Türkiye’nin tanıtımını yapacaksanız insanları tavlamanın en kolay yolu mideden geçmez mi?
Sevim Gökyıldız gibi bu işe gönül vermiş bir avuç insanı bir araya getirmek o kadar zor mu? Ya da yurtdışındaki insanlarımızı gerçek Türk lokantaları açmaya teşvik etmek.
Sevim Gökyıldız "Fransa’dan döndüm. Anlatacağım çok şey var" diye haber salmış.
Buluştuk.
Gökyıldız, Mutfak Dostları Derneği’nin ikinci başkanı.
Dört yıldan beri her sonbahar Fransa’nın yolunu tutuyor.
Fransa’nın güneydoğusunda Annecy Gölü kıyısındaki L’Imperial Palace Oteli’ndeon beş gün boyunca Türk yemekleri haftası düzenliyor.
Bu sefer giderken beraberinde The Marmara’nın şeflerinden ve "Genç Aşçılar Birliği"nin Başkanı Gökhan Tufan’ı da götürmüş.
29 yaşındaki Tufan, "gastronomi guru"larını, burunlarından kıl aldırtmayan o Fransızları müthiş etkilemiş.
Fransız şefler, Türk mutfağının püf noktalarını öğrenmek için kuyruğa girmiş.
Genç şef bakmış ki öğretmek için ayıracak zamanı yok, hepsini "kurs" için İstanbul’a davet etmiş.
Gökhan Tufan, anladığım kadarıyla geleceğin önemli şeflerinden biri olma yolunda.
Sevim Gökyıldız’ın anlattıklarına gelince.
"Türk yemekleri haftası bu yıl her zamankinden daha başarılıydı. Her gece 150 ila 200 kişiyi ağırladık" diyor.
Fransızlar, sıcak, soğuk mezelerini yiyip, karnıyarık ile tel kadayıfına sarılmış karidesleri de midelerine indirdikten sonra mutlu ayrılmışlar.
"Afiyet Olsun. İstanbul La Magnifique" yazısının bulunduğu mönüyü beraberlerinde götürmeyi ihmal etmeyerek.
Sevim Gökyıldız, Fransa’da Türk mutfağınıtanıtmak için yıllardan beri çırpınıyor.
Birkaç sponsorun desteği dışında yapayalnız.
www.cuisineturque.com sitesindeyurtdışındaki Türk mutfağı meraklılarına ha bire Fransızca tarifler yazıyor.
Tariflerinin inceliklerini merak edenlerle internet üzerinden haberleşiyor.
FABRİKA DÖNERLERİ
Yurtdışına çıktığında, Almanya’da fabrikadan çıkmış dönerleri, kebapları satan lokantalarda "Türk mutfağı" yazısını görünce deli oluyor.
Ben de öyle.
Türk mutfağı’nın bir Fransız, İtalyan ya da Çin mutfağı gibi tanınmamasından üzüntü duyuyor.
Ben de öyle.
Paris, New York, Berlin’de yüzlerce İtalyan, Çin lokantası varken hemen hemen hiç Türk lokantası olmaması kanıma dokunuyor.
Geçenlerde Hürriyet Pazar’da Doğan Uluç’un yazısını hatırlayın.
Birleşmiş Milletler’deki "Yunan Yemekleri Festivali"nde, çoğu ortak bir kültürün ürünü yemekler tamamıyla Yunan mutfağı olarak sunulmuştu.
Gerçek şu: Türk mutfağını dünyaya duyuramadık.
Kabahat bizim.
Bunun için bir strateji oluşturamadık.
Kültür ve Turizm Bakanlığı bu konunun üzerine hiç ciddiyetle eğilmedi.
Türkiye’nin tanıtımını yapacaksanız insanları "tavlama"nın en kolay yolu mideden geçmez mi?
Sevim Gökyıldız gibi bu işe gönül vermiş bir avuç insan bir araya getirmek o kadar zor mu?
Ya da yurt dışındaki insanlarımızı gerçek Türk lokantaları açmaya teşvik etmek.
Sevim Gökyıldız’ın Fransa’daki deneyimlerinden ve geçen ay New York Times ardından Herald Tribune gazetelerinde Türk mutfağıyla ilgili övgü dolu yazılardan anlıyorum ki Türk mutfağı için atağa geçmenin vakti geldi.