Paylaş
* Kaç yıldır bu işi yapıyorsunuz?
- Kezban Arslan: Çocukluğumuzdan beri gül topluyoruz. Benim 30 seneden fazla oldu.
- Merve Öcal: Ben de çocukken annemle babamın yanında bahçeye gide gele öğrendim. Son 3-4 yıldır kendi bahçemizin gülünü ablamla birlikte topluyoruz.
* Hasat zamanı kaçta kalkıp bahçeye geliyorsunuz?
- Kezban Arslan: Ben her gün 05.00’te kalkıyorum. Çocuklar uyuyor oluyor. Babaanneyi çağırıyoruz. O eve gelince biz bahçeye gidiyoruz. Sabah genelde 5.30’da bahçede oluruz. Bazen 4 saat bazen 5 saat sürer.
- Emine Yılmaztürk: Bahçeye erken gelmek gerekiyor. O yüzden hepimiz erken kalkıyoruz. Eğer yağmur varsa öğleden sonraya da kaldığımız oluyor. Hava durumuna göre saatlerimiz değişebiliyor.
GÜL SABAHLARI KITIR KITIR OLUR
* Bu işin en zor ve zevkli yanı neresidir?
- Emine Demircan: Sabah erken toplaması çok güzel olur. Kıtır kıtır koparırsınız. Güneş çıktığı zaman kendini salmaya başlar.
- Merve Öcal: En zor yanı bence arılar ve dikenler. Ellerimiz ve kollarımız çok çiziliyor. Bir de arı çok geliyor. Bazen günde iki sefer elimizi soktukları olur.
* Hepinizin cildi parlıyor. Gülsuyundan mı?
- Kezban Arslan: Tabii ki. Ama sadece saf ve doğalını kullanırız.
- Neşe Çelik: Gülsuyu cildimize çok iyi geliyor. Gülün faydasını say say bitmez.
* Evli olanlarınızın eşleri yardıma geliyor mu?
- Emine Yılmaztürk: İşi yoksa yardım gelir. Tarlada başka ürünle ilgilenmesi gerekiyorsa oraya gider.
- Kezban Arslan: Benim eşim bazen yardıma geliyor. Zaten bu bahçede çalışan hepimiz akrabayız. Genelde akrabalar birleşir öyle yapar.
GÜL OLMASA NE YAPACAKTIK?
* Gülü seven dikenine katlanır derler doğru mu?
- Kezban Arslan: Bence doğru. Mesela sabah çok erken kalmak zorundayız ama parasını alınca da sıkıntılarımız geçiyor. Her işin kendi zorluğu var. Gül toplamak da öyle. Bir ay çalışıyoruz sadece. Bu aslında bizim için iyi çünkü bu aylarda elimizde iş olmuyor. Gül olmasa ne yapacaktık?
* Diğer 11 ay ne iş yapıyorsunuz?
- Merve Öcal: Elma ve kiraz toplamaya gidiyoruz.
- Kezban Arslan: Hayvancılık yapan da var tarlayla uğraşan da. Bizim köyde iş hiç bitmez. Biri biter diğeri başlar.
* Bahçeler ve tarlalar kendinize mi ait?
- Kezban Arslan: Evet. Herkesin tarlası ve gül bahçesi var.
* Gül hasadından ne kadar kazanıyorsunuz?
- Kezban Arslan: Geçen sene üç kişi çalıştık. Toplamda 11 bin lira kazandık. Üçe böldük.
- Merve Öcal: Biz de ailece 11 bin liraya yakın kazandık.
Fotoğraflar: Emre YUNUSOĞLU
ÜÇ KİŞİ 1 TON 375 KİLO TOPLADIK
* Kilo ile mi satıyorsunuz?
- Kezban Arslan: Evet. Geçen sene kilosunu 8 liraya verdik. Fiyatı her sene kooperatif belirliyor. Biz geçen sene 1 ton 375 kilo gül topladık. 1 saatte 5-6 kilo toplayabiliyoruz. Elimiz alıştığı için çok kolay oluyor.
İKİ SENEDİR HASAT ÇOK BEREKETLİ
* Yağmur çok olduğunda panikler misiniz?
- Emine Yılmaztürk: Bahar aylarında hava çok soğuk olunca don vuruyor. Gül olmuyor. İşte o zaman panikleriz. İki sene önce çok don olmuştu.
Çok az gül çıktı. Çoğu insan doğru düzgün para kazanamadı. Ama geçen yıl ve bu yıl çok bereketli.
* Gül kokusu uzun süre elinizde kalıyor değil mi?
- Kezban Arslan: Gül topladıkça içindeki yağı eline bulaşır. Biraz yapışkan bir şeydir.
