Paylaş
Paulo Coelho’nun Simyacı romanını oyuna uyarlamışlardı. Sanırım 10 yaşlarındaydım. Oyundan çıktıktan sonra kendimi kahraman gibi hissetmiştim.
Şimdilerde çocuklarımıza çok az sunabiliyoruz bu duyguyu, öyle değil mi? Onları oyunlardan çok ikazlarla şekillendiriyoruz. Ruhlarındaki maceraperest, meraklı cini yasaklarla çevreleyerek onları ormanın içindeki doğaüstü güçten uzak tutuyoruz.
Oysa Heidi’nin böylesine koşma arzusu olmasaydı...
Evi dinlemeden, saati beklemeden, hayvanlarla ve yalnızlığıyla dost, doğayla iç içe o muhteşem çocukluk cesareti olmasaydı ne yapardık?
Simyacı kitabında yazıyordu cevabı:
“Neden yüreğimi dinlemek zorundayım?”
“Çünkü onu susturmayı hiçbir zaman başaramazsın...”
Bir şey var bizi oyunlara çeken. Gülmeye, ağlamaya, “Tam da beni anlatıyor” demeye ihtiyacımız olduğu anlarda içimize doğru koşan bir şey...
Yüzüne bakabildiğimiz bir şey.
Bir şey var bu hayat denilen mevzuda.
Bir kez inandı mı insan...
Dönüşü olmayan.
Hayatı en iyi anlatan alandır tiyatro. 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü’nü yaşatalım.
Çocuklarınızı oyunlardan, oyuncuları tiyatrolardan, tiyatroları da emek veren onca elden ayırmayan ne çok şey var.
Uzun zamandır Down Sendromu konusuyla ilgili ciddi mücadele veren avukat Sedef Erken’in oğlu Ozan bizlere ihtiyacımız olan cümleyi ne de güzel fısıldamış geçenlerde kendi Türkçesiyle...
Sedef Hanım anlattı. Hazır Meclis’te bu konunun konuşulmaya başlandığı, ailelerin yüzüne gülümseme yayıldığı şu günlerde Ozan der ki:
“MUTLU OLAR MISINIZ LÜTFEN!”
Bir Jehan Barbur rüzgârı daha
Son zamanlarda elimden bırakamadığım yazarlardan biri, şarkıcı Jehan Barbur. Yeni kitabı “Çatıdaki Çimenler”i okuyorum bugünlerde. Ne mutlu oluyorum şarkı söyleyen, şiir yazan kadınlara ulaştıkça ellerim.
“Hiçlikle dolu olmak, taşınması en ağır yük” Jehan Barbur. Yazmaya devam...
Uzun zamandır beklediğim
Şebnem Ferah albümü tamamlamış. Yakın zamanda kavuşacağız demek. Heyecanlıyız çok.
Bu sıra dinlediğim albüm
Cem Karaca/Merhaba Gençler albümü. Olağanüstü yorumlar var. Sıla, Fırat Tanış, Halil Sezai favorim.
Dizilerde jön travması
Nihayet uzun zamandır beklenen “Tehlikeli Karım” dizisi pazar akşamı Show TV’de seyirciyle buluştu.
Çağrı Bayrak’ın yönettiği dizide Seçkin Özdemir performansı dizinin en çok konuşulan performansı oldu.
Oyunculuğuna laf yok. Lakin Türkiye’de “hata yapan erkeği” oynayabilen oyuncu azlığını hissettim.
Tanık da oldum daha önceki proje görüşmelerinde. Seçkin bu anlamda da sergilediği performansla klişeleşmiş kusursuz insan algısından sıyrılıp, bir erkeği kusurlarıyla, affedilmezliğiyle ve kendi iç çatışmasıyla anlatma yoluna girdi, bu role can vererek standartları yukarı taşıdı.
“İstanbullu Gelin”de hayran olduğumuz Fırat Tanış ve Seçkin Özdemir bu yılın en çok konuşulacak iki erkek oyuncusudur.
Paylaş