Olli Rehn bu raporla Kayseri’ye gitti

‘Avrupa İstikrar İnisiyatifi’ yani ESİ merkezi Berlin’de olan bir düşünce kuruluşu.

Avrupa hükümetlerinin ve özel bazı vakıfların desteğiyle 1999 yılında kurulmuş.

Bugün, Güneydoğu Avrupa’nın gelişmesiyle ilgili en büyük düşünce kuruluşu.

ESİ geçen eylül ayında ‘Orta Anadolu’da Değişim ve Muhafazakarlık- İslami Kalvenistler’ raporu için /images/100/0x0/55eb5de5f018fbb8f8bc7f83hazırlıklara başlamış.

Raporu bir yıl sonra tamamlamış.

Dün sabah, Kadir Has Üniversitesi’nde, raporu kaleme alanlardan Gerald Knaus’a kulak veriyoruz.

Raporun çıkış noktası, Avrupa’ya Türkiye’deki değişimi anlatmak.

Türkiye’nin batısındaki değişimi değil, Anadolu’nun yüreğindeki değişimi anlatmak.

‘Çünkü’ diyor Knaus, ‘Avrupalının kafasında Anadolu’nun değişime kapalı yani aşırı muhafazakar olduğu, geri kaldığı inancı var...’

ESİ,
değişimi anlatmak için Abdullah Gül’ün memleketi Kayseri’yi seçmiş.

Raporu, Kayseri’nin kırsal kesimlerinde, ilçelerde, büyük şirketlerde insanlarla yüzyüze görüşülerek hazırlanmış.

Muhafazakar girişimcilerin 2000 yılından bu yana nasıl yol aldıklarını tespit etmiş.

Knaus, ‘Kayseri’deki muhafazakar girişimciler bize, Kuzey İtalya’yı hatırlatıyor. Örneğin Benetton ailesi... Muhafazakar, geleneklerine bağlı bir aile. Sanayi ve geleneğin nasıl biraraya geldiğinin bir örneği. Aynı örnek Kayseri’de fazlasıyla var’ diyor.

ESİ’nin raporundaki önemli bir tespit şu:

‘Muhafazakar ve dindar bir hayat tarzıyla hızlı büyüme ve modernleşme tutkusu...’

Ancak bu tutkuya ‘kadınlar’ dahil edilmemiş.

Kayseri’de ekonomik büyümenin önündeki en büyük engel kadınların iş gücünde olmaması.

Erkek istihdamı yüzde 74 gibi bir oranla Avrupa düzeyinde.

Kadın istihdamı ise yüzde 37.

Türkiye’nin her yerinde karşımıza çıkan tablo, yani kadının ekonomik yaşamda düşük oranda varlık göstermesi, Kayseri’de de karşımızda.

Knaus, ‘Kayserililer IMF’ye, özelleştirmeye, reformlara kısaca değişim için gerekli her şeye yürekten inanıyor. AB gündeminin içindeler’ diyor.

Dediğine göre, raporu okuyan kayınvalidesi çok etkilenmiş.

Türkiye hakkında daha pozitif düşünmeye başlamış.

ESİ’nin bu raporu, Avrupa’da çeşitli bakanlıklar, kurumlar, AB Komisyonu’nun üyeleri dahil 12 bin adrese internet üzerinden ulaştırılmış.

Geçen hafta Kayseri’ye giden AB’nin genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn’e takdim edilmiş.

Knaus’a bundan sonra hangi şehirle ilgili bir rapor hazırlayacaklarını sordum.

‘Suriye ile komşu Gaziantep büyük bir olasılıkla’ dedi.

Göztepe Parkı’na cami ikiliği su yüzüne çıkardı

KADIKÖY Belediye Başkanı Selami Öztürk buluşmamıza krokilerle geliyor.

Konu, Göztepe Parkı’na Büyükşehir Belediyesi’nin yapmayı planladığı cami.

Öztürk’ün gösterdiği krokiye göre, planlanan cami Göztepe Parkı’nın Bağdat Caddesi’ne bakan kısmında.

Tam dört yol ağzında.

Trafik ışıklarının olduğu yerde.

Selami Öztürk diyor ki: ‘Burada cami yapıldığı takdirde Bağdat Caddesi’nin trafiği altüst olur.’

Hem Kadıköylülerin yeşil alanı gidecek, hem trafik daha da kördüğüm olacak.

Büyükşehir Belediye Meclisi’nde hafta içi yapılan görüşmelerde Öztürk, caminin başka bir yerde yapılmasını önermiş.

Önerisi kabul görmemiş.

Öztürk, Kadıköy Belediyesi olarak yargıya başvurmaya hazırlanıyor.

Elindeki belgeler cami kararının yasal olmadığını kanıtlamak için yeterli.

Hele bir tanesi var ki...

Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, cami kararının altında imzası olan yardımcısı İdris Güllüce’yi karardan sonra vekil tayin etmiş.

Cami kararı 17 Eylül’de alınmış.

Vekil tayin ettiği belgenin tarihi 19 Eylül.

Yani karar çıktığında Güllüce vekil değil.

Sonra yanlışlığın farkına varılarak ayın 16 Eylül olarak yeni bir belge tanzim edilmiş.

Öztürk, yeşil alana cami yapılmasına karşı olanları da yargıya başvurmaya davet ediyor.

Önümüzdeki pazartesi günü dava açmak isteyenler için Kadıköy Belediyesi’nde bir hukuk bürosu hizmete girecek.

Gerekli bilgiyi www.kadikoy-bld.gov.tr ya da www.kadikoy.bel.tr den almak mümkün.

Göztepe Parkı’na cami kararının birkaç boyutu var.

Birinci boyutu kararın yasal olmadığı.

İkinci önemli boyutu, Kadıköylülerin görüşüne başvurmadan bir yeşil alanın ellerinden alınması.

Üçüncü boyutu ise kararın İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeki iki başlılığı su yüzüne çıkartması.

İddialara bakılırsa, önce ‘kararı gözden geçirebiliriz’ diyen sonra dediğinden vazgeçen Topbaş ile kararın altında imzası olan İdris Güllüce arasında bir güç savaşı var.

Hatta önümüzdeki günlerde belediyedeki imar komisyonu seçimlerinde İdris Güllüce yandaşlarının mı, yoksa Topbaş yanlılarının mı kazanacağı merak konusu.
Yazarın Tüm Yazıları