Elden kolay kolay çıkmaz. Yıkasan da elin gül kokmaya devam eder.
Kına gibidir. Çocuklarım eve gelince elimi koklamak isterler.
* Evde kendiniz gülden neler yaparsınız?
- Kezban Arslan: Bazen suyunu yaparız. Mutlaka her sene reçelini yaparız.
Bizim yaptığımız gül reçeli marketlerde satılanlara benzemez.
Gülün yapraklarını ayırırsın. Sonra tuz ve şekerle ovarsın.
Bir sene kavanozda bekletirsin ki mayalansın.
Sonra kavanozdan onu çıkarırsın.
Şekerli su kaynatırsın. Koyulaşınca o yaptığın mayadan azıcık atarsın.
O hemen çoğalır ve reçel olur. Kurutunca da oda çok güzel kokar.
GÜLSHA MARKASININ KURUCUSU GÜLŞAH GÜRKAN
FABRİKA SADECE 1 AY ÇALIŞIYOR
* Gülşah Hanım kaç yıldır bu işi yapıyorsunuz?
- Aile şirketi olarak 1965 yılından beri bu işi yapıyoruz. Isparta’nın en eski gülcülerindeniz.
* Baba mesleği diyebiliriz o halde...
- Evet, baba hatta dede mesleği.
* Hollanda ve Ekvador gibi ülkelerden gül ithal ediyoruz. Bu gücünüze gidiyor mu?
- Aslında ithal edilen güller vazo gülü dediğimiz tamamen estetik amaçlı kullanılanlar. Göz görseli. O yüzden ithal edilmelerine karşı değilim. Zaten vazo gülü benim alanımın dışına giriyor. Bizim kullandığımız gül, sanayide kullanılan, dünyada Türkiye’de, Bulgaristan’da, Fas’ta ve biraz da İran’da yetişiyor. Endüstriyel olarak kullanılan 3 gül türü var. Alba, gallica ve damascena. Ama esansiyel yağını verdiği için parfümünden dolayı roza damascena en değerli olanı.
* Isparta’da yetişen de o mu?
- Evet burada yetişen de o. Sadece 1 ay oluyor. Buradaki fabrika sadece 1 ay çalışıyor. Geri kalan 11 ay çalışmıyor.
* Bir ay boyunca her gün mü toplanıyor?
- Mayıs ortası başlar haziran ortası biter. Bu sene yağmurlardan dolayı geç başladı. Bir ay boyunca her sabah çalılar ayrı ayrı tomurcuklardan gül açıyor. Toplanan gülleri, ilk 6 saat içinde uçucu yağlarını kaybetmeden bitmiş ürün haline getirmek zorundayız. Gül toplamaya sabah 05.00’te başlanır. Üstlerine daha güneş ışığı vurup değeri olan uçucu yağlar azalmadan toplamaya başlanır.
En makbul yağ, üzerinde çiğ olan gülün yağıdır. Toplanan güller toplanma alanımıza getiriliyor. Isparta’da gül bahçeleri biraz dağınık yerde olduğu için toplanma alanlarımız var.
Çiftçilerin çoğu kendi bahçelerinden topladıkları gülleri eşekleriyle, motosikletleriyle ya da bazen sırtlarında getiriyor.
DÜNYADAKİ TÜKETİMİN YÜZDE 60’I ISPARTA’DAN KARŞILANIYOR
* Türkiye’nin gül üretiminde dünya pazarındaki yeri nasıl?
- Gülşah Gürkan: Dünyadaki tüketimin yüzde 60’ı Isparta’dan çıkıyor. Burada Gülbirlik bir kooperatif var. Fransızlar Isparta’da fabrika kurdular.
Hepsi de dünyanın büyük markaları. Fakat fabrikayı ilk açtıklarında Isparta’dan gül alamıyorlar. Çünkü çiftçi güvenip gül vermemiş.
Dedem Mustafa Gürkan ileri gelenlerden biri olduğu için dedemden yardım istemişler.
Dedemin adil fiyat vereceğine herkes güvendiği fiyatı dedem belirlermiş.
* Piyasada satılan sahte ürünler de var mı? Tüketiciler nasıl ayırt edecek?
- Maalesef gül çok pahalı bir ham madde olduğu için gerçek gül yağı olduğu kadar içine sentetik moleküller katılarak üretilmiş gülyağları var. Bunları ayırt etmek de zor.
Piyasada 5 liraya satılan çok sayıda gül yağı var. Bazıları açıkça güllü su yazıyor.
Demek ki bu gıda aromalı su. Gül suyu cam şişede olmalı. Plastik şişeleri doğru bulmuyorum.
