Paylaş
Fotoğrafar: Haggay Baysel
Yüzde Yüz İlham Veren Sohbetler’de iş dünyasının sayılan, projeleri ve oluşumları ile Türkiye’nin geleceğini adeta ilmik ilmik ören Ahu Serter ile bir araya geldik.
TOPLUMUN DAHA ÇOK ASİYE İHTİYACI VAR
- O kadar çok şey yapmışsınız ki sizi tanımlamak zor… Belki de kadın ve girişimcilik olarak iki başlık altında toparlayabiliriz. Yaptığınız işi nasıl tanımlarsınız? Girişimcilik kavramı ile başlayalım mı?
AHU SERTER: Bir arkadaşım bana ‘hayır bükücü’ demişti. Aslında yaptığım ‘olmaz’ diyene nasıl ‘oldurulur’u göstermek. Buna girişimcilik diyebilir miyiz bilmiyorum ama hep yeni ve iyiye merak duymak ve var olanı kabul etmemek, her zaman daha iyisine dönüşme ve dönüştürme arzusu diyebiliriz sanırım. Bir şey aklıma yatmıyorsa, ‘niye böyle kabul edelim’ duygusu bende hep olmuştur. Çocuk yaştan beri böyleyim ki buna ‘asi’ olmak deniyor toplumda. Aslında toplumun daha çok asiye ihtiyacı var. Ama nasıl asi olmalı?: Sonuç odaklı ve bir amaç için asi olmak, iyi bir girişimci gibi düşünerek, savaşları seçip doğru zafer için çalışmak. Ancak böyle asilerle daha iyiye ulaşabiliriz.
- Cesursunuz öyle değil mi?
AHU SERTER: Evet, cesurum. Cesaretimin altında keşfetme ve öğrenme isteği var. Cesaret etmezseniz daha iyi olamıyorsunuz. En kötü ‘beceremem’ kafasındayım. Kaybetmeyi de bilmek, her kayıptan tekrar ayağa kalkabilmek, en az kazanmayı bilmek kadar önemli.
- Aileden gelen bir işiniz var ve mezun olduktan sonra o hazır işinize de devam edebilirdiniz. Neden böyle bir şey tercih etmediniz?
AHU SERTER: İki yıl ailemin işine gittim. Evet güzel bir iş ama şöyle düşündüm: Sonsuza kadar öğreneceğim şey bu mudur? Bunun dışında bir dünya var mıdır? Başka neler var hayatta? Onları öğreneyim sonra istersem yine gelir ve o öğrenmişliğimle aile işine çok daha farklı şeyler katabilirim diye düşündüm. Gelişimin durduğu anda dışarı çık, başka şey gör, tekrar içeriye gel! Türkiye'ye dönme sebeplerimden biri de buydu. Gelişimin durduğu bir okulda veya kurumda kalmayı tercih etmiyorsam, bir ülkede, bir şehirde kalmayı neden tercih edeyim? Bu yüzden de şu anda pek çok ülkede birden aynı anda yaşıyorum. İzmir'e gelmek de mesela onlardan birisi. Her gün yeni bir şey ve yeni birisini öğreniyorum ve gelişiyorum. İnsanları, bilgileri ve fırsatları birbirine bağlamayı ekspertiz edindim ve bununla da ilgili bir şirket kurdum: Fark Labs. İzmir’e geliş nedenlerinden biri de Fark Labs’dir.
FARK LABS: HERKES İÇİN DAHA İYİ BİR GELECEK
- Fark Labs ne yapar?
AHU SERTER: Fark Labs şirketlerin, girişimlerin, şehirlerin, belediyelerin bağlamak istedikleri konuları, stratejileri birbirlerine bağlamaya yardım eden ve bunların arasındaki işbirliğini, birliktelik zekasını sağlayan bir yapı aslında, hızla dönüşmek isteyen insanların kullanacağı bir araç.
