Paylaş
Müthiş bir enerji. Sevdiği işi yaptığı için gözleri ışık saçıyor. Hayatla ve kendisiyle barışık, cesur ve sevgi dolu. Bambaşka bir kariyerden geçiş yapıyor.
Özel bir şirkette yöneticiyken her şeyi bırakıp köpek eğitmeni olmaya karar veriyor. Yurtdışına gidip eğitim alıyor. Tüm birikimini harcıyor...
Mustafa ile hayatını adadığı köpekleri ve toplumumuzun onlara bakış açısını konuştuk.
◊ Mustafa, kaç yaşındasın? Ne üzerine eğitim aldın?
- 28 yaşındayım, Bilkent Üniversitesi İşletme Bölümü mezunuyum.
◊ Köpeklerle kaç yaşında tanıştın?
- 13 yaşında. Dedem benim için çok önemliydi. Dedemi kaybettiğim hafta sokakta yürürken bir yavru köpek beni takip etmeye başladı. O kadar çok etkilendim ki onu yanıma aldım. Adını da Toprak koydum. Ev halkı sahiplenmeme karşı çıktı. Ama ben onu bırakmadım. Anneme ve babama fark ettirmeden annemin misafirlerini ağırladığı ve yılda birkaç kez açtığı salonda Toprak’a bakmaya başladım. Sürekli ona gizlice yemek götürüyordum.
Ders çalışma bahanesiyle kapımı kilitleyip saatlerce onunla oynuyordum. Bir gün ablamlardan biri bunu fark etti ve anneme söyledi. Bu arada Toprak küçük olduğu için annemin kıymetli eşyalarını birazcık eskitmişti. Annem o odaya girince hayatının şokunu yaşadı. Çok üzülse de bana destek oldu, Toprak’a bahçede bir yer yaptırdı. O günden bu yana da hayatımda hep köpekler var.
◊ Köpek eğitmeni olmaya nasıl karar verdin?
- Bilkent Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde başarı bursu ile okumuştum. O yıllarda hayalim dünya çapında bir şirkette üst düzey yönetici olmaktı. Takım elbiseler, arabalar ve o plaza yaşamı hoşuma gidiyordu. 4’üncü sınıfta pek çok şirketten iş teklifi aldım. Ardından uluslararası bir şirkette çalışmaya başladım. Yıllar içinde aslında hayal ettiğim her şeye ulaşmaya başlamıştım. İyi bir maaşım vardı ve birçok imkana sahiptim. Ve bir gün her şeyden vazgeçtim.
AİLEM İNANAMADI PSİKOLOĞA GÖTÜRDÜ
◊ Peki neden?
- Çünkü kariyerime rağmen ruhum ve bedenim bir hapishanede kıstırılmış gibiydi. Ruhum sabah-akşam toplantılar arasında koşturmaktan, sürekli rakam konuşmaktan daha fazlasını istiyordu. Milyonlarca liralık satış yapmak, minik tatiller ve övgüler artık ruhumu beslemiyordu. Kendimi o dönemde sürekli telkin etmeye çalıştım. Hatta şirketin psikoluğuna bile gitmiştim. Bir gün şirkette panik atak krizi geçirdim.
O dönemde köpeğim Panda ile tanıştım. Panda içimdeki paniği, boşluğu, karmaşayı sünger gibi emen bir dost oldu. Panda’yla birlikte insanların köpekleriyle yaşadığı sorunları fark ettim. Daha sonra araştırmalar yapmaya, öğrendiklerimi de köpek sahiplerine anlatmaya başladım.
Ve baktım ki bu iş beni çok mutlu ediyor. Panda hayatıma girdikten hiç panik atak krizi yaşamadım. Derken bir gün köpek eğitmeni olmaya karar verip şirketten ayrıldım.
◊ Çok ilginç... O dönem ailen bu duruma ne dedi?
- Annemler aslında ilk başta inanamadı. Hatta beni psikoloğa götürdüler. “Hadi evladım işine dön” dediler uzun süre. Ama zamanla ne kadar ciddi olduğumu anlayıp destek oldular. Böyle bir aileye sahip olduğum için şanslıyım.
◊ Köpek eğitimi sence nedir?
- Köpek eğitimi benim için insan ve köpeklerin aynı dili konuşmasını sağlamak ve ikisini de mutlu etme sürecidir. Köpek eğitimi ne yazık ki Türkiye’de çok kısıtlıydı. Ve benim istediğim düzeyde değildi.
