Paylaş
- İlkokul 1, 2 ve 3. sınıflarda zorunlu din ve ahlak bilgisi dersi, anaokulunda milli ve dini değerlerin öğretileceği “değerler” dersi olacak.
(Bu, bir miktar konuşuldu.)
- Liselerdeki zorunlu din ve ahlak bilgisi dersi haftada 2 saat olacak. Seçmeli “Kuran ve Hz. Muhammed’in Hayatı” dersi, 2 saatten 6 saate çıkarılacak.
- “İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük” dersinin kitapları “objektif ve gerçekçi” anlayışla tekrar yazılacak.
- Eğitim fakültelerine öğrenciler mülakat ile alınacak! (Sebep?)
- Demokrasi ve vatandaşlık dersi kaldırılacak!
Bence özellikle yazdığım son birkaç madde, üzerinde konuşmayı hak ediyor.
Mesela... Demokrasi ve vatandaşlık
dersi niye kaldırılıyor
diye merak ettim. Dersin içeriğine göz attım. “Demokrasi kültürü”, “Hak ve özgürlüklerimiz”, “Anayasa ve değiştirilemez hükümleri”, “Bilim”, “Dayanışma”, “İnsan hakları”, “Kadın hakları”, “Kamuoyu nedir”, ilk gözüme çarpan başlıklar. Öğrenciler için en gereksiz konu ve kavramlar olarak bunlar görülmüş anlaşılan!
Kararda, “Bu konular rehberlik dersinin içinde işlenebilir” diyor. Bir gün tarih dersinin içinde işlenmesinler de...
Her şeyimiz tamam, bir yılbaşı süsümüz eksik!
PARALELCİLER, IŞİD’ciler, son olarak da varlığını yeni öğrendiğimiz, ama tam “neci” bilmediğimiz Tahşiyeciler. Memleketin normal insanları nereye kaçtı arkadaş? Bozacılar, yoğurtçular, pilavcılar mesela? Orhan Pamuk’un yeni kitabına gittiler, orada mı çalışıyorlar sigortalı filan?
Öte yandan siyasi analizciler de, ekonomistler de 2015’le ilgili karamsar. Dolar bir yerinde rahat durmuyor. İşsizlik oranı zaten afra tafra içinde, hiç yardımcı olmuyor. “Avrupa Birliği de kimmiş yahu, salla gitsin onları”, ansızın ülkenin resmi görüşü haline geliverdi. Ayrıca Satürn burç mu değiştirmiş, bir şey olmuş, yeni yıla dair genç astrologlar da rahatsız! Bu şartlarda yılbaşının gelmesine ne diye sevineceğiz allasen? Hücrelerimiz bir yıl daha yaşlanacak diye mi? Nişantaşı’nı da sponsor bulamazlarsa süslemesinler. Altın ve dolara her zamankinden çok ihtiyacımız olan şu günlerde, ışıklandırma parasını vergi olarak cebimden vermek istemiyorum! Aman, mutluluk, huzur, refah, gelecek hayalleri, sanki her şeyimiz tam da yılbaşı süsümüz eksik kaldı.
Hayatımda arabayla kırmızı halının üzerinden geçtiğim-geçeceğim tek yer Nişantaşı Abdi İpekçi Caddesi’dir! Zira geçen yılbaşlarından birinde, cadde belli saatlerde trafiğe açık, belli saatlerde kapalıydı, ama yayalar için kırmızı halı serilmişti bir kere. Tabii halıya basmadan önce arabanın lastiklerini paspasa silme gibi bir imkân da yok. Günlerce kırmızı halı üstünden trafik aktı. Yani biz yılbaşı süsünün zirvesini gördük bu mahallede. Zirvede bıraktık deriz, ne yapalım...
Gel de yanma geçip giden zamana
70’leri, 80’leri, 90’ları anlatan kuruyemiş, Harun Kolçak’ın 90’larda kaldığı alışveriş sitesi, Coşkun Sabah’ın ‘Anılar’ı söylediği havayolu, Kadir İnanır’lı sigorta, Nuri Alço’lu buzlu çay reklamları... Bazısının fonunda, bazısının ünlü seçiminde, eskiye özlem buram buram. Öte yandan Kayahan’ın albümü yok satıyor. Çağan Irmak’ın 70’lerde geçen filmi ‘Unutursam Fısılda’ hem gişeyi hem (sanırım) ödülleri aynı anda yakalamak üzere.
Peki eski vişne çürüğü İETT otobüslerinin geri döneceğini duyunca çılgın gibi sevinmemi psikologlar nasıl açıklayacak? Oysa o otobüslere insancıklar tıklım tıkış balık istifi gibi doluşurdu. Üzerinden zaman geçmiş trajedi komedi, üzerinden zaman geçmiş perişan belediye otobüsü de nostaljik oluyor sanırım!
Öyle veya böyle, son günlerden bir hayır görmediğimiz için midir nedir, popüler kültür geçmiş yılları koklayarak öpüyor. Hadi itiraf edin, özlüyorsunuz değil mi o günleri? Bizi gidi yaşlılar bizi!
Paylaş