DAVRANIŞ BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BAŞKANI EMRE KONUK: Tehdit, aşağılama, küfür travmadır!

Kızını dövmeyen dizini döver diye ezberletilmiş, yanlış sözler zincirlerini yıkmak istercesine okuyacağınız bilgiler var bu hafta sayfamızda.

Haberin Devamı

Kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyin diyenler halt etsinler! Şiddeti yaşayan, annesinden, babasından, öğretmeninden ya da kimden olursa olsun işte hayattan şiddet gören her bireyin yetişkin olduğunda iki yolu var. Birisi yanan canının intikamını alırcasına can yakmak, diğeri özgüven eksikliği ile içine gömülmek, pısırık bir yaşamı sırtında kamburla sırtlamak... Bir de bu yolların ikisine birden eklenen hastalıklar zincirleri var. Alkol ve madde bağımlısı olmaktan, kansere kadar uzanan vücudun yetişkinlik zamanlarında attığı çığlıklar var. Evladını döven ebeveynlerin çocukluklarında yaşadıkları şiddet hep aynı. Özgecan’a kıyan katilinde, Münevver Karabulut’u kesen katilin de çocukluklarına inilse aynı travmaların karşımıza çıkacağı kesin. Röportajımıza ek olarak Klinik Psikolog Emre Konuk bizimle bir de araştırma raporları sonuçlarını paylaştı ki zaten başlı başına bir olay çıkan sonuçlar. Dövmeyin kimseyi! Dövmeyin çocukları! Bir ömrü, bir nesli, koca bir yaşamı mahvediyorsunuz! Döverek kimin kiminle meselesi hallolmuş? Dayak dayakla, anlayış anlayışla, sevgi sevgiyle, aşağılama aşağılanmayla karşılık buluyor hayatta. Ne ekersen onu biçersin sözünden çıkalım yola...

Haberin Devamı

DAVRANIŞ BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BAŞKANI EMRE KONUK: Tehdit, aşağılama,  küfür travmadır

Bizi en çok travmatik süreçler yorar

◊ Travma ve travmatik süreçleri konuşmak istiyorum... Travma deyince ne anlayalım?
- Travmatik süreçten kastımız, çocuğun ya da kişinin yaşanan stresle başa çıkma kapasitesini zorlayan her şeydir. Teknik tanımı budur. Travma deyince genelde deprem, yangın, felaket gibi şeyleri algılarız. Hayati tehlikesi olmayan ama bizi zorlayan her şey travmatik bir özelliğe sahip olabilir.

◊ Sizi psikoterapist olarak zorlayan travmalar hangileridir?
- Doğal afetler, kazalar, bombalar, savaş artık bizi zorlamıyor. Suriyeli göçmenlerle yaptığımız çalışmalarda, 4 seansta travmalarının etkilerinden kurtuldular. Bizi en çok yoranlar, özellikle 0-18 yaşlarda aile içinde yaşanan travmatik süreçler. Bunların özelliği hayati tehlike yaratmamaları ama sık tekrarlanmaları. Yani insan beyninin travmanın etkisinden arınacak zamanı bulamaması. Örneğin; tehditler, aşağılama, önemsememe, kıyaslama, küçük düşürme, dışlama, ihmal, küfür, taciz gibi. Bunlar bir çocuğun yetişme döneminde uzun zamanlara yayılmışsa bu çocuğun çok değişik ve ağır psikiyatrik ve psikolojik sorunları edinmesi beklenir.

Haberin Devamı

DAVRANIŞ BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BAŞKANI EMRE KONUK: Tehdit, aşağılama,  küfür travmadır

Kalp krizi GEÇİRME RİSKİ yüzde 232

◊ Vücut travmalara hastalıklarla da sinyal verir mi?
- Travmayla kanser hastası olma riski yüzde 150 artıyor. Kalp krizi geçirme riski yüzde 232. Felç geçirme riski yüzde 281. Eklem iltihabı olma riski yüzde 286. Depresyonu anladık ama ya bunlar? Bu hastalıklar immün (bağışıklık) sistemi hastalıkları.

