Dün skordan bağımsız olarak sezonun en kötü Fenerbahçe’si vardı sahada. Başta Fred olmak üzere eksikleri fazlasıyla aradılar. Djiku ve Becao’nun yokluğunda forma giyen Samet 2 gole sebebiyet veren hatalar yapınca Trabzonspor bir anda 3 farklı üstünlüğe ulaştı. Abdullah Avcı, maça takımını iyi hazırlamıştı, planı da büyük ölçüde tuttu. Istanbul’da 3 gol buldular ve 2 golleri de iptal oldu. Fenerbahçe’nin defansif zaaflarından iyi faydalanan bordo mavililer, savunmada da merkeze yoğunlaştı ve Fenerbahçe’ye pozisyon vermedi. İlk yarıda Trabzonspor karşısında tek isabetli şut atamayan sarı lacivertliler net fırsatlar bulmakta güçlük çekti. Zira atılan 2 gol de penaltıdan.
iSMAiL KARTAL’DAN ŞAŞIRTICI TERCiH
Trabzonspor, Fenerbahçe 10 kişi kaldıktan sonra daha cesur oynamalıydı. 1 kişi eksik rakibi karşısında baskı yemeleri dünkü tek olumsuz taraflarıydı. Sezonun yıldızı İsmail Kartal’ın Samet’i çıkartıp Crespo’yu oyuna aldığı an ise şaşırtıcı bir tercih oldu. Çünkü İsmail Hoca, adaşı İsmail Yüksek’i stopere çekti ancak İsmail’in sarı kartı vardı. Nitekim o dakikaya kadar zaten hep riskli hamleler yapan İsmail Yüksek ikinci sarı karttan oyundan atıldı.
HAKEM KARARLARI DAMGA VURDU
Dün ne yazık ki bir kez daha hakem kararlarının çok fazla konuşulduğu, hakem kararlarının damga vurduğu bir derbi izledik. Hak eden tarafın kazandığı bir maç oldu. Fenerbahçe eksik oyuncularını fazlasıyla hissetti.
Çok değerli bir 3 puanı alan Trabzonspor’da Abdullah Avcı’nın planı büyük ölçüde tuttu ve yıllar sonra deplasmanda bir Fenerbahçe galibiyeti kazanıldı.
Pepe’nin de katılmasıyla birlikte bundan sonra daha güçlü bir Trabzonspor izleyeceğiz. Fenerbahçe ise eksikleri bundan sonraki maçlarda ne boyutta arayacak? Onu da göreceğiz.
<iframe width="760" height="450" src="https://www.youtube.com/embed/3jsTjl_6D-A" title="Dusan Tadic mi, Wilfried Zaha mı, Ante Rebic mi? | Taraftar ne diyor?" frameborder="0" allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen></iframe>
Burak Yılmaz, yokluklar içerisinde neredeyse elde avuçta kim varsa sahaya sürdü. Maça istekli ve ön alan baskısıyla başlayan siyah beyazlı ekip %71 ile topa sahip olduğu ilk 45 dakikada Zaynutdinov’un 2 etkili şutu dışında taraftarını heyecanlandıracak kale önü aksiyonlarından uzaktı. Bunda Gaziantep’in disiplinli ve alan bırakmayan savunmasının da etkisini gözardı etmemek lazım.
GRADEL BİLE SAVUNMA YAPTI
Sumudica, Max Gradel’e bile savunma sorumluluğunu aşılamış. 2’nci yarıda kazanma arzusu ve kararlılığını sahaya yansıtmaya devam eden Beşiktaş, Salih’in kafa golüyle Gaziantep kilidini açmayı başardı. Ardından Rashica’nın hazırladığı pozisyonda Cenk’in golüyle farkı 2’ye çıkartıp haftalardır aradığı özgüveni yakaladı.
Dün Cenk Tosun, fiziksel olarak hâlâ %100 durumda olmasa bile sorumluluk aldı ve sahaya her şeyini verdi. Ama Beşiktaş’ta dünün en iyisi Oxlade-Chamberlain idi. Ataklarda oyunu şekillendiren İngiliz futbolcunun top Gaziantep’in ayağına geçtiği zamanki mücadelesi de alkışı hak etti. Oyunda kaldığı süre içersinde Salih’in de arzusu ve iştahı takımına çok yardımcı oldu.
