Türk iş dünyası ‘Sürdürülebilir Kalkınma’ ile tanışıyor
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
TÜRKİYE’de tam bir yıl önce kurulmuş bir dernek var.
‘İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği’
Derneğin Başkanı Turgut Yıldız.
Genel Sekreteri Engin Güvenç.
Biz bu ‘Sürdürülebilir Kalkınma’ kavramıyla GAP yani Güneydoğu Anadolu Projesi nedeniyle tanıştık.
Çünkü GAP, Güneydoğu Anadolu’da ‘sürdürülebilir bir insani gelişme’ projesi olarak lanse edilmişti.
Nedir bu ‘Sürdürülebilir Kalkınma’ kavramı?
Şöyle özetleyebilirim: İnsan ile doğa arasında denge kurarak, doğal kaynakları tüketmeden kalkınmanın programlanması.
Bu başlarda hükümetlerin, AB, Birleşmiş Milletler, Dünya Bankası, OECD gibi kurumların izlediği bir politikaydı.
Daha sonra özel sektör de ‘Sürdürülebilir Kalkınma’ meselesine sıcak bakmaya başladı.
Belki sıcak bakmaya ‘mecbur kaldı’ desem daha doğru.
Çevrenin zarar görmesi, kaynakların tüketilmesi, yoksulluk, gelir adaletsizliğinin devam etmesi eninde sonunda bir ‘bumerang’ etkisi yapabilirdi.
Özel sektör kendi geleceği için çevre, kaynakların korunması, yoksulluğun azaltılması, eğitim gibi meselelerle yakından ilgilenmeliydi.
Neticede, ‘Dünya Sürdürülebilir Kalkınma İş Konseyi’ 10 yıl önce, dünyanın lider 180 şirketi tarafından oluşturuldu ve bölgesel iş konseyleriyle global bir ağ haline geldi.
Türkiye’den de bir yıl önce ‘İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği’ bünyesine katıldı.
Aynı zamanda TNT’nin Türkiye Genel Müdürü olan Turgut Yıldız ‘Sürdürebilir Kalkınma’ kavramını iş dünyasına anlatmanın zorluklarına dikkat çekiyor.
Zira bu oldukça somut bir kavram olduğu gibi, meyvesini uzun vadede verecek bir şey.
Kısa vadeli programlar yapmaya alışkın bizlere uzak kısacası.
Bugün derneğe üye yaklaşık 20 şirket var.
Turgut Yıldız her şirketin kendi alanında ‘Sürdürülebilir Kalkınma’ya katkıda bulunması gerektiğini söylüyor.
Kendi şirketinden örnek veriyor.
Dağıtım şirketi olan TNT, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’yle birlikte 1 milyon 350 bin kitabı Doğu Anadolu’ya taşıyarak 800 kütüphane kurulmasına yardımcı olmuş.
Yine derneğin üyesi olan Thames Water, İzmit çevresinde ısınmayla ilgili bir çalışma gerçekleştirmiş.
Bölgenin son 40 yılın en sıcak yazını yaşadığını belirlemiş.
Kuraklığa karşı acil bir önlem planı hazırlayıp, belediyeye sunmuş.
Eğitim, çevre, sağlık, yoksulluğun azaltılması yani ‘Sürdürülebilir Kalkınma’nın kapsadığı şeyler artık özel sektörün de ilgili alanlarında.
Türkiye’de ne kadar çok şirket bunun bilincine varırsa kalkınmamız o kadar hızlı olur.
Boğaz’da iki ressam
İSTANBUL’da önceki gün iki serginin açılışı vardı.
Biri dünyaca ünlü Picasso, diğeri hayatının 47 yılını İstanbul’da geçirmiş olan ‘oryantalist’ ressam Leonardo de Mango.
Picasso’nun kara kalem eskizleri, yağlı boya tabloları, seramikleri ve özellikle ‘Avignon’lu Kızlar’ dokuması ne kadar Emirgan’daki Sabancı Müzesi’ne yakıştıysa, de Mango’nun 19. yüzyıl başı İstanbul resimleri Dolmabahçe Sarayı’nın görkemli salonlarına o kadar yakışmıştı.
Picasso Sergisi’ni sabah, Leonardo de Mango Sergisi’ni günün geç saatlerinde gezdim.
Ara Güler’e göre Onassis’ten dört kat daha zengin olan Picasso’ya gün ışığı, yoksul ölen ve İstanbul’da Feriköy’de kimsesizler mezarlığına gömülen Leonardo de Mango’yakaranlık saatler isabet etmişti.
Boğaz’daki iki ressamın sergisini mutlaka gezin.
Mümkünse aynı gün.
Çalıkuşu’nun NDS’si 150. yıldönümünü kutluyor
İSTANBUL’daki Notre Dame de Sion Fransız Lisesi kuruluşunun 150. yıldönümünü kutluyor.
Reşat Nuri Güntekin’in ‘Çalıkuşu’ romanının baş kahramanı Feride’nin de okulu olan NDS, kutlamalarına 29 Kasım günü AKM’de ‘Çalıkuşu’ balesiyle başlıyor.
Mezunları arasında olduğum NDS’nin 2006 yılı boyunca devam edecek etkinliklerinden bazıları şöyle:
Rahibelerin 150 yıl boyunca tuttukları günlüklerden ve Roma’daki arşivlerden yola çıkarak yazılacak bir NDS Kitabı.
Yapı Kredi Sermet Çifter Sergi Salonu’nda 19 Ocak günü açılacak bir sergi. Sergide, NDS’nin hikayesi üzerinden Osmanlı, Cumhuriyet dönemi ve İstanbul anlatılacak.
NDS belgeseli, ‘NDS Yüzellinci Yıl Hatıra Pulu’ da diğer faaliyetler arasında.
İlave etmek istediğim şu: Fransa nezdinde Türkiye’nin tanıtımıyla ilgilenenler, ki bunların arasında TÜSİAD da var, NDS’nin katkısından mutlaka şu ya da bu şekilde yararlanmalılar.