◊ “Adamın hiçbir şeyi yoktu kalp krizinden gitti” diyoruz. Burada 0-18 yaşında yaşanan travmaların ileride vücuttan bu şekilde çıktığını söyleyebilir miyiz?
- Erken dönemlerde yaşanan travmatik süreçler ileride psikiyatrik sorunları ve hastalıkları tetikliyor. Nedeni tıbben açıklanamayan birtakım hastalıklar var. Migren, fibromiyalji gibi. Bir kişinin neden migren olduğu açıklanamıyor. Yapılan araştırmalardan yola çıkarak migreni travmanın tetikleyebileceğini düşündük. Ve bir araştırma yapmaya karar verdik. Gaziosmanpaşa Hastanesi’nde en ağır 12 migren hastasını bulduk. Bunların artık önemli bir kısmı migren hastası değil. Şimdi migreni olan hasta sayısını artırarak çalışıyoruz. Çalışma çok iyi gidiyor.
Bundan cesaret alarak Amerika’da bir fona başvurduk. Gerekli desteği verdiler ve fibromiyaljinin tedavisi ile ilgili 7 hastanede çok merkezli bir çalışma başlattık. Bu çalışmaların ortak yanı, soruna neden olarak geçmiş travmaları ele almamız.

Haberin Devamı

DAVRANIŞ BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BAŞKANI EMRE KONUK: Tehdit, aşağılama,  küfür travmadır

Sürekli kaygı kronik strestir

◊ Kronik stresi nasıl tarif edersiniz?
- Mesela sürekli kaygı ve sıkıntı halleri. Bir türlü geçmeyen ve güne yayılan sıkıntılı süreçler. Çok zorlayıcı iş hayatı. Çok zorlayıcı patronlar. Zorlayıcı ilişki biçimleri. Verilmeyen aralar. Sorunlarla bir türlü başa çıkamama. Kronik streste 5 dakika bile olsa ara vermek çok önemlidir. Mesela bu arayı veremediğin işler var.

◊ Ne gibi işler?
- Örneğin çağrı merkezi çalışanları. Bir kere sesleri kaydediliyor. Herkes izleniyor. Bu insanların yaşadığı problemleri sıralayalım. Yerinden kalkıp tuvalete bile gidemiyor. Ara bile veremiyor çünkü her şey kayıt altında tutuluyor. TMJ (Temporomandibular eklem alt çeneyi kafa kemiklerine bağlayan, çenenin ileri, geri ve yanlara hareket etmesini sağlayan çok karmaşık bir eklemdir) sendromu diye adlandırdığımız bir problem vardır. Ağzınızı açamazsınız. Çeneniz hareket etmez. Bu 10 binde bir olur. Ağrır, yemek yiyemez. Bir çağrı merkezinde çalışan 22 kişide bu problemden olur mu? Olur. Bunu tespit ettik. Yine bir çağrı merkezinde yaklaşık 30 kişinin kolit hastalığını tespit ettik. Bu ne demek? Çalışanlar çok sık ayrıldıkları için stresle mücadele etmeleri ile ilgili hiçbir müdahale yapılamıyor.

◊ Buna vücudun mesleğine isyanı diyebilir miyiz?
- Kronik stresin olduğu ve immün siteminin bu sebeple çöküp hastalıkları beraberinde getirmesi diyebiliriz. Kiminde kanser kiminde migren kiminde de fibromiyalji olarak karşımıza çıkıyor.

Haberin Devamı

DAVRANIŞ BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BAŞKANI EMRE KONUK: Tehdit, aşağılama,  küfür travmadır

Şiddet gören çocuğun hayatla başa çıkması zor

◊ Şiddet gören bir çocuk yetişkin olunca neler yaşar ve yaşatır?
- Psikiyatrik teşhisler kitabında 350’yi aşkın teşhis vardır. Yoğun derecede ve zamana yayılan bir şiddet görmüş bir çocuk bu 350 teşhisten herhangi birine sahip olabilir. En hafifi depresyondur. Şiddet gören bir çocuğun ileride şiddet uygulaması şart değildir.
Kendisini savunacak mekanizmalar geliştirmeyebilir. Kızgınlığını, öfkesini içine atabilir. Dışa vuramayabilir. Bu da diğeri de bir problemdir. Bu çocuğun hayatla başa çıkması çok zordur.