NECİP VE BAILLY HATASIZ OYNADI
Necip ve Bailly savunmanın merkezinde hatasız oynarken, sağda Onur, solda Zaynutdinov yüksek enerji ortaya koydular. Beşiktaş dün aradığı morali ve ayağa kalkma fırsatını buldu.
Dün sahaya yüreğini ve kazanma karakterini koyan Beşiktaş, hak edilmiş bir 3 puan elde etti. İç sahadaki Fenerbahçe derbisine kadar olan süreçte oynanacak 4 maçı kazanıp bir seri yakalayabilirse derbiye farklı bir havayla çıkabilir.
Dün ayrı bir sayfa da Beşiktaş, taraftarı için açmak lazım. Tribünleri dolduran siyah beyazlı futbolseverler, kötü günde de takımlarının yanında olduğunu gösterdi.
Beşiktaş dün rakibinden daha kaliteli olmasına rağmen sahaya asla karakter koyamadı. Daha agresif ve yürekli bir Beşiktaş’ı hepimiz bekledik. Pres yok. Baskı yok. Necip Uysal stoperde asla olmuyor.
YETERİ KADAR AGRESİF DEĞİL
Dün gece mütevazı Bodo takımı karşısında mağlubiyeti hak eden ve kabul eden bir Beşiktaş gördük. Beşiktaş asla yeterli agresifliğe sahip değil. Rakibine baskı yapamıyor ve sadece bireysel yeteneklerle sonuç arıyor. Takım oyunu yok. Mücadele gücü ve oyun karakteri asla yok. Bence kadro kalitesi kötü değil ama ortada bir takım yok maalesef.
NİYE HALA NECİP OYNUYOR?
Beşiktaş dün 90 dakika boyunca ortaya asla bir karakter koyamadı. Bu çok üzücü ve düşündürücü. Necip’in stoper oynadığı Trabzonspor ve Adana Demirspor maçlarını Beşiktaş kaybetmedi mi?
Neden hala Necip Uysal stoper oynuyor? Kimse Necip’in stoperde yetersiz olduğunu ve Beşiktaş’ın sürekli maç kaybettiğini görmüyor mu? Olmuyor! Birileri artık bunu görsün.
Isırmayan ve pres yapmayan Beşiktaş dün gece yenilgiyi hak etti.
Beşiktaş’ın dün derbideki en büyük sorunu sahada 3 Türk oyuncu olması zorunluğu idi. Elinde Masuaku ve Oxlade-Chamberlain gibi harika 2 oyuncu varken Burak Yılmaz, sol bekte Zaynutdinov, orta alanda da Tayfur’a görev vermek zorunda kaldı. İlk yarıda özellikle çıkarken çok fazla top kaybı yapan Beşiktaş, kalesindeki tüm tehlikeleri bu şekilde yaşadı. Golü çıkarkenki top kaybıyla yedi, kaleci Mert Günok da benzer bir pozisyon sonrası kırmızı kart gördü.
G.SARAY 2. YARI DURGUNDU
İlk yarıda Amartey’in kötü oyunu Beşiktaş’ın rakip yarı alandaki etkisizliğine rağmen 45 dakikanın sonunda soyunma odasına 1-0 girmesi maça tutunmasını sağladı. Burak Yılmaz’ın Oxlade-Chamberlain ve Masuaku hamlelerinin ardından oyunu dengeleyen ve daha iyi pas yapan siyah beyazlılar Galatasaray’ın anlamsız durgunluğundan da faydalanarak beraberlik golünü buldu. Özellikle ikinci yarıda Galatasaray’da çok ciddi bir tutukluk vardı. Sarı kırmızılar 10 kişi oynayan Beşiktaş’a karşı adeta gol için davetiye çıkarttı. 1-1’den sonra da Galatasaray tempoyu yükseltemedi.
3 YERLi KURALI BAŞ AĞRITACAK
Golü de bir karambol sonrasında oluşan elle oynama ve penaltıyla buldu. Açıkçası Beşiktaş maç ilk yarı 1-0 bittiği için şanslıydı. Galatasaray ise kendi ritminin, temposunun altında kaldığı maçta ezeli rakibinin hataları sayesinde kazandı. Kazanmak özellikte derbide alınan 3 puan Galatasaray açısından değerli. Beşiktaş’ın ise kadro yapısı ve planlaması itibarıyla 3 yerli oynatma zorunluluğu yüzünden bundan sonra da başı ağrımaya devam edecek gözüküyor. Dün beklentilerin altında bir derbi izledik. İlk yarıda yaptığı presle Beşiktaş’ı hataya zorlayan Galatasaray istediğini aldı.