- Peki nasıl işliyor? Güçlenmek, ilerlemek isteyenlere nasıl bir hizmet veriyorsunuz?
AHU SERTER: Önce 'kimler Fark Labs ile çalışamaz’, onu söyleyeyim: Zaman içinde anladım ki dönüşmek istemeyen insanları ya da organizasyonları dönüştürmeye çalışmak büyük bir zaman kaybı. Bizim işimiz dönüşmek isteyenlerle. İzmir çok güzel, değerlerinden ödün vermeyen bir insan gibi, o yüzden çok seviyorum. Bu kadar iyi bir malzeme neden parlatılmıyor? Yatırım yapılabilecek pek çok start-up, yatırım yapma gücü olan pek çok büyük şirket var. İşbirlikçi belediyeler, pek çok yeni iş modelini test etmek isteyen açık bir halk ve güzel havası var. Herkesin gelip iş yapmak isteyeceği bir coğrafya ama tüm bu söylediğim tarafları bir araya getirip sonuç odaklı amaçlar arkasında birleştirecek bir katalisti yok. İşte Fark Labs ‘herkes için daha iyi bir gelecek’ mottosu ile bu boşluğu dolduruyor. Fark Labs’de yaptığımız işe geleceğe dükkan açmak diyorum. Siz geleceğinizi bulmak istiyorsanız kendinizden daha iyilerle spor salonuna gidip pratik yapacaksınız, kaslarınızı geliştireceksiniz. Fark Labs ile çalışmak spor salonuna üyelik gibi. Kafa pratiği, girişimcilik, yatırımcılık, işbirliği pratiği yapıyoruz. Ne kadar kullanırsanız o kadar gelişirsiniz. Fark Labs bir gerilla gibi... Hem şirketinizin içinde, hem dışındayız. Şirketinizde sizi kısıtlayan hiçbir kurala tabi değiliz, tam tersine en alttaki adama da, direkt patrona da hemen ulaşabiliyoruz. Şirketi başarılı yapmak için görevi bugün, yarın ve ondan sonraki gün olarak üçe bölmeniz lazım. Maalesef şirketler bunu yapamıyor. Fırsatı, en fazla kaynaklarını geleceği düşünmek yerine bugünün getirdiği sorunları çözmeye odaklanarak kaçırıyorlar. İçinde bulunduğumuz şartların da tabii bunda etkisi var. Ancak iyi liderlik zamanı geldiğinde kendini günlük sorunlardan arındırıp daha büyük resmi görebilmeyi ve aksiyon almayı gerektirir.
- Geçtiğimiz günlerde İzmir’de bir etkinliğiniz oldu. Ondan bahsedebilir misiniz lütfen?
AHU SERTER: İzmir’de 11 Haziran'da EIT Urban Mobility'nin (Avrupa İnovasyon ve Teknoloji Enstitüsü Kentsel Hareketlilik) Türkiye temsilcisi olarak #Connect4Mobility etkinliğini gerçekleştirdik. Üç yıldır İstanbul'da düzenlediğimiz bu etkinliğin dördüncüsünü bu yıl İzmir'de yaptık. Belediyeler, akademisyenler, STK’lar, şirketler ve girişimcileri bir araya getirdiğimiz bu etkinlikte, kapsayıcı ve erişilebilir kentsel hareketlilik konusuna odaklandık. İzmir’i nasıl daha yaşanabilir, ulaşılabilir ve kapsayıcı bir şehir haline getirebileceğimizi tartıştık. Örneğin, İzmir'deki elektrikli bisiklet kullanımını artırmak için E-Bike (elektrikli bisiklet) paylaşım platformu üzerinde çalışmaya başladık.
BEN HER YERE AİTİM
- Özgür bir yapınız var ve bu sizi besleyen bir taraf öyle değil mi?
