Sarkozy gönülsüz ama işin ucunda nükleer ve Naabucco var

FRANSA Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy’yi yakından görmek nasip olmadı.

Haberin Devamı

“Türkiye Mevsimi” kapsamında Grand Palais’de açılan “Bizans’tan İstanbul-İki Kıtanın Limanı”  Sergisi’nin açılışını Cumhurbaşkanı Gül ile birlikte yapan Sarkozy’yi doğrusu pek merak ediyordum.

Göremedim.

Ne ki sergi açılışı nedeniyle Paris’e iki günlük ziyarette nedense en fazla onu konuştuk.

Sergiyle ilgili bitmez tükenmez talepleri, yüksek ökçeleri, ağzındaki sakızı vesaire.

Oysa bu iki günlük geziyle ilgili konuşulacak, yazılacak o kadar şey var ki.

Öncelikle kırmızı ve beyaz ışıldayan Eyfel Kulesi.

Trocadero Meydanı’ndaki, Musee de l’Homme Lokantası’ndan seyretmeye doyamadığımız Eyfel Kulesi’nin Türk bayrağının renklerini bürünmesi epey gürültü kopartmış.

Le Pen’in aşırı sağcı Ulusal Cephe’nin protestoları karşısında aynı şekilde sokağa dökülmeyi planlayan Ermeni göstericiler geri adım atmış.

Haberin Devamı

Aşırı sağcılarla aynı saflarda olmak istememişler.

Her neyse, dokuz ay sürecek “Türkiye Mevsimi” nin en görkemli etkinliği “Bizans’tan İstanbul”a sergisine dönersek açılışı iki ayrı açıdan değerlendirmek mümkün.

İKİ AYRI TABLO

Serginin düzenlenmesi için bunca emek harcayanlar gözüyle değerlendirirseniz ayrı bir tablo, Cumhurbaşkanı Gül’e yakın kaynakların gözüyle değerlendirirseniz ayrı bir tablo var karşımızda.

İKSV, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı kaynaklardan sızan haberlere bakarsanız Sarkozy’nin kaprisleri diz boyu.

Sergi açılışıyla ilgili sürekli değiştirdiği program nedeniyle davetiyeler birkaç kez basılmış.

Gerçekten elimdeki davetiyeye bakıyorum.

Açılışın iki cumhurbaşkanı ve
çeşitli bakanların katılımıyla
9 Ekim günü saat 18.00’de yapılacağı yazıyor.

Oysa sergi dar kapsamlı bir katılımla önceki gün saat 12.00’de açılıyor.

Sarkozy’yi kaçırmam bu sebepten.

Türk tarafı iki cumhurbaşkanına serginin küratörü Dr. Nazan Ölçer’in eşlik etmesini planlamış.

Ancak Sarkozy’nin ısrar etmesiyle Ölçer’e Fransız tarihçi Pierre Chuvin de eşlik etmiş.

Sarkozy’nin bu kaprislerini en yetkili ağızlardan duyuyoruz.

Diğer yanda, Cumhurbaşkanı
Gül’
e yakın kaynaklar başka bir tablo çiziyorlar.

Haberin Devamı

Elysee Sarayı’nda Cumhurbaşkanı Gül’ü öğle yemeğinde ağırlayan Sarkozy, Türkiyeile Fransa  arasındaki “limoni” ilişkileri kurtarma gayretinde.

FRANSA’NIN KAYBI 6 MİLYAR EURO

Zira iki ülke arasındaki soğukluk Türkiye ile Fransa arasındaki ekonomik ilişkilere ciddi darbe vurmuş.

Fransa’nın kaybının 5-6 milyar Euro olduğu söyleniyor.

Küresel ekonomik krizde azımsanmayacak bir rakam bu.

Sarkozy’nin “ilişkileri kurtarma” telaşı bundan.

Nitekim Cumhurbaşkanı Gül, Ritz Otel’de katıldığımız basın toplantısında Fransız şirketlerin Nabucco projesine dahil olmak istediklerini söylüyor.