◊ Yurtdışına gittim deme...
- Gittim. Çünkü burada gerçekten tatmin olmadım. Amerika ve Hollanda’da bu işin en saygın kurumlarından eğitim aldım. Oradaki eğitimler, köpeklerimizin davranışlarını şekillendirmek, onları daha huzurlu ve mutlu yol arkadaşları yapmak üzerine kuruluydu.
Ne yazık ki Türkiye’de eğitim denince hâlâ aklımıza köpeği çiftliğe gönderme, dikenli tasma kullanma gibi metotlar geliyor. Ben tamamen köpek sahipleriyle birlikte çalışarak, köpeklerin yaşam alanlarında eğitim veriyorum.
◊ Sahibi de eğitmek gerekiyor değil mi?
- Evet, köpeğe ve sahibine birlikte eğitim vermek gerek. Ben bunu yapıyorum. Hem çok eğleniyor hem de yeni bir dili birlikte keşfediyoruz. Kullandığım yöntemler tamamen pozitif ve modern. Boğma ve elektrikli tasma gibi çağ dışı teknikler kullanmıyorum.
BİRİ SİZE KİTAP OKUYORSUNUZ DİYE CEZA VERSE NE HİSSEDERDİNİZ?
◊ Bir köpek ne kadar sürede eğitilir?
- Bu köpekten köpeğe değişir. Ama ortalama 8-10 hafta sürüyor. Haftada 2-3 gün birlikte çalışıyoruz. Benim eğitim felsefemin temelinde empati yatıyor. Bir örnek vereyim. Ben bir köpek olduğumu düşüneyim. İlk defa bir eve giriyorum. Evde benden oldukça büyük, değişik ve anlamakta zorlandığım bir canlı var. Onu seviyorum ve kendimi anlatmaya çalışıyorum ama bunu bir türlü başaramıyorum. O evden gittiğinde tuvaletimi yapıyorum ama o geldiğinde kafamı tuvalete sokuyor ve gazete kağıdıyla bana vuruyor. Ama ben tuvaletimi nereye yapacağımı bilmiyorum. Hayatım boyunca hiç arkadaşım olmadı. Kendi türümü gördüğümde tasmayla beni çekiştiriyor ve onlarla arkadaş olmamı istemiyor. Ben de heyecanlandığımda söz dinlemez, kötü köpek oluyorum. Düşünsenize ne kadar zor bir dünyaları var...
◊ Çok üzücü...
- Bu karanlık dünya size uzak gelse de köpeklerimiz bu dünyada binlerce yıldır yaşıyor. Tüm köpekler için havlamak, yalamak, kemirmek, çevredeki her yenecek şeyi yemek o kadar doğal ki...
Kendinin olanı korumak, acıya karşılık vermek onların doğasında var. Biri size kitap okuyorsunuz diye ceza verse ne hissederdiniz? Köpeklerimize alternatif bir davranış göstermeden, doğalarını yaşamalarını engellemeye çalışıyoruz. Köpeğinize ceza veriyorsunuz ve hemen her şey düzelsin istiyorsunuz. Bu o kadar kolay değil.
◊ Bir köpeği eğitmek onu robotlaştıran bir şey midir?
- Aksine eğitim onunla iletişim kurmamızı sağlayan pencere. Köpeği sahiplendiğimiz gün eğitim başlıyor. Doğru veya yanlış, köpeğimiz bizden bir şeyler öğreniyor. Biz sahibinin sözünü anlayan, zarar vermeyen, sosyal bir dost yaratıyoruz.
◊ İnsanlar sana nereden ulaşıyor?
- Çoğunlukla Mustafa Panda ismiyle sosyal medya üzerinden ulaşıyorlar. Orada eğitim videoları paylaşıyorum.
80 BiN KÖPEK ADADA ÖLÜME MAHKUM EDİLDİ
◊ “Havlayan köpek ısırmaz” diye bir laf var. Doğru mu?
- Aslında köpekler ısırmaya meyilli değildir. Sosyal dinamikleri olan ve bizimle iletişim kuran canlılardır. Sürekli ısırıyor olsalar bu kadar bizimle yaşayamazlardı. Sokaklarda yaşayan binlerce köpek, insandan çok ciddi şiddet ve taciz görmesine rağmen tepki göstermiyor. Eğer 100 köpekten biri her gün bir kişiyi ısırırsa, biz her gün binlerce saldırı vakası görürdük.
