Her yıl kasım ayında düzenlenen Contemporary İstanbul bu yıl Körfez ülkelerinden galerilerin büyük ilgisini çekiyor. Bu gidişle Contemporary İstanbul önümüzdeki yıllarda Louvre, Guggenheim gibi dünyaca ünlü müzelerin kapılarını açacağı Abu Dabi ile bir sanat köprüsü oluşturabilir
Küresel ekonomik krize rağmen işler lüks tüketim ve sanat sektörlerinde iyi gidiyor. Sadece iki rakam vereceğim: Lüks tüketim deyince akla gelen ilk isim Louis Vuitton’un dünyadaki satışları 2010’da ilk kez 20 milyar Euro’nun üzerine çıkmış. Müzayede evi Christie’s’in 2011 yılı ilk altı yıllık satışı ise 3.2 milyar dolar. Sanat piyasası dünyada tüm olumsuzluklara rağmen çok sağlıklı bir yol izlerken Türkiye’de durum ne? Bu yıl 25-28 Kasım tarihlerinde altıncısı yapılacak çağdaş sanat fuarı ‘Contemporary İstanbul’un Yönetim Kurulu Başkanı Ali Güreli ile bunu tartıştık. Sanat sektörünün ve özellikle çağdaş sanatın Türkiye’de nasıl hızla geliştiğinin bir kanıtı ArtBeat İstanbul gibi yeni çağdaş sanat fuarlarının ortaya çıkması ise diğeri Contemporary İstanbul’un altı yılda geldiği nokta. Tabii bu arada dünyada giderek daha fazla ilgi çeken İstanbul Bienali’ni de unutmayalım. Geçen yıl Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde 7 bin metrekarelik bir alana yayılmış Contemporary İstanbul bu yıl hemen yanı başındaki İstanbul Kongre Merkezi de dahil 12 bin 500 metrekarelik bir alan kapsayacak.
KÖRFEZ ÜLKELERİNDEN YEDİ GALERİ KATILACAK
Geçen yıl fuara katılan galeri sayısı 74 iken bu yıl 92’e çıkmış. Üstelik bunların yüzde 52’si yurtdışından Contemporary İstanbul’a katılan galeriler. Bu yıl fuar Körfez ülkelerine bir ‘açılım’ yapmış. Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerden geçen yıl sadece bir galeri katılırken bu yıl yedi tanesi İstanbul’a geliyor. Contemporary İstanbul’un önümüzdeki iki, üç yıl zarfında Louvre, Guggenheim gibi dünyaca ünlü müzelerin kapılarını açacağı Abu Dabi ile bir sanat köprüsü oluşturması önemli. Şimdi böyle hızla gelişen bir sektörün altyapısı yeterli mi? Ali Güreli, hem Kültür ve Turizm Bakanlığı’nı hem de Maliye ve Gümrük ve Ticaret bakanlıklarını ilgilendiren bazı sorunları sıralıyor. “Geçen yıldan beri ilgili bakanlıklara sanat sektörünün bazı taleplerini iletiyoruz. Bazılarında yol aldık, bazıları ne yazık ki uzun zaman alıyor” diye konuşuyor Güreli.
SEKTÖRÜN ANKARA’DAN TALEPLERİ VAR
Sektörün taleplerinden bazıları şöyle: 1- Sanat galerilerinin KOBİ kapsamına alınması. Sektör bunu başarmış. 2- Sanatın ‘el değiştirmesinde’ uygulanan yüzde 18’lik KDV’nin kaldırılması. Bu oran Avrupa ülkelerinde yüzde 6-7. Maliye Bakanlığı vergi indirimine yanaşmıyormuş. 3- Sanatın uluslar arası dolaşımıyla ilgili mevzuatın düzenlenmesi. Bu nokta özellikle önemli. Zira hem fuara katılan yabancı galeriler hem de yabancı galerilerden sanat eseri alanlar gümrüklerde bayağı ter döküyor. Yabancı sanat eserleri Türkiye’ye ‘geçici ithalat’ izniyle giriyormuş. Güreli’ye şöyle bir öneride bulundum: Hem Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’i, hem Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’yı Contemporary İstanbul’a davet etsin. Bakanlar bu sektörün nasıl bir potansiyel taşıdığını kendi gözleriyle görürlerse belki mevzuatlar değişir.
İstanbul olması gereken yerde mi?
Contemporary İstanbul, Türkiye’nin sanat ve kültür yaşamında sadece yukarıda sözünü ettiğim fuarla değil, bir süreden beri yurtdışında ve Anadolu’da düzenlediği konferanslarla, yayınlarıyla söz sahibi olma iddiasında. Ali Güreli, “İstanbul’un uzun vadede kültürel ve sanatsal bir çekim merkezi haline gelmesine katkıda bulunmak istiyoruz” diyor.İstanbul Bienali kapsamında Contemporary İstanbul’un 19 Eylül’de düzenlediği önemli bir konferans var: Kent ve Kültür. 2010 İstanbul Avrupa Kültür Başkenti faaliyetleri nedeniyle hayatımıza daha çok giren kavramlardan biri kültür ekonomisi ise, diğeri kent-kültür ilişkisi. Benzersiz kültürel mirasıyla, tarihiyle, patlama yaşayan sanatsal faaliyetleriyle acaba İstanbul bugün olması gereken yerde mi? En basitinden, Paris’in yılda çektiği 60 milyon turiste karşın İstanbul hâlâ 10 milyon rakamına ulaşamadı. Kent-kültür ilişkisinin ele alınacağı konferansta, bir kentin nasıl kültür merkezi olacağı, mimarlığın kent kültüründeki rolleri üzerinde durulacak. Yerel yöneticiler bu konferansı kesinlikle kaçırmamalı.