◊ Çocuğumuzu bir anaokuluna ya da bir kuruma teslim ettik diyelim. Çocuğumuzla ilgilenecek kişiler için o kurumlar ne tür tedbirler almalı?
- Buradan çıktığınızı düşünün. Allah korusun başınıza bir şey gelmeyeceğinin bir garantisi var mı? Hiçbir zaman yüzde 100 garantiye alamazsınız. Siz riskleri minimize edecek şeyler yaparsınız. Arabanıza iyi bakarsınız. Şoförünüz varsa onun deli dolu olmayan, alkollü şekilde araba kullanmayan biri olmasına dikkat edersiniz. Böyle tedbirler alırsınız.

◊ Ensar Vakfı’nda yaşanan olayı göz önüne alırsak... Burada kurumun sorumluluğu ne ölçüdedir?
- Buna karar verebileceğimiz veriler yok elimizde. İhbarlar olmuş ve kurum bunları değerlendirmemişse bir ihmalden söz edilebilir.
Böyle hizmet veren, yıllardır deneyimi olan bir vakıf bu gibi şeyleri göz ardı etmeyip dikkatli bir tavır içinde olmuştur diye var sayıyoruz. Şöyle düşünelim. Arabada giderken her türlü tedbiri alıyorsunuz ama yine de bir kaza olabiliyor.

◊ Şanssızlık olarak mı düşünelim bunu?
- Bir ihmal de olabilir tabii ama bilmiyorum. İlle de bir ihmal olması gerekmediğini düşünüyorum. Çok itibarlı bir okulun yatakhanesinde buna benzer bir olay olabiliyor. O okul duyarsız olamaz.
Ama böyle bir şey oluyor ve onlar da gereğini yapıyor. Dikkat etmelerine rağmen olabilen bir şeydir. Onun için Ensar Vakfı’nda olan olayı değerlendiremiyorum.

◊ Bu olaylar sizce neyin sonucudur?
- Bu olaylar çoğulcu toplumun kaçınılmaz sorunudur. Çoğulcu toplum, adı üstünde çok değişik tip insanı barındırır. Akıl hastasından katiline, bilim insanından memuruna kadar. Metropollerde ne yazık ki ülkeler aileye yönelik programlar geliştirmede çok ihmalkar davrandılar.
Bunun sıkıntılarını çekiyoruz. Aile içinde travmanın çok yaygın olmasının bir sonucu. Travması olmadan böyle bir şey yapamaz. Sıkıntısını duyduğum bir şey de bu. Özgecan Aslan olayını düşünelim. Minibüs şoförü babasıyla birlikte yapmıştı bunu.
Amerika’da şiddet nedeniyle suç işlemiş ve hapse girmiş mahkumların neredeyse yüzde 100’ü zamanında şiddet görmüş veya şahit olmuş insanlardan oluşuyor.
Cinsel suçlardan dolayı hapse girmiş mahkumların neredeyse tamamı çocukluğunda cinsel tacize maruz kalmış insanlardan oluşuyor.

◊ Suçluların çocukluklarına inersek karşımıza aile çıkıyor...
- Bu işin kaynağı ailedir. Çünkü 0-18 yaş istatistikleri bunu gösteriyor. Mutlaka o küçük yaşta geçirilen, kökende travmalar vardır. Kafasını betona vurup beynini zedelemediği sürece. O ayrı mesele. İnsanlar durup dururken çocuklarını falakaya yatırmıyorlar. Bunu yapan anne ya da baba eğer “Ben mutlu bir çocukluk geçirmiştim” derse ben mesleğimi bırakırım.

◊ Bizim ülkemizde yapılan araştırmalar var mı?
- Maalesef yok. Araştırma yapmayı çok sevmiyoruz. Üniversiteler başka şeylerle uğraşıyor.

