Paylaş
Bodrum’da minicik bir kafenin tüm detaylarıyla seve seve ilgilenen bir çift mavi göz, bir şahane ses, bir güzel kadın, bir tatlı anne... Zeynep Casalini ile semizotu yiyip kendi yaptığı pirinç yoğurdunu tüketmek, bir yandan hayvansal gıdalar ile topraktan gelen nimetin arasındaki farkları ondan dinlemek müthiş bir zevk. Benim fonumda onun sesi, onun unutulmaz şarkısı:
Ben o duvarlara çarpa
çarpa yosun tuttum / ağlaya ağlaya nasır tuttum...
“Annem Deniz Türkali, babam Ernesto Casalini, dedem Vedat Türkali, ben Zeynep Casalini” demeden, gülen yüzü, şen kahkahası
ile müşterilere servis yapan
bir küçük dev...
◊ Annenden başlamak istiyorum... Deniz (Türkali) Hanım nasıl?- Anneciğim iyi. Kızlarla birlikte tatildeydi en son. Keyfi çok yerinde.
◊ İstanbul’da yaşıyor değil mi?
- Evet. O, İstanbul’da Leyla’yı işletiyor. Biliyorsun Leyla’yı o açmıştı. Ondan sonra ben yeme-içme işine merak sardım. Ama veganlık bambaşka bir şey. 10 senelik bir macera benim için.
◊ Vegan olma hikayeni anlatır mısın? Eskiden mesela pirzola ya da hamburger yiyen birisi miydin?
- Çok nadir. Hiçbir zaman et sever biri olmadım.
◊ Peki bilinçli olarak mı yoksa bilinçsizce mi?
- Bilinçliydi ama şimdiki kadar değildi. Çok iyi beslendiğimi zannediyordum. Mesela bir hayvanın sütünün iyi bir şey olduğunu düşünüyordum. Yoğurtla yaşıyordum neredeyse... Fakat sonra çok ciddi rahatsızlıklar yaşadım peş peşe. Daha doğrusu süt ürünlerinin iyi gelmediğini anladım. Benim yakın arkadaşım Silvia Egger Gündevir, homeopati ve beslenme uzmanı... Datça’da yaşıyor. Ona gittim. Mesela o dönem sürekli sesim kısıktı. Aynı zamanda sindirim sistemim de kötüydü. Korkunç problemler yaşıyordum.
◊ Silvia Hanım’la nasıl tanıştınız?
- Müzisyen bir abimin eşiydi. O dedi “Gel, Silvia sana bir baksın” diye. O gün bugündür ben Silvia ile yaşıyorum. Daphne’ye hamile olduğumu düşündüğüm zaman Silvia’ya gidiyordum. Milas’ta kan testi yaptırdım. Sonucu telefonda söylemelerini rica ettim. Söke’deyken hamile olduğumu söylediler. Eski eşim Tahsin (Berk) ile gidiyorduk. Silvia bize kapıyı açtı, bana baktı ve “Hamilesin değil mi?” dedi. Böyle bir kadın. Dokuz ay sonra Silvia’yla telefonda konuşurken suyum geldi. Silvia bana “Kapat, ben seni arayacağım birazdan” dedi. Aradı ve “Zeynep, çabuk olmayacak. Lütfen sabırlı ol” dedi.
◊ Normal doğum muydu?
- Tabii ki. 3 gün sonra geldi Daphne. 56 saatten sonra doktorum Şermin Güvençer suni sancı verdi. 11 saat sonra da doğurdum. Silvia’yla tanıştığımda hiçbir hayvan eti yemiyordum. Süt hiç kullanmıyordum zaten ama yoğurt ve peynir yiyordum. Çünkü bilmiyordum hiçbir şey.