* Tohumundan alsam başka bir yerde eksem yetiştiremez miyim?
- Tohum değil kazık sistemiyle büyüyen bir çiçek.
Burdur’da birazcık çıkıyor.
Biraz daha uzağa gittiğinde yetişmiyor.
Bu hem toprak hem de iklimle ilgili.
Uzak yerlerde ekenler oldu. Çıktı da ama kokusu yok. Ekseniz belki çıkar ama kokusu olur mu bilmiyorum.
Kumlu toprak ve suyu çok seven bir bitki. Fransa’da Grasse’de de çok yetişiyor. Isparta’nın iklimi gibi Grasse da.
HAFIZLAR iYi EZBERLEMEK iÇiN GUL KOKLARMIS
* Getirilen güller sonrasında nasıl işlemlerden geçiriliyor?
- Biriken gülleri alıp fabrikaya getiriyoruz. Isınmalarına izin vermeden gül yağı, gül konkreti, gül absolütü gibi farklı ham maddeler var, distilasyon ya da ekstraksiyon bölümlerine alıp işliyoruz. Bunları ham madde olarak Fransa’daki büyük parfüm ve kozmetik üreticilerine ihraç ediyoruz.
* Peki, kendi markanızın ürünlerini de yurtdışına mı ihraç ediyorsunuz?
- Gülsha marka ürünlerimizi en çok Uzakdoğu’ya, Amerika’ya ihraç ediyoruz. Türkiye’de de birçok satış noktamız var.
* Çiftçiler genellikle tek mi yoksa aileleriyle mi çalışıyor?
- Genelde aileler birlikte yapıyor bu işi. Bütün akrabalar bu mevsimde bir araya gelip öyle gül topluyorlar.
* Çiftçi kazandığından mutlu oluyor mu?
- Son 6-7 senedir fiyatlar yukarı doğru çıktı. O yüzden çiftçi çok mutlu. Gül fiyatları memnun ediyor. O yüzden yeni yeni bahçeler de ekilmeye başlandı.
* Gül yağı, suyu ve parfümünü biliyoruz. Kaç farklı şekilde kullanılıyor?
- Konkret denilen bir ham madde var. Balmumu kıvamında. Ekstraksiyonla oluşturuluyor. O ve ondan meydana gelen absolüt parfümlerde kullanılıyor. Çünkü ikisi de alkolde çözülüyor. En çok bu ikisi kullanılıyor. Bir de bizim de kendi ürünlerimizde kullanılan kuru gül var. Gülümüzün her şeyinden yararlanıyoruz. Posasından da gübre yapıyoruz. Yeni ekimlerde kullanılıyor. Tamamen çevre dostu bir üretim anlayışımız var. Bu değerli gülün hiçbir şeyini zayi etmiyoruz.
* Tarihler öncesinde de gülsuyu, gül yağı var değil mi?
- Gül, çiçek olarak çok eski zamanlara dayanıyor. Gülsuyunun ilk İbn-i Sina zamanında 10. ve 11. yüzyıllarda çıktığı söyleniyor. Gül yağının ondan sonra çıktığı biliniyor. Mısır’da, Hindistan’da anlatılan masallara, efsanelere göre bir kraliçenin düğününde havuzlara güller atılır. Sabah bir bakarlar ki gülün üzerinde yağ birikmiş. Gül yağının böyle ortaya çıktığı rivayet edilir. İbn-i Sina’nın kitaplarında gülün faydalarında bahseder. Zaten gülün antienflamatuvar ve yatıştırıcı etkisinin olduğu biliniyor. Osmanlı zamanında mental hasta olanların kafalarını kazıyıp gül yağı ile ovarlarmış. Sakinleşsin diye. Hafızayı güçlendirdiği için hafızlar gül koklarmış, iyi ezberleyebilmek için. Macununu yapmışlar mideyi yatıştırsın diye. Gülsuyunu yapmışlar cilde iyi gelsin, kokusu rahatlatsın diye.
PEMBE GÜL SEVGİNİN RENGİ
* Peki, spiritüel anlamda?
- Kalp çakrası ile ilişkilendiriliyor. Zaten sevginin sembolü de gül. Gülün enerjisi çok yüksek. O yüzden bu enerjinin sevginin enerjisi olduğuna inanılıyor.
* Kullandığınız gül hep pembe midir? Başka renkleri de var mıdır?
- Pembe tonudur. Başka rengi yoktur.
* Renklerin anlamlarına inanır mısınız? Mesela aşkın sembolü kırmızı güldür...
- İnanırım. Pembe sevginin ve masumiyetin rengidir. Pembe gül de yüzden sevgiyi çağrıştırır.
Paylaş