Geçtiğimiz günlerde Kazakistan’ı ziyaret etmiş olan Sarkozy’nin, Türkiye’nin bu ülkedeki ve tüm Orta Asya’daki varlığından hayli etkilenmiş olduğunu da belirtiyor.

Haberin Devamı

Nükleer konusunda iddialı olan Fransa’nın bu konuyla da ilgilendiğini ilave ediyor Cumhurbaşkanı Gül.

Gerçek şu ki; işin içine Fransız şirketlerin çıkarı girince Türkiye hiç sempati beslemeyen Sarkozy  yelkenleri suya indirmek zorunda.

 

Fransa’daki etkinliğe İstanbul 2010’dan1 milyon Euro gitti

 

PARİS sokaklarında “Bizans’tan İstanbul”a sergisinin afişlerini gördük.

Le Figaro Gazetesi’nde ise neredeyse yarım sayfa “İstanbul. Size en fazla ilham veren şehir” ilanını.

Hem sokaktaki afişlerin, hem Fransa’nın prestijli gazetelerinden Le Figaro’daki ilanın arkasında İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı var.

Avdagiç, Eyfel Kulesi’nin ışıklandırılması dahil “Türkiye Mevsimi” etkinliklerine destek veren ajansın Fransa’daki tanıtım harcamalarının yaklaşık 1 milyon Euro’yu bulduğunu söylüyor.

Haberin Devamı

Avdagiç’in ilanın dışında Le Figaro Gazetesi’ ne verdiği bir sayfalık demeç de önemli.

İstanbul 2010’un etkinliklerini bu vesileyle Fransız kamuoyu ile paylaşan Avdagiç, demecinin bir yerinde İstanbul’ un Avrupa kimliğinin inşasında bir çimento vazifesi görebileceğini söylüyor.

İstanbul’un Avrupa’ya şu anlamlı mesajı gönderdiğini de ekliyor:

“Gelin ilham kaynağımdan ve sonsuz zenginliğimden yararlanın.”

 

En fazla Fatih Sultan Mehmet’ten etkilenmiş

 

GRAND Palais’deki sergi tek kelimeyle muhteşem.

Sabancı Müzesi Direktörü küratör Dr. Nazan Ölçer ve tasarımcı mimar Boris Micka, Paris’te büyük ses getirecek bir sergiye imza atmışlar.

Sergiye adım attığım anda Binbirdirek Sarnıcı’na girmiş gibi oldum.

Haberin Devamı

Micka aynı atmosferi yaratmayı başarmış.

Ayasofya Müzesi, Topkapı Sarayı, Louvre Müzesi dahil Türkiye ve Avrupa’daki çeşitli müzelerden, özel koleksiyonlardan 500’e yakın parçayı bir araya getirmek zor bir iş olsa gerek.

Cumhurbaşkanı Sarkozy ile Cumhurbaşkanı Gül ayrıldıktan sonra gezebildiğimiz sergide rastaladığım Bülent Eczacıbaşı kendi koleksiyonlarından birkaç parçanın sergiye dahil edildiğini söylüyor.

Dr. Nazan Ölçer, sergi için İtalyan ressam Bellini’nin büyük boy Fatih Sultan Mehmet portresi için çok uğraşmış.

Portre başka bir sergide olduğu için küçük boy bir Bellini’yle yetinmiş.

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Başkanı Şekib Avdagiç’e bakarsanız, Sarkozy’nin dikkatini en fazla Fatih Sultan Mehmet bölümü çekmiş.

Fransa Cumhurbaşkanı, Fatih’i, dönemin tarihini Türkçe, Arapça ve Rumca olmak üzere üç ayrı dilde yazdırmasından etkilenmiş
(üç ayrı dildeki kitaplar oradaydı) ve bu konuda Pierre Chuvin’dan bilgi almış.

Anladığım kadarıyla ağzında sakızıyla sergiyi hızla gezen Sarkozy’nin Napoleon hayranlığına bir de Fatih Sultan Mehmet hayranlığı eklenmiş.

Ne yapalım? Sevinelim mi?

Yazarın Tüm Yazıları