Bana dedi ki “Zeynep, hayatından süt ürünlerini, rafine unu ve şekeri tamamen çıkaracaksın”. Hemen başladım ama 2 ay boyunca kriz geçirdim. Hayatımdaki değişimi gördüğüm andan itibaren... Bir parça bile yemedim. Çünkü gördüm vücudumdaki ve ruhumdaki değişimi. Seneler ilerledikçe daha da çok, daha da çok ve daha da çok... Şu anda da kendimi bünye olarak da ruh olarak da son derece rahat hissediyorum. Çünkü yediğim her şeyi bünyem sevgiyle kucaklıyor. Kim enginar yer de kendini kötü hisseder ki?
◊ Çok doğru...
- Hasta olmuyoruz mesela. Hasta olsak da Silvia’nın yaptığı bitkisel birtakım ilaçlarla hemen iyileşiyoruz.
◊ Peki Daphne de vegan mı?
- Vejetaryen diyoruz çünkü o bal ve tereyağı yiyor zaman zaman. Ama neredeyse yok denecek kadar.
◊ 2-3 yaşlarında kemik gelişimi için hiç uyarmadılar mı seni?
- Ben kimseyi dinlemem ve kimseye de danışmam zaten. Benim doktorum da arkadaşım ve benim kafamda biri. Ama vegan değil. İnsanları tedavi ediyor. Herkeste gluten alerjisi, laktoz intoleransı var... Bütün çocuklar hasta değil mi? Kışın özellikle okullarda salgın var.
◊ Evet.
- Çünkü yiyorsun, hastalanıyorsun, doktora gidiyorsun ve ilaç alıyorsun. Bu bir sektör. Bunu yıkmak mümkün değil. Dünyada veganlıkla ilgili nasıl bir patlama var sana anlatamam. Veganizm, vegan insan, vegan çocuk, vegan bebek, vegan anne, vegan yemekler, vegan pastalar, neler neler... Burası Bodrum düşün. Üç tane vegan restoran var.
MÜZİĞE HİÇBİR ZAMAN MOLA VERMEDİM
◊ Zeynep Casalini şarkıcılık kariyerine devam ediyor mu?
- Ediyor.
◊ Bir mola var mıydı bilmediğimiz?
- Mola hiçbir zaman olmadı. Ben hamileyken de Bodrum’da şarkı söyledim. 3 aylık hamileyken Badem grubuyla düet yaptım. Doğum yaptıktan hemen sonra şarkı söylemeye başladım. Ben sansasyonel biri değilim biliyorsun. Ne şarkılarım öyle ne de ben... O yüzden sistemin içinde kendini cort diye var edemiyorsun. Meraklısı, isteyeni ve seveni takip ediyor. Bundan da çok mutsuz değilim doğrusu.
◊ Mutfağa olan sevginden dolayı mı açtın burayı?
- Aynen öyle.
◊ Peki veganlıkla ilgili bir misyon yüklenmek istemedin mi?
- Herhangi birine “Gel vegan ol, bak şöyle iyi böyle iyi” falan diyemem. Çünkü o benim görevim değil. Ben istediğim gibi bir yer açtım. Senin kulağına bile geldi düşün. Gelen, soran ve bilgilenmek isteyen varsa sonuna kadar açığım. Her şeyi anlatırım, gösteririm, pişiririm... Ama misyonerlik başka bir şey. O çok antipatik oluyor. Ben bir video koydum mesela ve altına da dedim ki “Hem çocuklarınızın sağlıklı olmasını istiyorsunuz hem de çok yediriyorsunuz”... Bu kadar ağır değildi ama o zaman tepki duyuyor insanlar. Tepki duymadan tatlı tatlı anlatmak gerek. Merak eden öğrenir. Google diye bir şey var hayatımızda.
◊ Ama doğru bilgi yok.
