Paylaş
Fotoğraflar: Murat ŞAKA
Bir sevgi masalına tanık oldum bu hafta... Sevginin sonsuz gücünü dinledim, sizler ve kendim için... Erarslan Ailesi klasik değerlerini içinde korumuş biri kız, diğeri erkek iki çocuklu bir aile.
İşi sadece annelik olan bir sevgi profesörü anne, emekli maaşıyla eşine, evlatlarına mangal gibi bir yürekle kol kanat germiş bir baba... 28 sene önce bir kızları oluyor ve hayat onları seçilmişlerden ilan ediyor...
Kudret Bey ve Aynur Hanım Soma’nın insanlarının kömür karası acılarına inat, kar beyazı bir düğünle şehri aydınlatıyorlar...
Soma ve sevinç... Soma ve umut... Soma ve mutluluk kelimelerini ezberletiyorlar bize...
O dönemde teknoloji bugünkü gibi olmadığı için bebeğin rahatsızlıklarını önceden görebilmek mümkün değil. Kaldı ki “Görseydim bile vazgeçmezdim evladımdan” diyen bir anne var.
Yasemin’in Soma’ya vardığımızda bizi erkenden giyip karşılamasını, sevincini, bize söylediği şarkıları, annesinin umut dolu, sevinç dolu gülen yüzünü ve yılın babası Kudret Bey’i ömrüm boyunca unutmayacağım.
Evladını mutlu etmek için imkansızlıklarına aldırmadan bir mucize yaratan gerçek bir kahraman o...
Doktor “Çocuğun ne güler, ne konuşur ne de yaşar” dedi
* Yasemin’in rahatsızlığını doğduğunda mı öğrendiniz?
Kudret Erarslan (Baba): Kızım 20 günlükken öğrendik.
Aynur Erarslan (Anne): Yasemin doğduktan sonra onu sabaha kadar izledim. Hiçbir çocuğa benzemiyordu. Çekik gözlüydü. “Ne garip kimseye benzemiyor” diyerek ona baktım sabaha kadar. Yasemin benim ikinci çocuğum. Doktorlar ilk getirip kucağıma verdiklerinde nasıl güzel kokuyordu anlatamam. Bebekler güzel kokar evet ama Yasemin çok başka kokuyordu. Hatta “Sanki cennette koştun koştun kucağıma atladın” dedim. Çok sessiz bir çocuktu. Hiç ağlamıyordu. Zorla uyandırıyordum. Annem “Çocuğun böyle oluşu hiç iyi değil” dedi. Anneme, “Aman anne, çocuk uslu sen neden böyle şeyler söylüyorsun, bence bir sorunu yok” dedim. Hatta “Abartıyorsun yoktur bir şeyi çocuğun” dedim.
Annesi Aynur Erarslan - Babası Kudret Erarslan - Abisi Engin Erarslan
* Down Sendromlu olduğunu ne zaman öğrendiniz?
Aynur: Sonra göbeğinde bir iltihap çıkmıştı ve o yüzden doktora gittik. Doktor bana bir şey söylemedi. “Sen çık” dedi. Eşim Kudret, doktor ile konuştu. Hemen İzmir’e gittik. Başka bir doktora göstermek istedik.
Doktor karşıma geçti ve birden Yasemin’in Down Sendromlu olduğunu söyledi. O an şoka girdim. Yıkıldım, uzun bir süre depresyona girdim.
Odadan çıkmadım. Doktor bana “Çocuğun ne güler, ne konuşur ne de yaşar, sen diğer çocuğunla ilgilen, hiçbir şey yapma” dedi.
* O kadar umutsuz mu konuştu?
Aynur: O kadar umutsuz konuştu ki “Bekle ve her gece vedalaş” dedi. Çok zor günler geçirdim. İmkanlarımız başka doktorlara gitmeye yeterli değildi. Rahatsızlığın adını, anlamını bile yeni öğreniyorduk.
* Siz bir baba olarak neler hissettiniz?
Kudret: Çok ama çok üzüldüm. Kız çocuklarına karşı aşırı bir sevgim ve zaafım var.
Arkadaşlarımın kızlarının mezuniyetleri olur, gelin olurlar, babaları sevinir ben içimden ağlarım. Kızım da koşarak gelse bana baba dese dayanamam, yine ağlarım.
Fotoğraflar: Murat ŞAKA
Önceleri “özürlü” derneği diyorduk, şimdi Kardelen Eğitim Merkezi oldu
* Doktor “Bu çocuğundan umudu kes, diğer çocuğunla ilgilen” dediğinde ne yaptınız?