AHU SERTER: Hayattaki en büyük lüks, özgürlük benim için. Başkalarının bize öğrettiği özgürlük anlayışı değil de kendi özgürlük anlayışımı yaratmak benim için çok önemli. Yapmak istediklerin için kimseden izin almayı gerektirmeyecek finansal imkana sahip olma motivasyonu örneğin beni girişimci ve yatırımcı olmaya ikna etti. Kendi paran olursa istediğine yatırım yapabilirsin, istediğine yardım edebilirsin. İstediğin iş için istediğin kadar çalışabilirsin, istemediğin hiçbir şeyi yapmak zorunda değilsin. Daha güzel bir lüks var mı? Hayatlarımızda hep aidiyet arıyoruz. Herkes sizin bir yere ait olmanızı istiyor. Ben her yere aitim ve hiçbir yere ait değilim, hiçbir yerde yaşamıyorum ama her yerde yaşıyorum. Kendimi İzmir'e ait hissediyorum çünkü buradaki yaşama sevinci ve dönüştürme motivasyonu çok hoşuma gidiyor ama burada yaşamıyorum. Türkiye'ye aitim, istediğim kadar yaşıyorum, istemediğim kadar yaşamıyorum! Aidiyet duygusunun orada geçirdiğiniz süre ile alakası yok, orada bulduğunuz değerler ile alakası var.
TEKNOLOJİLERE YATIRIM YAPIYORUZ
- Peki şirketlerle nasıl bir çalışma yapıyorsunuz?
AHU SERTER: Bir şirket bizim müşterimiz olduğunda, öncelikle şirkette kapsamlı bir check-up yapıyoruz. Bu süreçte şirketin mevcut durumu, yapılan aktiviteler ve gelecekteki hedefleri üzerine detaylı bir analiz gerçekleştiriyoruz. Amacımız, onların hayallerini anlamak ve bu doğrultuda nasıl destek olabileceğimizi belirlemek. Parasal başarı elbette önemli ama bizim için performans ve beklenti yönetimi de en az onun kadar değerli. Birlikte çalışmanın gücüne inanıyoruz ve bu yüzden mottomuz ‘Better.Future.Together.’... Hem şirketimiz, hem ülkemiz, hem de şehrimiz için daha iyi bir gelecek inşa etmeyi hedefliyoruz. Daha iyi her zaman daha iyidir, kötüden iyidir, iyiden de iyidir. On yıl sonra bu firmalar, şirketler, aileler ve belediyeler İzmir'i nerede görmek istiyor? İşte biz bu vizyonla hareket ediyor ve geleceğe yönelik stratejiler geliştiriyoruz. Bizim uzmanlık alanımız mobilite ve hareketlilik, ki bunlar artık şehirlerin bel kemiği. Araçlarınız artık ofisiniz haline geldi çünkü onlarda çok fazla zaman geçiriyoruz ya da bir elektrikli bisikletle... Şehirlerde kentsel mobilite çok önemli çünkü yaşayan herkesin buna ihtiyacı var. Dünyayı daha iyi yapacak teknolojilere yatırım yapıyoruz. Bunun içinde mobilite, malzeme, alternatif enerji, tarım ve sürdürülebilirlik teknolojileri de var. Bugüne kadar 70’den fazla irili ufaklı şirkete yatırım yaptık, portföyümüz 500 milyon doları aşıyor. Geleceğin teknolojilerine yatırım yaparak aile şirketlerinin 50 yılda aldığı yolu artık çok daha kısaltmak mümkün, yeni yatırım yaptığımız şirketlerin değerlerinin daha önce yatırım yaptığımız şirketlerden çok daha hızlı ölçekleneceğini düşünüyoruz.
FONUMUZ 25 MİLYON DOLARA ULAŞMAK ÜZERE
- Kadınlarla ilgili çalışmalarınızdan bahsedebilir misiniz lütfen?