<iframe width="740" height="450" src="https://www.youtube.com/embed/8c2zQQkwGhI" title="'The Godfather' Montella | Fit bir Arda Güler ile şampiyon oluruz | Kerem, atletizmde derece yapar" frameborder="0" allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen></iframe>
Konya’da sahaya çıkan takım Hırvatistan zaferini elde eden takım ile İrfan Can-Yunus dışında aynıydı. Ancak 2 maçın dinamikleri ve senaryoları tamamen farklı. Hırvatistan topa sahip olan ve sürekli hücumu düşünen bir takım. Biz ise yoğun baskı ile ve fiziksel bir oyun ile Hırvatlar’ı bozduk ve arkada bıraktıkları geniş alanları kullandık.
ÖNCE BOCALADIK SONRA OYUNA HAKiM OLDUK
Dün Konya’da Letonya karşısındaki 11 daha yaratıcı olmalıydı. Rakibin kapanacağı belli. Barış Alper, kontratak oyununda etkili bir futbolcu ama santrfor değil. Sol bek Cenk savunma yapılacak maçlarda düşünülebilir ama Ermenistan veya Letonya gibi rakipler karşısında ofansif yönü ve teknik becerisi olmadığı için son derece yetersiz kaldığına tanıklık ettik.
ViNCENZO MONTELLA ALKIŞI HAK EDiYOR
2’inci yarıda Yunus’un süper golüne kadar baskılı oynadık ama 1-0’dan sonra ciddi şekilde bocaladık. Ardından Montella devreye girdi ve yaptığı değişikliklerle tekrar oyuna hakim olduk. Özellikle doğuştan bir golcü olan Cenk Tosun ve ligin en formda oyuncusu, Montella ile yeniden doğan Yusuf Sarı hamleleri çok etkili oldu.
Dün son yarım saat adeta şov yapan milli takımı ve problem çözen değişiklikleriyle Montella alkışı fazlasıyla hak ediyor. İsmail Yüksek’in futboluna ve yüreğine bir kez daha hayran kaldım. Montella’nın da başlangıç 11’i tartışılır olsa da sonraki hamleleriyle damga vurduğunu gördük. Bu görkemli galibiyette emeği geçen ve Almanya vizesi alan herkese teşekkürler.
<iframe width="760" height="450" src="https://www.youtube.com/embed/uUzrLqHbJ7Y" title="Muslera mı, Livakovic mi, Mert mi, Uğurcan mı? | Taraftar ne diyor?" frameborder="0" allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen></iframe>
Beşiktaş’ın UEFA Konferans Ligi’ndeki Lugano şokundan sonra teknik direktör Şenol Güneş’in de istifasıyla İstanbulspor maçında nasıl bir reaksiyon ortaya koyacağı merak konusuydu. Siyah beyazlı takımın başında sahaya çıkan Burak Yılmaz; Daniel Amartey ve Bakhtiyar Zaynutdinov ile maça başladı. Şenol Güneş’in hiç yapmadığı bir şeyi yaptı. Alex OxladeChamberlain’i 90 dakika oyunda tuttu. Ancak adeta tek kale oynanan bir maçta üretilen pozisyon ve atılan gol sayısı az.
ABOUBAKAR NEREYE KADAR?
Burak Yılmaz takımın başında kalırsa bu sorunu nasıl çözecek? Trabzonspor ve Adana Demirspor deplasmanlarında kaybederken top hep Beşiktaş’ın ayağındaydı. Takımın gol yükünü Vincent Aboubakar nereye kadar çekecek? Bunlar mutlaka cevaplanması gereken önemli sorular. Dün başta Alex Oxlade-Chamberlain olmak üzere sol bek oynayan Bakhtiyar Zaynutdinov da olumluydu.
TAYFUR TAKIMA ENERJi VERDi
Rachid Ghezzal beklediğimiz üzere klastı ve Valentin Rosier ile yine iyi iletişim kurdular. Oyuna sonradan giren Tayfur Bingöl de düşen enerjiyi ayağa kaldırdı ve gayet iyi işlere imza attı. Şimdi milli ara var. Burak Yılmaz devam edecek mi? Yoksa başka bir teknik adam mı gelecek? Bu kararın ivedilikle verilmesi şart.
