Paylaş
Turizm gelirleri ekonominin can damarı. 2023 yılında hedef şu: 2010 yılında yaklaşık 30 milyar dolar olan turizm gelirlerinin 50 milyar dolara ulaşması.
Hedefi tutturmak kişi başı turizm harcamalarının artmasıyla mümkün. Ancak bakıyorsunuz gelen yabancı turist sayısındaki artış gelire yansımamış. 2003-2010 yılları arasında turist sayısı iki kat artarken, gelirin artışı yüzde 50 seviyesinde. Yatırım üstüne yatırım yapan turizm işletmecileri “Tesislerimiz dolu ama para kazanamıyoruz” diye şikâyetçi.
Peki çare nedir?
Geçenlerde Turizm Restaurant Yatırımcıları ve İşletmecileri Derneği (TURYİD) üyeleriyle İstanbul’un gözde mekânlarından Ulus 29’da buluşan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay işin püf noktasını açıkladı. Türkiye rotayı ‘güneş-deniz-kum’ turizminden ‘kültür turizmine’ doğru çevirecek. Kültür turizminin önemli bir ayağı ise TURYİD’i yakından ilgilendiren ‘gastronomi’. Böylesine uzun bir girizgâhtan sonra projektörü gastronomi meselesiyle yakından ilgili TURYİD’e çevirelim.
TURYİD 2003 yılında İstanbul’da turizm belgeli işletme sahipleri tarafından kurulmuş. 225 üyesi arasında İstanbul’un en gözde yeme-içme mekânları var.
6.5 MİLYAR DOLARLIK SEKTÖR
TURYİD Başkanı Kaya Demirer’in verdiği bilgiye göre, derneğe üye işletmelerin yıllık cirosu 550 milyon dolar, 7 bin 500 kişiyi istirham ediyor. Söz konusu işletmeler yılda 12 milyon kişiyi ağırlıyor ve bunlardan 3 milyonu yabancı turist.
Dolayısıyla Demirer diyor ki: “Kişi başı turizm gelirlerini artırmak için TURYİD bir ilaç. Bizler bir otelin içine hapsolan turiste değil, yemeye, içmeye, gezmeye para harcayan turistlere hitap ediyoruz.”
Ulus 29’daki buluşmada aynı masayı paylaştığımız Sunset Lokantası’nın sahibi Barış Tansever, temsil ettikleri yeme içme sektörünün başka önemli bir boyutuna dikkat çekiyor. Türkiye’nin refah düzeyi artan, sosyalleşen, yaşam tarzı değişen yüzünü ortaya koyuyor. Tansever, yeme-içme sektörünün İstanbul’da 3.5 milyar dolar, Türkiye genelinde ise 6.5 milyar dolara ulaştığına dikkat çekiyor. Yaklaşık 1 milyon kişiye iş sağlayan bir sektörden söz ediyoruz. TURYİD Başkanı Kaya Demirer’in sunumundan anlıyoruz ki, böylesine önemli bir sektörün derdi de diz boyu.
GÖZLER TÜRK MUTFAĞINDA
Örneğin KDV oranları. Demirer’in sunduğu tabloda, dünya turizminin şampiyonu Fransa’da yemekteki KDV oranı yüzde 5.5 iken bizde birinci sınıf lokantada yüzde 18, 2. sınıf lokantada ise yüzde 8. Bu yüzden TURYİD üyelerinin çoğu 1. sınıf belgelerini iptal etmeyi bile planlıyormuş.
Bir başka sorun yeme-içme sektörüne yatırım yapanların teşvikten yararlanmamaları. Bunlara çözüm getirilmesi sektörün gelişmesine, kalitenin yükselmesine ve en önemlisi Türk mutfağının tanıtımına yol açacak
kuşkusuz.
