Güreli’den başka kimse bilmez!

1965 yılında Metin Erksan’ın “Sevmek Zamanı” filmi siyah beyaz perdeye yansırken, 1961 yılında Salâh Birsel’in “Dört Köşeli Üçgen” adlı tek romanı yayımlanmıştı.

Haberin Devamı


Her iki eser 1942’de yayınlanan Albert Camus’nün “Yabancı” adlı romanıyla kardeş gibidir benim için.
“Dört Köşeli Üçgen” romanının Mehmet Güreli’nin yönetmenliğinde çekilen filmini de festivallerden hatırlarsınız.
“Dört Köşeli Üçgen” filmi,
27 Temmuz’da vizyona girecek.
Mehmet Güreli’nin dayısıdır Salâh Birsel.
Türkiye’de iki “bulut geçti” vardır. Biri Salâh Birsel’in şiiridir, diğeri Mehmet Güreli’nin şarkısıdır.
Bunu da “kimse bilmez”.
Tütün Yaprakevi adlı bir tütün fabrikasının deposunda çalışan anlatıcı, kendisini gözlemci, hatta “uluslararası gözlemci” olarak tanıtarak başlar anlatmaya.
Anlatıcının adını öğrenemeyiz.
Gördüklerini çağırmaya başladığında ise o görüntüde yaşayan insanların bununla nasıl yüzleştiklerine tanık oluruz.
Bu yüzden Camus ile bağlantı kurdum.
Bu yüzden Mustafa Dinç’in oyunculuğunda Müşfik Kenter’in “Sevmek Zamanı”ndaki “ben sizi değil, resminizi sevdim” cümlesinin içinde dolandım durdum.
Siyah beyaz perdeye çok yakışmış hikaye de oyuncular da.
Mehmet Güreli yazar, şair, besteci, şarkıcı, ressam, yönetmen ve daha birçok şeydir.
İzleyeceğimiz bu siyah beyaz filmle, özlemini çektiğimiz şahane bir edebiyat yolculuğuna çıkacağız. Çok şanslıyız.

Haberin Devamı

Bravo Ortahisar haydi sevgi aşısına

Trabzon’da Milli Eğitim, Belediye ve Hayvanları Koruma ve Yaşatma Derneği (TRAHAYKO) işbirliği ile hazırlanan ‘Ortahisar Sevgi Aşısı’ projesiyle her okula bir kulübe ve sokak köpeği verilmeye başlandı.
Ortahisar Belediyesi’ne bu konuda gerçekten teşekkür etmek istiyorum.
Özellikle son yıllarda canlıya karşı bitmeyen bu hunharlıkların içinden küçük bir iyi niyet öylesine güzel aradan sıyrıldı ve yerini aldı ki...
Bu aşı yapılmaya devam eder umarım ama tarih nerede başladığını ve kimin başlattığını unutmaz. Yaşasın hayvan sevgisi!

Kendini anons etmek

Geçen hafta Belek’teydik.
G20 zirvesinin yapıldığı o şahane otelde gittiğimiz hafta sonunda Rita Ora sahneye çıkacaktı.
Kızın performansı beni kalbimden vurmasa da insanları eğlendirdiği ortada.
Kendisiyle röportaj yapacak olan Hakan Gence’ye de defalarca aynı soruyu sordum.
Kadın kendini defalarca anons etti. “My name is Rita Ora” ile başlamadan kurulan bir cümle yok.
Kendini tanıtmak anlamında olmuştur evet ama nasıl bitmeyen bir anonstu Allah’ım.
Ben kendimi sahnedeyken bu kadar ansam, gelmem herhalde...
Woody Allen’ın kendinden bir başkası gibi söz eden kuşun hikayesini anlattığı bir yazısı geldi aklıma. Kuş devamlı kendinden “o öyle bir kuştur ki” diye bahsediyormuş.
My name is Gonca Vuslateri....
Hoop kahkaha, caps ve Twitter’da yüzyılın linci gerçekleşirdi. Kesin!

Haberin Devamı

Yaza formda gireyim dersem

Adresim Osman Müftüoğlu’ndan başkası olamaz.
Geçenlerde Bursa’da gittiğim Yaşasın Hayat kampında gerçekten çok eğlendim.
İrade sınavı açısından zor oluyor elbette ama bir haftada inanılmaz sonuç alınıyor.
Ekmek yiyemedim diye tepinseniz de benim gibi bir süre sonra vücudu sağlıklı beslenme programına sokabiliyorsunuz.

Caz yeşili

Garanti Caz Yeşili inanılmaz bir başlangıç yaptı.
Uzun zamandır beklediğim Melody Gardot konseri oldu.
Bu kadar genç olmasına rağmen takındığı melankolik tavır, şarkı sözlerinde ve müziğindeki bohem hava ile seyirciyi büyüledi. Konuşmaları da dikkate değerdi doğrusu.
Üçüncü akşam, Kadıköy’de dağınık konserler geçidi gibiydi resmen. Her mekanda bir müzik vardı. Bu yıl favori semt yine Kadıköy zaten. Hafta sonları 1 milyon ziyaretçisi oluyordur.
Beyoğlu zamanları gibi...
Özledik vallahi Kadıköy’deki güzelliği Beyoğlu’nda da görmeyi. Hayal Kahvesi, Kemancı ve Mojo olmadığından beri yürümek bile zor geliyor.
Müzik sesinin şehirde yükselmesi dileğiyle.

Yazarın Tüm Yazıları