Paylaş
İKSV’nin koordinasyonunu yürüttüğü Türkiye Pavyonu bu yıl bir sergi alanından çok öte, mimarlık öğrencileri için bir buluşma ve üretim mek^anına dönüşmüş durumda.
Projenin adından da anlaşılabileceği gibi, 16 farklı ülkeden 120 mimarlık fakültesi öğrencisi birer haftalık vardiyalarla Venedik’e gelip Türkiye Pavyonu’nda çalışacak.
Ortak dilin İngilizce olduğu farklı atölyelerde birbirleriyle kaynaşıp, mimarlık alanında yeni fikirleri, yeni vizyonları ortaya koyacaklar.
Küratörlüğünü KPM Mimarlığın kurucusu, pek çok ödülün sahibi Kerem Piker’in yaptığı Vardiya Projesi için lisans ve yüksek lisans mimarlık öğrencilerine uluslararası çağrı yapılmış.
Kerem Piker
“Bienal niçin var”, “Bienal kimin için var”, “Bienal ne işe yarar” gibi sorulara bir dakikayı geçmeyen videolarla yanıt vermeleri istenmiş.
Çağrıya Türkiye’nin yanı sıra ABD’den Çin’e, Hindistan’dan Kosta Rika’ya 29 farklı ülkeden 452 lisans ve yüksek lisans mimarlık öğrencisi başvurmuş.
SADECE SERGİ YERİNE ÖĞRENCİLERE FIRSAT
Bunların arasında Cornell, Columbia, Yale, Harvard, Capet Town, Liverpool, Politecnico di Milano üniversitelerin yanı sıra Çukurova, Dokuz Eylül, Mimar Sinan Güzel Sanatlar, İTÜ, Mardin Artuklu, ODTÜ gibi üniversitelerin öğrencileri var.
Seçimde “pozitif ayrımcılık” uygulanmış ve “Vardiya”ya yüzde 80 oranında Türk öğrenci kabul edilmiş.
Lisans ve yüksek lisans yapan öğrencilerin yolculuklarını karşılamak, bir hafta Venedik’te ağırlamak, ayrıca harçlık vermek az buz bir iş değil.
Türkiye pavyonunun bütçesi 450 bin euro ve bunun çoğu “Vardiya” projesine ayrılmış.
Piker’in dediği gibi Schüco Türkiye ve VitrA’nın eş sponsorluğunda hayata geçirilen “Vardiya” projesi yerine pek^al^a sadece bir sergi de yapılabilirdi.
Bunun yerine küratör, farklı kültürlerden, farklı disiplinlerden öğrencileri, Venedik Bienali gibi çok şey öğrenecekleri bir ortamda bir araya getirmek yolunu seçmiş.
ÇOCUKLUĞUN GELECEĞİ
Düşünün ki, Hindistan’dan gelen öğrenci ile Mardin Artuklu üniversitesinden bir öğrenci aynı masada çalışıyorlar.
Piker “Ülke temsili dediğinizde hep farklılıkları, özgünlükleri ortaya koyma motivasyonu var. Halbuki birbirimize daha iyi anlamak, mimarlık dahil aynı dili konuşuyor olabilmek, dünya mimarlık kültürüne entegre olmak önemli” derken haklı.
Türkiye’den gelen öğrenciler arasında ilk kez yurt dışına çıkanlar da var, ilk kez uçağa binenler de.
Hayatında “bienal” sözcüğünü duymamış bir dedenin “Torunum Venedik Bienali’ne gidiyor” diye nasıl sevindiğini anlatıyor Piker.
Piker, İKSV Medya İlişkileri Direktörü Ayşe Bulutgil, İKSV Yurtdışı Projeler Yönetici Tuna Ortaylı Yazıcı ile birlikte gezdiğimiz Türkiye Pavyonu’nda mimar Selva Gürdoğan, Gregers Thomsen, Memed Erdener’in atölyesine rastladık.
