Olimpiyat pastasından pay için ne bekliyoruz?

YUNANİSTAN'ın hummalı bir şekilde hazırlanmakta olduğu 2004 Olimpiyat Oyunları'ndan pay almak istiyorsak işkadını Leyla Çağatay Üstel'e kulak vermemiz gerek.

Zamanla yarışan komşumuzun Olimpiyat bütçesi 1 milyar 960 milyon euro.

Bir yanda yeni projeler hayata geçirilirken, diğer yanda stadyum, havaalanı, liman, turistik tesislerin elden geçirilmesine çalışılıyor.

Yunanlıların bu arada iki önemli handikapı var: Deprem ve arkeolojik eserler. Meselá, Atina'nın 15 kilometre güneydoğusunda, binicilik merkezinin yapımı sırasında Afrodit'e adanmış 2500 yıllık bir tapınağın kalıntıları çıkmasın mı?

Her neyse geçenlerde ziyarete gelen Leyla Çağatay Üstel, 1 milyar 960 milyon euroluk pastadan Türklerin de pay almasını sağlamak için iki yıldan beri İstanbul-Atina arasında mekik dokuyor.

Danışmanlık ve Turizm Şirketi Paradiana'nın Genel Müdürü olan Üstel, aynı zamanda DEİK Türk-Yunan İş Konseyi'nin Yürütme Kurulu Üyesi ve Turizm Çalışma Grubu Başkanı.

Olimpiyat Oyunları'nın bağlı olduğu Kültür Bakanı Evangelis Venizelos'un yakın dostu. 2004 Olimpiyat Oyunları Genel Sekreteri Constantin Cartalis, Olimpiyat Komitesi İcra Kurulu Üyesi ve ulaşımdan sorumlu Sypros Capralos, yiyecek-içecekten sorumlu Makis Phokas ile birkaç kez biraraya gelmiş.

Yanında kocaman dosyalarla dolaşan Leyla Çağatay Üstel, ‘‘Yunanlılar'ın tekstilden, inşaat malzemesine, gıdadan, hediyelik eşyaya, otel araç gereçlerinden, otel restorasyonuna kadar sayısız alanda desteğe ihtiyaçları var. Avrupalılar iş kapma yarışında’’ diyor.

Üstel'in yaptığı görüşmelerde, 30 bin ila 50 bin yatak açığı olduğu da ortaya çıkıyor. Elbet 2 yıl içerisinde bunu kapatmak mümkün değil.

Venizelos ve Cartalis ile yaptığı görüşmelerde, Türkiye'den Atina yakınlarındaki limanlarda konaklamak üzere 10 bin ila 15 bin kişinin barınabileceği 1000 kadar tekne göndermeyi öneriyor.

İSTANBUL SEÇENEĞİ

Bir diğer seçenek ise insanları bir saatlik uçuş mesafesinde olan İstanbul'da konaklatmak. Leyla Çağatay Üstel, Sydney Olimpiyatlarında böyle bir seçeneğe başvurulduğunu ve Sydney'e 1,5 saatlik uçuş mesafesindeki şehirlerde otellerin kullanıldığını anlatıyor.

‘‘Olimpiyat'ları izlemeye gelenlere pekálá bir İstanbul seçeneği sunulabilir. Hele belirli yarışmaları izleyecek insanlara bu fikir çok cazip gelebilir’’ diyor.

Üstel, Yunanlılar'ın yatak açığını ve bununla ilgili önerilerini Turizm Bakanı Mustafa Taşar'a da iletmiş.

Atina'nın diğer bir sıkıntısı da insan kaynakları. 60 bine yakın gönüllüye ihtiyaç duyuluyor. Üstel, bu konuda da üniversiteli gençlerimizin katkısını önermiş. ‘‘2004 Olimpiyatlarında gönüllü olarak çalışmak hem hoş bir deneyim olabilir, hem de iki ülke arasındaki ilişkileri daha ısıtır’’ diyor.

Türk inşaat ve gıda sektörleri de bu işten önemli para kazanabilir.

Düşünün ki, Olimpiyat süresince 11 milyon 500 bin öğün yemek verilecekmiş.