◊ Sence toplum olarak köpeklere bakışımız nasıl?
- Onların öneminin ve faydalarının farkında değiliz. Eğer köpek sahibi olmaktan aldığımız faydayı bir ilaçtan alıyor olsaydık o ilaç yok satardı. Dünya çapında yapılan araştırmalar var. Köpek depresyona ve anksiyeteye iyi geliyor. Çocuk gelişiminde en iyi kardeş. Örnekler o kadar çok ki... Ama toplumumuz bunların hiçbirinin farkında değil. Bu da çok üzücü... İngiltere’de 7 bin köpek engellilere yardım ediyor, onları topluma kazandırıyor. Gelecekte bu konuda da eğitim alıp Türkiye’deki rehber köpek sayısını artırmak, insanlara yardım etmek istiyorum.
◊ Zaman zaman köpeklerin sokaklardan toplandıklarına da maalesef tanık oluyoruz.
- Bu coğrafyada Bizans döneminden beri sokak köpekleri hep var oldu. Halkla birlikte yaşadı. Tarihte ne yazık ki utanç verici birkaç denememiz oldu. 1910 yılında sokak köpekleri toplatılıp Sivriada’ya gönderildi. Önce halk direndi, vermek istemedi sevimli dostlarını ama bir şekilde 80 bin köpek baskınlarla toplatıldı. Sivriada kuru, gölgelik yeri bile olmayan bir yer. 80 bin köpek çırpına çırpına can vermiş o adada. Feryat eden köpeklerin sesi genelde ince olur. Düşünün 80 bin köpeğin acılar içinde feryat ettiğini...
◊ Korkunç bir olay...
- İşin acı tarafı ölüme terk edilmiş olmalarına rağmen kalpleri hâlâ insan sevgisiyle dolu olarak öldüler. Bir kısmı giden gemilere yetişmek ve insanların yanına gitmek için boğularak da can vermiş. Bu olaydan sonra zaten Sivriada “Hayırsızada” olarak anılmaya başlamış.
◊ Peki sonra ne olmuş?
- Sizce bu 80 bin canlının ölümü sorunu çözdü mü? Kocaman bir hayır. Adaya gitmeyenler yine üredi. Özetle onları toplatarak ve öldürerek bir yere varamayız. Bunu düşünmek bile ayıp. Doğru olan gerekli kısırlaştırma ve tesis yaratma çalışmaları sağlamak.
YASALAR YETMEZ BiLiNÇ VE EMPATi GEREK
◊ Yarın “Hayvanları Koruma Günü”. Hayvan haklarıyla ilgili yapılan çalışmaları nasıl buluyorsun?
- Yeni yasaları olumlu bulsam da uygulamalarda bazı eksiklikler olduğunu düşünüyorum. Fakat en önemlisi toplumsal bilinç. İstediğiniz kadar yasa koyun. Eğer bilinç yoksa dönüşüm çok minimum düzeyde olur. Sadece yasalar değil, bilinç ve empati de gerekli.
Üniversite personeline eğitim veriyorum
◊ Bilgi Üniversitesi’nde eğitim veriyormuşsun... Anlatır mısın?
- Bilgi Üniversitesi bu konuda bir ilke imza attı. Kampüste yaşayan köpeklerle üniversite personeli ve öğrenciler arasında bir köprü kuruyorum. Yıllardır süregelen havlama, korkma gibi sorunları çözerken, onları nasıl sorunsuz bir şekilde kampüsün bir parçası haline getiririz diye çalışıyoruz. Hem teorik hem de pratik olarak eğitiyorum.
◊ Neden insanlar köpekleriyle rahat rahat sokağa çıkamıyor?
- Çünkü Türk toplumu köpeği sosyal hayatta görmeyi çok istemiyor. Bir de kirli oldukları düşünülüyor. Oysa pek çok ülkede insanlar köpekleriyle işe gidiyor.Terk etmek cinayet gibi
◊ Sahiplenilen fakat terk edilen çok dostumuz var. O insanlara ne söylemek istersin?
- Aslında onu ölüme terk etmiş oluyorlar. Bana göre bu bir cinayet gibi. Çünkü köpekler bizsiz yaşayamaz.
Paylaş