AHU SERTER: İşinde önemli ve başarılı kadın girişimciler, hayatta hep kendilerine çözülecek zor problemler bulur. Zor problemi çözerseniz en büyük başarıyı ve zenginliği elde edersiniz. Tabii bu problemleri çözerken de bu yetkinliğe sahip olunması gerekir. İkisinin kesişim kümesini bulmanız gerekiyor. Kendime sordum: Bir şeyleri dönüştürmek değiştirmek istiyorsam önce kimden başlamalı? Kimin rahatı yerinde, kim değişim ister? Cevabı, bu düzenle derdi olanlar, kadınlar ve gençler diye buldum. Kadın dünyasının dönüşümü üzerine kurgulanmış ve finansal eşitsizlikleri azaltan bir startup kurdum: Arya. Para, ekonomik özgürlük getiriyor ve ekonomik özgürlüğünüz varsa yüzde 90 özgürsünüz demektir. Bizim Arya'daki amacımız kadınların ekonomik özgürlükleri konusunda farkındalıklarını oluşturmak. Bir konunun lideri olabilir, daha etkin networklerde yer alabilir, liderlik talebi yapabilir… Bütün bu farkındalıkları oluşturan, birbirimizin hayallerine ortak ve destek olduğumuz bir platform Arya. Hem bir network, hem akredite bir melek yatırım ağı, hem de risk sermayesi fonu. Dünya genelinde 500'den fazla üyemiz var. Profesyonel, patron, girişimci çeşitli bir profilimiz var. Ortak noktamız, kendimizin daha iyi bir versiyonuna yatırım yapmayı ve başkalarına yatırım yaparken öğrenmek. Arya'da ortağım Münteha Adalı ile çalışıyoruz. Münteha benim hayalimi, ne yapmak istediğimi ilk anlayan ve ortak olan kişi gerçekten. O da girişimci ve yatırımcı ama işin özellikle sosyal etki kısmını seviyor. Biz, sosyal etkiyi finansal etkiyle birleştirdik. Birbirimize yol açıyor ve destek oluyoruz. Türkiye İş Bankası’nın lider yatırımcılığında kurduğumuz risk sermayesi fonuna İş Bankası’nın yanı sıra Fiba Bank, Ak Portföy, Ziraat gibi farklı finans kuruluşları da yatırım yaptı. Boyner, Doğan, Kibar Holding, Driventure gibi 12’den fazla kurumsal yatırımcımız da var. Ayrıca Türkiye’nin en fazla kadın yatırımcısı olan fonuyuz. 12 girişime yatırım yaptık. Fonumuzun büyüklüğü 25 milyon dolara ulaşmak üzere. Fonumuzu iki harika Arya kadını ile birlikte yönetiyorum. Bir tanesi İzmirli, Sanem Tatlidil, diğer ortağımız Özlem Tümer Eke. Onların da bu fona inancı ve çalışkanlığı sayesinde hem fonumuzu, hem de ekibimizi bu kadar kısa sürede büyütebildik. Ayrıca Türkiye çapında bin 500 lisanslı kadın melek yatırımcı yetiştirme ve kazandırma hedefimiz var. Melek yatırım ağımızda 23 girişime toplam 5.4 milyon dolar yatırım yaptık.
ATATÜRK BENİM İDOLÜM
- Bunlar büyük yatırımlar!
