Paylaş
Dolayısıyla kısa bir süreliğine dahi form yakalayan ekipler, kendilerini yarışın içerisinde bulabiliyor.
Bursaspor adına da, Manisa FK mücadelesi öncesinde umut iklimi hakim.
Denizli deplasmanında göze hoş gelen futbolun, takım kimliğinin ortaya konuşunun, rakiplerin aldığı sonuçların etkisiyle, yeni bir sayfa aralanacak gibi görünüyor.
Aslında futbolun matematiği de, doğru oyunun ne olduğunu bizlere gösteriyor.
TEKNİK HEYET KARAR VERMELİ...
Bursaspor; kadro kalitesi itibarıyla ligin en değerli takımı olsa da, coşkulu ve dinamizmi yüksek bir oyun yapısına sahip değil, özellikle de topa sahip olduğu dönemlerde de boşluk bulmakta zorlandığında bireysel yeteneklerinden de faydalanamıyor.
Haliyle kendi yarı alanındaki paslaşmalar, orta alan ile hücum hattı ile arasında yaşanan kopukluk da savunmada hazırlıksızlık yakalandığı anlarda kalesindeki pozisyonları doğuruyor.
Teknik heyetin artık bu noktada bir karar vermesi gerekiyor; takım, oyuna hükmeden mi, ceza kesici bir yapıya mı bürünecek?
‘CEZA KESİCİ’ YAPIDAKİ OYUN TESADÜFE BENZEMİYOR!
Artılara eksilere bakacak olursak;
Hükmeden bir oyun tarzı, Timsah’a bu sezonki mücadelelerinde sonuç getiremedi...
Fizik gücünün de etkisiyle birlikte hem bu tempo, 90 dakikaya yayılamadığı gibi, ceza sahasına da girememesi üçüncü bölgede hazırlık paslarına yol açtı.
Kimi rakibin hızlı atakları sonucu kendi kalesine gol olarak döndü, kiminde de etkisiz hücumları izledik.
Elbette rakibe artırılan baskılar, bazı mücadelelerde goller ile neticelendi fakat; kazanılan tüm lig müsabakalarındaki ‘ceza kesici’ yapı, pek de tesadüfe benzemiyor.
SONUCA DOĞRU GİDEN YOLU KEŞFETMEK GEREKİYOR
Denizli mücadelesinde kendimizi gördük adeta...
Sezon genelindeki Bursaspor’u o kadar iyi yansıttı ki ev sahibi; rakipten daha fazla topa sahip olma, neredeyse iki katı ölçüde başarılı pas, iki katı orta, korner, akla gelen tüm hücum verilerinde kağıt üzerindeki hakimiyeti elde ettiler.
Fakat sahaya döndüğümüzde 3-1’lik Bursaspor galibiyeti ve hatta 3 tane direkten dönen topla birlikte daha da yükselebilecek bir fark...
Bu hikayeyi, biz daha önce Bursaspor’un kaybettiği mücadelelerinde fazlasıyla görmüştük; misal MKE Ankaragücü (0-4) ve İstanbulspor (2-4) maçları gibi.
İşte burada madem ki futbol bir sonuç oyunu aynı zamanda, sonuca doğru giden yolu keşfedip, o yolda ilerlemek gerekiyor.
BURSASPOR HIZLI OYUNCULARIYLA ÇABUK ÇIKIYOR
Bursaspor, şu anki takım oluşumu ile birlikte ceza kesen bir kimliğe sahip.
Rakibi oynatan, rakibi yoran ve uygun fırsatları yakaladığında da cezalandıran bir takım.
Elton Acolatse, Massimo Bruno gibi hızlı isimleriyle de oyunu çabuk üçüncü bölgeye taşıyabildiği gibi, boşluklar bulduğunda da santrfor oyuncularını ceza sahası içerisinde daha fazla topla buluşturabiliyor.
Orta alanda İsmail Yüksek’in kattığı dinamizm ile birlikte de, rakibi iyi karşılayan ve hücum ayağında da daha hızlı organize olabilen bir görüntü çiziyor.
Savunma bazlı da bakıldığında, fırsat kollayan, yeri geldiğinde rakibi prese ve oyunu daraltmasına zorlayan kimliği de fayda sağlıyor.
YEŞİL BEYAZLI EKİP TERCİHİNİ YAPACAK
Yeniden Denizli’deki mücadeleye gelecek olursak; her iki takımın da 16 şut kaydedip bunlardan 6’sında isabet sağladığını görürüz.
Tabelanın farkını ise bu şutların, pozisyonların niteliği değil niceliği oluşturuyor.
Bursaspor daha akışkan oyunda oyuncularını, rakibin boşluklarında buluşturup net hücumlarla sonuca giderken, Denizli ekibi ise daha şuursuz ve ceza sahasına yaklaşıldığında tıkanan bir görüntü çizdi.
Haliyle de bundan sonrakine ilişkin, Bursaspor’un iyisiyle kötüsüyle net bir fotoğrafı ortaya konuldu.
Takım bu noktada tercihini hangi yandan yana kullanacak bilinmez, şayet kafalardaki gibi göze hoş gelen, oyunun tek hakimi futbol anlayışında ısrar mı edilecek, yoksa sonuç odaklı oyuna mı evrilecek hep birlikte göreceğiz.
Ancak şunu da unutmayalım ki; Bursaspor’un kader haftalarını sonuç almaksızın geçirmesi düşünülemez.
Paylaş