TÜSİAD’da Gonzalez’i dinlerken

İSPANYA, Türkiye’nin deneyimlerinden fazlasıyla yararlanabileceği bir ülke.

Haberin Devamı

Bu ülkenin “demokratikleşme” ve “AB’ye katılma” süreçlerinden alınacak ders var.


Bask
sorunu karşısında izlediği politikadan da.


TÜSİAD’
ın önceki günkü “21.Yüzyılda Devlet ve Birey” oturumunda, önce İspanya eski Savunma Bakanı Narcis Serra, ardından eski Başbakanı Felipe Gonzalez, İspanya’nın nereden nereye ve nasıl geldiğini son derece anlaşılır bir dille özetlediler.


TÜSİAD
oturumunda yanımda emekli diplomat Akın Özçer vardı.


“Bask Sorunu”
kitabıyla tanıdığımız Özçer iyi bir İspanya ve AB uzmanı.


Özçer’
e göre, saçlarına ak düşmüş Felipe Gonzalez, İspanya’nın demokratikleşme sürecinin en önemli oyuncularından biri.


Uzun yıllardan beri Barselona’da oturan yakın bir arkadaşım ise Gonzalez’i, “İspanya’nın felsefi derinliğe en çok sahip politikacısı” olarak tarif ediyor.

Haberin Devamı

Gonzalez’i dinlerken fark ettim.


Kimse alınmasın, gücenmesin ama bu kalitede politikacı bizde yok.


Olsaydı belki sorunlarımız böylesine devleşmezdi.


Halen AB Bilge Adamlar Grubu Başkanı olan Gonzalez diyor ki “her ülke kendi reformlarını kendi konjonktürüne göre yapmalı”.

 

BEN OLSAYDIN NE YAPARDIM

 

“Vatandaşlık felsefesine dayanmayan bir reformla demokrasi gerçekleşmez” diye ekliyor.

İspanya’da reformların büyük bir uzlaşmayla sağlandığının altını çiziyor.


“Uzlaşma”
hayatımızdan şimdilik çıkarttığımız kilit bir sözcük.


Gonzalez
’in Türkiye’nin AB üyeliğiyle ilgili söyledikleri de önemli.


Avrupa Birliği
’nde, Türkiye ile başlatılan müzakereleri ileriye götürecek bir liderlik olmadığını söylüyor.


Müzakerelerde en büyük sorumluluğun Brüksel’de olduğunu da ilave ediyor.


“Ben olsaydım ne yapardım”
diye sorup cevabı yine kendisini veriyor:


Engellerle sonuna kadar mücadele ederdim”.


Nitekim İspanya, Avrupa Birliği üyelik sürecinde karşısına dikilen Fransa engelini aşmak için az uğraşmadı.


Modernleşmesini ancak AB üyeliğiyle tamamladığını unutmamak gerek.


 
Gonzalez bu arada Norveç örneğini de hatırlatmaktan geri kalmıyor.

Haberin Devamı


“Avrupa Birliği’ne üye olmak için tüm şartları yerine getirmiş olan Norveç, AB içersinde yer almamaya karar verdi”
diyor.


Günü gelince Türkiye’de böyle bir karar alabilir demeye getiriyor.

 

Cem Boyner’in sorusu

 

HEP Gonzalez üzerinde durdum ama “21. Yüzyılda Devlet ve Birey” konulu toplantının diğer konuşmacıları da değerli isimler.

Güney Afrikalı avukat Brian Currin, kendi ülkesinde “uzlaşma komisyonu” nda görev yapmasının yanı sıra ETA ve İRA ile diyalog çalışmalarında yer almış.


Ekonomist Narcis Serra, Gonzalez döneminde Savunma Bakanlığı yapmış.


“Demokratikleşme Sürecinde Ordu
” kitabı Türkçeye de çevrilmiş olan Serra, Savunma Bakanlığı’nın demokratikleşme sürecinde önemli bir rol üstlendiği görüşünde.

Haberin Devamı


“Askeri bütçe, ordu atamalarında son söz bu bakanlıkta olmalı. Savunma Bakanlığı’nın güçlendirilmesi önemli”
diyor.


Yeni bir anayasa hazırlama sürecinde olan Türkiye’de özellikle siyasi partilerin Gonzalez, Serra ve Currin üçlüsünden çıkartacağı çok ders vardı.


Önceki gün toplantıda etrafıma şöyle bir baktım.


Önce sadece CHP’den Ercan Karakaş’ı gördüm.


Sonra da yine aynı partinin meclis üyeleri Profesör Binnaz Toprak ile Gülseren Onanç’ı.

 

SİYASİLER İLGİSİZ

 

Dinleyicilerde çoğunluk TÜSİAD üyelerinde ve akademisyenlerdeydi.

Oysa tüm siyasi partilere “Devlet ve Birey” toplantısının davetiyeleri gitmiş.


Siyasiler meydanı boş bırakınca Gonzalez, Serra ve Currin’e sorular yöneltmek iş dünyasına düştü.

Haberin Devamı

TÜSİAD’ın ilk günkü toplantısında “Bireylerin mutluluğu bölünmeden daha önemlidir” çıkışını yapan Boyner Yönetim Kurulu Başkanı Cem Boyner’in şu sorusunu not almışım.


Boyner
’in sorusu Brian Currin’e yönelik ve şöyle:


Türkiye’de devlet Kürt hareketinin sivil temsilcileri yerine hapisteki lideriyle görüşüyor. Dünyada bunun örneği var mı?”

Currin cevabı kısa ve net “Hayır yok”.


Bask sorunuyla ilgili İspanyol Hükümeti’nin hem ETA, hem şimdi kapatılmış olan Batasuna Partisi ile görüştüğünü hatırlatıyor Güney Afrikalı avukat.

 

Düzeltme: Salı günkü “Nükleer Santralımızı Tanıyalım” yazısının son cümlesinde, Japonya’daki depremde ölü ve kayıp sayısı olan 20 bini, yanlışlıkla Fukuşima nükleer santralının kayıpları olarak vermişim. Dikkat çeken okurlara teşekkürler.

Yazarın Tüm Yazıları