Paylaş
Birinci örnek, geçenlerde Metro Grubu çatısı altında açılışı yapılan M1 Meydan Merter Alışveriş Merkezi.
Açılıştan bir ya iki gün önce M1 Meydan Merter’i Metro Grubu’nun Emlak Yönetim Şirketi Genel Müdürü Gündüz Bayer’le gezme fırsatım oldu.
O gün inşaat henüz devam ediyor gibiydi. Meğerse her şey açılışa birkaç saat kala son anda toparlanırmış.
Alışveriş merkezlerine hiçbir özel ilgim olmadığı halde Merter’deki yapı mimari olarak oldukça ilginç geldi.
Çevredeki insanların evlerine ya da işlerine giderken kullanabilecekleri bir yol konseptiyle yapılmış.
Yağmur yağdığında ve güneş açtığında otomatik açılıp kapanan bir çatısı var.
Ancak beni en fazla ilgilendiren binadaki “güneş enerjisi” sistemi.
DAHA AZ KARBON SALINIMI
Gündüz Bayer’in söylediğine göre, çatıda bulunan kolektörler 770 megavatlık güneş enerjisi üretiyor.
Üretilen enerji binanın kışın ısıtılması, yazın da soğutulması için kullanılıyor. Böylelikle yaklaşık 475 bin kilovatlık enerji tasarrufu sağlıyor.
Ki bu da yılda 308 bin ton daha az karbon salınımı anlamında.
Bu karbon salınımını
azaltma meselesiyle önümüzdeki yıllarda daha çok haşır neşir olacağız.
Kyoto sonrası anlaşmalar nedeniyle olmak zorunda kalacağız desem daha doğru.
Avrupa Birliği 2020 yılına kadar karbon salınımını yüzde 20 azaltmayı hedef olarak önüne koymuş.
Almanya gibi bazı ülkeler bu hedefin üzerine çıkmayı taahhüt etmiş.
Biz pek farkında değiliz ama küresel ısınma nedeniyle, yenilenebilir enerji sayesinde karbon salınımını azaltmak artık devlet politikası haline geliyor.
Dolayısıyla Alman Metro Grubu’nun Almanya’daki “yenilenebilir enerji” trendine uymasına şaşmamak gerek.
Aynı şekilde Antalya’daki Metro’nun ofisleri güneş enerjisiyle ısıtılıp soğutuluyor.
Grubun Ümraniye’deki M1 Meydan Alışveriş Merkezi’nde devreye soktuğu jeotermal sistemle sağladığı enerji tasarrufu yüzde 70’lere varıyor.
KİRACININ MASRAFI DÜŞÜYOR
Gündüz Bayer’in dikkat çektiği gibi, yenilenebilir enerjiyle hem çevreye saygı, hem maliyetleri düşürmek mümkün.
Enerji giderlerinin düşmesi kiracıya yansıyor haliyle.
Güneş enerjisiyle ilgili vereceğim ikinci örnek Tesco-Kipa’dan. Tesco Kipa İcra Kurulu üyesi Yılmaz Atilla veriyor ilginç bilgileri.
İngiliz kökenli Tesco, İngiltere’nin hipermarketler için belirlemiş olduğu enerji politikasını izliyor.
İngiltere’nin hedefi, 2020 yılına kadar, hipermarket satış alanlarında metrekarede karbon gazlarını “yarı yarıya” düşürmek.
Bu da çeşitli yollarla gerçekleştirilecek.
Hipermarketlerde en büyük sıkıntı soğutma sistemlerinden kaçan gazlar.
1 kilo soğutma gazı tam 2 bin 300 kilo karbondiokside bedelmiş.
Hayatımızı kolaylaştıran hipermarketlerin meğer “küresel ısınmada” sorumluluğu büyükmüş.
Soğutma gazı olarak karbondioksit kullanmak Tesco’nun başvurduğu bir çare.
Ulaştırmanın daha çok trenle yapılması ve yerel ürünlerin teşvik edilmesi diğer önlemler.
ŞİLİ ÜZÜMÜ YERİNE YEREL ELMA
Şili’den uçakla gelen üzümün karbondioksit salınımına katkısı hesaplanıyor artık.
Bilinçli İngiliz Şili üzümü yerine İngiltere’de yetişen elmayı tercih ediyor.
Meyve cenneti Amasya’ya geçenlerde yaptığımız bir gezide Ahmet Örs’ün masada Şili üzümü görüp nasıl kızdığını hatırlıyorum da.
Güneş enerjisine gelirsek, Tesco Kipa’nın Kuşadası, Marmaris mağazalarının elektrik için fotovoltaik panelleri var.
Ayvalık’a yeni yapılan mağazada ise gün ışığını yansıtan tüpler elektrikte yüzde 20 tasarruf sağlıyor.
Yılmaz Atilla’nın verdiği bilgiye göre, Türkiye’de mağazalar yeni olduğu için İngiltere’nın karbon salınımında hedeflediği yüzde 50’nin yüzde 25’ine ulaşılmış.
Tabii bunda Türkiye’nin bol güneşinin de payı var.
Özetle diyeceğim şu:
Yenilenebilir enerjiyle ilgili politikalar Almanya, İngiltere’de pişer, Türkiye’ye de düşer.
Paylaş