Paylaş
Sanırım tabana kuvvet yol yapmanın siyasi yönü son zamanlarda en makulünden en uç yorumlara kadar her biçimde tartışıldı.
“Sözde adalet yürüyüşü” dendi, “Kılıçdaroğlu’nu gerçek lider yapan yürüyüş” dendi, vs... Yol 432 kilometreydi ve 25 günde tempolu bir yürüyüşle tamamlanacaktı. Günde 17 kilometre civarı. Yani 25 bin adım.
Geçen hafta Kılıçdaroğlu’nun 20 günde 5 kilo kaybettiği açıklandı. İtiraf edin kilo vermek isteyenler! Siyasi haberler esnasında bu detayı duyunca içinizden “Günde kaç kilometre yürüdü?” diye hesapladınız ve CHP liderinin günde kaç kalori yediğini düşündünüz!
Adalet yürüyüşü bugün bir mitingle bitiyor. Bense hikâyenin başka bir yönünü yazacağım.
*
İlk kez ‘The Story of Human Body’ (İnsan Vücudunun Hikâyesi) kitabında okumuştum. Sonra The New York Times’ta, başka gazete ve kitaplarda da yayımlandı. Malumunuz insanoğlunun fiziksel yapısı diğer hayvanlara göre zayıf. Ne pençeleri var, ne güçlü bir ısırıcı çenesi. Soğuktan korunmak için kürkü, tehlikeden korunmak için diken veya boynuzları mevcut değil. Salgılayacak zehri bulunmuyor, renk değiştirip kendini kamufle edemiyor. Bu zavallı, kürksüz, minik dişli, pençesiz canlının kedigiller, kurtlar veya atlar gibi yüksek hızlı koşu performansı da yok.
“Kedigiller sadece kısa mesafeleri hızla koşuyorlar. Develer uzun dayanıyor ama yavaşlar. Atlar hızlı ve uzun koşuyorlar ama bir süre sonra ağızları köpürüyor.”
İnsanı fiziksel olarak diğerlerinden avantajlı yapan tek özelliği; sıkı durun, uzun mesafelerde hızlı ilerleyebilme kapasitesi! Yani maraton.
*
Rekor iki saat dört dakika. Ama sağlıklı, maratona idmanlı herhangi bir genç sporcu, 42 kilometreyi dört-beş saatte rahatça koşabilir. Bu aşağı yukarı Taksim Meydanı’ndan Samandıra’ya gitmek demek. Yani böyle bir sporcu İstanbul-Ankara arası bir adalet yürüyüşü yapmaya kalksa, her gün bir maraton idmanıyla, günde dört saatten 10 günde bitirebilirdi!
TEK TÜRÜZ!
Uzun kilometreleri, terleme suretiyle vücudu soğutarak hızlı yürüme ve koşma, sadece bize özgü. Kedigiller sadece kısa mesafeleri başdöndürücü hızla koşuyorlar. Develer uzun dayanıyor ama yavaşlar. Atlar hızlı ve daha uzun koşuyorlar ama bir süre sonra vücut ısıları aşırı yükselip ağızları köpürmeye başlıyor.
Bizler, dünyada, özellikle sıcak havada, bir maratonu tamamlayabilen tek türüz efendim! Galler’de her yıl yapılan atlar ve insanlar arası koşu yarışlarına bakılırsa, hava sıcaksa, hız olarak atları bile geçebiliyoruz!
Ve ilginçtir, aslında bizi maymunlardan ayıran özelliklerin birçoğu da bu uzun mesafe koşuları sayesinde ortaya çıkmış! Evrim teorisyenlerinin iddiasına göre, beynimizin bu kadar gelişmiş olmasının sebeplerinden biri de çok uzun mesafeleri iyi bir hızda tamamlayabilmemiz. Şöyle ki: Ayakta durabilme, uzun bacaklar, bilek ve dizdeki hareketli eklemler, ince bel ve iç kulağa bağlı müthiş denge sistemimiz geliştikçe uzun mesafe koşuya uygun hale gelmişiz. Ve daha uzun mesafeler koşmaya başlayınca bu değişikliklerin iyice geliştiği farz ediliyor. Uzun mesafe koşabilmemiz de iyi avlanabilmemize yol açmış. Zira et yiyen diğer hayvanlar, evet çok daha hızlı koşuyorlar, ama bizim kadar uzun mesafe koşamıyorlar! Yani avın peşinden bizim kadar inatçı bir takip yapamıyorlar.
“Bizler, dünyada, bir maratonu tamamlayabilen tek türüz efendim! Atlar ve insanlar arası koşu yarışlarına bakılırsa, hava sıcaksa, hız olarak atları bile geçebiliyoruz!“
İnsanoğlu bu maratonların sonunda avlara ulaşıp et yemeye başlayınca beyni büyüyüp gelişmeye başlıyor ve et tüketimiyle birlikte türde dramatik bir zekâ gelişimi ortaya çıkıyor!
*
Başka bir ilginç bilgi: Kadınların erkeklerden daha uzun mesafe koşabildiğini ve yürüyebildiğini iddia eden bilim insanları var. Kadın vücudu ısıya daha dayanıklı. Bununsa sadece avlanma amacı değil, kadının kucağında çocukla tehlikeden, kuraklık veya kıtlıktan kurtulma, göç mecburiyeti olduğunu iddia ediyorlar.
Yani bizi belki yüzbinlerce yıl önce fiziksel açıdan bugün olduğumuz uzun bacaklı, zeki, modern insan haline getiren şey, uzun mesafe koşular ve hızlı yürüyüşler.
*
Muhtemelen daha yakın tarihte zihin olarak bizi olduğumuz medeni insan haline getiren şeyse adalet başlığı altında sayabileceğimiz eşitlik, demokrasi, insan hakları
kavramları...
Siyasete girmeden insan bedeninden bahsedecektim, ama şöyle bağlayacağım: Bu bizi insan yapan kavramlar için atılan her adım, göze alınan her maraton, saygıyı hak ediyor.
Paylaş