Paylaş
Aradan 35-40 yıl geçtiğini ve o süre zarfında dünyada yaşanan teknolojik gelişmeleri göz önüne alırsak, 2014’te Giresun’dan İstanbul’a göçmüş bir işçinin iş kazasında ölme ihtimali kaç olmalıdır?
Hadi bir tahmin yapın. Birkaç sayıyla yardımcı olayım: Bu ihtimal, komşu Yunanistan’da yüz binde 5.4. Finlandiya’da 1.7. Günümüz Almanya’sında 1.2., İngiltere’de yüz binde 0.6!
Peki, açıklıyorum: Günümüz Türkiye’sinde gelişigüzel seçilmiş bir işçinin iş kazasında ölme ihtimali yüz binde 16! Farklı hesap yöntemleri ve hesaplayan kurumun hükümete yakınlığına göre bu, 12 ile 18 arasında değişiyor. Ama 70’lerde Almanya’ya göçmüş bir Türk işçisinin, bugün İstanbul’a göçmüş torunundan daha iyi şartlara ve geleceğe sahip olduğu gerçeği aynı kalıyor!
Türkiye’de bir göçmen problemi var. Bir buçuk milyon Suriyeliyi demiyorum, o başka yazı konusu. Kendi vatandaşlarımızdan bahsediyorum. Mecidiyeköy’deki inşaatta 10 işçi kaybettik. Sadece biri İstanbulluydu. Cenazeler işçilerin memleketlerine, Sivas, Tunceli, Zonguldak, Giresun, Gümüşhane, Manisa, Bursa’ya gitti.
KELLE KOLTUK SEKTÖRLER
Anadolu’da sanayi ve özellikle tarım ihmal edildikçe, köyler, kasabalar boşalıyor. İşsiz ve aç kalan insanlar büyük şehirlerdeki inşaatlara ve maden kentlerine akıyor. Bu iki sektör iş kazasına bağlı ölümlerin en yoğun yaşandığı alanlar! Tarımın aksine, risk yüksek. Ve sanayi üretiminin, yani fabrikaların aksine, mesleki eğitim az, ya da yok. En kötüsü de “taşeron sistemi”, başka bir deyişle “Başkalarına havale ettim, sorumluluk benim değil abi”cilik. Bu, inşaat ve madencilikte çok yaygın.
Bu, sanayi ve tarımı ikinci planda bırakan ekonomik tercihlerimiz dahilinde, bir işçinin hayatındaki ihtimallere bakalım. Normal bir insanın ölüm korkularıyla karşılaştırarak:
Bir işçinin terörizm yüzünden hayatını kaybetme ihtimali 9 milyonda bir!
Yılan sokmasından ölme ihtimali 3.5 milyonda bir.
Uçak kazasında ölme riski 8 milyonda bir.
“Her gün savaş kadar kayıp veriyoruz” dediğimiz trafik kazalarında ölme ihtimali bile yüz binde 11-12 civarı. İş kazasında ölüm, dediğim gibi yüz binde 16. Türkiye’de bunu geçen ölüm riskleri sadece kanser ve kalp krizi.
Yani işçi kardeşim, affına ve hoşgörüne sığınarak kara mizah yapacağım: Eğer kanser ve kalpten yırtarsan, ölümün en yüksek ihtimalle iş kazasından olacak!
Kaybettiğimiz işçilerden biri 19 yaşında Tuncelili bir üniversite öğrencisi. Beş gün önce işe girmiş. Geçici olarak, sanırım okul parası için çalışmak istemiş. Muhtemelen hiçbir mesleki eğitim almamış. “Gelecek” kurmak için yani.
BİRAZ GELECEĞİ KONUŞALIM
“İnşaat patlaması” sanayi ve tarım gibi, devamlılığı olan bir üretim değildir. Talebin doymasıyla, ekonominin yavaşlamasıyla balon gibi söner. New York’un, yakın zamana kadar en tehlikeli ve fakir mahallesi, Harlem’i bilirsiniz. Fakir Harlem’deki bazı eski evler, yüksek tavanlı, gösterişli ve bugünün pahalı semti Greenwich Village’deki evlere göre çok daha büyük ve şık inşaatlardır. Niye biliyor musunuz? Çünkü Harlem’in bir bölümü, 1890’larda, bu mahallenin moda, kültür ve varlık merkezi olacağı planıyla, şehrin üst sınıflarının yaşaması için inşa edilmiştir! Büyük kriz Amerika’yı vurunca o şık evler yıllarca boş kalmış, eskimiş, sonrasında da yoksul zencilerin ve evsizlerin mekânına dönüşmüştür.
Bize dönelim. Fabrika inşaatı, okul inşaatı ve deprem sebepli kentsel dönüşümü tenzih ediyorum. Ama kaç AVM, kaç konut projesi daha müşteri bulacak artık yav? Peki inşaatlar azaldığında bu “işsiz işçiler” beton mu yiyecek?
Şehirde inşaat yapılacak yeşil alan, kesilecek ağaç, kurutulacak dere kalmadığında, asbest soluyup çimento mu içeceğiz?
Hepimizin geleceği, şu anda hangi sektörlere ağırlık ve teşvik vererek kalkınacağımıza bağlı!
Ülkede kayıtlı kayıtsız 15-20 milyon işçi var. Asgari ücret 806 TL. Dört kişilik ailenin açlık sınırı 1175 TL.
En tecrübeli ustaları, ustabaşıları da dahil edersek, bir işçinin ortalama ücreti 3500 TL. E 4 kişilik ailenin yoksulluk sınırı 3826 TL? Yani işçinin iş kazasında ölme ihtimali yüz binde 16, ama o yaptığı inşaatların en ucuzundan ev alma ihtimali sıfıra yakın.
Memlekette 20 milyon insanın işyerinde ölmesi, başını sokacağı bir ev alması ihtimalinden yüksekse.. Hangi gelecekten bahsediyoruz ki?
Paylaş