Paylaş
Yazı tahmin ettiğiniz konularda değil. Seçim arifesinde, 19 Mayıs’ı fırsat bilip seyahate çıktınız biliyorum. Bu gezide yaşanacak problemlere direnmemenizi önerecek, sorunların çözüm süreçlerini anlatacağım. Neşeli konularda bile siyaset dilini bırakamadığımız bir dönemdeyiz, idare edin
19 Mayıs’ın öncesini önüne, sonrasını peşine katarak gezi planı yaptınız değil mi? Biliyorum çünkü ben de niyetlendim ama sizin yüzünüzden otellerde yer bulamadım. Biraz da mutluyum esasen. Seyahat tarihi eser gibidir. Uzaktan hayran olur, çok istersin. İçine girince elli tane problem çıkar. Üzerine bile yıkılabilir. Ama madem ‘gezi ruhu’na bir kere girdiniz, alın size çözüm süreci önerilerim:
Saatler size düşman olabilir, takmayın
Zamanlama manidar! Herkes tatile hücum etti! Uçaklar rötar yapacak. Sinirlenmeyin. Havaalanına aç gidin, beklerken bir şeyler atıştırın, beyin oraya yemeğe geldiğinizi sansın. Yanınızda kolay okunacak fasa fiso kitap götürün. Rötarı ve havayolunun ismini tweet atın, intikam duygusuyla acık rahatlayın. Vardığınızda güneş batmış ve deniz saatini kaçırmış olabilirsiniz. “İlk gün yanamadan geçti” diye krize girmeyin, seyahatten bir gün önce solaryuma girin.
Baraj meselesi tüm dünyada bir sorun
Barajı aşmak şart! Otel kalabalık olacak. Havuzda kulaçlı yüzme, şezlonglar, açık büfe çevresinde masa bulmak, bunlar için bir rekabet, bir insan barajı olacak. Aşmak için el ele vermek ve örgütlenmek mühim. Eşi dostu akrabayı alıp organize olun. Misal biri sabah erken kalkıp şezlonga havlu koysun, bir diğeri gidip masa tutsun, anlatabiliyor muyum? Hak verilmez alınır!
O işler öyle göründüğü gibi değil
Algı yönetimine kapılmayın! Broşürlerdeki uçsuz bucaksız açık büfe ve/veya mum ışığında romantik akşam yemeği fotoğraflarına kanmayın. Açık büfenin yarısı sarmısaklı yoğurtla karıştırılmış haşlanmış ezik sebzedir. Yoğun dönemlerde otel restoranları da romantik değil, pedagojiktir. Çocuk dolup taşar. O restoranda birbirine aynı anda frambuazlı dondurma yedirme gibi aşk oyunları değil, kovalamaç, yakalamaç, yere düşüp burnunu kanatmaç, annee diye ağlamaç oynanacaktır. Bilin de gidin.
Havalar nasıl olursa olsun yeter ki...
Kutuplaşmaya dikkat! Mayıs ayındayız, maksimum 18 derece denize gireceksiniz, haberiniz olsun. “Önce soğuk geliyor ama insan alışıyor, gel” diyenlerin çenelerine bakın. Takırdıyorsa girmeyin. Özellikle Bodrum, Bozcaada, bak buraların denizi temmuzda bile buz gibidir, şu an kutupayıları yüzüyor olabilir. Doğaya direnmeyin!
Müessesede gizlilik ve kötü servis esastır
‘Gizli servis elemanları’ her yerde! Ama siz görmeyeceksiniz. Çünkü gizliler. Bir su istediğinizde etrafınızda tek garson olmayacak. Servis elemanları yoğunlukta korkup gizlenirler. İlk günden bir elemanı yakalayıp ufak bir bahşişle kendi tarafınıza çekin, sizin için çalışsın. Hangi yemek dünden kalma, patlıcan musakka taze mi, içeriden bilgi de sızdırır.
Kriz bizi hafiften teğet geçti
Kriz kapıda! Ama siz uyuyorsunuz. Az sonra temizlik elemanı çaat diye kapıyı açacak ve siz sabah sabah don paça fırlayıp “Ama ben ‘Rahatsız etmeyin’i asmıştım” diyeceksiniz. Direnmeyin! Temizlenecek çok oda ve elemanın belli bir saati var. Şimdi gitse bile on dakikaya tekrar gelip kapıyı tıklatacak.
Mini bar ve fıstıkla darbe girişimi
Darbe girişimine uyanık olun! Tatil sonunda otelin çıkardığı hesabı kontrol edin. Mini bardan yediğiniz fıstık, havuz başında bedava sandığınız çay, cüzdana büyük darbe vurabilir! Daha kötüsü, o curcunada, hesabınıza ‘sehven’ ekstralar yazılmış olabilir. Yemedikleriniz, yapmadıklarınız yüzünden sahte delillerle bir finansal komploya kurban gidebilir, gelecek tatili parasızlıktan Silivri’de, akraba yazlığında geçirmek zorunda kalabilirsiniz.
Evet, bunlara rağmen hâlâ gitmekte kararlıysanız, gezi
direnişiniz hayırlı olsun!
Paylaş