Paylaş
◊ Piyasada çok sayıda “şifacı” var. Bunlar için nasıl önlemler alınmalı?
- Geçmişte sayıları daha fazlaydı. Şu anda eskisi kadar çok değiller. Sağlık Bakanlığı’nın politikalarıyla özellikle internet üzerinden satış yapan yerlere erişimler durduruluyor.
Ama bu işi yapan insanlar kolay para kazanmaya alıştığı için bir şekilde yol buluyorlar. Sözde ünlülerin sosyal medya hesaplarından ücret karşılığı reklam yapıyorlar. Kendi sayfaları gizli ve herkes tarafından görülemiyor. Fakat maalesef eskisi kadar ünlü olmayan birtakım insanlar sayfaları resmen kiraya vermiş durumdalar. Bunlar için bir bütçe var.
Takipçi sayısına göre günde 3-4 kez paylaşım yapanlar var. İnternet sitelerinden ziyade Instagram ve WhatsApp üzerinden satışlar yapılıyor. Çünkü oraları kontrol etmek daha zor. Bir ünlünün hayranı olabilirsiniz ama böyle bir reklamı gördüğünüz an bilin ki o sizin sağlığınızı 3 bin liraya satmış demektir. Sağlık Bakanlığı bu işi yapan birçok ünlüye mektup gönderdi. Maliye Bakanlığı da mektup gönderdi. Çünkü bunlar vergisiz kazanç sağlıyor ve toplum sağlığını tehlikeye atıyor.
MISIR ÇARŞISI’NDA SATILAN AÇIK BAHARATLAR SAĞLIĞA ZARARLI
◊ İnsanlara her zaman mahallenizdeki manava, aktara gidin diyoruz. Bu kültürü yaşatmak istiyoruz. Sizin içiniz denetimler konusunda rahat mı?
- Bu işi merdiven altı yapan yerlerin bir kısmı temizlendi. Zaman zaman benim dükkanıma gelenler almak istedikleri baharatların taze olup olmadığını soruyor. Taze olduğunu söylediğimde “Bize ürünün etiketini okumamız gerektiğini siz söylediniz” diyorlar. Çantalarından büyütecini çıkaran teyzeler var.
◊ Açık satılan baharatların raf ömrünü tüketiciler nereden bilebilir?
- Çok zor. Bu büyük bir sıkıntı. Açık satılan baharatlar, cam kavanozda ve kapaklı olmalı. Üretim ve son tüketim tarihi gibi bütün bilgiler üzerinde yazmalı. Eğer bunlar yoksa insan sağlığı açısından ciddi tehlike oluşturur.
◊ İstanbul’un en turist mekanlarından biri olan Mısır Çarşısı’na gitsek orada çoğu baharatın açık satıldığını görürüz…
- Mısır Çarşısı’nda derneğimizin üyesi bir aktar var. 15 günde bir giderim oraya ve sık sık takip ederim. Orada açık baharat satmak yanlış. Dernek kurallarımız çok sert olduğu için üye olmak istemiyorlar. Biz, bakanlığın kurallarını esnetmiyoruz.
Bu kurallar yazılırken ben komisyondaydım. Bitkiler güneşle temas ettiklerinde zehirler ortaya çıkabilir. Her aktarın günlük nem ve ısı kontrolü yapması gerekir. Camı güneş alan aktarların güneş gelmesin diye perde kullanması lazım. Mısır Çarşısı bu konuda çok kötü. Çok sık görülen insanların bağırsaklarında yaşayan kandida adında bir mantar çeşidi var. Açıkta satılan tüm gıdalarda bu mantarın olma riski çok fazla.
TANSİYON HASTASI KEKİK SUYU İÇERSE FELÇ GEÇİREBİLİR
◊ Açık satılan ürünler dışında en karşı olduğunuz şeyler neler?
- İllegal ürünler. Zayıflama ile afrodizyak ürünlerin çok ciddi bir pazarı var. Bunların çoğu el altından satılıyor. Siz bir tansiyon hastasına kekik suyu içirirseniz felç geçirebilir. Çünkü kekik suyu, tansiyon yükseltir.
Mesela uru olan kadınlara hayıt tohumu öneriliyor. Kadın sağlığı için önemli bir bitki ama uru olanların kullanmaması gerekir. Çünkü hayıt tohumu uru büyütür. Mesela görüyorum, kanser hastaları için balla ve pekmezle yapılan macunlar var. Bugün tıp, şekerin hiçbir türlü tüketilmemesi gerektiğini söylüyor. Geçenlerde biri aradı “Babam akciğer kanseri, arı sütü iyi geliyormuş” dedi. Arı sütü bilinen en iyi hücre çoğaltıcılarından biri. Kanser de bir hücre. Kanserli hücreyi çoğaltır. Arı sütü, polen, bal gibi ürünler tüketmemeleri gerekir. Bunları iyi bilmek gerekir.