AHU SERTER: Bu tür yatırımlar aslında etki yatırım kategorisinde. Hem finansa ulaşımda eşitlik hem de cinsiyet dengesi ilkelerini baz alan bir yatırım tezini yürütüyoruz. Artık iyi yatırım demek, para kazandırırken, sosyal fayda da yaratan yatırım demek. Arya’da bu türün en iyi elçilerinden. Büyük hayalin ne diye sorarsanız, Türkiye'yi her alanda liderliğiyle dönüştürecek güç ve yetkinlikte bir kadın gücü yaratmak. Türkiye’nin yeni nesil Cumhuriyet kadınlarına ihtiyacı var. Cumhuriyetimizin ilk 100 yılında çok önemli kadınlarımız vardı. Peki Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılındaki Cumhuriyet kadınlarımız nasıl olmalı? Bence Aryalı olmalı, Arya kadını gibi olmalı, Türkiye'nin her yerindeki gençlere bir rol modeli olmalı. Atatürk benim idolüm, çünkü sadece lider değil aynı zamanda dünyanın en büyük girişimcilerinden. Türkiye gibi tüm zorluklara rağmen yıkılmayan, kendinden ödün vermeyen bir ülkeyi, tüm imkansızlıklara ve kısa ömrüne rağmen kurmayı başarmış. Atatürk bu kadar imkansızlıkla, bu kadar kısa sürede hala süren bir etki yaratabilmişse, onun çocukları olarak biz neden başaramayalım? Ve yeni Atatürk neden bir kadın olmasın? Hatta neden bir tane olsun da, yüzlerce kadın olmasın? Artık lineer değil, çoklu düşünmemiz gerekiyor. Bir kişi değişim yaratır ama yüzlerce kişi değişimi çoğaltır, hızlandırır, gerçek dönüşümü başarabilir.
- Karşımda bir misyonla bayrağı eline almış, dimdik ayakta duran, her yere yetişen bir kadın görüyorum. Üç çocuğunuz da var… Her yere yetişebildiğinizi düşünüyor musunuz?
AHU SERTER: Çok teşekkür ederim ama tek başıma değilim. Arkamda, yanımda ordu gibi Arya kadınları var, ekosistemde bugüne kadar edindiğim dostlarım, yatırım yaptığım start-uplarım, birlikte çalıştığım meslektaşlarım, özetle ‘sosyal kapital’im var ve bu beni çok zengin bir insan yapıyor, çünkü yetişmek istediğim her yere yetişirken yardım alabileceğim güvenilir bir ‘network’üm var. Sosyal kapital oluşturmanın en iyi yolu bazen başkalarının sizin hayalinize ortak olması ya da sizin onların hayalini paylaşıp, ortak olmanız, ben tam da bunu yapıyorum.
- Siz sadece teknik olarak değil yaratıcı da birisiniz öyle değil mi?
AHU SERTER: Nasıl yetişiyorsunuz diye sordunuz ya ben yetişmiyorum, ben akıyorum ve keyifle yapıyorum! Keyifle yaptığınız zaman bu yetişmek olmuyor ve yaptıkça yaparsanız geliyor, enerjiniz artıyor. Yaptığım şeyi, yani ‘dönüştürmeyi’ çok seviyorum. Yeni fikirlere açık olabilirsiniz ama dönüştüremeyebilirsiniz. Her gün aynı şeyi yapmak için bu hayat çok kısa. Ben çok şey yaşamayı seviyorum. Müziği, sanatı, iş yapmayı, gezmeyi seviyorum. Sadece bir kişilik hayat yaşayarak bunların hepsini çok yapamam ama bir hayatın içine kaç hayat daha sığdırabilirim, bunu nasıl yapabilirim? Değişik ve yeni insanlarla tanışmak, yeni yerler görmek benim için zenginlik budur. Allah sağlık versin tabii ki para kazınıp, imkan kazanmak gerekiyor. Tüm bunlar olduktan sonra her şeyi bırakıp emekli olmayı anlamıyorum. Durmak için mi hareket ediyoruz?
- Peki sizin savaşınız ne?
AHU SERTER: Savaşlar bence çok önemli değil, önemli olan kazanılan zaferler. Ben kendi hayalimdeki zaferi söyleyeyim: Kendine özgü değerleri olan bir ülkemiz var. Dünyanın çoğunluğu ülkemizin bu değerlerini göremiyor, layıkıyla takdir etmiyor, kendimiz de dahiliz bazen bu gruba. Yaptığım işler yoluyla bu durumu değiştirebileceğine inanan insanları etrafıma toplayıp birlikte neler yapabileceğimizi gösterebilirsek, gençlere zaman kazandırıp umut verip global başarı hikayeleri yazmalarına, sonra da zaferlerini getirip tekrar buraya yatırmalarını sağlayabilirsek, Türkiye’yi dönüştürebilirsek, bu zaferi de başka ihtiyacı olan ülkelere rol modeli haline getirip onların da herkes için daha iyi bir gelecek mottosunu inanarak çalışmasına vesile olabilirsek, bu benim için büyük zafer olur. Zaferler için çıkmaya değer dağlarınız olmalı. Bu dağlar çıkılması zor, yeterince büyük ama çıkıldığında insani çok mutlu edecek zaferler. Hele de bu zaferin adı ‘Herkes için daha iyi bir gelecek’ olursa, bundan daha iyisi olur mu?
