Paylaş
Geçen gün de hoca Hürriyet Pazar’daki röportajında “ ‘90 yıllık Cumhuriyet parantezi kapandı’ diyorlar, o parantez kapanmaz!” dedi. Sonrasında bu cümle sosyal medyada, sokakta, kahvelerde, köşe yazılarında kaç kez tekrar edildi bilmem ama çok insanın yüreğine su serpti. Zira ender olan bir şey vuku bulmuş, vizyonuna çok güvendiğimiz biri geleceğimize dair içimizi rahatlatan bir laf etmişti! Aklın, bilginin karneyle dağıtıldığı günlerden geçiyoruz zira.
İlber Ortaylı ve Celal Şengör’ün, Fatih Altaylı’nın moderatörlüğünde, tarih ve bilim hakkında sohbet ettiği “Teke Tek Özel” yayından kaldırıldı! Televizyondaki favorilerimden biriydi.
Programı, her hafta yüzbinlerce insan seyrediyor ve faydalanıyordu. Gençler başta, bir şeyler öğrenmek isteyen herkes için paha biçilmezdi.
Programın kaldırıldığı anons edildikten sonra, haber sabaha kadar Twitter’da TT oldu.
Yani belli ki, gösterilen talepte bir eksik yoktu. Ama kaldırılmıştı. Bana göre bu ülkenin kültür ve bilgi “talebinde” değil, “arzında” bir sorun var!
“Cahilleşme”den çok “Cahilleştirme” bizim problemimiz. Ve daha tehlikeli.
Sosyal medyayı, sokağı, hatta siyaseti, cümle kuramayan, kullandığı kelimelerin anlamını bilmeden, kim olduğunu tanımlayamayacağı düşmanlara bağırıp çağıran, hedef gösteren, hakaret edenler sardı.
Eskiden “Ben o konuyu bilmem, okumuş insanları, bilenleri dinlerim” diyen, bilgisiz olsa da bilinçli insanlar vardı. Şimdi cahilliğin, saldırganlık soslu bilgisizliğin kutlandığı, hatta kutsandığı bir dönem yaşıyoruz. Bilgisiz olsa da (hatta bizatihi bu bilgisizlik sebepli) sivri fikirlere sahip olanlara, nobran ve agresif cahillere gaz verilen, tuhaf bir atmosfer. Bence bu, cahilliğin gaz hali!
Öte yandan eğitimin kalitesi çok düştü. Eskiden üniversite mezunu önemli bir şey ifade ederdi. Kütüphanesi, doğru dürüst hocası olmayan “ortaokulumsu” üniversiteler yoktu. Anadolu liselerinden, yüksek puan gereksinimi ve yoğun yabancı dil eğitimi kaldırıldı. Eğitimle ilgili tartışmalar artık fizik, matematik derslerini nasıl ayağa kaldırırız, çocukları nasıl daha iyi yetiştiririz konusuyla ilgilenmiyor. “Eğitim şûraları” (özellikle tırnak içinde yazdım) din eğitimini nasıl versek, kaç saat versek üzerine kurulu. PISA sonuçlarımız belli. Kaldırılan programda o gece tam da “Bir memleket, istisnai kalitede eğitim veren, elit öğrenciler yetiştiren okullarını kaybetmeye başladığında durumu kötü demektir” deniyordu!
Eğitimin kalitesi düşürülüp sulandırıldı. Buna da “Cahilliğin sıvı hali” diyebiliriz!
Muhtemelen maliyeti sıfıra yakın Teke Tek Özel’in, en rağbet gördüğü dönem çaaat diye yayından kaldırılması ilginçtir. Gündem için küçüktür, ama zihin dünyamız için büyük bir kazıktır! O ani, sert karar, İlber hoca açısından muhtemelen “Cahillik”, benim açımdansa “Cahilliğin katı hali”dir! Elle tutulur gözle görülür hali yani. Terör, ekonomi, dış siyaset... Belki doğru kararlarla bir veya birkaç yılda çözülebilecek sorunlar. Ama bu “Cahilliğin önlenemez yükselişi”nin kaç on yılda üstesinden geliriz, bilmiyorum...
3. Dünya Savaşı’na denk gelmek!
İLBER Ortaylı’nın ‘Türklerin Tarihi’ isimli kitabında ufuk açıcı şu cümleler var:
“Maalesef Türkiye’de çocuklara gerçekdışı bir görüş aşılanıyor: ‘Dünyada artık her şey sakindir. Bütün insanlar kardeştir. Biz ebedi düğünü kutlayacağız. Bundan sonra herkes oturduğu yerde oturacak, bundan sonra savaş olmayacak’ gibi. Keşke öyle olsa. Eğitimin kötüsü muhakeme ve zekâyı dumura uğratır. 20. yüzyılın ikinci yarısında atılan mermi, bomba ve akabinde ölen kişi sayısı 2. Cihan Harbi’ni geçti. Savaşın bitiminden beri dünya maalesef sakin değil. (...) Türkiye’nin yüzyıllar önce açılan tarih defteri kapanmamıştır ve sık sık da görüyorsunuz ki bu defter kapanmaz.”
Dün Belçika’daki terör saldırılarının haberini takip edip, bu saptamanın son aylarda sadece Türkiye değil, bütün dünya için geçerli olduğunu düşündüm.
Ortadoğu, uzun uzun anlatmaya gerek yok, zaten karmakarışık.
Rusya’nın Kırım ve Ukrayna’ya yaptıkları malum.
Çin, Güney Çin Denizi ve Tayvan’ı tamamen kontrol etme peşinde. Japonya başta, bu bölgeye komşu tüm ülkeler Çin’e karşı. ABD donanması da Güney Çin Denizi’nde. Çin’inse bölgeye füze savunma sistemleri yerleştirdiği söyleniyor.
Öte yandan, Paris ve Brüksel saldırılarına bakarsak, dert üstü murat üstü sandığımız Batı Avrupa’nın bile “ebedi düğünü” bitmiş gibi görünüyor.
Yaşam süremizin Üçüncü Dünya Savaşı’na denk gelmesi hiç iyi olmadı!
Paylaş