büyük umutlar dahilinde başladığı sezonda 15 resmi mücadeleyi geride bıraktı.
Mevcut konum herkesin malumu, kimse memnun olmadığı gibi; her daim bir ışık görme beklentisi etrafında geçiyor haftalar.
Yönetim, teknik heyet, camia ve bizler de bir çıkış yolu arıyoruz.
Ancak doğru tedavi için, doğru teşhisleri de gerçekleştirebilmek gerekiyor.
Dilimiz döndüğünce, geride kalan mücadelelerin parametreleri ışığında nelerin baş gösterdiğine bir bakalım...
OYUNU YÖNLENDİREMEYİNCE KAYBEDİYOR
İlk olarak karşımıza Bursaspor’un, bu denli ciddi bir süreci geride bırakmasına karşın halen istikrarlı bir oyun kimliğine sahip olamadığını görüyoruz.
Göreve gelen teknik adamların tamamının ‘topa sahip olma’ ve ‘oyunu yönlendirebilme’ düşünceleri, saha üzerinde sonuçsuz kaldı.
Zira geçtiğimiz günlerde de bu sayfalardan dile getirdiğimiz üzere rakamlar bizlere, takımın oynayınca değil, oynatınca kazandığını gösteriyor.
Ligde kazanılan 4 karşılaşmada da rakipten daha düşük seviyelerde topla oynanırken, bu noktada üstünlüğün elde edildiği 8 mücadelede de puanlar kaybedildi.
Geriden oyun kurma felsefesi, karşılığını bulamamış olacak ki kayıpların yaşandığı mücadelelerde oyunun orta alana sıkıştığını ve Bursaspor’un savunma bölgesinde daha çok oynandığını gördük.
TAKIMIN KİMYASI BİR TÜRLÜ UYUŞMADI
Timsah’ın kalesinde gördüğü gollerin büyük bir kısmının da bireysel hatalardan geldiğini ve rakiplerin orta alandan hızlı çıkışlarıyla sonuca gittiğini de söylemekte fayda var.
Dolayısıyla hazırlık paslarını çoğaltmak, oyunu rakibin savunma bölgesine yıkamamak, yaratıcı oyuncularınızın bireysel performansına bağlı kalmanıza yol açtığı gibi, savunmada da çeşitli defolar veriyor.
O noktada Bruno’nun ekstra diyebileceğimiz bir skor katkısı bulunuyor; ancak geçtiğimiz sezon olduğu gibi, her mücadelede bir kahraman çıkarılamadığı da aşikar.
Kadroda yer alan pek çok ismin de form düzeylerinin oldukça geride olduğunu düşünürsek; geriye tek şey kalıyor, o da takım oyunu.
Bursaspor henüz ‘takım’ kimliğini oturtamamış durumda...
Transferlerin her birinin, futbol piyasasında önemli değerlere sahip olmasına karşın; o kimya şimdilik uyuşmadı görünüyor.
Teknik heyet tarafından da buna yönelik çözümlerin ve hamlelerin gelememesi, üst üste gelen mağlubiyetlere de zemin hazırlıyor.
SANTRFORLAR TOPLA BULUŞMAKTA ZORLANIYOR
Bir diğer konu ise; santrfor performansları.
Bu ligde gördük ki, hücumunu iyi organize ederek, en ileri ucundan verimler alan ekipler, sıralamada da üst noktalarda kendilerini gösteriyor.
Bursaspor’un santrforlarından aldığı katkı yalnızca 4 gol, toplam atılan gollerin sadece yüzde 23’lük bir dilimi.
Bir şekilde bu oyuncuların, takıma yeniden kazandırılmaları gerekiyor.
Bu da yine başta olduğu üzere oyun ile olabilecek bir şey keza; Tim Matavz ve Batuhan Kör, aslında çok iyi birer bitirici olmalarına rağmen, ceza sahası içerisinde kaleye yakın bir noktada topla buluşmakta zorlanıyor.
BURSASPOR MERKEZDE ETKİSİZ KALIYOR
Kanatlar, rakiplerin önlemlerine takılı kaldığında merkezden etkisiz olan takım, iyiden iyiye hücumda şuursuzlaşıyor.
Çok uzağa gitmeden kupadaki Kırşehir maçına dönüp bir bakalım; ilk 70 dakikalık dilimde, Bursaspor’un sürekli olarak rakibin ceza yayı gerisinde hazırlık pasları yaptığını gördük.