Türk mutfağının tanıtımından söz açılmışken, TURYİD, Kültür ve Turizm Bakanlığı’yla birlikte önümüzdeki ekim ayında bir yeme-içme festivaline hazırlanıyor. Taste İstanbul Festivali’nde sokak lezzetlerinden, TURYİD üyelerinin sofistike tatlarına, dünyaca ünlü şeflerin sunumlarına kadar geniş bir yelpazede Türk Mutfağı tanıtılacak. Hepimiz biliyoruz ki, tartışmasız dünyanın en zengin mutfağı olan Türk mutfağı bugün asla hak ettiği yerde değil. ‘Taste İstanbul’ önemli bir adım. Dilerim ki, bundan sonraki hedefimiz tüm dünyaya Türk mutfağını tanıtmaya yönelik ‘Taste Turkey’ sloganı olsun.
VEDAT BAŞARAN ’DAN YEMEK SANATLARI MERKEZİ
Türk Mutfağı’nın hak ettiği yere gelmesi için yıllardan beri emek veren sayısız isim var. Geçenlerde kaybettiğimiz Arman Kırım ve yine zamansız aramızdan ayrılan Tuğrul Şavkay’dan tutun Osmanlı mutfağını yeniden gözde hale getiren Vedat Başaran’a kadar liste uzun.
Kimseye haksızlık yapmak istemem. İstanbul Mutfak Enstitüsü, Mutfak Sanatları Akademisi, genç şeflerimiz Mehmet Gürs, Didem Şenol, Murat Bozok, blogunu zevkle takip ettiğim Tijen İnaltong ve diğerlerinin mutfağımıza katkıları büyük.
Devlet büyüklerimizin doğru stratejiyi belirlemesi durumunda Türk Mutfağı dünyada büyük bir patlama yapabilir. Strateji olmadan olmaz. Bugün Fransız, İtalyan, Japon mutfaklarının bu kadar tanınmış olması asla tesadüfi değil. Kuşkunuz olmasın hepsinin arkasında son derece iyi tasarlanmış stratejiler var.
Her neyse, artık Ortaköy Feriye Lokantası’ndan ayrılan Vedat Başaran Yemek Sanatları Merkezi için kolları sıvamış durumda.
Başaran, şimdiye Anadolu’nun yüzyıllardan beri kullandığı ürünleri bulup günümüz tatlarına katıyordu. Şimdi yok olan ürünleri ustalarını bulup yeniden üretmeyi planlıyor. Örneğin Karadeniz’deki mıhlamanın artık üretilmeyen ‘minci’ peynirinin ustalarını bulup bu peynirin yeniden yapılmasını sağlayacak.
Başaran’ın bu önemli projesinin arkasındaki isim Boston’da yaşayan Türk işadamı Yalçın Ayaslı. Türkiye’de
BoraJet’in de sahibi olan Yalçın Ayaslı ve eşi Serpil Ayaslı nicedir kültür elçilerimiz. Kurdukları ‘Turkish Cultural Foundation’nın gastronomi ayağı
Başaran ile güçlenecek.
ÇÖZÜM: KÜLTÜR TURİZMİ
Söz kültürden ve kültür turizminden açılmışken Faruk Pekin’in kısa bir süre önce piyasaya çıkan ‘Çözüm:Kültür Turizmi’ kitabına değinmek istiyorum. Kültür turizmi deyince akla gelen ilk isimlerden olan Fest Travel’in sahibi olan Faruk Pekin yukarıda değindiğim turizmde ‘rotayı değiştirmek’ meselesinin neden elzem olduğunu anlatıyor. Bunun gerçekleşmesi durumunda Türkiye’nin önünde bambaşka kapıların açılacağını vurguluyor.
Pekin, ‘Adım Adım İstanbul’ gezilerinin fikir babası olarak ‘Köşe Bucak Türkiye’ gezilerini düzenledi ve yerel kültür turizminin gelişmesine büyük katkı sağladı. Bugün diyor ki: “Türkiye’yi ucuz tatil ülkesi imajından ‘kültür ülkesi’ imajına dönüştürmek 4-5 yılımızı alır’.
Özetle Pekin’ın kitabı kültür turizminin geliştirilmesi için bir yol haritası anlamında.
Paylaş