Paylaş
Bu noktada Fatma Elatik’ten bahsetmek lazım!
Amsterdam’da, büyük ölçüde devlet tarafından finanse edilen ‘Gökkuşağı’ isimli vakıf, son günlerde dünyada en çok tartışılan projeye imza attı!
Şehirdeki alkolikler, belli bir miktar bira, öğle yemeği ve ufak bir yevmiye karşılığı parklarda temizlik işçisi olarak çalışıyorlar.
Çalışırken içmeleri yasak. Ama vakıf, alkoliklere sabah iş başlamadan önce ve öğle paydosunda, belli miktarda bira veriyor. Amaç düzenli olarak kafayı bulmalarını sağlamak değil tabii! Onlara bir iş bularak, topluma geri kazandırmak, bağımlıları daha az miktarda ve az alkollü bir içki tüketmeye teşvik etmek. Zira devletin alkoliklerde denediği birçok vazgeçirme, yıldırma, vs. denemesi, hatta “Alkolü bırakırsan, sana iş buluruz” tarzı projeler etkili olmamış. Bağımlıların sabahtan itibaren parklarda içip, hayatta kalacak ve içki alacak parayı bulmak için kanunsuz yollara başvurmasını önlemek için denenen yollardan, en çok bu fikir başarı sağlamış! Şu anda bu sistemle temizlik işçisi olarak çalışmayı bekleyen uzun bir kronik alkolikler listesi varmış!
Benim asıl ilgimi çeken, bu işin en büyük destekçilerinden birinin Müslüman, başörtülü bir kadın siyasetçi olması! 40 yaşındaki Fatima Elatik, Fas asıllı, Hollanda doğumlu bir ilçe belediye başkanı. Elatik; “Alkolikler toplumun dışına itilemez! Onlara, ‘Kendinizi düzeltin öyle gelin’ diyemeyiz. Bu insanları meşgul tutmak ve içki miktarlarını azaltmaya çalışmak çok daha iyi” diyor.
Bira karşılığı işe alınan bağımlıların çoğu, eskiden bir şişe viski veya romla güne başladıklarını, para bulmak için farklı yollar denediklerini, şimdiyse karın doyurabildikleri ve işleri olduğu için suçtan ve bunalımdan kurtulduklarını söylüyorlar. Ayrıca akşama kadar verilen birayla yetindikleri için aldıkları günlük alkol de azalmış. Parklar da eskisi gibi alkoliklerle dolmuyormuş, birçoğu bu şekilde çalışmaya başlamış çünkü.
Fatma Elatik, “Tabii ki içki içilmesini desteklemiyorum. Ama bu insanlardan kurtulalım, ceza verelim gitsin demek yerine, problemi çözmeye çalışmalıyız” diyor.
Bu proje, şehir meclisinin muhafazakâr üyeleri tarafından desteklenmemiş, üstelik devletin parasının biraya harcanması büyük eleştiri toplamış! Bu fikre önayak olanlardan Elatik, “Belki fazla yumuşak biriyim ama insanlara yardımı olacaksa yumuşak olmaktan memnuniyet duyarım. Bu insanların bir sorunu var ve sorunu halının altına süpüremeyiz” fikrinde.
Bu ilginç haber, bence bira veya belediyecilik hikâyesi değil. Hatta bir alkolizmle savaş hikâyesi bile değil. Beş vakit namaz kılan Fatma Elatik’in alkoliklere bakış açısı düşünüldüğünde, aslında bir yardım, hoşgörü, insan sevgisi, merhamet, herkese eşit muamele, değer verme, yani bir İslam hikâyesi. Ama Ortadoğu’da yer yer olduğu gibi, el kol kesen, kadın taşlayan, önyargılı, dayatmacı, korku ve şiddet dolu bir İslam anlayışı değil bu. Bu, bana göre, İslam’ın hakiki hali!
Deodoran hasta eder mi?
Ne zamandır internette tedirgin geyikleri dönen ama bilimsel olarak kanıtlanmadığı iddia edilen bir konuydu bu. Geçen hafta Dr. Osman Müftüoğlu yazınca, en azından sanal ortamın kadınları açısından, telaşeli bir gürültü koptu! Herkes birbirine yazıyı göndermeye, organik deodoran markası tavsiye etmeye başladı. Zira:
Kullandığımız deodoranların antiperspirant, yani terleme önleyici olanlarında bulunan alüminyumun, vücutta birikip Alzheimer hastalığının sebeplerinden biri olabileceği ileri sürülüyor!
Deodoranların çoğunda bulunan paraben maddesininse; ki içerik listesinde metil, etil, propil, benzil, butil gibi kod adlarıyla yer alıyor; son derece toksik ve kanser gelişiminde etkili maddelerden biri olduğu biliniyor!
Ayrıca renk ve koku verici maddeler de fena halde toksik kimyasallar. Yani deodoranınız, paraben, parfüm, renklendirici ve alüminyum içermeyecek.
Evdeki dört farklı deodorana ve hatta piyasada satılan ünlü markaların doğal/organik vs serilerinin ürünlerine baktım. Çoğunda bu maddelerden illa en az biri var!
Ama araştırmacı gazeteci yetinir mi?
“Korkulu rüya görmektense uyanık kalmayı tercih ederim” diyenler için, en basit cevap meğer yüzyıllardır burnumuzun dibindeymiş: Kantaşı! Hani erkek berberlerinde tıraş yaparken kanamayı kesmek için yüze bastırılan tuz kristali gibi zamazingo. Bu taşı ıslatıp koltukaltına sürerseniz, antiseptik özelliği sayesinde bakteri üremesini ve dolayısıyla kokuları önlemek mümkünmüş. Birkaç arkadaş test edip hararetle onayladı. Aşırı terleyen biri değilseniz, sonuç süper!
Çare hep bende, görüyorsunuz.
Gülse Birsel: Her konuda çözüm ortağınız!
Paylaş