- Mesela insan bağırsağı, aslan bağırsağı, etoburun bağırsağı yaz Google’a. Onlarınki kısacık ve kalın. Bizimki upuzun. Burada beyin cerrahı bir komşum var. Harika bir adam. Ben biliyordum zaten ama geçen gün eti sindirme ihtimalimizin olmadığını anlattı. Gerçekten o eti sindirmene ihtimal yok. Sindirdiğin zaman da zaten kötü şeyler sindiriyorsun. Birincisi doğal bir şey yemiyorsun, ikincisi ihtiyacın olan bir şey yemiyorsun.
◊ Neler var böyle başka et dışında?
- Yumurtayla ilgili şunu söyleyebilirim: Eğer bahçende böceklerle beslenen bir tavuğun varsa ve tavuğun reglini yemek istiyorsan yiyebilirsin. Bırakmışsa onu oraya, sen yemezsen tilki yer, yılan yer. Çünkü kuluçkaya yattığında bırakmıyor yumurtasını. Üstüne oturuyor. Ben hoşlanmıyorum ama tavuk bırakmış gitmişse, al ye istiyorsan. Ama sömürerek, bir hayvanı zorla yumurtlatarak ve gerçekten canını yakarak hiçbir şeyi alma, hiçbir şeyi yeme. Çünkü ihtiyacın yok. Bademin var, avokadon var, cevizin var, kajun var... Çekirdek çitle mesela. Akşam otur kabak çekirdeği çitle. Omega-3 deposu.
◊ Haklısın ama toplumumuzda bunlar çok tüketilen şeyler...
- İnan bana vegan çocukların dünyaya bakışları farklı oluyor. Ben insanın bu dünyadaki en önemli varlık olduğuna değil en katledici varlık olduğuna inanıyorum mesela. Çünkü hiçbir hayvandan gezegende kendisine zarar gelemez. Ama insandan geliyor işte. Gelişirken bir yandan da feci şekilde tüketiyor. İnsan ömrü çok eski zamanda 40-45 iken şu anda 80-90. Bu kadar savaş, bu kadar insan, bu kadar açlık... Hepsi birbiriyle bağlantılı. Ben çok razıyım 45 yaşında ölmeye. 47 yaşındayım ölemedim ama... Benim için önemli bir şey değil. Eğer dişin çürümüyorsa, acı çekmiyorsan, sağlıklı bir şekilde ölüyorsan, yaş çok önemli değil.
PİJAMAYLA YÜRÜYÜŞ YAPAN KADINIM
◊ Kaç senedir Bodrum’da yaşıyorsun?
- 9 sene oldu.
◊ Burada garsonluk da yapıyor musun?
- Her şeyi yapıyorum.
◊ Müşteriler şaşırmıyor mu? Sahnede başka bir kadın burada başka bir kadın...
- Şaşırıyorlar. “Sizi birine benzetiyoruz” diyorlar. Ben hiçbir şey söylemiyorum. “Siz Zeynep Casalini misiniz?” diye soruyorlar bazen. “Evet” diyorum. Şaşırıyorlar. Ben de çok eğleniyorum.
Eğleniyorum dediğim bana çok garip geliyor. Benim öyle şöhretle falan alakam yok. Ben pijamayla yürüyüş yapan kadınım. Böyle olmayı da seviyorum. O yüzden öyle çok şöhrete gelemem. Sahneye çıkıyor muyum? Çıkıyorum. Harika zaman geçiriyor muyum? Geçiriyorum. Burada da normal yaşayabiliyor muyum? Bitti yani. Her türlü tatmin var zaten hayatımda. Her yere gidebilirim ben.
CEREN İLE DAPHNE ARASINDA ÇOK UÇURUM VAR
◊ Büyük kızın Ceren oyuncu oldu...
- Evet. Şahika Tekand’ın okulunu bitirdi. Bu yıl seçmelere girecek. BKM tiyatrosunda yer alacak. O şu anda İstanbul’da yaşamayı tercih ediyor. Çok zor benim için. Çok istiyorum Ceren’in de buralarda olmasını. Zaten ben burayı onlar için açtım.
◊ O da mı vegan?