◊ İnternete bir şey aratıyorsunuz sayfalarca bilgi çıkıyor. Sağlık konusunda bilgi kirliliği olduğunu düşünüyorum…
- 2012 yılında bir internet taraması yaptık. 2012 yılında internetteki tıbbi bilgilerle ilgili bilgilerin yüzde 84’ü gerçek dışıydı. Birçoğunun pazarlama stratejisi olduğunu gördük. Şimdi bu taramayı yaptırmaya korkuyorum. Denetimler sıklaştığı zamanlar sahte bloglar açıp aramalarda kendilerini üst sıraya çıkartıyorlar.
◊ Geçenlerde iğdenin de artık ithal edildiğini öğrendim. Bizim bunca verimli toprağımızda neden her şeyi ithal olarak alıyoruz?
- Düşünün 2014 yılında saman ithal ettik. Kullandığımız buğdayın birçoğu Rus buğdayı.
En son ne zaman nohut yediniz bilmiyorum. Ama artık Meksika’dan nohut geliyor. Neden? Yanlış tarım politikaları yüzünden. En büyük sorunlardan biri de atalık tohumlarının korunmaması.
Mesela siyez ya da karakılçık buğdayı. Neden bunları yetiştiren çiftçileri desteklemiyoruz? Bizim topraklarımızda hâlâ atalık tohumlar var. Bunların desteklenmesi gerek.
Ayhan Ercan’ın 7 yıldır üzerinde çalıştığı “Doğal Süper Gıdalar” adlı kitabı aralık ayında piyasaya çıktı.
iFTARDA VE SAHURDA NELERi TÜKETMELiYiZ?
◊ Ramazanda olmazsa olmaz bitkileriniz neler?
- Türk insanında çok fazla kabızlık görülüyor. Çünkü Akdeniz tipi beslenmiyoruz. Hamuru ve eti çok seviyoruz. Sebze ağırlık beslenmiyoruz. Oruç tutan insanlarda 5’inci günden itibaren kabızlık görülmeye başlanıyor. Bunun için demirhindi şerbeti içebilirsiniz. Çok terleyenler, sahurda yatmadan önce adaçayı içebilirler. Ada çayı ter bezlerini kontrol altına alacaktır. Tok tutan süper gıdalar var. Sahurda chia tohumu tüketebilirler. Ciddi anlamda enerji de verir.
◊ İftarda nelerin tüketilmesini önerirsiniz?
- Artık obezite çok yaygın. Glütensiz unlar kullanmak gerek. Çok sağlıklı unlar var. İftarda yavaş yavaş, yayarak yemek gerekli. Hazım içim bitki çayları kullanabilirsiniz. Mesela yeşil çay. Gaz probleminiz varsa yeşil çayın içine iki tane kakule atın. Maden suyu da tüketebilirsiniz.
ESKi BiBERLE YENi BiBERi KARIŞTIRINCA BABAMDAN TOKAT YEDİM
◊ Aktarlık sizin baba mesleğiniz değil mi? Çıraklıktan mı yetiştiniz? Yoksa patronun oğlu muydunuz?
- Evet. Babam çok katıydı o konuda. O yüzden bana hiç patronun oğluymuşum gibi davranmadı. Arnavut kökenliyiz. Babam uzun yıllar yurtdışında çalışmış. 7 yaşından itibaren dükkana gidip gelmeye başladım. Bitkilerle büyüdüm diyebilirim. O yaşlarda babamın bana zulüm ettiğini düşünüyordum bana işçilerden daha kötü davranıyor diye ama şimdi öyle düşünmüyorum. Babam bu işin toptancılığını yapıyordu. Müşteri “Bu ne?” diye sorduğunda “Bilmiyorsan alma” derdi. Bana çeşitli macunlar hazırladığım için çok kızardı. Sürekli bitkileri araştırır, çeşitli karışımlar yapardım. Babamdan hayatımda bir kere dayak yedim o da kalite yüzünden.
◊ Ne yapmıştınız?
- Dükkanımız o zamanlar Eminönü’ndeydi. 8-9 yaşlarındaydım. Eylül ayında pul biber çıkardı. 5-6 çuval eski biber kalmıştı. Yeni biberler de gelmişti. Yenilerin rengi çok canlı eskilerinki biraz soluktu. Çocuk aklımla eski biberi nasıl daha canlı yaparım diye düşündüm. Eski biberlerle yeni biberleri karıştırdım. Sonra babama gösterdim. “Benim helal lokmama nasıl haram bulaştırırsın” dedi ve bana bir tane patlattı. Babam Beyoğlu beyefendisi gibiydi. İlk onu öyle görmüştüm. Çok korkmuştum. Çok kuralcıydı. Almanya’da çalıştığı için de ayrı bir disiplini vardı. O ayarda şimdi kaç kişi var bilmiyorum.