Haberin Devamı

DAVRANIŞ BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BAŞKANI EMRE KONUK: Tehdit, aşağılama,  küfür travmadır

ÇOCUKLUKTA YAŞANAN OLUMSUZ OLAYLAR

İSTİSMAR

1. Duygusal istismar:
Sıklıkla anne, baba veya ailedeki başka bir yetişkinin küfür etmesi, aşağılaması ve fiziksel olarak incitilebilme düşüncesi.
2. Fiziksel istismar:
Bazen veya sıklıkla itilmek, zorlanmak, tokat yemek veya bir şeyin üzerinize atılması veya hatta size çarparak yaralanmanız.
3. Cinsel istismar:
En az 5 yaş büyük bir yetişkin tarafından herhangi bir cinsel yolla dokunulmak, okşanmak veya onların vücuduna cinsel yolla dokunulması, oral, anal veya vajinal birleşme girişiminde bulunulması ya da birleşmenin gerçekleşmesi.

İHMAL

4. Duygusal ihmal:
Katılımcılara ailelerinin kendilerini özel, sevilen biri olarak hissettirip hissettirmedikleri sorulmuştur.
Duygusal ihmal, Çocukluk Travma Envanteri’nde ortalamadan en uç noktaya kadar maruz kalma oranları Duygusal İstismar alt ölçeğinde tanımlanarak ölçülmüştür.
5. Fiziksel ihmal:
Katılımcılara yemeklerinin yeterli olup olmadığı, bakımlarına müdahale edilip edilmediği, kirli kıyafet giyip giymedikleri, onları doktora götürecek birinin olup olmadığı sorulmuştur.
Fiziksel ihmal Çocukluk Travma Envanteri’nde ortalamadan en uç noktaya kadar maruz kalma oranları Fiziksel İstismar alt ölçeğinde tanımlanarak ölçülmüştür.

EV İÇİ İŞLEVSİZLİK

6. Anne tarafından şiddet uygulanması
Anne veya üvey anne tarafında bazen veya sıklıkla itilmek, sıkıştırılmak, tokatlanmak veya kovulmak, tekmelenmek veya yumruklanmak, yaralanmak veya birkaç dakika sürekli halde vurulması veya silah ve bıçakla tehdit edilmek ya da yaralanmak.
7. Aile içi madde istismarı
Alkol problemi olan veya illegal madde kullanan biri ile yaşamak.
8. Aile içi zihinsel hastalık
Aile bireylerinin depresif olması veya zihinsel bir hastalığa sahip olması ya da intihar girişiminin bulunması.
9. Ebeveyn ayrılığı veya boşanma
Ayrılan ya da boşanan anne-babalar.
10. Gözetimde bulunan aile üyesi
Hapishaneye alınan bir aile üyesi.

DAVRANIŞ BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BAŞKANI EMRE KONUK: Tehdit, aşağılama,  küfür travmadır

DİNİ İNANCI TAM OLANLAR TRAVMALARDAN DAHA AZ ETKİLENİYOR

◊ Din travmalar üzerinde etkili midir?
- Felaket durumlarında çalışmaya başladığımız zaman istikrarlı olarak görüyoruz ki dini inancı tam olanlar travmalarından daha az etkileniyorlar. Ve daha çabuk iyileşebiliyorlar. Bir travma insan eliyle yaratılmışsa daha zorlanılıyor.
Doğal bir olaysa, deprem gibi, daha kolay atlatılıyor. Fay hattındaki kırık için kime kızacaksın? Allah’a kızamazsın çünkü Allah kötülük yapmaz. Ortada kızabileceğin biri olmazsa daha çabuk iyileşebiliyorsun.

◊ Dinin yanlış anlatılmasıyla ilgili travmalara rastlıyor musunuz?
Dini kullanarak çocuklarını korkuyla yetiştiren aileler var. Bunlar çocuklarına iyilik yapmıyorlar. Bu işten faydalananlar sadece terapistler oluyor.