- O da vegan. Ama o doğduğundan beri değil. Ceren ile Daphne arasında çok uçurum var. Ben o zaman çok cahil bir kızcağızdım...
◊ Estağfurullah.
- Yok öyle. Doğumda 18 kilo aldım. Daphne’de 10 kilo. Anlıyor musun aradaki farkı?
◊ Anlamaz mıyım...
- Hep yoğurt, peynir vs. ile büyüdü. Şimdi elini sürmüyor. Çünkü görüyor vücudundaki değişmeleri. Asla el sürmüyor. Daphne’ye okulda dondurma dağıtmışlar. 4 gün hasta yattı. Çok kötüydü. Bünyesi hemen tepki veriyor. Geçen gün Ceren ve Daphne tekne gezisine gittiler. İkisi için kocaman bir yemek kutusu hazırladım. Fıstık ezmesi koydum, mücver koydum, muz koydum, krakerler koydum, pesto sos koydum...
◊ Normal hayatta anne devamlı çanta koyamaz ki...
- Koyuyorum. Daphne devlet okuluna gidiyor. Harika bir okul. Orada herkes kendi yemeğini evinden getiriyor. Kantin yok. Şükürler olsun. Ben bunun için her türlü uykusuzluğa razıyım. Umurumda bile değil. Yeter ki sağlıklı ve iyi yesin.
PAZARA GİTTİĞİM ZAMAN MUTLULUKTAN UÇUYORUM
◊ Peki balık tüketimiyle ilgili ne düşünüyorsun?
- Onlar da canlı, onlar da acı çekiyor, farkına varıyor. Böyle bir şeye hakkım yok yani. Mesela eskimo olduğunu düşün. Son derece eski şartlarda yaşıyorsun. Aç kalıyorsun. Mecburen foku öldürüp yiyorsun. Çünkü orada ot yok, pırasa yok... Onlara bir şey diyemezsin. Ama ben burada pazara gittiğim zaman mutluluktan uçuyorum. Ve bu kadar insanın kör olmasına şaşırıyorum. O pirzolayı yerken mesela... Sen onu gördüğün zaman “Aaa kuzucuğum” diye seviyorsun. Niye gırtlağını kesip de yediriyorsun çocuğuna ne güzel kuzu pirzolası diye! İnan bana kanserin bile en büyük nedenlerinden biri kadınlar için süt ve süt ürünleri. Eğer vegan beslenirsen ve baz istasyonunda da çalışmıyorsan, o hastalıklara yakalanman çok küçük bir ihtimal.
◊ Bodrum’da 3 vegan restoranın olması sevindirici.
- Hepimiz neredeyse aynı anda açıldık. Acayip bir şey bu ve talep görüyor. Mesela az önce protein alerjisi olan bir çocuk için annesi gelip vegan dondurmamızdan aldı. Vegan dondurmamızı pirinç sütünden yapıyoruz. Onu da ben önerdim.
◊ Sabah, öğle ve akşam ne yiyor Zeynep Casalini?
- Çok değişiyor. Birincisi kahve. Bu benim en kötü alışkanlığım. Bazen badem sütüyle mısır gevreği yiyorum. Bazen domates, zeytin, avokado... Vegan peynirler var.
◊ Soya sütüyle mi yiyorsunuz?
- Hayır, soya sütü kullanmıyorum. Kendim badem sütü yapıyorum. Badem yerim, zeytin ezmesi, zeytin, domates yerim. Vegan peynirler var. Öğle yemeğinde sebze ya da canım çok isterse makarna. Burada vegan burger bile yapıyoruz... Mercimek ve nohut yemeklerini de çok severim. Çorbalar, sebzeler, baklagiller... Alternatif çok.
◊ Kendi ürünlerini satıyor musun?
- Birkaç ay içinde başlayacağım. Mesela kendi yaptığımız vegan yoğurt gibi...
SON 24 SAATTE YAŞANANLAR
Paylaş