Bursaspor kaderine teslim

Bursaspor, şüphesiz tarihinin en zor dönemlerinden birini yaşıyor.

Haberin Devamı

Önlenemez bir düşüşle girilen süreçte, ‘dur’ denecek bir gelişme görülmüyor, yakın zamanda da görülemeyecek gibi...
Her geçen gün, takım daha geriye doğru giderken diğer yandan Bursaspor’un saha içerisindeki büyüklüğü de sorgulanır halde.
Nasıl olmasın ki?
Zoraki bir genç ve dinamik kadro planıyla çıkılan yolda, ne yazık ki evdeki hesaplar çarşıya uymadı.
Haftalar ilerledikçe, bu ligin atmosferine uyum sağlamasını beklediğimiz, kondisyon kazanarak daha da güçleneceğini düşündüğümüz oluşumun yerinde yeller esiyor.
Son oynanan Şanlıurfaspor müsabakası, bunun en bariz örneği oldu.

BURSASPORLU OYUNCULARIN GÜCÜ YOK

Şu bir net ki Bursasporlu oyuncuların gücü yok.
Yalnızca kondisyonel anlamda değil, aynı zamanda mental olarak da keskinliğe sahip değiller.
Saha içerisindeki ruh hallerine bakarak tehlike sinyallerini anlamak mümkün.
Şöyle bir son maçın üzerinden geçecek olursak;
Şanlıurfaspor, bu ligin şampiyonluk adaylarından ve zirve takımlarından biri olmasına rağmen, ilk düdükten itibaren topu rakibe teslim ederek, hızlı ataklarla sonuç arayan bir şekle büründü.
Bursaspor’un hücumdaki üretkenlik sorunu, pas bağlantılarının güçsüzlüğü ve mental çöküş gibi faktörler de ekmeğe yağ sürdü adeta...
Daha öncelerde de dile getirmiştik; oyun planı ve felsefesi olmayan Bursaspor’a karşı rakipler önlem dahi almadan, çok basit çözümlerle sonuca gidebiliyor.
Bir benzerine de bu müsabakada rastladık; konuk ekip resmen kendini yormadan, güle oynaya 3 puanı alıp evine döndü.

Haberin Devamı

RAKİBİ ORTA SAHAYI GEÇMEDEN ÇEKEREK DURDURUYOR

‘Bu burada olmadı, şu şurada şöyleydi’den ziyade maçın ilk yarısına bakmak, aslında tüm bu olumsuzlukları özetler nitelikte olacaktır...
Dakika 21, henüz müsabakanın başları...
Oyunda her iki takım da bir denge yakalamış ve üstünlük sağlayamamışken, Emre Tepegöz kaptırılan topun ardından Şanlıurfaspor yarı alanında rakibini kolundan çekiyor, düdüğün ardından da tepki amaçlı topa sert bir şekilde vuruyor.
Haydi o anlık bir patlama diyelim...
Sonraki 10 dakika içerisinde de önce Samet Bozkurt, ardından Bilal Güney kopya pozisyonlarda rakibini daha orta alanı bile geçememişken çekerek durdurdu.
Neticesinde basit bir şekilde görülen 3 sarı kart var.
Yine Furkan Emre Ünver’in, Ozan İsmail Koç’un da ikili mücadelelerde kontrolsüz sayılabilecek bir düellolara girdiğini gördük.
Bunların hepsi ilk yarıda, henüz maç akışı devam ederken ve netleşen bir durum yokken oluyor.

Haberin Devamı

GENÇ VE DİNAMİZMİN YERİNDE YELLER ESİYOR

Hatırlayalım; bizim genç ve dinamik kadrodan beklentimiz, hızlı ve çabuk oyunculardan kurulu oldukları, bu durumun da özellikle enerji ve dinamizm anlamında Bursaspor’a önemli katkı sağlayacağı yönündeydi.
Bugün gördüğümüz bambaşka...
Oyuncular, kapılan topun ardından direkt reaksiyon olarak durdurmaya yönelik hareket ediyor, çünkü hızına güvenmiyor, kondisyonuna inanmıyor, yakalayabileceğini düşünmüyor.
Gayri ihtiyari bu davranışlar tek tük olsa, isimler etrafında yoğunlaşabiliriz ancak bunun takımın tamamına sirayet ettiğini görüyoruz.
Dolayısıyla ciddi bir mental bozukluk, önemli bir özgüven kaybı, dahası inançsızlık hakim.
Bursaspor’un mental destek aldığı daha önceleri açıklanmıştı, açıkçası destek alınan hal, buysa, hemen orada da bir revizyon şart.