◊ 1-18 yaş arasında önemsenmenin çok önemli olduğuna inanıyorum, katılıyor musunuz?
- Çok doğru. İnsanların bütün kültürlerde paylaştığı ortak ihtiyaçları ve korkuları var. Ortak ihtiyaçlar onaylanma, önemsenmek, saygı, güven ve aidiyet gibi. Bu Kenya’da da New York’ta da İstanbul’da da aynıdır. Değişmez. Hatta maymunlarda da değişmiyor.
Bunun diğer kutbu korkulardır. Aidiyet çok temel ihtiyacım ama dışlanma en büyük korkumdur. Dışlandığınızı düşünün. Anneniz babanız günde size beş posta dayak atıyor ve “Seni nereden doğurduk” diyor.
Oraya ait değilsin. Kimliğini düşün. Oraya ait değilsem ben kimim? Travmanın bu kadar etkili olması bu temel ihtiyaçların giderilmediği ve bu temel korkulara yol açtığı için kötü.

ÇOCUKLARINI EN ÇOK ANNELER DÖVÜYOR

◊ Şiddeti uygulayanlar neden hep erkek?
- Birkaç nedeni var. Sosyal ortam şiddeti daha çok erkekten bekliyor. Kadının rolü daha yumuşak olmasını gerektiriyor.

◊ Çocukken babasından şiddet görüyor, evlenince kocasından...
- Çocuklarını en çok dövenler annelerdir. Anne, çocukla hep beraberdir. Baba da dövüyor anne de dövüyor. Ama sosyal olarak kadın dışarıda neden şiddet göstermiyor dediğimizde, fiziken zayıflığı karşımıza çıkıyor. Kolay değil bir erkeği dövmek. Okulda da öyle. Kaba kuvvette erkekler fiziki olarak daha güçlü.

◊ Peki kadından bu öfke nasıl çıkıyor?
- Çocuğunu döverek. Saldırgan oluyor. Agresif oluyor.

◊ Toplumsal olarak yaşanan istismar olayları için ne yapabiliriz?
- Amerika’nın Kaliforniya eyaletinde bir çocuk, okulunu mahkemeye verdi. Bana göre bu Amerika’daki son yıllardaki en önemli mahkeme kararıdır. Çocuk “Eğer benim okulum travmaya önem verseydi ve öğrencilerini, öğretmenlerini, rehberlik servisini eğitseydi benim başıma bunlar gelmezdi” dedi. Okulunda travmatik şeyler yaşamış. Henüz yaşı 15 civarında. Ve çocuk davayı kazandı. Artık Kaliforniya’da bütün okullar mecburen öğrencilere, öğretmenlere, anne-babalara ve rehberlik servisine bilgilendirici travma eğitimi vermek zorunda. Kanun çıktı. Bu dünyanın hiçbir yerinde yok. Okullarda atılmalar, uzaklaştırılmalar, akademik performanslar ve üniversiteye başvurulara bakılır. Amerika’daki olaydan sonra araştırmanın yapıldığı okullardan atılan öğrenci olmamış, uzaklaştırmalar çok azalmış, akademik performans artmış ve o okullardan üniversiteye girişler çoğalmış. Okullar çok önemli. Bu konudan fayda görecek herkes orada. Bu çok basit bir müdahale. Bu programların makro düzeyde her okulda yapılması gerekli. Bir de okullarda rehberlik servisleri öğrenci sayısı karşısında yetersiz kalıyor. Bu maliyetli bir iş ama diğeri daha maliyetli. Kanser oluyor ve tedavi için dünyanın parasını harcıyorsun. Bunun yanında danışman ve terapist açığımız çok fazla. Hızla kısa süreli terapilerin eğitimini almış profesyonellerin eğitimine hız verilmesi gerekiyor.

BAĞIMLILIK DA DİYABET DE TRAVMADAN

◊ Çocukluğunda yukarıdaki travmatik deneyimleri yaşayan birinin yetişkinlikte hiç travma yaşamayan birine göre bağımlılık derecesi, örneğin eroin kullanma riski yüzde 4600, aşırı alkol tüketme riski yüzde 500, obezite-diyabet hastası olma riski yüzde 201, sigara kullanma riski yüzde 250, kronik akciğer tıkanıklığı hastalığına yakalanma ise riski yüzde 399 daha fazladır.

 

Yazarın Tüm Yazıları