Paylaş
Önceki günkü törende bizzat kendisi itiraf ediyor bunu.
Burdur, Ağlasun’da Torosların eteklerindeki bu antik şehir öylesine büyüleyici ki etkisi altında kalmamak mümkün değil.
Görür görmez Sagalassos’tan etkilenenlerden biri de Aygaz Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ömer Koç.
Bundan altı yıl önce, tiyatrosu, kütüphanesi, hamamı, villaları ve çeşmeleriyle göz kamaştıran bu antik şehrin kazılarına destek olmaya karar veriyor.
Böylelikle Aygaz, Sagalassos’un eski ihtişamına kavuşması için devreye giren tek Türk sponsoru oluyor.
Yeri gelmişken söyleyeyim.
Belçika Leuven Üniversitesi profesörlerinden Marc Waelkens 1990 yılından beri sürdürdüğü kazıların sponsorları Leuven Üniversitesi ve Dexia gibi şirketler.
Antik şehrin M.S. 650 yıllarındaki depremde yerle bir olan anıtsal bir çeşmesi var.
Roma İmparatoru Marcus Aurelius döneminde yapılan “Antoninler Çeşmesi”.
Marc Waelkens, kazılarda çeşmenin kalıntılarını da gün ışığına çıkartılmış.
3 BİN 500 PARÇALIK PUZZLE
“Antoninler Çeşmesi”nin 1800 yıl sonra suyla buluşması Aygaz sayesinde oluyor.
Dediğim gibi, önceki gün Ertuğrul Günay’ın, Aygaz Genel Müdürü Yağız Eyüboğlu’nun, Belçika’nın Ankara Büyükelçisi Pol De Witte başta olmak üzere geniş bir Belçikalı heyetin katılımıyla “Antoninler Çeşmesi”nin açılışındaydık.
Çeşmenin restorasyonunu gerçekleştiren Leuven Üniversitesi’nden yüksek mimar Semih Ercan anlatıyor.
28 metre
Çeşmenin tepesinde hemen göze çarpan dört adet “Medusa” başı zarar görmesin diye destorasyon boyunca toprak altında saklanmış.
Ercan “13 yıllık bir rüyayı gerçekleştirdik” diyor.
“Vizyon sahibi Ömer Koç ve Aygaz olmasaydı bugün burada olamazdık” diye ekliyor.
Aygaz Genel Müdürü Eyüboğlu’nun söylediği gibi “Antoninler Çeşmesi” Anadolu topraklarının zenginliğine bir kez daha saygı duymamıza vesile olacak.
Günay:Bakanlığın bütçesi iki kat olursa Türkiye’ye katkımız beş kat olur
ANADOLU’nun zenginliklerine büyük saygı duyanlardan biri de Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay.
Öğleden sonraki törene yetişmek üzere Burdur’a gelinceye kadar yol üstünde birkaç tarihi mek^ana uğramış.
Hititlerin M.Ö 1300 yılında yaptıkları su anıtı, Selçuklu döneminden ahşap Eşrefoğlu Cami bunların arasında.
Günay “Bu topraklarda çıktığınız her yolculuk insanı bin yıl geriye götürür. Amacımız buralarda yeşermiş tüm uygarlıkları hiçbir ayırım yapmaksızın korumak” diyor.
Türkiye’nin, 2005 yılında Dünya Kültürel Miras Listesi’ne alması için Unesco’ya sunduğu beş dosyayı sayıyor.
Bunların arasında Sagalassos, Afrodisias, Perge de var.
Günay “Sagalassos’u günün birinde bu listede göreceğimize inanıyorum” diyor.
Tören sonrası Bakan ile ayaküstü sohbetimizde bakanlığın bütçesini konuşuyoruz,
BAKANA İKİ İTİRAZIM VAR
“Bir milyar liralık bütçe yetmiyor. Bunu iki katına çıkartırsak Türkiye’nin tanıtımı, imajı için beş kat yarar sağlarız” diyor.
Bakan Günay’a iki konuda itirazım var.
Birincisi Unesco’nun Dünya Kültür Mirası Listesi’yle ilgili.
İstanbul’un, Dünya Kültür Mirası Listesi’de kalmak için Unesco’nun koşullarını yıllardan beri yerine getirmemesi diğer “adaylarımızın” ciddiye alınmamasına yol açıyor.
Önce İstanbul’u garantileyelim.
Nitekim bu yıl Brezilya’da Türkiye’nin hiçbir aday dosyası ele alınmadı.
İkinci itirazım şu:
Türkiye, Bakanın da değindiği gibi 40’tan fazla uygarlıkların kesiştiği bir konumda.
ÖNCE YÖNETİM MODELİ
Antik şehirlerimizin sayısı 3 binin üzerinde.
20 bin höyük, 25 bin Tümülüs dahil 70 bin ila 75binin üzerinde “tarihsel noktanın” üzerinde yaşıyoruz.
55 bin köy olduğunu göz önüne aldığınızda her bir köye 1,5 “tarihsel nokta” düşüyor.
Bu bilgiler Sagalassos’ta bizimle değerli deneyimlerini paylaşan gazeteci-yazar Özgen Acar’dan.
Bu durumda, sadece bütçenin artması kültürel mirasımızı korumaya yeter mi?
Bütçeden ziyade bize gerekli olan doğru dürüst “kültürel varlık yönetim modeli” değil mi?
Londra’ya giden Hadrianus başı
ANTONİNLER Çeşmesi’nin açılış töreninden önce Sagalassos’a tırmanmadan önce Burdur Müzesi’ni ziyaret ettik.
Müze tek kelimeyle bir mücevher kutusu.
17 yıldan beri görevinin başında olan Müze Müdürü Hacı Ali Ekinci işinde son derecebaşarılı.
Birkaç yıl önce yenilenen müze , Sagalassos eserlerinin yanı sıra antik Kibyra’dan çıkan benzersiz “gladyatör” kabartmalarına da sahip.
Müzeyi, Profesör Marc Waelkens ile gezdik.
Hayatının büyük bir bölümünü Sagalassos kazılarına adamış hatta bu uğurda sağlığından olmuş.
Mükemmel Türkçe konuşuyor.
Nitekim tören sırasındaki konuşmasını hem Türkçe, hem Flamanca yapıyor.
Waelkens ve ekibinin 2008 yılında, kazılarda gün ışığına çıkarttıkları ünlü Roma imparatorları Hadrianus ile Marcus Aurelius’un başları Burdur Müzesi’nde.
Hadrianus’un başı gün ışığına çıkar çıkmaz Londra’da British Museum’daki sergiye gönderilmişti.
Sagalassos ve Burdur böylece dünyanın ilgi merkezi olmuştu.
Waelkens’i Hadrianus ile Marc Aurelius’un başları arasında görüntülemek için bana nasip oldu.
Paylaş