Kudret: O bizim evladımız, bağrımıza bastık. Daha fazla ilgilendik. Oğlumuz o zamanlar 5 yaşlarındaydı ve sürekli Yasemin’le ilgilendiğimiz için üzülüyordu. Kıskanıyordu, bozuluyordu. Şimdi 33 yaşında ve kardeşine çok düşkün.
* Okul çağına geldiğinde ne yaptınız?
Kudret: Yasemin’in hiç okuyamayacağını öğrendik. Ne yapalım diye düşünürken 1995 yılında Soma’da çocukları engelli olan 5 aile ile birlikte derneğimizi kurduk. Belediye, düğün yaptığımız binanın bodrum katında bize bir yer verdi. Komşulardan tutun da tüm mahalleli bize yardımda bulundu. Koltuk, sandalye gibi eşyalar verdiler. Yardımlarla derneğimiz çok iyi oldu. Derneğin adı ‘Soma Spastik Özürlüler Derneği’ydi. Şu an resmi adı ‘Kardelen Eğitim Merkezi’ oldu.
Üç gün evcilik oynadık ona tuvaleti öğrettim
* Dernekte neler yapmaya başladınız?
Kudret: Çocuklarımızın fizik tedavisi için fizyoterapistler bulduk. Sosyalleşmeleri için birçok aktivite yapmaya gayret ettik ve ediyoruz. Şu anda Soma’nın zengin aileleri bir odaya adlarını vererek o odaya ne gerekiyorsa yardımda bulunuyorlar.
Aynur: Çekilişler yaptık, hediyeler sattık. Herkesten destek almak için çok çalıştık. Şu anda beş katlı binamız var. Her katta sekiz tane odamız var. İnanamazsınız.
* Yasemin kaç yaşındaydı bu dernek kurulduğunda? Burayla birlikte büyüdü diyebilir miyiz?
Kudret: Burası kurulduğunda Yasemin 9 yaşındaydı.
Aynur: Yasemin burayla birlikte büyüdü. Doktorlar yapacak bir şey yok deyince bir şeyler yapmam gerektiğine inandım. Mücadele etmeye devam ettim. Doktor moralimi çok bozmuştu. İlgilenme filan bile dedi. Ben ayaklarımın üzerine onun ayaklarını koyarak ona yürümeyi öğrettim. Onunla evcilik oynuyordum. O anne oluyordu ben bebek oluyordum. Üç gün evcilik oynadık ve ben o sırada ona tuvalet eğitimi verdim. Oyun oynarken ona çok şey öğrettim.
Yıllarca bir ev, iki çocuk ve bir ağaç resmi çizdi
* Yasemin nelerden hoşlanır?
Aynur: Resim yapmayı çok seviyor. Nereye gidersek gidelim Yasemin resim defterinin olduğu koca bir çantayı yanında götürür. Uzun yıllar hep aynı şeyleri çizdi. Bir ev, iki çocuk ve bir ağaç.
Kudret: Alışveriş yapmayı çok sever. Makyaj yapmayı da makyaj malzemesi almayı da seviyor. Çok temiz ve titizdir. Kıyafetlerinde çok özenlidir. Benim bile kıyafetlerime karışır. Mesela bugün siz geliyorsunuz diye kravat takmasaydım, takım elbisemi giymeseydim çok kızardı.
Aynur: Ev kıyafetleriyle karşılamaz kimseyi. Gider üzerini değiştirir öyle misafirin karşısına çıkar. İlla özenir herkese. İstanbul’dan sizin geleceğinizi öğrendiğinden beri hazırlık içerisinde. Bugün sizin gelişinizle yeniden gelin oldu bakın. Sabahtan kuaföre götürdük. Saatlerdir evin içinde gelinliği üzerinde bekliyor sizi.
* Yasemin ile iletişim açısından en çok nerede zorlanıyorsunuz?
Aynur: Eskiden iletişim kurmak daha kolay oluyordu. Şimdi daha zor. Yasemin şu anda 28 yaşında. Kendine güveni çok fazla. Her şeyi ben bilirim diye düşünüyor. Ben çocukluğundan bu yana Yasemin’e her konuda fikrini sordum. Eve alacağımız koltuktan tutun da her şeye kadar onun düşüncesine önem verdim. Geçen bayram kurban alacaktık koyunu bile Yasemin seçti. Ona her zaman çok değer verdim. Her yere birlikte gittik. Daha küçüktü, konuşmuyordu. Yolda yürürken ona her şeyi teker teker anlatırdım. Sanki her şeyi anlıyormuş gibi onunla konuşurdum. Anlamayacağını bildiğim halde…
* Anlamayacağını biliyordum ama her şeyi anlatıyordum dediniz ya, bu birçok çocuk eğitiminde uygulanan bir yöntem…
Aynur: Ben bilinçli bir anne değilim aslında. Ama yıllar içinde biz de Yasemin’le çok şey öğrendik.