Pavyonda yapılması planlanan13 atölyeden ikincisinin teması anlamlı :
“Çocukluğun Geleceği”.
Selva Gürdoğan atölyesi
Studio-X İstanbul’un kurucusu Selva Gürdoğan uzun yıllardan beri “çocuk ve şehir” meselesine kafa yoran bir mimar.
Merkezi Hollanda’da olan Bernard van Leer Vakfı’nın işbirliğiyle, belediyelerle çocuk ve şehir ilişkisi üzerine programlar yapıyor.
Selva Gürdoğan, Gregers Thomsen, Memed Erdenen, düzenlenecek 13 atölyenin “yürütücüleri” ya da danışmanları arasında.
Türkiye Pavyonu’na gelerek öğrencilere konuşmalar yapacak ünlü mimarlar, sanatçılar da var.
Eriyen Hatıralar Sergisi’nin sanatçısı Refik Anadol örneğin bu isimlerden biri.
Türkiye Pavyonu'nda Yumuşak Hücreler
YUMUŞAK HÜCRELER NEDİR?
Türkiye Pavyonu, öğrencilerle yapılacak atölyeler ile ön planda olsa da görsel olarak oldukça etkileyici.
Zira Kerem Piker, atölyelerde nasıl çalışmalar yapılacağının anlatıldığı videoları “Yumuşak Hücreler” diye tanımladığı özel bir kumaştan çadırlara yerleştirmiş.
Üzerlerine atölyelere katılan öğrencilerin siyah beyaz portreleri yansıtılan çadırlar değişen ışıkların altında şiirsel bir etki yaratmış.
Atölyeler tamamlandıkça çadırlardaki videolar değişecek.
Çadırların arasında ise insanların kendilerini atıp, hayallere dalacakları hamaklar var.
Venedik Bienali Mimarlık Sergisi’nin bu yılki teması “Free Space” yani “Serbest Mek^an”.
Türkiye Pavyonu her anlamda bir serbest mek^an yaratmış.
Hem mimarlık öğrencileri için, hem çadırlar arasında dolaşıp hamakların tadına varacak bienal ziyaretçileri için.
Bu arada Prof. Sibel Bozdoğan, Levent Çalıkoğlu, Prof. Arzu Erdem, Prof. Murat Güvenç, Yeşim Hatırlı, Prof. Suha Özhan, Prof. Uğur Tanyeli’den oluşan seçici kurulu Vardiya projesini seçtikleri için kutlarım.
Türkiye Pavyonu
GELECEK ŞİMDİKİ EYLEMİN ÜRÜNÜDÜR
TEMASI “Serbest Mek^an” olan Venedik Bienali 16. Uluslararası Mimarlık Sergisi’nin küratörleri iki kadın: Yvonne Farrell ile Shelley McNamara.
Bu yıl bienal izlenimlerin nedir diye sorarsanız mesaj ağırlıklı derim.
Victoria&Albert Müzesi'nin yıkımdan kurtardığı blok
Örneğin İtalya Pavyonu’nda neon ışıklarla duvara yazılmış şu sözler ne kadar anlamlı:
“Gelecek şimdiki eylemin ürünüdür”.
Bunu mimariye aktarırsanız, hesapsız kitapsız yaptığınız her inşaat, her proje, her yıkım geleceğinizi etkileyecek.
Çocuklarınızın geleceğini, şehrin geleceğini de.
Sanmayın ki geleceğini düşünmeden hesapsız projelere kalkışan sadece Türkiye.
İngiltere 2017 yılında mimaride “Brutalizm” akımının değerli bir örneği olan, 1972 yılında inşa edilmiş Robin Hood Bahçeleri adındaki büyük sitenin yıkımına başlamış.
Victoria&Albert Müzesi yıkımdan bir blok kurtararak müzeye kaldırmış ve Venedik’teki bienale taşımış.
Blok ziyaretçilere ders vermek ister gibi Arsenale’nin bahçesinde duruyor.
Paylaş