<iframe width="760" height="450" src="https://www.youtube.com/embed/mtP8YckIGaY" title="Zehra Güneş & Gabi kavgası: 'Maç hazırlığımızın bir parçası' | Baklava, Türk tatlısı mı? | Guidetti" frameborder="0" allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen></iframe>
Galatasaray için zor geçmesi beklenen bir maç idi. Büyük bir bölümde de öyle oldu. Salı gecesi Manchester United deplasmanında alınan tarihi zaferin ardından tekrar lige dönüp maça odaklanmak kolay değildir. Teknik direktör Okan Buruk’un Antalyaspor deplasmanında kadroda yaptığı bazı değişikliklerin nedeni bu. Ancak...“Okan hoca, ilk 11’de forma verdiği Tanguy N’Dombele, Kazımcan Karataş ve Barış Alper Yılmaz’dan beklediğini aldı mı” diye sorarsanız, cevabım “Kesinlikle hayır” olur.
NDOMBELE HAZIR DEĞiL
NDombele hiç hazır değil. Genç sol bek Kazımcan Karataş’ın çok temel eksikleri var. Barış Alper Yılmaz da rakip yarı sahaya yerleşerek oynanan bir kurguda set hücumlarında çok etkisiz.
iLK YARI TEMPO DÜŞÜKTÜ
İlk yarıda oynanan temposuz futbol ve Antalyaspor’un disiplinli oyunu da Galatasaray’ın fazla şans bulamamasını sağladı. İkinci yarıya Barış Alper Yılmaz yerine Tete ile başlayan Galatasaray duran toptan gol- bulunca savunmada kaldı ve Kaan Ayhan, Dries Mertens hamlesiyle de Okan Buruk skoru hem tutacak hem artıracak formülü aradı.
21 GÜNDE 7. MAÇINI OYNADI
Mauro İcardi dün bir kez daha ne kadar büyük bir golcü olduğunu gösterdi. Antalya kilidini 1 gol 1 asist ile açtı. Dün Antalya’da 21’inci günde 7’inci maçını oynayan Galatasaray’ın kazanması zirve yarışındaki kararlılığın da bir anlamda göstergesi oldu.
<iframe width="760" height="450" src="https://www.youtube.com/embed/mtP8YckIGaY" title="Zehra Güneş & Gabi kavgası: 'Maç hazırlığımızın bir parçası' | Baklava, Türk tatlısı mı? | Guidetti" frameborder="0" allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen></iframe>
İkinciyse rakip savunmayı genişletecek veya boşluk yaratacak topsuz koşuların yapılmaması.
Cenk Tosun tartışmasız bir şekilde harika bir bitirici. Ama çok statik oynuyor, çizgiye rakip beki çekmiyor. Savunma arkasına koşu yapmıyor.
İLK İSABETLİ ŞUT 35. DAKİKADA RACHID GHEZZAL'DAN GELDİ
Cenk Tosun’un bu hareketsiz oyunu yüzünden de o 3’üncü bölgede bir sıkışıklık yaşanıyor. Ayrıca da Arthur Masuaku, Cenk’in bu oyunundan dolayı hücuma çıkamıyor. İlk yarıda 35’de Rachid Ghezzal ile ilk isabetli şut geldi.
Beşiktaş o hücumda savunmadan itibaren ilk kez topun hızını ve tempoyu artırdı. 2 dakika sonrasında da yine tempolu pasla hızlı oynayınca Vincent Aboubakar’ın golüyle öne geçtik. İkinci yarıda Şenol Güneş, Cenk’ten kaynaklanan sorunu görüp Milot Rashica ile başladı. Aboubakar’ın harika golüyle de fark 2’ye çıktı.
SAHADAKİ TAKIMI BU KADAR KURCALAMAK ŞART MIYDI?
61. dakikada Rosier atılıp 10 kişi kaldıktan sonra belli bir süre aslında Lugano çok tehditkar değildi. Ancak yapılan 5 değişiklik ile tüm denge aleyhimize değişti. Şenol Hoca belki direnci arttırmak istedi ama bir futbol takımında kaleci hariç 10 kişi oynuyor ve bunun yarısı değişirse tüm dengeler altüst olabiliyor. Özellikle Aboubakar bir süre daha oyunda kalsaydı hem topu daha fazla önde tutardık hem de hiç yapamadığımız kontratak şanslarını yakalayabilirdik. Dün Beşiktaş için yıllarca unutulmayacak bir kâbus gecesi oldu. 10 kişi kalındı diye bu kadar telaş ve defansif oyuna yönelmiş olmak bu şoku getiren nedenlerdi.