Kudret: Biz hiçbir zaman çocuğumuz engelli diye onu eve hapsetmedik, saklamadık. Her yere beraber gittik. Ve inanın hiçbir zaman sorun yaşamadık. Yasemin 13 yaşında kendi yaşıtlarına göre daha büyük davranırdı. Masa kültürüne alışkındı. Bir gün iş yemeğine gittik ve Yasemin’i götürmemiştik. Bana herkes “Yasemin’i neden getirmedin, masada yeri hazır” dedi. Eve gidip onu getirdim.
Aynur: Yasemin’in çok seveni var. Benim yaşımdaki teyzeler arkadaşı gibi.
DÜĞÜNDE NELER YAŞANDI?
* Düğün yapmayı siz mi istediniz yoksa Yasemin mi?
Aynur: Yasemin hiçbir zaman “Ben evleneceğim” diye tutturmadı. Düğün yapacağız diye de hiçbir zaman söz vermedik. Anne baba olarak hissedersiniz ya evladınızı... Düğünlere gittiğimizde gelinlere çok bakardı. Gelinliklerini severdi, okşardı ve hep boynunu bükerdi. Gelinlik satan mağazaların önünden geçerken durur uzun uzun vitrinlere bakardı. Odasında kendisine duvak yapardı. Bunları görmemek, hissetmemek mümkün mü?
* İnanamıyorum size...
Aynur: Geçen sene ekim ayında eşime dedim ki; “Yasemin’e aile arasında bir gelinlik giydirsek, çok heves ediyor.” Daha sonra eşimiz dostumuz da gelmek ister görmek ister diye düşünüp düğün salonu tutalım dedik.
Kudret: Eşim bana geldi “Kudret böyle yapsak nasıl olur” diye sordu. Hiç düşünmeden “Hemen yapalım” dedim. Hatta “Her şey dört dörtlük olsun, davul da çalalım yemek de verelim” dedim. Eşimin “abartıyorsun” demesine rağmen hepsini yapmamız gerektiğini söyledim. Kızımız gerçekten evlenseydi yapmayacak mıydık bunları. Yapacaktık. Evladımıza sevinç hediye edebilmek için bir fırsat çıktı önümüze. Bunu değerlendirdik biz.
* Anne- baba olarak bir masal yazdınız siz gerçekten...
Kudret: Yasemin, eş dost aracılığı ile ve sağlık raporlarının onayı ile Metin Sabancı Rehabilitasyon Merkezi’ne kabul edildi. O zaman orası yeni açılmıştı. Eşim dedi ki “Aile ortamından kopar, gitmesin”. Biz aile ve sevgi terapisi vermekten hiç bıkmadık, hiç vazgeçmedik. Düşündük bizden uzak olacak. Ve karar verdik yollamadık Yasemin’i. Rahmetli Sakıp Sabancı’yı çok severim. Sakıp Sabancı’nın katıldığı bir televizyon programını seyretmiştim. “Araba fabrikam var ama oğluma bir araba bile veremiyorum” demişti. Bu cümle beni çok etkilemişti. Çok duygulanmıştım. Kız çocuğumun olmasını ve onu telli duvaklı evlendirmeyi çok istemiştim. Kızım için ne gerekiyorsa yapacağım dedim ve yaptım da. Bir tek davetiye dağıtmayacağız dedim ve onu yapmadık.
* Yasemin’e düğün yapacağınızı söylediğinizde nasıl tepki verdi?
Kudret: Çok şaşırdı ve inanılmaz mutlu oldu. O anki mutluluğunu tarif etmem gerçekten çok zor. Hayatımızı kızımın mutluluğu üzerine kurduk biz.
Kuzenler, yeğenler, amcalar, dayılar, yengeler... İşte Yasemin’in kucak dolusu ailesi.
Davetiye bastırmadık ama 600 kişi geldi
* Gelelim düğün hazırlıklarına…
Kudret: Hemen hazırlıklara başladık. Alışverişe çıktık.
İlk önce kolonyasını, nikah şekerlerini aldık.
Güzel bir düğün arabası ayarladık. Arabayı süslemeyelim dediler, inat ettim o arabayı süslettim. Yasemin de süslenmesini istedi.
Aynur: Yasemin kına gecesi de istedi.
Soma’da kına gecelerinde özel bir tiyatro yapılır.
Kadınlar erkek kılığında gelir kına gecesine.
Gelin tahta çalar. Onu da yaptık.
* Düğün öncesi bütün ritüeller yapılmış…
Kudret: Her şeyi yaptık. Kapıda şeker dağıtacağız dedim ama Yasemin “Ben kapıda durmam” dedi.
