Paylaş
Gerçek bir Anadolu kadını, aslan gibi bir anne, dağ gibi bir emekçi, olağanüstü bir ev sahibi ve işinin işçisi bir kadın Zümran Hanım...
Kars’ın Boğatepe Köyü’ne vardığımda evinin kapısının önünde oğlu, eşi ve komşularıyla birlikte karşıladı bizi. Yokluktan imkan yaratmayı bilen, verilmeyen hakların inadına hakkını almayı bilen bir kadın o...
Boğatepe Çevre ve Yaşam Derneği Başkanı Zümran Ömür siyasette olmalı, o ülkenin her yanında olmalı. Yetiştirdiği üç evladı da saygı ve efendilikle harmanlanmış annelerine yardımcılar...
“Atatürk’ün biz kadınlara verdiği seçme ve seçilme hakkına sahip çıkalım, savunalım” diyor. Öğrendiği Fransızca’ya herkes hayran... “Eşinin arkasında değil yanında duran kadın ‘Cumhuriyet Kadını’dır” diyor.
Yüzlerce kadının ekonomik özgürlüğü olmadığı için öldürüldüğü ve şiddete maruz kaldığı ülkemizde...
Zümran Hanım’ın öyküsünü gururla okuyun. Ben de ellerim patlayıncaya kadar alkışlamak istiyorum onu...
Fotoğraflar: Levent KULU
◊ Zümran Hanım bir video çektiniz ve sosyal medyada yayıldı… O videoyu çekmek nereden aklınıza geldi?
- Zümran Ömür: Biz köy kadınlarını desteklemek için yöresel kahvaltı hazırlıyoruz. Buna da “Boğatepe kahvaltısı” diyoruz. Çok sayıda misafir geliyor burada kahvaltı yapmak için. O videoyu da kahvaltıya gelen bir misafir çekmiş. Özel olarak yapılan bir çekim değildi. Fransızca bildiğimi öğrenince “Fransızca konuşur musun?” dediler. Fransızca ile başlayıp Türkçe ile bitirdim. Gelen misafirimiz bunu yayınlamış ve sosyal medyaya düşmüş. Bilinçli bir çekim değildi.
◊ Doğma büyüme Boğatepeli misiniz?
- Zümran Ömür: Doğma-büyüme Karslıyım. Selim ilçesinden Boğatepe’ye gelin geldim. Yakışıklı Kazım Bey’i kaçırmak istemedim.
◊ Kazım Bey siz de bir şeyler söylersiniz artık…
- Kazım Ömür: Hanımın güzelliği yetiyor, laf söylemeye hiç gerek yok…
◊ Bu köyün başlıca geçim kaynağı hayvancılık ve peynir üretimi değil mi?
- Zümran Ömür: Evet. Köyümüzde 6 tane mandıra var. 4 kaşar, 2 de gravyer mandıramız var. Bunun dışında da geleneksel üretimi devam ettiren küçük atölyelerimiz var.
◊ Hong Kong’a bile peynir yolluyormuşsunuz…
- Kazım Ömür: Buradan dünyanın birçok yerine peynir gidiyor. Avrupa’da bizim süt ürünlerinin girişi yasak. Ama vatandaşlar kendi imkanlarıyla götürebiliyor. Geçen sene burada Çin Büyükelçisini ağırladık. Çin’in önemli iş insanlarıyla buraya gelip mandıralardaki üretim sürecini gördüler. Burada 5 saat kaldı. Köyümüzü ve üretim sürecini çok sevdi. Burada önemli olan şey üretmek. Bu ülkeyi seviyoruz ve üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmeliyiz. Biz de bu sorumluluk neticesinde üretim sürecini devam ettiriyoruz. Üretimle birlikte kültürümüzü de devam ettirmiş oluyoruz.
◊ Köyde bir de peynir müzesi var.
- Kazım Ömür: Evet. Türkiye’nin ilk eko peynir müzesini yaptık. İlhan Abi (Koçulu) çok değerli bir insandır. Onun aklına geldi böyle bir müze yapmak. Tamamen kendi köy halkımızın katkılarıyla oluşturduğumuz bir müze oldu. Dünyada ikinci. Köyümüze gelen ziyaretçiler ilk önce müzeye gitmek istiyor.