SOHBETTEN İZLENİMLERİM
- Konak Pier Yüzde Yüz Restoran’da, güneş batışında oturduk ve saatlerce sohbet ettik. İlk soruyu o bana sordu: ‘Sizi tanımak isterim, bana kendinizden bahsedebilir misiniz lütfen?’ Ne kadar özgüvenli ve özgün bir yaklaşım. Sohbete 1-0 önde başladı.
- Enerjisi o kadar yüksek ki yeni yerler, insanlar, bilgiler onu motive ediyor.
- Algısı çok yüksek.
- Büyük düşünüyor.
- İyi ki tanımışım dediğim biri oldu, ben dinlerken çok ilham aldım.
- Sohbet sonrası hayatımda yeni pencereler açıldı.
KİMLİK
- Burcu: Koç
- Okuduğu okullar: İstanbul Erkek Lisesi, Bilkent Üniversitesi İşletme Fakültesi, Pace Üniversitesi, Yatırım Yönetimi, MBA
- İçinde yer aldığı kurumlar, oluşumlar: Endeavor Türkiye, Future Innovation Fellows, Galata Business Angels, Girişimci Kurumlar Platformu, Girisimcilik Vakfı, KAGIDER, Otokoç Otomotiv Büyüme Kurulu, TAIDER, TAYSAD (Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği), TKYD, TÜSIAD, YÜD
- Bekar-aile: Evli, üç kızı var
- İlgi alanları: Seyahat, Harley motosiklet, spor, kayak, okumak, öğrenmek, sanat, tasarım.
YÜZDE YÜZ
- Senin için yüzde yüz tek gerçeklik nedir?: Keşif.
- Yüzde yüz olmak istediğin yer neresi?: Kendimi her yere ait hissediyorum.
- Yüzde yüz güvendiğin kişi?: 16 yaşımdan beri eşim.
KİMSİN?
- Kimin beyninde olmak isterdin?-düşüncelerini merak ettiğin-: Atatürk.
- Kimin gözleriyle dünyayı görüp algılamak isterdin?: Herhalde ortaya karışık isterdim: Einstein ve Leonardo da Vinci.
- Bir proje olsan hangisi olurdun?: Henüz yapılmamış olanı.
NOKTALI YERLERİ DOLDUR
- ….. çok iyi yaparım: Keşfetmeyi.
- ….. hiç beceremem: Politik olmayı.
- Çevrem beni ….. biri olarak tanımlar: Dobra, tuttuğunu koparan, söylediğini yapan.
- Az kişi bilir ama ben …..: Sert biri diye düşünürler ama ben aslında o kadar sert biri değilim.
MANEVİ ANLAMDA YAŞAMDAN
- Kazandıklarım: Enerji, müthiş bir enerji… Hayatın bütün renklerini, seslerini ve tadını içimde hissediyorum.
SANA DAİR KISA KISA
- İş insanı olmasan ne olmak isterdin?: Leonardo da Vinci gibi mimar, sanatçı, inovatör, bilim insanı, hepsi bir arada.
- 30 yıl önceki haline döndün, ona ne öğüt verirdin?: ‘Çok kaygılanma, düşündüğün doğru, vakit kaybetme, devam et, keyfini çıkar’ derdim.
- Hayat motton varsa nedir?: better.future.together.
Paylaş