Bu resmi ziyaret önemli zira dünyanın en zengin ülkeleri arasında olan
Norveç’in, Türkiye’de özellikle enerji alanında yatırımları söz konusu.
İstanbul’daki
Dünya Ekonomik Forumu sırasında sohbet ettiğimiz
Yatırım Ajansı Başkanı
Alpaslan Korkmaz, Türkiye’yle ilgilenen bazı
Norveç fonlarından söz etmişti.
İşte bu ziyaret öncesi bir grup gazeteci
Norveç’teyiz.
İlk durak
Norveç’in en kuzeydoğu noktası, Rus sınırına komşu
Kirkenes.
Kirkenes’i çoğunuz hayatınızda duymamış olabilirsiniz.
Ancak nüfusu 10 bin olan ve yılın bu ayında sadece üç-dört saat gün ışığı yaşayan
Kirkenes’in Türkiye’yle yakın ilişkisi var.
Kars ile kardeş şehir.
Kars Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu dört, beş kez gelmiş
Kirkenes’e.
Kirkenes’in önemi şundan:
İsveç, Norveç, Finlandiya ve
Rusya’yı bir araya getiren
"Barents İşbirliği"nin Norveç Genel Sekreterliği bu şehirde.
ZOR KOMŞU RUSYANorveç birliğin öncüsü ve en faal üyesi.
Eski savunma bakanlarından
Thorvald Stoltenberg tarafından 1993 yılında kurulmuş olan
"Barents İşbirliği" esasında
"zor komşu" Rusya ile düzenli bir diyalog ortamı oluşturma çabasında.
Yukarıda saydığım dört ülke arasında
Rusya ile ilişkileri düzenli bir şekilde götüren Norveç.
Rusya’ya neden
"zor komşu" gözüyle bakıldığını izah edeceğim birazdan.
"Barents İşbirliği"ne dönersek, bu oluşumu ilk kez 2005 yılında
Kars ziyaretim sırasında duymuştum..
Kars Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu,
Norveç örneğinden esinlenerek benzer bir oluşumu
Gürcistan, Ermenistan ve
Azerbaycan ile oluşturmak çabasındaydı.
Alibeyoğlu, "Barents İşbirliği"yle yakın ilişkileri sayesinde oldukça deneyim kazandı ve "
Kafkas İşbirliği" projesini hayata geçirmeye hazır.
Ama Türkiye’de bu işler kolay değil.
Yaz aylarında Gürcistan Savaşı sırasında Başbakan Erdoğan "
Kafkas Güvenlik ve İstikrar Platformu" projesini ortaya atmıştı.
Bu projeyle ilgili fazla yol alınmadığını biliyoruz.
Kirkenes’ten bakınca, bu tür projelerin yerel bazdan yürütüldüğünde daha başarılı olabildikleri ortaya çıkıyor.
Çünkü yerel bazda halkların bir araya gelmeleri, sanat, kültür aracılığıyla kaynaşmaları çok daha kolay.
RUSYA’YA PASAPORTSUZ GİRİYORNorveç Genel Sekreterliği’nin Başkanı
Rune Rafaelsen geçtiğimiz ekim ayında
Kars’taki 4.
Kafkas Kültürleri Festivali’ne gelmiş.
Bir de konuşma yapmış.
"Sınır ötesi işbirliği için birbirini tanıma, bilgi ve kültür alışverişi önemli" demiş.
Rafaelsen’in kartının bir yüzünde Norveççe, diğer yüzünde Rusça yazıyor.
Ruslarla imzaladığı protokol sayesinde kendisi ve ekibi
Kirkenes’e komşu Murmansk’a pasaportsuz girebiliyor.
"Barents İşbirliği"nin kültür işleriyle ilgilenen kişi genç bir Rus kadını.
4. Kars
Kafkas Kültürleri Festivali için Türk, Ermeni, Gürcü, Azeri sanatçıların katılımıyla müthiş bir konser planlamış ancak konser aynı tarihlerdeki karakol baskını nedeniyle ertelenmiş.
Sonuçta,
"Barents İşbirliği" gibi bir oluşum Türkiye ile Kafkas ülkeleri arasında neden hayal olsun?
Rusya’nın esas hazinesi Yamal Yarımadası’nda
ŞİMDİ dünyanın bu bölgesinde neden Rusya’ya
"zor komşu" gözüyle bakıldığını anlatmaya çalışayım.