Kapanan savunmalara karşı, şut tercihi de kullanılmazken, hücum oyuncuları da boşluk bulmakta zorlandı.
Oyunu geniş alanlarda da oynayamamak, belli bir süreye kadar rakibin ekmeğine de yağ sürdü.
Bu yüzden Acolatse’nin fizik gücüyle adam eksilterek kanattan getirdiği topun ve Batuhan’ın arka direkte boş durumda üst turu getiren golü kaydetmesinin önemi büyük.
YA YARATICI OYUNCULARI KULLANACAK...
Oyun bazında topla daha fazla oynuyorsanız; ya yaratıcı oyuncularınızı buluşturarak, onların hünerleriyle sonuca gidersiniz, ya da rakibi top peşinde koşturup yorarak, boşluklarından ve hatalarından faydalanırsınız.
Bursaspor ne yazık ki bunu pek çok mücadelede gerçekleştiremediği için, bu dezavantaj haline dönüştü.
Orta alanda Kerem Şen ve İsmail Yüksek ikilisinin form düzeylerinin yükseldiği karşılaşmalarda, savunma bazlı sorun yaşanmazken hücum varyasyonlarının da çeşitlendiğini gördük.
Ancak İsmail’in kart cezası ve sakatlığı, Kerem’in oldukça yeni adapte oluşundan kaynaklı performansındaki dalgalanmalar da, merkezin daha hassas bir hal almasını sağladı.
TAKIM MÜCADELE YOKSULLUĞU YAŞIYOR
Son oynanan Kırşehir maçında da ne kadar kolay geçildiğini gördük ki, Bursaspor’un kaybettiği son 3 lig müsabakasında da orta alanda rakiplerine karşı direnç gösteremediği de herkesin malumu.
Dolayısıyla; hangi alandan oyuna bakacak olursak olalım, belirli bir kopukluk, kimyanın uyuşmaması ve bazı oyuncuların da mücadele yoksunluğu başı çekiyor.
Elbette saha içindeki bu detayların yanı sıra, saha dışı etkenler de Bursaspor kaosunun baş aktörü oluyor.
Yönetim, belli bir noktada bir şeyler yapmak için çaba gösterirken; çok yüksek bir baskı altında.
Zira, camianın en ufak bir hataya dahi tahammülü yok.
Bir nevi, geçmiş yıllardaki yönetimlere olan suskunluğun birikimlerin faturası ödetiliyor.
GÜNAH KEÇİSİ ARAMAK CAMİAYA ZARAR VERİYOR
Bugünden yarına doğru konuşacak olursak, her olumsuz sonucun ardından bir günah keçisi arayışı camiaya zarar verdiği, topyekun silkelenmek gerekiyor.
Çünkü Bursaspor, ne yazıktır ki son yıllarda öyle bir vasatlığa alışır hale getirildi ki, gerçeklerden de uzak bırakıldı.
Bu yüzden oyunsal bazda değerlendirirken iyi-kötü sonuçlardan ziyade, takımın ne verdiğine ve vereceğine odaklanmak en akla yatanı.
Bu denli karamsar bir ortamda, lig de yeni fırsatlar sunmaya devam ediyor.
Bakınız ateş hattının hemen üzerinde yer alan Timsah, Play-Off hattının da yalnızca 6 puan uzağında...
Daha çok sular akacak, daha çok değişkenler göreceğiz.
Tıpkı daha önce olduğu gibi arka arkaya galibiyetler, inanın bu takımı yeniden üst sıralara doğru götürecektir.
DENİZLİ MAÇI HER ŞEYİN BAŞLANGICI NİTELİĞİNDE
Elbette şu anki oyun bazında bunu düşünmek biraz hayalperestliğe kaçsa da, teknik heyetin bundan sonraki mücadelelerdeki dokunuşları, yönetim-camia bütünlüğünde yaraların sarılması, yeniden Bursaspor’u yarışa bir şekilde dahil edecektir.
Ligin daha ilk yarısının bitimine 5 maç var, potansiyel 15 puan.
Kimse şu an 15 puanın geleceğine inanmasa da, bu süreçte yakalanacak çıkış ve sorunlara temelden çözümler, ikinci yarıya da daha umutlu ve inançlı girilmesini sağlayacaktır.
Bu yüzden Denizlispor maçı, her şeyin başlangıcı niteliğinde.
Takımın da, teknik heyetin de, camianın da silkelenip başını kaldırabilmesi için önemli bir fırsat.
Aksi halde, tüm umutlar birer birer eriyecek.
Paylaş