Üstel'in elinde Olimpiyat ihalelerinin kimlere verildiğine ilişkin bilgiler var.‘‘Özellikle inşaat sektöründe Türk şirketlerin ortaklık yapacağı çok sayıda proje mevcut’’ diye konuşuyor.

Geçenlerde Forum İstanbul'da rastladığım Türk-Yunan İş Konseyi Başkan Yardımcısı Selim Egeli'ye bu muazzam pastadan pay için neler yapıldığını soruyorum. Egeli bu hafta içersinde Atina'da Venizelos ve Cartalis ile biraraya geleceklerini söylüyor.

Peki, vakit daralırken Türk-Yunan İş Konseyi Leyla Çağatay Üstel'in iki yıl içersinde elde ettiği bilgilerden, kurduğu ilişkilerden neden yararlanmıyor?

Konseyin Yürütme Kurulu'nda sekiz erkeğe karşı tek kadın olduğu için mi?


Mudurnu efsanesini canlandıracağız


MUDURNU Tavukçuluk hafta başında iflas ettiğini duyurdu.

Mudurnu Tavukçuluk A.Ş.'nin son altı aydan beri Genel Koordinatörü olan Gürbüz Kaya'ya göre, iflasa rağmen Mudurnu adını işitmeye devam edeceğiz.

En önemlisi Mudurnu'da tavukçuluktan geçimini sağlayan 3 bin üretici yeniden devreye girebilecek.

Bu nasıl olacak?

Kaya ‘‘Mudurnu Lokantaları'nın rehabilitasyon projesini süratle hayata geçireceğiz’’ diyor.

Daha önce bu sütunlarda yer verdiğim gibi, Kaya, Mudurnu Lokantaların yeniden yapılanması için Mudurnu Ekspres İşletmecilik A.Ş.'yi kurmuş. Bir yanda lokantalar elden geçirilecek, diğer yanda ‘‘piliç çevirme’’ noktaları kurulacak. Kaya, ilk noktanın Aksaray'da hizmet vermeye başlayacağını söylüyor. Bunu çiğ piliç satma noktaları izleyecek.

Kaya, ‘‘Mudurnu efsanesini canlandıracağız. Tavukçuluktan geçimini sağlayan ve iflastan ötürü mağdur durumda kalanlara yeni iş alanları açacağız’’ diye konuşuyor.

Peki Mudurnu'nun CIA eski Başkanı James Wolsey tarafından satın alınacağı iddialarına ne diyor?

‘‘İddialar çok anlamsız. Çünkü Mudurnu'nun satışı için ön protokol anlaşması yaptığımız Global İç ve Dış Ticaret'in Wolsey ile direkt bağlantısı yok. Olay şöyle: Wolsey'in yüzde 17 oranında ortaklığı olduğu Crescent İnvestment Şirketi'nin ortaklarından biri de yüzde 5'lik pay ile Global Ticaret.’’


Ruslar'dan ‘Bush’un kalçaları' misillemesi


GÜRBÜZ Kaya ile bir önceki konuşmamda, Amerikalılar'dan Mudurnu'dan tavuk alıp Ruslara satmak için teklif aldığını, ne yazık ki bunu gerçekleştiremediklerini söylemişti.

Proje gerçekleşseydi belki Mudurnu bugün iflas etmek zorunda kalmayacaktı.

Neyse... Önceki günkü Le Monde gazetesinden ABD'nin sattığı tavuklarla ilgili ilginç bir haber. ABD'nin çelik ithalatına sınırlama getirmesine AB'nin yanısıra Ruslar da müthiş öfkelenmiş. Rus gazeteleri ‘‘ Amerikalılar çeliğimizi bloke edip yılda 500 milyon dolar kaybetmemize neden olacaklar. Bisde onlardan tavuk almayıp Washington'u 700 milyon dolar zarara uğratabiliriz’’ önerisinde bulunuyorlarmış.

Ruslar'ın ABD'den ithal edilen tavuklara taktıkları ilginç bir isim var: ‘‘Bush'un kalçaları’’.

İddialara göre, ‘‘Bush'un kalçaları’’na karşı ülkede büyük bir hareket başlamış.
Yazarın Tüm Yazıları