Kirkenes’in Ruslarla özel bir durumu var.
Zira 1944 yılında bu şehri Almanlar’ın işgalinden
Ruslar kurtarmış.
Ruslar’ın, Almanlar’a yağdırdığı bombalar nedeniyle 2. Dünya Savaşı sonrası bu şehirde ayakta kalan evlerin sayısı sadece 40.
Ruslar, Kirkenes’te bir yıl kaldıktan sonra çekilmişler.
Sovyetler Birliği’nin çökmesiyle, sınır kapısının açılmasıyla Murmansk’tan
Kirkenes’e bir akın olmuş.
Yıllar boyu sınırın öte yakasından gelenlerle birlikte Ruslar’ın nüfusu yüzde 10’lara ulaşmış.
Kirkenes’te faaliyet gösteren bölgenin en büyük tersanesi Kimek’in bakım ve tamirini üstlendiği gemilerin
yüzde 95’i Rus gemileri.
Murmansk’ta alamadıkları hizmeti burada alıyorlar. Rus tarafında bürokrasinin ağır işlemesi, rüşvet gibi şeyler
Kirkenes’in işine yaramış.
Kimek’te çalışanların
yüzde 30’u da Rus. Tersanenin yıllar yılı dev Rusların balıkçılık teknelerini tamir ederken son yıllarda ağırlık petrol ve gaz gemilerine doğru kaymaya başlamış.
Sadece bu veri bölgede hızla gelişmekte olan enerji tablosu için yeterli ipucu veriyor.
Barents Denizi,
Kuzey Buz Denizi gaz ve petrol zengini.
ELİ DAHA DA GÜÇLENECEKRusya’nın açıklarında dünyanın en büyük gaz alanı
Shtokman var.
Gazprom yüzde 51,
Fransız Total yüzde 25 ve
Norveç Statoil yüzde 24 oranında buraya ortak.
Shtokman’da 10 yıl aralıksız tüm Avrupa’ya yetecek gaz kapasitesi var.
Yine
Barents Denizi’nde Norveç
Snow White’ta sıvılaştırılmış doğal gaz LNG istasyonuna sahip.
Bunun hemen yanı başındaki
Goliath petrol alanında 2011 ila 2012 yıllarında faaliyete geçecek.
Rusya’nın ise
Yamal Yarımadası’nda petrol ve gaz hazinesi var.
"Barents İşbirliği"nin yetkililerine bakılırsa bu yarımada gelecekte Rusya’nın bankası olacak.
Rusya, Yamal’da dünyanın en büyük gaz ve petrol tesislerini inşa etmeyi planlıyor.
Bu gelecekte elini daha da güçleneceği anlamında.
Norveçli uzmanlar
"Günün birinde canı Avrupa Birliği’ne doğal gaz vermek istemezse yeni müşterileri hazır. Yamal’dan direkt Asya’ya satabilir" diyorlar.
Onlara göre Rusya dikkatle izlenilmesi gereken bir komşu.
VE KOLA’DAKİ NÜKLEER BAŞLIKLARBir de tabii
Kuzey Buz Denizi’ndeki zengin gaz ve petrol yatakları var.
Bu denizde,
Barents Denizi’nde sınırlar henüz belirlenmiş değil.
Rusya, Kirkenes’ten
Alaska’ya kadar en uzun sahil şeridine sahip olduğu için burada hak iddia ediyor.
Amerikan verilerine göre, dünya enerjisinin yüzde 25’i
Kuzey Kutbu Denizi’nde yatıyor.
Bu arada küresel ısınma nedeniyle Kuzey Kutbu’nda buzların daha eriyeceği ve yeni deniz yolları açılacağı hesaplanıyor.
Böyle bir durumda
Japonya ile
Avrupa arası yolculuk sadece 12 gün sürecek. Rusya hızla buz kütlelerini kıran tankerlerin inşaatına girişmiş.
Öte yandan yine bölgedeki
Kola Yarımadası, Rusya’nın nükleer başlıklarını en fazla yoğunlaştırdığı yer.
Balık, gaz, petrol ve diğer denizaltı zenginlikleri derken nükleer başlıklar da eksik değil.
"Barents İşbirliği"nin neden gerekli olduğunu ve nasıl bir misyon üstlenmiş olduğunu bilmem anlatabildim mi?