Haberin Devamı

İKİLİ MÜCADELEDE HİÇ DİRENÇ YOK

Bir de hakem konusu var...
Burada şu penaltıydı vermedi, şuna şöyle kart lazımdı demeyeceğiz, tüm bunlar zaten tüm camianın malumu.
Ancak; bir faul alabilmek için de bir direnç ortaya koymanız, rakibin başka çözüm yolu kalmadığını görünce sizi durdurması gerekiyor, yani hakemi de inandırmanız.
Ne yazık ki Bursasporlu oyuncular, rakipleriyle girdikleri ikili mücadelelerde rakibin hamlelerine reaksiyon veremiyor, fiziksel ve kondisyonel güçsüzlükten hemen düşüyorlar ve bu da hakemler nezdinde faule olan inandırıcılığı azaltıyor.
Bu da zaten sezon başında takımın hazırlık sürecinin ne kadar kötü geçtiğinin göstergesi.
Koşamıyor takım. Evet, tuhaf ama bırakın mücadeleyi, yeteneği, kaliteyi, takım koşamıyor.
Haliyle bu atmosferde zaten güzel sonuçlar beklemek çok hayalperestlik olur.
Ve işler de çığırından çıkma noktasına yavaş yavaş geliyor.

Haberin Devamı

RAKİPLER KAZANIYOR, FARK AÇILIYOR

Düşme hattındaki rakiplerden Nazilli Belediye Spor ve Isparta 32 Spor haftayı galibiyetle noktaladılar.
Böylelikle 15 puanda kalan Bursaspor’un, ateş hattındaki bu rakipleriyle puan farkı da 5’e çıktı.
Yalnızca yakın rakip olarak hemen üst basamağındaki Tarsus İdman Yurdu var, ancak onlarla da arada 3 puanlık bir fark söz konusu.
Normalde; şu süreçte bunun tedirginliği yaşanmaz, hatta çok bayağı olarak da görülebilir fakat Bursaspor o denli umut vermiyor ki, bu camiayı tedirginliğe sevk ediyor.
Zira; takım olarak eski gücünü kaybetmişken aynı zamanda evinde de artık maç kazanamıyorsun.
Mental açıdan çökmüş, oyun kopukluğu had safhada olan ve tamamen kaotik bir şekilde ‘ya tutarsa’ dilye ilerleyen bir mantık var sahada.
Dahası bu lig, sürprizlere oldukça gebe bir lig.
Zirvedeki takımın, düşme hattındaki bir takıma mağlup olması sürpriz olmuyor zira iki takım arasında kadro kalitesinden değerine dek kıyasladığımızda arada diğer liglerde olduğu gibi uçurumları göremiyoruz.
Haliyle rakipler üst sıralarındaki takımlarla oynadıkları maçlarda ekstra puanları hanelerine yazdırırken, Bursaspor’un seyirci kalması, ateş hattında daha fazla strese sokacak.

Haberin Devamı

KARA BULUTLAR DOLAŞIYOR

Yani işin özü; tamamen kara bulutların sardığı bir hava Bursaspor’da.
İş ne yazık ki yalnızca saha içerisinde bekleneni verememe boyutunu da geçti, artık oyuncuların dirençlerini, güçlerini dahi sorguluyoruz, ruhsuzluktan dem vuruyoruz.
Böyle bir konumda nasıl bir mucize beklenilebilir ki?
Takım isyan etmek nedir onu da unutmuş.
Rakipler, Bursa’daki maçlarda 4 kırmızı kart görmüş; bunların neredeyse tamamı da reaksiyonlarına bağlı olarak.
Bursaspor’da ise isyan eden dahi olmadığından, tepkisel bir kart da gelmiyor.
Herkes kaderine teslim bir görüntüde...
Maalesef ki bu atmosferde yarınlar da karanlık.

Yazarın Tüm Yazıları