◊ Zümran Hanım dernek başkanısınız. Derneğinizi anlatır mısınız?
- Zümran Ömür: Derneğimizin ismi Boğatepe Çevre ve Yaşam Derneği. Ben ve İlhan Koçulu Abim beraber sürdürüyoruz. Derneği 2007 yılında kurduk. Köyümüzde 650 çeşit bitki türü var. Bunun farkındaydık ve kadınlarımız için ne yapabiliriz diye yola çıktık. Kadınlar ve erkeklerle birlikte çalışmalara başladık. Öncelikle eğitim sürecimiz oldu. Çok sayıda eğitim aldık. Tıbbı bitkilerin bizim için koruyucu olduğunu öğrendik. Biz köy kadınıyız, sabah akşam inek sağıyoruz. Burada yapmamız gereken çok iş var. O yüzden bitkilerle ilgili uzmanlar köyümüze gelerek bize eğitimler verdiler. Eğitimlerden sonra da dernek faaliyetlerini başlattık.
KADIN, EŞİNİN ARKASINDA DEĞİL YANINDA YER ALMALI
◊ Neler öğrendiniz o eğitimlerde?
- Zümran Ömür: Hangi hastalıklara hangi bitkinin iyi geldiği, nasıl kullanılması gerektiğine kadar birçok şey öğrendik. Demleme usulleri, bitki kurutma teknikleri vs. çok kapsamlı bilgiler edindik. Bitki kurutmak için atölyeler bile kurduk. Bitkinin günün hangi saatinde toplanacağı bile çok önemli. Çünkü hedefimiz insan sağlığı. Eğitimlerde şunu da gördük. Kadınlarımız doktora gittiklerinde kendilerini ifade edemiyorlardı. İletişim ve sağlık kursları da aldık. Biz çok et ağırlıklı beslenen bir köydük. Bunun yanlış olduğunu ve sebze tüketmemiz gerektiğini öğrendik.
Bunun için seralar hazırladık. Çünkü 2400 rakımlı bir yerdeyiz. 2400 rakımda sebze yetiştirmek neredeyse imkansız. Soğuktan dolayı ağacımız bile olmaz. Bu zor şartlar altında sebze yetiştiriyoruz.
◊ Derneğiniz kadınlara bunlar haricinde nasıl destek oluyor?
- Zümran Ömür: Kadınlarımızın kendi el becerileri var. Mesela yöresel kahvaltı hazırlıyoruz dışarıdan gelen misafirler için. Herkes evinde kahvaltı veriyor ve bu da kadının bütçesine katkıda bulunuyor. Böylece kadının da aile içinde söz hakkı oluyor.
Derneğimizin bir hedefi de kırsaldaki kadının toplumda yer almasını sağlamak. Kadın, eşinin arkasında ya da önünde değil, yanında yer alsın istiyoruz. Mesela benim eşim bana çok büyük destek oldu. Derneği kurduğumuzda eşime bu sürecin içine girmek istediğimi söyledim. Eşim de bana “Şimdiye kadar hep sen benim arkamdan koştun, toparladın. Şimdi sen başar ben senin arkandayım” dedi. 45 kadınla birlikte derneği erkeklerin elinden aldık.
◊ Derneğinizin en büyük hedefi nedir?
- Zümran Ömür: Biz üretmek istiyoruz. Böylece bu kültürü gelecek nesillere de taşımış olacağız…
120 saat fransızca dersi aldık
◊ Bu sene trenle Kars’a gelmek çok meşhur oldu. Bunu neye bağlıyorsunuz?
- Kazım Ömür: Bizim uzun yıllardır verdiğimiz emek sonucunda yıllık 5-6 bin ziyaretçimiz oluyordu. Buradan memnuniyetle dönen insanlar bunu paylaşmaya başladı. Doğu Ekspresi’nin nostaljik bir yolculuk olması insanlara cazip geldi. Kars’ta inanç turizmi var, tarih turizmi var. Bunun dışında doğa ve spor turizmi var. Bunların hepsi önemli faktörler. Kars’ın kışı ayrı yazı ayrı güzeldir. Bir de toprağımızı hiç kirletmedik. O nedenle mesela bizim köyümüzde 650 çeşit bitki var.
