Paylaş
Bu soruna kim ne kadar, nasıl kafa yoruyor, ne gibi çözümler üretiyor bilmiyorum. Kesin bildiğim bir şey var o da şu:
Dünyanın en önemli iki trendi olan “iyi yaşam” ve “yeme içme” konularında iki Türk kadının adları geçiyor. Her ikisi Türkiye’nin tanıtımına, imajına müthiş katkı yapıyor.
Bu kadınlardan biri sıkça bu köşede adı geçen, Mardin’e ve bölgedeki kadın istihdamına büyük emeği geçen ünlü Cercis Murat Konağı’nın yaratıcısı Ebru Baybara Demir.
Diğeri dünyada 2014 yılından beri bir “Küresel İyi Yaşam Günü” (Global Wellness Day) kutlanmasını sağlayan Aksoy Grup Yönetim Kurulu üyesi ve Richmond Otelleri Kreatif Direktörü Belgin Aksoy Berkin.
DÜNYADA 100 ÜLKE 4 BİN NOKTA
Bu yıl İstanbul’da Büyükçiftlik Parkı’nda çok sayıda kişinin katıldığı “Küresel İyi Yaşam Günü” dünyada 100 ülkede 4 bin noktada kutlanmış.
Yıllardan beri, her yıl başka bir ülkede düzenlenen iyi yaşam zirvelerine katılan Belgin Aksoy Berkin’in 2013 yılında Marakeş Zirvesi’nde yaptığı öneri kabul görmüş.
“ABD’de olur olmadık şeylere adanmış bir gün var. 2016 yılında dünyada 3.7 trilyon dolarlık bir sektör olan “wellness” için özel bir gün fikri inanılmaz ilgi çekti” diyor.
Aynı yıl depresyona karşı “iyi yaşamı” savunduğu film de birincilik almış.
“Her yıl dünyada 800 bin kişi intihar ederek yaşamına son veriyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre 2030 depresyon bir numaralı ölüm nedeni olacak” diye hatırlatıyor.
Yani “iyi yaşam” depresyonun ilacı ve bazılarının sandığı gibi asla lüks bir şey değil.
Bunun altını çizmek için Belgin Aksoy Berkin 7 maddelik bir manifesto yazıp, kendisine bağlı çalışan diğer ülkelerdeki “iyi yaşam elçileri”ne göndermiş.
SANILDIĞI GİBİ LÜKS DEĞİL
Bu maddelerini birincisi “her gün mutlaka yürü” ikincisi “daha çok su iç”, üçüncüsü “plastik şişe kullanma” dördüncüsü “bir öğünü mutlaka ailenle ye.” Gördüğünüz gibi para pulla alakası olmayan şeyler.
Berkin’in yeni hedefi “İyi Yaşam Günü”nün BM’nin takvimine girmesi.
Bunun için Dışişleri Bakanlığı’yla görüşmüş ancak bir netice almayınca başvuruyu Brezilya’dan yapma kararı almış.
Oysa öyle bir başvuru Türkiye’den yapılmış olsaydı ne iyi olurdu.
Sevgili Ebru Baybara Demir’e gelirsem, onun azmine, girişimciliğine, yaratıcılığına buradan kaç kez şapka çıkardım hatırlamıyorum bile.
İLK 10 ADAY ARASINDA
Mardin turizmi henüz keşfetmemişken, kalacak doğru dürüst otel, karnını doyuracak lokanta bile yok iken tanımış olduğum ve o günden beri kat ettiği yolu keyifle izlediğim Ebru müthiş bir başarıya daha imza atmış durumda.
Mardinli şef ve sosyal girişimci olarak dünyanın en prestijli şef yarışmalarından olan Basque Culinary World Prize yarışmasında (Bask Dünya Aşçılık Ödülleri) 110 aday arasında ilk 10’a girdi. Dünyanın önde gelen mutfak enstitüsü olan Basque Culinary Center’ın, mutfak yeteneklerini sosyal sorumluluk projeleriyle birleştiren şeflere verdiği ödül bu yıl Türkiye’ye gelebilir.
Mardin’de turizm zora girdiği dönemde Cercis Murat Konağı’nda yanında çalışan kadınları işsiz bırakmamak için “Hayatım Yenibahar” projesini yaratan, ardından Harran Gastronomi Okulu’nu kurarak “Amazon Kraliçeleri” projesiyle çoğu Suriyeli işsiz kadınlara mutfak sanatlarını öğreten Ebru Baybara Demir bu ödülü çoktan hak etti.
“Aşkla yaptığım işime, şehrim Mardin’e ve arkamda kale gibi duran, yoktan var eden kadınların gücüne daima inandım” diyen Ebru’yu -bcwp17finalistebru hashtag’i ile destekleyelim.
Paylaş