Yanımda BM Daimi Temsilcimiz Büyükelçi
Baki İlgin oturuyor.
Önümdeki sandalyelerde ise
Bülent Eczacıbaşı ve Eczacıbaşı Holding’e bağlı
İpek Kağıt Genel Müdürü Baki Gökçümen var.
Birazdan her ikisi kalkacak ve sahnede "
Uluslararası Özel Sektör Ödülünü" alacaklar.
Ödül,
Kemal Derviş’in Başkanı olduğu BM Kalkınma Programı UNDP’nin
"milenyum hedeflerine" bir katkı anlamında.
Milenyum hedeflerinin bazılarının ne olduğunu hatırlayalım dilerseniz.
2015 yılına kadar dünyada yoksulluğun yarı yarıya azaltılması, salgın hastalık oranının düşürülmesi, ilköğretimin yaygınlaştırılması, kadın erkek eşitsizliğinin giderilmesi.
BM önüne bu hedefleri koyarken en büyük destekçisi özel sektör.
Özel sektörün gerçekleştirdiği sosyal sorumluluk projelerinin her biri, milenyum hedeflerine giden zor yolda birer kilometre taşı.
Bu yüzden BM Kalkınma Programı UNDP, Uluslararası Ticaret Odası ve Galler Prensi Uluslararası İş Liderleri Forumu dört yıldan beri, projeler arasında dünya çapındaki en iyilerini seçiyor.
Bu yıl seçilen 10 şirket arasında
İpek Kağıt da var.
Başkanlığını
İrlanda eski Cumhurbaşkanı
Mary Robinson’ın yürüttüğü seçici kurulun ödüle layık gördüğü şirketlerden bir tanesi hariç, o da Tetra Pak- diğerleri gelişmekte olan ülkelerden.
Meksika, Brezilya, Mısır gibi.
Solo markasıyla kağıt üreten İpek Kağıt’ın ödülü kazanma nedenine gelince...
Meğer İpek Kağıt sessiz sedasız 2002 yılından beri ilköğretim okullarında kişisel hijyen projesi yürütüyormuş.
2,5 yılda 3 bin 841 okula ve 3 milyonun üzerinde öğrenciye ulaşmış.
İpek Kağıt’ın önüne koyduğu hedef şu:
2010 yılına kadar altı milyon öğrenciye ulaşarak, Türkiye’nin en kapsamlı ve uzun soluklu eğitim projesi olmak.
Ödül kazanan projenin ne kadar önemli olduğunu anlamak için bazı rakamlar vermekte fayda var sanırım.
Türkiye’de kişi başına düşen
"Temizlik Kağıdı" tüketimi Batı Avrupa ortalamasının binde biri.
Önümdeki tabloda, bu tüketim kaleminde diğer Müslüman ülkelerle bir karşılaştırma yapılmış.
Türkiye, Suriye, Ürdün, Suudi Arabistan, Malezya gibi ülkelerin çok gerisinde.
"Tuvalet Kağıdı" tüketiminde ise durum daha iç karartıcı.
Türkiye’de kişi başına
"Tuvalet Kağıdı" tüketimi yaklaşık 580 gram.
Avrupa ortalaması 12 katı yani yaklaşık 7 kg.
Durum böyle olunca tifo, dizanteri, sarılık gibi hastalıkların oranı hayli yüksek.
Peki İpek Kağıt’ın projesinde uzmanlar okul okul dolaşıp hijyen eğitimi vermesi nasıl işe yaradı?
Yanlış hijyen bilgisini değiştiren çocukların oranı yüzde 61’e ulaşmış.
Yabana atılmayacak bir oran bu.
Kemal Derviş, Türkiye, Arjantin ve Brezilya’nın kitabını yazacak
KEMAL Derviş UNDP’nin başkanı olarak her gün başka bir ülkede.
Nitekim, ödül törenine de Paris’teki bir toplantı nedeniyle katılamıyor.
Katılamayacağı için
Bülent Eczacıbaşı ve bir grup gazeteciyle bir gece önce buluşuyor.
Derviş sohbette, Türkiye’nin politikası ve ekonomisiyle ilgili fazla konuşmak istemediğinin işaretlerini veriyor.
Çünkü daha geçenlerde başına gelmiş, kurla ilgili sözleri manşetlere çıkmış.
Oysa söylediği şeyler yeni değil.
Bu yüzden temkinli Derviş.
Sadece, yabancı sermayenin gelmesinden duyduğu memnuniyeti belirtiyor
"Dört yıl önce düşünemediğimiz şeyler gerçekleşiyor" diyor.
"Ama" diyor
"sıcak paradan korkuyorum".
Türkiye’de manşetlere çıkmasıyla ilgili hoş bir anekdot anlatıyor:
"Geçenlerde Brezilya’daydım. Baktım bir gazetenin manşetinde Türkiye geçiyor. Portekizce bilmediğimden yanımdakilere sordum. Brezilya’da bakanlar, ekonomistler bir toplantı yapmışlar. Toplantıda Türkiye’deki faiz oranları tartışılmış. Bakanlardan biri ’madem Türkiye’de faiz daha düşük ben oraya giderim’ demiş. Gazetenin manşetine çıkmış".
Derviş’in gezdiği ülkeler arasında
Brezilya, Arjantin, Hindistan en fazla ilgisini çekenler.
Vakit bulursa, Arjantin, Brezilya ve
Türkiye ekonomilerini karşılaştıran bir kitap yazmak istiyor.
Hindistan’ın önüne koyduğu yüzde 7-8’lik kalkınma oranı onu heyecanlandırmış.
"Neden Brezilya yüzde 4’lük bir hedef koyarken, Hindistan yüz 8’lik bir hedefin peşinde" diye soruyor.
Derviş’in kişiliğinde, politik yönünden fazla akademik yönü, araştıran, sorgulayan yönünün daha ağır bastığı o kadar belli ki.
BM’de Türkiye’ye bakış değişti
GRAND Hyatt’daki ödül törenine, bir gece önce yemekte buluştuğumuz UNDP Başkanı
Kemal Derviş katılamıyor zira aynı gün bir toplantı için Paris’e uçuyor.
Derviş’in yerine Hollandalı yardımcısı
Ad Melkert katılıyor.
Milletlerarası Ticaret Odası Genel sekreteri
Guy Sebban, Galler Prensliği Uluslar arası
İş Dünyası Liderler Forumu CEO’su Robert Davies ve seçici kurul başkanı
Mary Robinson törende hazır.
Adlarını saydığım bu kişilerin tümü kalkınmada özel sektörün önemine değiniyor.
Dünyada 3 milyar kişi günde 2 doların altında bir parayla yaşıyor.
1 milyar kişi ise 21. yüzyıla imzalarını atmaktan aciz bir durumda girmişler.
Dünya Bankası, BM Kalkınma Programı gibi kurumlar yoksullukla mücadele için yanlarına özel sektörü almak zorundalar.
BM Daimi Temsilcimiz Baki İlgin ile Kemal Derviş’in işinin ne kadar zor olduğunu konuşurken ilginç bir şey söylüyor:
"
Biliyor musunuz" diyor. "Derviş’in UNDP Başkanlığı BM’de Türkiye’ye bakışı değiştirdi. Benim bile konumumu güçlendirdi. BM çatısındaki insanlar Türkiye’yi daha fazla merak eder, konuşur oldu. Türkiye’yle hiç ilgisi olmayanların dahi ülkemizle ilgilendiklerini duyuyorum."