◊ Turistlerin Boğatepe’ye gelmelerindeki ilk sebep peynir müzesi mi?
- Kazım Ömür: Peynir müzesi, önceki dönemlerde burada yaşamış Malakanlardan kalan evler, bitki çeşitliliği gibi nedenler etkili oluyor.
◊ Fransızcayı öğrenmek nereden aklınıza geldi?
- Zümran Ömür: Kafkas Üniversitesi’nden bir hoca tuttuk. Köyümüze geldi.
- İlhan Koçulu: Bu 2000 yılında başlayan bir süreçti aslında. Burada ekolojik döngüye uyumlu bir üretim süreci olduğu için insanların dikkatini çekti. 2009 yılında Fransa’da ve Belçika’da faaliyet gösteren Tamadi derneğine üye olduk. Dayanışmacı turizm organizasyonu. Burada şirketler yok. Sadece eli toprağın içinde olan yerel dernekler, sendikalar, belediyeler çalışıyor. Şu anda 27 ülkede faaliyet gösteriyor. Biz de o derneğin yönetimindeyiz. Üye olduktan sonraki yıl gruplar gelmeye başladı. Bunlar dayanışmacı gruplar olduğu için köyümüzdeki evlerde misafir ediyorduk onları. Ev sahiplerinin çiftlik işlerine de yardım ediyorlardı. Fakat ailelerle iletişim sorunları yaşanıyordu.
Sözlükler ve gönüllü öğrenciler yardımıyla iletişim kurulabiliyordu. Böyle bir ihtiyaç ortaya çıkınca köy kadınlarına Fransızca eğitimi verilmesine karar verdik.
◊ Kaç kadın eğitim aldı?
- İlhan Koçulu: 40 kadın başladı, sonra sayıları düştü. Hoca cumartesi ve pazar günü geliyordu. Her geldiğinde 4 saat sürüyordu eğitim. Toplamda 120 saat ders alındı.
KADINLARI BİLGİYE DAHA KOLAY ULAŞTIRMANIN YOLLARINI ARIYORUZ
◊ Fransızcayı daha da ilerletmek için bu eğitimleri tekrarlıyor musunuz?
- Zümran Ömür: Ben de köyümüzün diğer kadınları da bunu ister.
- İlhan Koçulu: Şu anda en temel ihtiyaç internet kullanımı. Dünyayla iletişime geçmek için internet kullanımı şart. O nedenle geçtiğimiz hafta internet kullanımı eğitimleri başladı. Buradaki kadınları bilgiye daha kolay nasıl ulaştırırız, bunun yollarını arıyoruz. Onlar bilgiye ulaştıkça yeni Zümran’lar çıkacak.
◊ İlhan Bey sizi tanıyabilir miyim?
- İlhan Koçulu: Ben bu köyde doğup büyüdüm. Köydeki herkes gibi ben de çobanım. Hayvan yetiştiriciliği ve peynir üretimi yapıyoruz. Peynir ustasıyım.
◊ Bu köyde herkesin kadınların önünü açmak için seferber olduğunu gördüm… Ülke olarak buna çok ihtiyacımız var diye düşünüyorum…
- İlhan Koçulu: Buna insanlığın ihtiyacı var.
- Zümran Ömür: Mustafa Kemal Atatürk bize seçme ve seçilme hakkı verdi. Biz kadınlar olarak bu hakkımızı savunuyoruz. Atatürk’ün izniyle de kendimizi güzel yerlerde görmek istiyoruz.
HEDEFİMİZ KOZMETİK ÜRÜNLER İMAL ETMEK
◊ Köyün ihtiyaçları neler?
- İlhan Koçulu: Köyün sosyal alanları çok yetersiz. Burada birçok şeyi kendi imkanlarımızla yapıyoruz. Mesela müzenin olduğu yer köyün sınırlarını ihlal eden atların hapishanesiydi. Atıl durumdaydı. Atıl durumda olan yerleri kullanıma açtık. Köyün merkezinde eski bir okulumuz var. Orayı faaliyete geçirebilirsek bitkilerden doğal kozmetik eğitimlerine başlayacağız. Sonrasında da bir atölyede imalata başlamak istiyoruz. Bu köydeki kadınlar için çok ciddi bir ek olacak.
SON 24 SAATTE YAŞANANLAR
Paylaş