Paylaş
Farklı fikirlere sahip bütün toplum kesimlerinde uyanan (veya uyandırılan) öfkenin, düşmanlık duygularının derhal rafa kalkması gerek. Şimdi peşinden gitmemiz gereken tek şey var: Akıl ve soğukkanlılık
Son günlerde birinin ülkenin içme sularına bir şey karıştırdığını ve herkesin aklını kaybettiğini düşünüyorum! ‘Akıl tutulması’ filan dendi de akıl dediğin şey tutulsa bile yine rölantide çalışır kardeşim. Biz ne yaşıyoruz böyle?
Üç gün içinde sadece 120 bin kişi sokağa çıkmış ama 37 kişi hayatını kaybetmiş! 212 okula saldırı yapılmış, şehirler duman edilmiş, marketler, belediye binaları, ambulanslar yakılmış. Memleket, tarihinde ilk kez “Bizde olmaz öyle şeyler” dediğimiz ‘yağma’ kavramıyla tanışmış! Elâlem birbirini pompalıyla, Kalaşnikov’la vurmuş, polislere suikast yapılmış, bayrak yakılmış, Atatürk büstü parçalanmış. Sosyal medyada her kesimden, karşılıklı nefret, küfür, tehdit ve iç savaş çığırtkanlığı dışında sadece Justin Bieber hayranları var!
70’leri bilene sorun!
Ben bu filmi 70’lerin sonunda gördüm. Bir 1 Mayıs günü, camdan bakarken ve Barbaros Bulvarı’nda eylem varken, biri çekip bir başkasını çat diye öldürdü. Çatışma başlayınca annemler sesleri duyup beni apar topar camın önünden çektiler. 7 yaşındaydım Allah’tan, film gibi geldi. Serseri kurşun korkusuyla, bir daha da hiç 1 Mayıslarda salonda oturmadık. Şimdi “Asarız keseriz” diyen her fikirden coşku dolu salaklara tavsiyem: 70’leri yaşamış bir büyüğünüzden o günleri azıcık dinleyin!
Herkes aynı anda aklını mı kaybetti? HDP kendi seçmen kitlesini, bölgenin atmosferini tanımıyor mu? “Hadi sokağa çıkın” diye gaz vermek olur mu? Dev bir miting yap, söyleyeceğini söyle veya “Sokağa çıkalım ama tek bir cam bile kırılmasın, IŞİD şiddetine karşı eylemimizde şiddet kullanmayalım” diye ekle bir zahmet. “Kobani düşerse Ankara düşer” ne demek ki? Hayırdır inşallah? Bir kahve yapsam kafalar açılır mı?
Peki bölgede acı, korku ve ‘duygusal bir kırılma’ yaşandığı herkes tarafından söylenirken, çıkıp, cümlenin başına bir “Maalesef”, bir “Korkarız ki” eklemeden “Kobani düştü düşüyor” demenin ateşi daha da yükselteceği hesaplanamıyor mu?
Bu neyin kafası?
Peki acaba CHP, kendi seçmeninin ve birçok barışçıl Kürt vatandaşın olanlarla ilgili fikirlerini bilmiyor mu? Sosyal medyayı, yorumları takip etmiyor mu? Bu hassas konunun nereye varacağını öngörmeden, piknik organize eder gibi Kobani için yürüyüş tertip etmek, sonra vaziyeti anlayıp iptal etmek neyin kafası?
Atatürk büstü ve bayrak yakma konusunda isyan eden vatandaşlar: Haklısınız. İçimizden bunu yapanların ağzını burnunu dağıtmak veya alıp sınırın öteki tarafına koyuvermek gelebilir. Geliyor hatta! Ama işte, istenen zaten tam da bu duygusal tepkiler. Bu öfke ve nefret. Sadece sakalı olduğu için linç edilen mütedeyyin adama yakın hissedenler, sadece Kobani sloganı attığı için vurulan Kürt gencin hemşehrileri, şehit olan polislere ağlayan herkes... Hepimiz birbirimize girersek, belli ki birileri parti yapacak!
Son üç gündür yaşadıklarımızın tam olarak ne ve niye olduğunu, Kobani’yi neden IŞİD’in işgal ettiği, diğer sınır komşumuz Kürt yerleşimlerinden farklı olaylara yol açtığını belki 20-30 yıl sonra çözeceğiz. Tavsiyem, bu konuda yazılan yazılara, yayımlanan haritalara bakın. Hikâye göründüğünden daha karışık, daha stratejik.
Ama benim bildiğim, Ortadoğu’daki iç savaş ve çatışmaların sebebi aslında hiçbir zaman etnik bağlar, din kardeşliği, mezhep kardeşliği filan değildir. Bunlar kalabalıkları galeyana getirmek için bağırılan sloganlardır. Sebep ya petroldür ya su ya doğalgaz ya başka ekonomik çıkarlar. Bazen Amerika’nın müttefik dizaynları, Rusya’nın projeleri ya da İsrail’in güvenliğidir. Hatta bazen silah ve uyuşturucu ticaretine pazar açmaktır.
O yüzden, bu coğrafyanın en uyanık, en laik, en aklı başında ülkesinde, birbirimize “Gel buraya da gününü göstereyim” çığlıkları atmayalım. Siz ölmeyi bayılmak, iç savaşı tahta kılıçlarla düello mu sandınız?
Soğukkanlı olun!
Şu günlerde daha iyi bir ülkede daha özgür yaşamak isteyen her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının yapacağı şey şudur: Sakin, akıllı ve soğukkanlı olmak. Beyin kıvrımlarımızı dinlemek! Zaman, hangi fikirden olursak olalım, konuşmadan önce üç kere yutkunup, bağıracaksak içimizden bağırma zamanı. Atatürk’ün kurduğu cumhuriyetin vatandaşlarını “Haydi dinimiz için, haydi mezhebimiz uğruna, haydi etnik kökenimiz için, saldırın, hurraaa” diye şiddete yöneltmek mümkün olmamalı!
Madem Atatürk ve Türk bayrağı önemli ve ortak değerlerimiz, bu cumhuriyetin vatandaşlarına yakışan, Atatürk’ün kriz yönetiminin vazgeçilmezleri, yani zekâ, doğru bilgi edinmek, farklı bakış açılarını takip etmek, en önemlisi de soğukkanlılıktır.
Ortadoğu’nun büst kıran, bayrak yakan, kafa kesen serserilerinden bir farkımız olmalı.
Paylaş