Güncelleme Tarihi:
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı’ndan Dr. Yusuf Özbel ile Dr. Seray Töz’ün verdiği bilgiye göre, tıbbi adı leishmaniasis olan şark çıbanı, leishmania cinsinde yer alan farklı türdeki tek hücreli parazitlerin yol açtığı bir hastalıklar grubu. Leishmania parazitleri halk arasında yakarca veya tatarcık olarak da adlandırılan, kan emen bir sinek olan kum sineklerinin çeşitli türleriyle bulaştırılıyor. İnsan ve köpekgillerde (köpek, tilki, çakal, kurt vb.) hastalık yapabiliyor.
Türkiye’de insanlarda hastalığın iki klinik tipi görülüyor. Halk arasında şark çıbanı olarak da bilinen ‘deri leishmaniasisi’ ve kala-azar olarak bilinen “iç organlar leishmaniasisi”. Şark çıbanı tedavisiz de kendiliğinden iyileşebilen ama kalıcı iz bırakan bir deri hastalığı. Ancak daha çok çocuklarda görülen kala-azar tedavi edilmediği durumlarda ölüme neden oluyor. Geçen yıl dünyada 500 bin, Türkiye’de ise 40 kala-azar vakası tespit edilmişti. Köpekler ve diğer köpekgillerde meydana getirdiği hastalığa ise ‘kanin leishmaniasis’ adı veriliyor.
Kum sineği (tartarcık) taşıyor
Türkiye’de insanlarda iç organlar leishmaniasisi daha çok 15 yaş altı çocuklarda görülür. Hastalığın bu klinik şekline doğada köpekgiller kaynaklık ediyor. Leishmaniasise neden olan parazit halk arasında yakarca adı verilen ve kan emen bir sinek olan kum sineklerinin ısırmasıyla bulaştırılıyor. Tabii bu bulaşma için kum sineğinde parazitin bulunması gerekiyor. Şark çıbanı yarası bulunan bir hastanın yarasının kenarından kan emen dişi yakarca yaradan kanla birlikte paraziti de alıyor. Parazit sineğin vücudunda bir hafta içinde şekil değiştiriyor ve aynı sinek başka bir insanı ısırdığı zaman paraziti deri altına veriyor. Eğer parazit kala-azar yapan türden ise kandaki beyaz hücrelere girerek iç organlara gidip yerleşiyor. Bu parazit hasta bir köpekten sağlam bir insana veya başka bir köpeğe kum sinekleri aracılığıyla bulaşıyor.
Türkiye yüksek riskli bölgede
Türkiye’de her iki hastalığı yapan kum sineği türleri hemen her bölgede bulunuyor. Hastalar ve paraziti taşıyan köpeklerin de şimdiye dek çalışma yapılmış illerimizin hepsinde bulunduğunun kanıtlanması ülkemizi her iki hastalık açısından da yüksek riskli ülkeler arasında gösterilmesine neden oluyor.
Ege ve Akdeniz Bölgesi illerimizden düzenli bir şekilde, önemli sayıda vaka bildirimi yapılıyor. Kala-azar şimdiye kadar 38 ilimizden rapor edildi. Sayı düşük görünse de vakaların önemli bir kısmının tanısının yapılamadığı tahmin ediliyor. Şark çıbanı şimdiye kadar 41 ilimizden rapor edildi. Ancak daha çok Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki illerimizde görülüyor. Diğer bütün bölgelerimizdeki illerden ise her iki hastalık için de vakalar nadir olarak bildiriliyor.
Geniş coğrafyada var
Şark çıbanı Akdeniz’e kıyısı olan bütün Avrupa (Fransa, İtalya, İspanya, Portekiz, Yunanistan, Türkiye) ve Kuzey Afrika (Mısır, Cezayir, Tunus, Fas) ülkelerinde, Ortadoğu, Asya, Orta ve Doğu Afrika, Orta ve Güney Amerika’daki 98 ülke/bölgede var. Kala-azar için üç önemli coğrafi alan var. Doğu Afrika ülkeleri (Sudan, Etiyopya), Orta Asya ülkeleri (Hindistan, Bangladeş, Nepal) ve Brezilya. Buralarda dünyadaki tüm kala-azar vakalarının yüzde 90’ı görülüyor. Şark çıbanı ise daha sıklıkla Afganistan, Suriye, İran başta olmak üzere bütün Orta Doğu ülkelerinde, Kuzey Afrika ülkelerinde ve Brezilya’da görülüyor.