Paylaş
Cinayet işleyenlerin vicdanlarının sızlamadığını da eklemişti.
Sultanahmet’teki Bizans Sarayı’nın kalıntıları üzerine yükselen otel de bir cinayetti.
Türkiye büyürken, İstanbul “kentsel dönüşüme” kayıtsız şartsız boyun eğerken kamu eliyle, ya da özel sektör eliyle bu cinayetler çoğalıyor.
Zengin tarihimize ve kültür mirasımıza sahip çıkanların sayısı ise yazık ki işlenen cinayetlere göre pek az.
Hafta sonunda kuyumcu titizliğiyle geçirdiği restorasyondan sonra, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın katılımıyla ziyarete açılan Didim, Balat köyündeki 600 yıllık İlyas Bey Külliyesi şanslı.
Yeni hayatını Söktaş’a borçlu.
Batı Anadolu’nun güçlü beyliklerinden Menteşoğulları tarafından 1404 yılında yaptırılmış olan İlyas Bey Külliyesi antik Milet şehri üzerinde.
Yapımında kendisinden önce orada olan bir Yunan tapınağının mermerleri kullanılmış.
Bakan Günay açılış konuşmasında “Anadolu topraklarındaki tüm kültürler bizimdir” derken ne kadar haklı.
Cami, medrese, imaret, çifte hamam, çarşı gibi birimlerden oluşan külliye 19. yüzyılın sonunda Büyük Menderes havzasında depremle yerle bir olmuş.
EUROPA NOSTRA’DAN ÖDÜL
Söktaş’ın Yönetim Kurulu Başkan yardımcıları, eski TÜSİAD Başkanı Muharrem Kayhan ile Hilmi Kayhan’ın büyük dedeleri Hacı Halil Paşa tarafından 1900’lerin başında onarılmış.
Külliye 20. yüzyılda yeni depremlerle tahrip olup terk edilince Kayhan ailesi bir kez daha devreye giriyor.
İlyas Bey Külliyesi’nin restorasyonu 2006 yılında başlamış Söktaş’ın 40. yıldönümünde sona ermiş.
Restorasyonu değerli bilim insanlarının desteğiyle tamamlayan mimar Cengiz Kabaoğlu şimdiye kadar pek çok başarılı restorasyona imza atmış bir isim.
2007 yılında Kapadokya’da restore ettiği Sarıca Kilisesi Europa Nostra “Büyük Ödülünü” kazanmıştı.
İlyas Bey Külliyesi ise Europa Nostra’nın “restorasyon ödülünü” kazanmış.
Önümüzdeki 1 Haziran tarihinde Lizbon’da açıklanacak Europa Nostra “Büyük Ödülü”ne de aday.
Bu arada söylemeyi unuttum.
İlyas Bey Külliyesi’ni ilk kez onaran büyük dede Hacı Halil Paşa II. Abdülhamit tarafından nişanla ödüllendirilmiş.
SÖKTAŞ SEYİRCİ KALAMAZDI
Armani, Hugo Boss, Dolce Gabbana, Zara gibi dünya moda devlerine gömleklik kumaş tasarımı ve üretimi yapan Kayhan ailesinin İlyas Bey Külliyesi’nin restorasyonu için 1,5 milyon dolar harcamış.
Söktaş’ın 40. yıldönümünde biten restorasyonunun Kayhan ailesi için bir başka sembolik yanı daha var.
Harvard’da ünlü tarihçi Profesör Dr. Cemal Kafadar ile doktorasını tamamlamakta olan Hilmi Kayhan’ın kızı Leyla Kayhan Elbirlik restorasyon çalışmalarıyla yakından ilgilenmiş.
Leyla Kayhan Elbirlik, Profesör Dr. Baha Tanman ile birlikte Söktaş’ın yayınladığı “İlyas Bey Külliyesi” kitabının editörü.
Külliyenin açılış konuşmasını o yapıyor.
“Söktaş olarak 15. yüzyıldan günümüze kalan bu külliyenin gözümüzün önünde yok olup gitmesine seyirci kalamazdık. Batı Anadolu’un kültürel mirasında önemli yer tutan külliyenin gelecek kuşaklara taşınmasını istedik” diyor.
Kayhan: Tarım zamanla tekstilin önüne geçebilir
SÖKTAŞ dünyada kumaş üretiminde önemli bir yerde.
2009 yılında Hindistan’da Kolhapur şehrinde Söke’deki fabrikanın aynısını kuran Muharrem Kayhan ve Hilmi Kayhan tam zamanında Doğu’ya açılmayı başarmış.
Büyüyen orta sınıfıyla Hindistan önemli bir pazar.
“Hintlilerde tişört geleneği olmadığını fark edince böyle bir fabrika işine giriştik” diyen Hilmi Kayhan’ın verdiği bilgiye göre iki fabrikada yılda 20 milyon metreye yakın kumaş üretiliyor.
Hindistan’a tasarım desteği ise Türkiye’den.
Tekstilde devleşen Söktaş Grubu 2000 yılında Kayhan ailesinin esas işi olan hayvancılığa 20 yıl sonra geri dönüş yapmıştı.
Günde 120 tonluk süt kapasitesi olan iki çiftlik sahibi Söktaş geçtiğimiz yıl Moova markasıyla peynircilik sektörüne adım attı.
Hilmi Kayhan ile sohbette söz Moova markasına geliyor.
Kayhan “3-4 ayda bir yapılan ihalelerle süt fiyatının tespit edilmesi diğer süt üreticileri gibi üzerimizde büyük baskı oluşturmuştu. Süt işinden çok zarar gördük. Bu yüzden peynirciliğe giriştik. İsabetli bir karar almışız” diye anlatıyor.
40 milyon Euroluk yatırımla hayata geçen Moova nedeniyle Söktaş ürettiği sütü eskiden olduğu gibi diğer peynir üreticilerine satmıyor.
“Peynir üretimini, sektörün diğer oyuncuları gibi “toplama süt” değil tamamiyle kendi sütümüzle yaptığımız için kalite konusunda kuşkumuz yok”diyor Kayhan.
Büyük market zincirlerine girdiklerini ve Anadolu’da bayiliklerle büyüyeceklerini söylüyor.
Moova’nın hedefi 9.5 milyon kişiye ulaşmak.
2015 yılında ise pazardaki iki markadan biri olmak.
Hilmi Kayhan, Moova’nın ilerde daha büyük süt üretimine ihtiyacı olacağı düşüncesinden yola çıkarak çevredeki modern çiftliklerle işbirliği modeli üzerinde çalıştıklarını söylüyor.
“Tarım, hayvancılık, peynircik zamanla bizim için tekstilin önüne bile geçebilir” diyor.
Hindistan’da fabrika açmak gibi bu da isabetli bir karar.
Zira tarım tüm dünyada “yükselen bir değer”.
Paylaş