* Düğün sabahı sizin heyecanınız nasıldı?
Kudret: Düğün sabahı o kadar heyecanlıydım ki sabah erkenden kalktım.
Aynur: Ben de Yasemin de çok fazla uyuyamadık. Sabah erkenden kalktık hemen kuaföre gittik.
Yasemin’in istediği gibi bir gelin başı yaptırdık.
Kudret: Yasemin gelinliğini giydikten sonra dedesinin mezarına gitmek istedi. Gidip mezarlığı ziyaret ettik.
* Davetiye bastırmadık dediniz… Kaç kişi katıldı düğüne?
Kudret: 600 kişi geldi. Kulaktan kulağa yayıldı. “Bizi niye davet etmediniz” diyen çok insan oldu. Davetiye dağıtsaydım düğünü statta yapmam gerekirdi.
Aynur: Meraktan gelmiş insanlar da vardı ama sayıları çok azdı.
* Yasemin, düğününde en çok hangi şarkının çalmasını istedin?
Yasemin: En çok “Miş Miş” şarkısını istedim.
Üç kuralımız vardı: Takı damat vedavetiye olmayacak
* Giriş şarkınız Bana “Bir Masal Anlat Baba”ymış… İnanamıyorum gerçekten… Bu şarkıyı kim seçti?
Kudret: Tuna Topçu isminde çok değerli bir dostum var. Düğüne katkıda bulunmak için davetiye basmak istedi. Ben davetiye olmayacağını söyleyince ondan şarkı konusunda yardım istedim. Ben çok bilmiyordum. “Bize öyle bir şarkı bul ki çok özel olsun ve kimse bilmesin” dedim. Bana bile söylemedi. Ve şarkı Yasemin’le kol kola salondan içeri girerken çalmaya başladı. Salondaki herkes şarkıyı duyunca ağlamaya başladı.
* Tek maaşlı mısınız? Düğün için çok masraf yaptınız mı?
Kudret: Tek maaşlıyız. Ben emekliyim. Masraf yaptık ama her şeye değdi. Birikmiş paramız yoktu. Alacaklılar sıraya girsin biraz beklesin dedik.
* Düğünde takı getiren oldu mu?
Kudret: Bizim üç kuralımız vardı: Takı, davetiye ve damat olmayacaktı. Eşim ve ben herkese tembih ettik.
Feriman Maden (Anneanne): Düğünün olduğu günden bu yana ağlıyorum. Yasemin bizim gözbebeğimiz. Onu öyle görünce, gelin oldu gidecek sandım.
Sebahat Erarslan (Babaanne): Yasemin’i salondan girerken görünce çok ağladım. Yasemin o kadar mutlu oldu ki Allah razı olsun bu günleri de gördük.
Orkestra kurduk şimdi konserlere gidiyoruz
* Yasemin kendini en çok nerede iyi hissediyor?
Kudret: Dernekte arkadaşlarıyla olmayı çok seviyor. Bir müzik grubu kurduk. Anneler ve çocuklar birlikte enstrüman çalıyor. Ben de Yasemin de gruptayız. Şimdi başka ilçelere ve şehirlere konser vermeye gidiyoruz.
* Soma’da bir dernek kurmanız eminim ilçedeki diğer engelliler için de umut olmuştur...
Kudret: Biz de olduğunu düşünüyoruz. O ailelerle konuşuyoruz. Geçenlerde yanıma bir çocuk geldi, ağlıyordu. Ne oldu diye sordum. “Eşimi doktora götürdüm, altı aylık hamile. Çocuğumuz Down Sendromlu’ymuş. Aldıralım dediler, ben karşı çıkıyorum sen ne diyorsun abi” dedi. “Sonuna kadar devam et doğsun, ondan sonra gel bizim evimiz sizin, sizin eviniz de bizimdir. Senin çocuğunu beraber büyüteceğiz Allah izin verdiği kadarıyla” dedim.
Aynur: Bizim gibi ailelere örnek olmak istiyorum. Biz Allah tarafından seçilmiş insanlarız. Çocuğunu Down Sendromlu diye aldıranlara karşıyım.
Kudret: Kızım benim için milli piyangonun büyük ikramiyesi.
* Sizce düğününüz başka ailelere örnek olmuş mudur?
Kudret: Bence biz öncü olduk. Artık bizim gibi düğün yapanların sayısının artacağını düşünüyorum.
Aynur: Bizim dernekteki anneler de şimdi kızlarına düğün yapmak istiyor.
Kudret: Biz kızımızın hayali için bunu yaptık. Ülkemizin zor ve sıkıntılı dönemlerinde birilerine bir umut olduysak ne mutlu bize. Dilerim başka aileler de çocuklarının hayalini gerçekleştirir.
Paylaş