Paylaş
Tatile gidemediniz, millet Bodrum’da yüzerken siz masa başında kaldınız, Çeşme’de kumru yiyenleri televizyonda seyrederken evdeki kadife kanepeye yapıştınız. Amaan ne gam, evelallah ben buradayım! Çok şükür öyle bir kalemim var ki, okuyunca Bodrum-Çeşme ahalisi tatilden vazgeçer, bavul toplayıp şehre geri döner. Bakınız aşağıda yaz tatiline gitmeyenlerin avantajlarını listeledim:
Yazı bronzlaşmadan geçirmek sizi gençleştirir mi? Bronzlaşmak cildi kurutur, yaşlandırır ve yıpratır. Hayatımda ilk kez temmuz sonu, hâlâ bir kez bile güneşe çıkmamış bulunuyorum. Nasıl akça pakça, nasıl İngiliz tenliyim anlatamam. Meğer beyaz tenli bir insanmışım inanır mısınız? Geçen sene bu aralar sarı saçlarım ve bronzu aşmış, tatlı bir kahveye dönmüş tenimle Kibariye’nin uzun boylusu gibiydim. Cilt kendini bu güneşten azade geçirdiğim yazda tamir edecek, kırışıklıklar sıfırlanacak. Buna beynimi inandırırsam cildim de inanır diye düşünüyorum.
Tekne ne Allasen? Tekneyle çıkmak nedir? Bunun zevkini biri bana anlatsın. Tekne dediğimiz bir taşıttır, bir yerden bir yere gitmek için kullanılır. Çoğunlukla bulunacağın otel veya evden çok daha küçük bir mekâna sığışmak, istediğin ayakkabıyı giyememek, tuvaleti kullanmak için 3 yaşından beri ilk kez yine özel eğitim almak, sallana yuvarlana sersem olmak ve üzerine para vermek... Adriana’nın belinden öpmeyeceksen hakikaten mantıksız! Ooh saray gibi evimde püfür püfür oturuyorum çok şükür.
Niye sevimsiz hayvanatla uğraşayım ki ben? Zoolog muyum? İki begonvil göreceğim, bir denizbörülcesi yiyeceğim diye, doğanın antipatik yönlerini çekmeye değer mi? Vatozundan denizkestanesine, sivrisineğinden akrebine, yarasasından örümceğine, niye aynı habitatta yaşamaya gideyim? Belgesel mi çekeceğim? Sitcom’cuyum, sinemacıyım ben. Evde koydum pencere önüne karınca yemlerimi, taktım sinek ilacını fişe, bitti. Hayvan olarak sadece kedi, köpekle muhatap oluyorum, mis.
Bikini vücudu nedir Allasen? Yıldım yıllardır yav. Nisanda başlıyor bunun paniği, her sene yazın üniversite sınavına girecekmişiz gibi hazırlık yapılıyor. Ananas ye, detoks yap, yürü, selülit masajı yaptır, bir altlık olsun diye solaryuma gir... Yine de güneşin altında mükemmel görünen bir kadın da yok yani. Bakınız hoop döndük mü Adriana’ya. Neyse... Amaan yiyorum künefeleri, dondurmaları, giyiyorum bol elbiseleri, ooh, efil efil geziyorum.
Görev gibi denize gidilir mi yav? “Aman geç yattık, yarın denizi kaçıracağız”, “Eyvah saat iki oldu hâlâ denize gitmedik”, “Bugün hiç denize girmedim, kahretsin niye böyle yaptım”, “Girmenle çıkman bir oldu, girince bir 20-25 dakika yüzülür en azından”. Sürekli bir telaş, bir disiplin, bir mecburiyet... Madem denize girmeye iş muamelesi yapacaktık, şehirde kalıp çalışsaydık ayol! En azından para veriyorlar.
Sıcak bir ülkede, daha sıcak bir bölgeye gitmenin hiçbir tarihi, kültürel veya tıbbi karşılığı yok! Sıcak bir ülkede, sıcak mevsimde, insanlar asırlardır serin yerlere kaçarlar, yaylaya filan çıkarlar. Yani vücudumuzun doğasına göre Bodrum-Antalya’ya kışın gitmeli, yazın Trabzon-Rize’de kuymak filan yemeliyiz. Bizimki vücudu gezdirmek değil, resmen dayanıklılığını test etmek. Tabii burada yaz sonu Adana’da film çekimlerim olacağından bahsetmek istemiyorum. Ama bahsetmiş de bulundum. Olsun, filmin tanıtımı olur, gazeteci arkadaşlara haber olur. Biraz da sıcak olur tabii. Ama sonuçta iş. Gönüllü tatil değil. Olayın bir mantığı var.
Bugüne kadar kaç tane yaz tatiline gittiniz? Hayalinizdeki mucizeleri yaşadınız mı? Hayatınızın aşkını buldunuz mu? Bir haftada üç kilo verdiniz mi? Beş günde rüzgâr sörfü ustası oldunuz mu? Beyinsel bir arınma, bir aydınlanma yaşayıp hayat felsefenizi değiştirdiniz mi? Ben size söyleyeyim en çok ne yaptınız: En çok terlediniz! Bu. Çünkü yaz tatilinin temel taşı terlemektir. Kenar süsü çoluk çocuk gürültüsüdür. Gerisi de hayaller-hayatlar başlığı altında toplanabilecek detaylardır.
Şehirlerin ne günahı var? Kalabalık malabalık demeyin, demek herkesi çeken bir şey var ki bu kadar kalabalık! Sonuçta senin Alaçatı diye imrendiğin yer eski bataklık; Bodrum, elâlemi sürgüne yolladıkları süngerci köyü. Dünyanın en güzel kentlerinden biridir, ve bu şehr-i İstanbul kaçınılmazsa, oturup tadını çıkarmalıdır!
Paylaş