Paylaş
Time Dergisi’nın “En Etkili 100 Kişi” listesinde yer alan Bunker Roy, aynen Muhammed Yunus gibi yoksullukla mücadele eden biri.
Yemekte Bunker Roy ile aynı masaya düştük.
Karşımda AÇEV Başkan Yardımcısı Ayla Göksel ile Toplum Gönüllüleri Vakfı kurucusu İbrahim Betil.
Yan masada AKUT Başkanı Nasuh Mahruki ile Sabancı Vakfı Genel Müdürü Zerrin Koyunsağan
Türkiye’nin önde gelen sosyal girişimcileri aynı mekanda anlayacağınız.
Yanımdaki Bunker Roy’a kulak veriyorum.
Hindistan başta, Asya’nın diğer ülkeleri, Afrika, Latin Amerika için de müthiş bir proje geliştirmiş.
Yoksul köylerden yaşlı kadınları alıp Hindistan’da 6 ay boyunca “güneşten elektrik elde etme” eğitimine tabi tutuyor.
20 BİN EVE ELEKTRİK
Neden yaşlı kadınlar?
“Çünkü onlar asla köylerini terk etmezler. Erkekler çalışmaya, eğlenmeye giderler ama kadınlar hep köydedirler.”
Bunker Roy’un Hindistan Hükümeti’nin desteğiyle geliştirdiği bu proje kapsamında “güneş-nineler” elektrik üretecek güneş panellerini imal etmeyi, çatılara yerleştirmeyi, bakım ve onarımı öğreniyorlar.
Eğitimin verildiği yerin adı da ilginç “Yalınayak Koleji”
Bunker Roy, eğittiği “güneş-nineler” sayesinde şimdiye kadar 28 ülkede binin üzerinde köyde 20 bin eve elektrik ulaştırmayı başarmış.
400 dolarlık bir masrafla elektriksiz evlere 5 yıl (güneş pilinin ömrü kadar) boyunca elektrik sağlanıyor.
Yanlış anlamayın elektrik öyle 24 saat filan değil, her gece dört saat sadece.
Roy “Türkiye’ye gizli bir gündemle geldim. İki tane köylü nineyi alıp Hindistan’a götürmeyi istiyorum” diyor.
Yol masraflarını Hindistan Hükümeti karşılıyormuş.
6 aylık eğitim boyunca “Yalınayak” Koleji’nde kalınacak.
TÜRKİYE’Yİ AFRİKA MI SANDI?
Peki ya lisan sorunu?
“Konuşmaya gerek yok. İşaret diliyle veriyoruz eğitimi.”
Bunker Roy Türkiye’den Hindistan’a “güneş-nineleri” alıp götürmekle pek hevesli ama İbrahim Betil, Ayla Göksel ve bendeniz Türkiye’de elektriksiz köy bulup bulmayacağı konusunda kuşkuluyuz.
Hintli dostumuz “dağlık bölgelerde, unutulmuş bazı elektriksiz köyleriniz mutlaka vardır” diye ısrarcı.
Türkiye deyince kafasında acaba Afrika, Hindistan’daki açlık sınırındaki “yoksulluk’ mu canlanıyor diye merak etmiyor değilim.
Hindistan’da günde bir doların altında yaşayan insanların sayısının 800 milyon olduğunu söyleniyor.
Sayı bana biraz abartılı geldi ama bilemiyorum.
Ancak şunu biliyorum:
Şükür Türkiye’de, Afrika ya da Hindistan çapında bir yoksulluk söz konusu bile değil.
Bir eğitim projesi için geçenlerde Afrika’da Gambia’nın yolunu tutmuş olan İbrahim Betil aktardı.
Gambia’nın köylerinde insanlar tek öğünle karınlarını doyuruyorlar, o da pirinç.
Diyeceğim şu: Bunker Roy’un Türkiye’den “güneş-nine” talebi biraz gereksiz gibi.
Rembrandt Sergisi’nin mutfağında
GAZETİNİN mutfağı olur da, serginin olmaz mı?
“Serginin Mutfağı” deyişi Sabancı Müzesi Direktörü Dr. Nazan Ölçer’e ait.
Sabancı Grubu’nun, AKM’nin restorasyonuna sponsor olacağının kamuoyuna duyurulduğu günün gecesi Sabancı Müzesi’ndeyiz.
Müze önümüzdeki hafta “Rembrandt ve Çağdaşları” Sergisi’ne ev sahipliği yapacak.
Hollanda ile Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin 10’uncu yıldönümü nedeniyle İstanbul’da düzenlenen sayısız etkinliklerden biri de bu sergi.
Ana sponsorları Sabancı Holding ile ING Bank.
Diğer sponsorlar arasında Philips, Unilever, Shell, KLM Havayolları var.
Amsterdam Rijksmuseum ile özel koleksiyonlardan biraraya getirilen 110 eser Rembrandt ile Hollanda resminin en önemli isimlerine ait.
Örneğin Vermeer.
17’nci yüzyılda denizaşırı ticaret nedeniyle diğer Avrupa şehirlerine göre refah seviyesi çok daha yüksek olan Amsterdam’ın günlük yaşamından kesitler sunan tablolara şöyle hızlıca bir göz atma fırsatımız oldu.
“Serginin Mutfağı”yla ilgili ilginç bilgileri Dr. Nazan Ölçer aktarıyor.
Uçakla gelen eserler 24 saat sandıklarından çıkartılmıyor.
Eserin “kendisine gelmesi” şart.
Daha sonra sandıklar büyük bir özenle açılıyor, eserler uzmanlar tarafından inceleniyor ve devir teslimi yapılıyor.
22 Şubat’tan 10 Haziran’a kadar Sakıp Sabancı Müzesi’ndeki “Rembrandt ve Çağdaşları” Sergisini sakın kaçırmayın.
Paylaş