SADECE ÇAYLA ZAYIFLAYAMAZSINIZ
◊ Zayıflama çayları çok popüler. Öneriyor musunuz?
- Bu çayların formülü, size kimin verdiği çok önemli. Ben hayatım boyunca sallama çayları hiç önermedim. Önermeyeceğim de. Sadece çay içerek zayıflayamazsınız. Beslenme alışkanlıklarınızı değiştirip egzersiz yapmaya başlarsanız bitki çayları bu süreci biraz daha hızlandırır.
TÜRKİYE ARABA YAPMANIN DEĞİL TARIMIN PEŞİNE DÜŞMELİ
◊ “Doğal Süper Gıdalar” adlı kitabınızda da tehlikede olan ürünlere örnek veriyorsunuz…
- Evet. Mesela Rize’deki çay tarlaları çeşitli nedenlerden dolayı tehlike ile karşı karşıya oluyor. Rize’de çiftçiler çay yerine blueberry (Yabanmersini) yetiştirirse 8-10 daha fazla para kazanır. Kinoanın ucuzlamasının bir sebebi de Türkiye’de yetiştirilmeye başlanması.
Şanlıurfa’dan Edirne’ye kadar birçok yer müsait. İnanın lezzeti ithaline göre çok daha iyi. Çiftçi de daha çok para kazanıyor. Bu işin sosyolojik boyutu da var. Göçü önlersiniz, çiftçi para kazandıkça... Chia bile yetişiyor artık. Topraklarımız gerçekten çok verimli. Bence Türkiye araba yapmanın peşine değil tarımın peşine düşmeli.
◊ Türkiye’den yurtdışına ithal edilen ama bizim bilmediğimiz besinler var mı?
- Mesela kale adında tüm dünyada süper gıda olarak adlandırılan karalahananın bir türü var. Avrupa’ya Türkiye’den gitmedir. Biz Türkiye’de tarımını yapmaya yapmaya unutmuşuz. Çocukları zararlı cipsten vazgeçirmek için sarımsaklı ve kırmızı biberli kale cipsi yapabilirsiniz. Çok lezzetlidir. Buna benzer birçok ürün var.
◊ Siz yabanmersini adı altında satılan ama yabanmersini olmayan ürünleri teşhir etmiştiniz…
- Yıllarca cranberry (kızılcık) meyvesini yabanmersini diye sattılar. Tarım Bakanlığı ile istişarelerimiz sonucunda literatüre yanlış sokulduğunu anladık. Bu da analizler sonucu ortaya çıktı.
Bir gün katıldığım bir televizyon programından sonra bir kamyon sürücüsü bana mail attı. Üzerinde yabanmersini yazdığı için almış ve yemiş. Adam şeker hastasıymış. Bir anda şekeri 400’e fırlamış ve kaza yapmış. Aldığı yerin takibini yaptık. Kızılcık çıktı. Hem de yüzde 45 şeker çıktı içinden. Mısır şurubu ekliyorlar. Maalesef Türkiye’de yenilen yabanmersinin yüzde 95’i ithal.
Türkiye’de yetişen yabanmersini halbuki inanılmaz. İçindeki antioksidan çok önemli. Bir yabanmersini bir elin bileğini boyar. Kalitesini böyle ölçersiniz. Türkiye’de yetişen bir yabanmersini dirseğe kadar boyuyor. Devlet bu üretimleri desteklemeli.
AKTARLIĞIN EĞiTiMi VAR
◊ Aktarlığın bir eğitimi var mı?
- Yurtdışında var. Ama önemli olan okumaktır. Ben mesela senede 60’tan aşağı kitap okumam. Bu işte kendinizi sürekli güncellemek zorundasınız. Türkiye’de de 23 tane yüksekokul var. Tıbbı aromatik bitki teknikerliği bölümü. Ama işin şifalı kısmı çok öğretilmiyor. Daha çok yetiştiriciliği öğretiyorlar. Dünyada çok iyi okullar var. Herbalist deniyor bu işi yapanlara ve insanlar Avrupa Birliği ülkelerinde muayenehane bile açabiliyor.
◊ Bütün bitkileri tanımanın mümkün mü?
- Türkiye’de aktarlarda satın 1000 civarındaki bitkinin kısa, temel özelliklerini söylerim. 800 tanesini de doğada görsem tanırım.
Paylaş